<aar n Türkçeye çeviren; M. Süreyya Dilmen «Rüzgâr Meleği» aranıyor Deniz, bir gemicinin malikânesidir. Maahaza o, her vakit bir limana varma- Ba müştaktır. Gemicinin zihnini işgal #eden iki yer vardır: Birincisi -eğer mevcudsa - vatanı, aile ocağıdır; diğe- ri de ücretinin tediye olunacağı (liman)dır. Bir gemicinin eline aylar- ca p geçmez. Binaenaleyh o, varaca- ği Himanda avucuna konacak paranın meye baliğ olacağını hesab etmekle ve gru ne olda sarfedeceğini tahayyül eylemekle, rüyasını görmekle vaktini geçirir Gemide mevcud herhangi bir mec- mua, gazete yoktur ki - ne kadar eski olursa olsun - onun tarafından okun - nin büyük bir kısmı görülmesi için mümkün mertebe kısa kestirdiği yelek- V gece elbisesi umumi bir mübahaseye zemin teşkil eder. — Hans, oğlum, bu kıyafet ne?. Ulan Duseldorfdaki sevgilin seni bu kılıkta görürse ne der? Gemicilerin e!lerinden geçe geçe ar tik iyice eskimiş eşya kataloğları, ktm- bilir kaçıncı defa gözden geçirilirken: — N..e! Böyle bir gramofon kırk marka mı?. Bunu almalıyım.. hem de en moda plâklarile... Geminiler, bazan ana vatanın içleri- ne seyahnt plânları çizerler: — Biz, derler, Bavyerada kâin Mu- nich'e gideceğiz.. oradan Alpleri gör - menin mümkün olduğunu söylüyorlar. Bu vatan yolcuları gayet mükellef Ve mufassal sevahat programları ha - zırlarlar. Ve — kendilerini — dere - yi görmeden pacaları sıvayanların ha- Time zokarlar. Gemiciler konuşurken 'bazan İşidir - giniz — Kaocakarı beni görünce, hele Sin- rdan şu ipekli elbise paketini aç- aman kimbilir ne kadar sevi - necektir. Yelkenli gemilerde karşılaşılabile » cek-en nahoş şey, ana vâtanın; gemi - nizin rotası üzerinde bulunduğu zaman rüzgârın tamamen kesilip kalmasıdır. Hele bu hal ile vatan limanlarından birine en yakınlaşmış bulunduğunuz zaman karşılaşmak, en ziyade gücü - nüze giden bir durumdur. O vakit kaptan bir «rüzgür meleğie aramağa başlar! Kaptanın üzerinde öfkesini izhar et- tiği ilk bahtsız adam dümenci olur. Zavallının biç bir hareketi yoktur ki Gdoğru olsun, hatadan salim bulunsun! Muhterem kaptan, bu uğursuz dümen yekesi başında bulundukca rüzgârın aslâ çıkmıyecağırdan emindir, Rüzgü- Ttın kesilmesine sebeb zaten odur Çdümencidir), dümen yekesine sanki İyilikten gayri bir şey yapmak için sarılmıştır. Kaptan, geminin en genç kamarotır nu çağırarak grandi direğinin raspa e- dil Bi r rın tekrar esmeğe başlıyaca -« ğ sanılır. Fakat bu direk kazımanın Tüzgürın çıkmasında bir faydası olma- dığı görülünce bu defa kaptan ayni 'kamarotun eline bir süpürge vererek tâ tepesine çıkartır ve güya semayı sü - pürtür!!.. Bu da fayda etmezse o vakit kendisi ya bir eski pantalon veya eski bir papuç alarak denize atar !. Eh attık rüzgürım esmeğe başlıya - cağından şüphe edilemez. Binaenaleyh kemali emniyetle kamarasına iner ve rüzgârın çıkmasını bekliyerek piposu- nu dumanlar! Fakat güverteye avde - tinde havadaki sükünetin, denizdeki in devam. etmekte bulundu 'balta olur. Omun, rüzcâr meleğine ah- makça sırıtarak edebsizce baktığını söyler ve hiddetlenir. Bir aralık gemi- ellerden birine: — Jan, der, buraya gel! Sen iyi bir adamsın! Al şu yekeyi bakahm.. uma- rım ki rüzgâr çıkar, Çünkü senin bahtın iyidir.. açıktır.. âziz Petronun eski bir dektusun! Tesadüf bu ya! Bu aralık ufukta su- emreder ve böyle yaptırmak- | ların hafifce kırıştığı görülür ve lâtif bir serinlik duyulur. O vakit kaptan: — Jan, der, ben sana demedim mi?.., Eh yüz gram tütün hakettin oğlum.. Diğer gemiciler bütün bu manevra- lara derin bir sempati ile bakarlar, Sahilde ise her şey, bir gemicinin umduğundan büsbütüm — başkadır. O, bunu yüz defa denemiştir. Fakat buna rağmen o, hâlâ umduğundan şaşmaz. Gemici, daima hırsızlar, dolandırı - cılar, manitacılar için bir hedef teşkil eder, Gemilerdeki arkadaşlıklarda na - musa muhelif hareketlere aslâ taham- mül olunamaz. Gemiciler arasmda en küçük bir hırsızlık vak'ası en büyük suçlardan birini teşkil eder. Hiç bir |tayfanın deniz sandığı yoktur ki kilidli bulunsun. Bir gemici karaya çıktığı zaman, pek haklı olarak, hayatın zevklerinden na- sibedar olmak, hovardalık yapmak, etrafından biraz nur ve ziya görmek ister ve arada <yani karada- kendisini buü yolda avutabilecek bir çok vasıta - larla beraber, bolca da dolandırıcılar bulunur. Faraza Hamburgun Sankt Pauli'sin- de pupayelken dolaşıyorsunuz, bu ara- lik yolunuz üzerinde toplanmış bir grup görüyor ve onların arasına katı- İryorsunuz ve anlıyorsunuz ki burada bir at yuvarlanmış ve bacağını kırmış” tır, bir intlti işidiyor ve dönüyorsunuz. 'Tanımadığınız birisine muhatab olu - yorsunur: — Lütfen delikanlı, diyor, bir ku - yumcu dükkânma nereden gidildiğini söyler misiniz? — Kuyumcu dükkânma mı?. Bilmi - yorum ki.. — Ne fenal.. diyor, anamdan kalan son kıymetli nesneyi de ya terhin et « mek veya satmak mecburiyetinde kal- miıstim Günün Bulmacası 1 2 B 4 & 6 7 8 9 10 BSOLDAN SAĞA: 1 — Dem - Yekün yapmak. £ — Tasgir edatı. 3 — Beyarz - İki tarafı keser bıiçak - Ra> bt edatı. & — Bonunda bir «M> olsa ilâve, $ — Ağacın kolu - Pislik. 6 — Çok iyi - Mas. 7 — Rabıt edatı. B — Kusurunu bağışlama - İDeri olmiyan- Bir nota. © — Bir nota. 10 — Peri - Baş. YUKRARDAN AŞAĞI: 1 — Bol olmuyan - Temiz 2 —DAhi. $ — Kamer - Sur - Bir nota. * — Bir nota, 6 — Duna musiktal - Kesmek masdarın- dan emri hazır. 6 — Gözleri görmiyen - Büyük cümeli. T — Rabiıt edatı. $ — Genişlik - Arsu e$ - Bir nota 9 — Bir nota. 10 — Bir nevi taprak - Bülüle, Evvelki bulmacanın halledilmiş şekli POSTA İngilterede futhol klüpleri oyuncularını birbirlerinden para ile satın alırlar, bu itibarla her meşhiur oyuncunun İn- giliz lirası üzerinden klübüne malolduğu bir kıymet, yani pahası vardır. Resimde gördüğünüz futbolcular İngilterenin maddi ve manevi kıymetinde en yüksek futbolcularıdır. Bir Genç takımlar lig maçları gelecek hafta başlıyor Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş, Sü- leymaniye ve İstanbulspor klüpleri ta- rafından genç takımlara mahsus olmak ve iki devre devam etmek Üüzere Lir «Genç takımlar Tig maçı> tertib edilmiş-| İT Stadı: tir. Her cumartesi Kadıköy ve Taksim stadlarında yapılacak olan bu müuhı— kalara önümüzdeki cumartesi günü baş- lanacaktır. Maçların idaresi Galatasaraydan Ömer Besim, Süleymaniyeden Tarık, İstanbul- zporlu Nuri Bosuttan müteşekkil blr ko- miteye verilmiştir. Klüpler bu müsabakalara on sekiz ki- şilik takımlarile girecekler, bu oyuncu- lar klüplerin A ve B takımlarında oyna- mamış kimselerden seçilecektir. Maçlar herhafta cumartesi günleri yapılacak, o- yun müddeti bir saat olacaktır. Genç takımlar fikstürü çu şekilde tan- zim edilmiştir: Birinci hafta: 10.12.938 cumartesi Tak- sim stadı: Beşiktaş - İstanbulspor. Ha- kem; Tarık, İkinci hafta: 17,12938 cumartesi Tak- _'-ı: .ı."*a'fadâ A 900.000 Türk lirası kıymeti olan bir futbol timi sim stadı: Galatasaray - Süleymaniye Hakem; Nuri Bosut. Üçüncü hafta: 24.12.038 cumartesi Tak- Galatasaray - Fenerbahçe. Ha- kem Refik Osman. Beşiktaş - Büleymani- ye. Hakem; Adnan Akın. Dördüncü hafta: 31.12.038 cumartesi " İstanbulspor - Süleymaniye. Hakem; İzzet Muhiddin. Fenerbahçe « Beşiktaş. Hakem; Nuri Bosut. Beşinci hafta: 7.1939 cumartesi Tak- sim: Galatasaray - Beşiktaş. Hakem; Ta- rik. Altıncı hafta: 14.1.939 cumartesi Kadı- köy: Fenerbahçe - İstanbulspor. Hakem; Refik Osman. Yedinci hafta: 21.1939 cumartesi Tak- sim gstadı: Fenerbahçe - Süleymaniye. Hakem. Adnan Akın. Galatasaray - İs- tanbulspor. Hakem; Tarık. Birinci devre maçları burada nihayet bulacak, ikinci devre müteakib hafta başlıyacaktır. B takımları maçları nazarı itibara alın- futbol timi yapmak için 133,000 İngiliz İlrası, yari yüz bin 'Türk lirasına yakın bir para sarfı lâzımi simde en meşhur İngiliz futbolcularının isimleri ilt lırlnıhuhuknnıı Kf el ef dığından tek maçlar bir buçukta maçlar saat ikide başlıyacaktif" Halkevinin kır koşusu Beyoğlu :nrlku.nîşı::* #:; metrelik "f 39 senesi kır koşusu birinciliği nuevvelde 3000 ve 5000 lerde ve iki kategori : yapılacaktır. Yarış yolu Şişli Ne 'hl!“ arasıdır. Mîkd'ulhıyı fla kânunuevvele kadar Hafkefi f' mitesine kaydedilmiş nlıcıw sabaka mutad olduğu üzene takı yapılacaktır. Milli küme maçlari Müilt küme maçlarma b»““:/ kında bugünlerde Ankaradan deki alâkadar kkiplere yeni PF gelmesi beklenmektedir. MK’“' yın sonunda başlanması muhi