$ Birincikâmın İngilterenin yeni hava lonanması hazırlanırken Genç kızlar, bir tayyarenin gövdesini kaplıyorlar SON POSTA Sayfa 7 İlk Türk Bankası elli yaşını bitirdi Dünyada ilk banka nasıl kurulmuş, bizim ilk bankamız nasıl açılmıştır ? YAZAN : KADİRCAN KAFLI İçinde bulunduğumuz ve bitmekte olan 1938 yılı Türk bankacılığı için çok ehemmiyetlidir. Çünkü bu bir Türk bankası elli yaşımı bi r. Bir müessenin yarım 1 herhalde göze çarpması, e! telâkki edilmesi, bu telâkki- esseseye lâyik merasim ve atla tebarüz ettirilmesi hem lâ hem de pek faydalıdır. £h yaşımı dolduran İlk milli ve bü- bankamızın hayatını yazmadan önce bankacılığın tarihi üzerinde kısa- ca fakat en faydalı şekilde durmayı uy- guu bulduk. * İtalyanca (Banka—Banca) keliraesi, üzerinde öte beri sallan masa müânası na gelir, Fakat bilhassa üzerinde para rme isi görülen masaya denilir. Bankacılığın başlanğıcı, vasitasız a- lışverişin kalktığı ve alışveriş wnın kullanıldığı zamana götürülebilir. Daha ilk çağlarda, hele Akdeniz ci- var , epeyoe ilerlemiş olan d! ler, milletler ve bunlar arasında tic: vardı. Her devletin parası birbirine uy- muyordu. Muhtelif pazarlarda bunları k ihtiyacı duyuluyordu. Yu anda bu is «Trapezitesslerde gö- yülürdü. «Trapez. kelimesi bu moen hemen hepimiz için yabancı Aldir. Romada (Arjamta rü) lerde lerin paraları üzerinde bir çeşid e- kacılıktı. Kredi muame- lere faiz vermek şöyle dursun deği: me ve saklama işleri için müşteriler - den para almıyorlardı. Bu sırada Venedik şehri aristokrat bir cümhuriyet halinde eski Kartaca ve Atina gibi bir devletti. Kuvvetli bir donanması, büyük bir - ticaret filosu bir çok yerlerde müstemleke ve tica - ret merkezleri vardı. Kredi açan ilk banka bu şehirde ve 1157 de kuruldu. 1360 da Barselon şehri de böyle bir müesseseyo kavuştu. Cenavanın 1407 de, Amisterdamın 1609 da banka aç - tıkları görüldü. Ondan sonra kısa ara- lıklarla 1619 da Hamburg, 1621 de Nürmberg, 1668 de Stokholm şehirleri birer bankaya sahib oldular, On ye - dinci asırda İngilterenin dünya ticare- tinde mühim mevki alması 1694 de İn- giltere bankasının açılmasını icab ettir- di. bankaların pişdarları olan 'bü- yük bankaların kurulmaya başlanması on sekizinci asırda, bunların olgunlaş- ması da ön dokuzuncü asırdadır. Bankacılığın, bildiğimiz — ticaretten bir farkı yoktur. Tüccar, malları ucuz alır, pahalı satar. Banka da ekredi> a- lışverişinde ayni rolü yapar. Tevdiat sahiblerinin paralarını meselâ yüzde üç veya beş faizle alır; ayn! parayı sekiz veya on faizle başkasına kiralar. Müş- teri tevdiatımı karşılamak üzere konu- lan sermayenin de bir kısmı bu alışve- rişte kullanıır. Orta zamanda.. esarraflık» halinde şiddetle ihtiyae vardı; çünkü sayısız derebeyleri, irili ufaklı prens veya krallar, her biri kendi na- mına paralar bastırırladı. Bundan baş- ka paraca sıkışınca âyarları düşürü meselâ bin altına biraz daha bakır ve- gümüş kalarak bin iki yüz altın ya- ardı. Bunları muayyen bir acyo para farkı karşılığında değiştir -|& mek'de pek kârlı olurdu. Âyarı bozul- miyan paralar, hangi devlete âld olur-| dönüm d sa olsun dünyanm her tarafında büyük | mahsuli Ziraat Bankasının Ankara merkezi t gbrür!e_rdi. Beşmei ve on ikinci ar arasında Bizans parası böyle . Daha sonra Venedik dükaları, Hol- İslâm dini ticareti kötü görmemiş, teşvik etmiştir. Hattâ islâm peygambe- .|ri Muhammed asıl büyük işe başlama- San önce mükemmel bir tüccardı. Biz dedik ki, tüccar, malı ucuz alır, pahalı satar, Bankacının aldığı ve sat- * İtığı mal ekredirdir. O halde bankacı - rlık arasında esas itibarile bir fark yoktur. Peki maldan <hr etmek niçin meşru oluyor da kredi- den kâür etmek günah sayılıyor? Bu da tiyac üzerine, gayet elve- rişb, hayata uygun formüllerle kuru -| lan is dininin bir takım sakhi görüş-| ler yüzünden yanlış anlaşılan cephe - lerinden biridir. Fazla faiz almak elbet faziletsizlik - tir; Nitekim fazla kâr almak da ayni mahiyettedir. Bizde faizin haram olduğu hakkın - daki kansat bankacılığın kurulmasını çok geciktirdi. Sarrâflık hep yabancı elerde kaldığı gibi bankacılık da uzun zaman yabancı ellerde birzi sömüren bir vasita olarak kullanıldı. Bizim ilk bankamız «Ziraat banka - surdır. Memleket halkının vüzde sek- sen, hattâ yüzde doksanı çiftci olduğu için bu ihtiyac hepsinden önce hissedil- miştir. İstanbulda Kırım muharebesinden biraz önce 1852 senelerinde devleti (600,000) altın zarara sokarak kapa - nan #İstanbul bankasır, 1863 de kuru- lan Osmanlı barıkası varsa da bunların ne sermayeleri ne de hüviyetleri «Türk»dü. 'Toprak işçisi kendisine lâzım olan sermayeyi bir sene veya bir kaç ay evvel «kabzımal» yahud «mndrahazs- malımı onlar vasitasile sat - yı, faiz vermeyi taahhüd eder. Mah- sul yetişince mal satılır ve yüzde yirmi, hattâ kırkı bulan komisyonla faiz ke - sildikten sonra geriye kalan kısmı bor- ca mahsub edilir. Bu borç hiç ödenmez, hep artar, bir çoğu toprak ve mallarını rehin verirler; gitgide onlar da faizci - nin eline geçer. O zaman köylü ya çıp- lak bır halde açıkta kalır, yahud faizçi- nin toprağında çalışan bir köle vaziye- tine düşerdi. Büyük bir ıslahatcı, idareci, hamiyet ve fazilet sahibi bir adam olan Mitat| aşa toprak işçisinin vaziyetini mlâh umunu ilk olarak anlamış ve ara - mıştır. 1864 senesinde Tuna valisi bu- | hunduğu sırada «Memleket sandığı» adı | altında bir takım kredi müesseseleri | L Bunun sermayesini temin için üiler kendi ziraati esmasında yarım andık için ekecek, çıkan| tutarı ihtiyar heyeti tara - fından satılacak ve sandığa yatırıla < caktı. Daha sonra her çift öküz başına yarım kile (on beş kilo kadar) buğday vermeleri kabul edildi. Köylüler mem- leket sandıklarından 9612 faizle para alırlardı. On altı sene sonra mamleket sandık- larının aslahına — çalışıldı, — isimleri «Menafi sondıklar» diye değiştirildi. Sermaye için de efşar» a «menafi his- sesi» adı altında onda bir zam yapıldı. (1304-1888) senesinde (10) milyon Hra sermayeli olarak «Ziraat bankası» kuruldu ve Menafi s: mayesile malları ve (1916-1332)de yapılan barkanın sermayesini karıyor, muamelâtı (1924) tarihli kanunu» na göre sermaye (30) milyon olduğu gibi «Anonim şirket» halini alıyor; tevdiat kabulü, para muamelesi, iskonto, sered ve taşıtlı mal karşılık- h ikraz işleri de yapmağa başlıyordu. «Tari kurumusnun yazdığı «tarih» kitabının 282-283 üncü sayfalarında şu satırları okuyoruz: «İsminin değiştirilmesi bu teşkilâtın hakiki bir banka olması için kâfi gel - medi. Meşrutiyete kadar koyu bir ip- tidallik içinde kaldı. Meşrutiyet te & saslı bir değişiklik yapamadı.» <İstiklâ! harbi sıralarında istilâ al « tında bulunmıyar. şube ve sandıkların işlemesi Ankarada kurulan «Ziraat bankası umum müdürlüğü» emir ve mürakabesine alındı. Yeni devlet, çift- çi hakkının korunması için, harb hali« ne rağmen bütün gayretini sarfotti.» «Zaferden sonra saltanat idaresinin Ziraat bankası sermayesinden İstanbul merkezinde bulunan — (1,500,000) lira kadar parayı maaş verebilmek için çe- k?p almış olduğu anlaşıldı. Padişahın ve hükümetinin köylü hakkını ödeme- den inkıraz bulmaları üzerine, Ankara hükümeti, Büyük Millet Meclisi kara- Tile bunu ödedi.» «!920 de Ziraet Bankasının (1 mil- yon 500 bin) lira kadar sermayesi; var- dı. Bu sermaye memleketin en zengin kısımlarının Ankaradan ayrı ve ateş içinde olmasına rağmen 1923 sonunda (15,000,000) liraya yükseltildi. Hal- kın hakkımı ve menfaatini korumakta cümhuriyet çok kıskançtır.» «Saltanat devrinde Zirsat bankası çiftçiye sermayesinin yalnız 94 30u kadar ikrazatta bulunurdu. Bu nisbet milli mücadele devrinde 9653 e, Lazan« dan sonraki cümhuriyet yıllarında ise yüzde (136)ya çıkarılmıştır.» «Bankanım ilk teessüsünden millf mücadele başına kadar (32) yıl zarfın- da köylüye yapılan ikrazat” yekünu (22) milyon liradan ibaret kalmışt. Milli mücadelede bin darlık içinde üç buçuk yıllık ikrazat (7) — milyondan (Devamı 10 ncu sayfada)