6 Aralık 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12

6 Aralık 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TER A L aa aa ae D Barıçar “Son Posta,, BEK VAA NON ZLK a Yazan Onu bütün ömrünce beklemişti.. Tü, on beş yaşında sarı bukleleri ensesinden o- Mmuzlarına düşen neş'eli, canlı, hayat ve zevkle Colu küçük bir kız olduğu zaman- — Ganberi... Bu beklediği kimdi? Bunu kendisi de bilmiyordu artık. Bu öyle bir hayaldi ki etrafındaki insanlar onun mevcud olma- — dığına hükmediyorlar ve genç kızı mu - hayyel bir erkek uğruna bütün varlığını feda eden romantik, hattâ 'hasta ruhlu bir - kadın sanıyorlardı. Hayır, Ne rdüğü bir İt ve na - Bil görmüştü? Ne zaman gözlerini kapa - Ba, o6 güne ald on inco teferratı tekrar Oyaşamaktan kendisini monedemiyordu. ç Bir yaz sabahı, Caddebostanındaki köşklerinin arkasındaki ağaçlıkta otlara O mzanmış, saçlarını başının — iki tarafıma yaymış. kendisini hayal âleminin tatlı ” derinliğine bırakmıştı. Bütün varlığında | İsimsiz bir heyecanla bir erkeği düşünü- yordu: " Bir gün gelecek olan sevgiliyi. — O beni, yalnız beni sevecek: benim — güzelliğim, benim gençliğim karşısı! * bültün gururunu unutarak ör wakfedecok, beni mes'ud etmek için vü- | fün erkek kuvvetile çalışacak. Bu muhayyel sevgiliye bir yüz de bul- — Muşlu: Esmer, kara gözlü, derin bakış gök uzun boylu, beyaz dişli bir adam; — yinmesi ve konuşması herkesten başk hele sesi ne tatlı, ne cana yakın ve sı « gak! Onu düşünmeğe o kadar dalmış, kendi- sini hayal âleminin derinliğine 0 kadar /— Bönsuz bir zevk ve saadetle gömmüştü ki otları çığniyen bir ayak sesinii farkede - Mwedi ve yaklaşan bir gölgeyi göremedi. Yalnız kulekları sıcak bir sesin musiki - sini kalbine ulaştırdı: — Gözlerim ne nefis bir tablo görüyor! Bu hakikat mi, yoksa ben rüya mt görü- /— yorum? İpek saçlarını yeşil otlara salı - -— veren bu soluk yüzlü, mermerden — bir “heykel gibi taze vücudlü kadın başka bir dünyadan gelen bir insan mı? Siıcak bir yaz sabahı.. yeşil tabiatin koy- — hunda taze bir genç kız... Bir ressam gö- — hermutad — — Haydi, aldırma! Geçmişe mazi de- Tiz dedik a? Cahcup olmaya lüzum p yok. Bu esnada, dı - şarıda, hâlâ mey- danı terketmiyen kalabalığın gü - rültüsü artmıştı . Hep bir ağızdan bağırıyorlardı: 'Toreador!. To - redaru isteriz! Gelip Toriği ça - lar, Bilmecburiye Zorman'a veda — Bana bek, arkadaş! dedi; akşama - beklerim ha! Gelmemezlik etme, yedi ddinden başlarım. Ben şimdi karga fulumbaya gidiyorum. Bunlar ne bi - ” çim insanlar, bet. — * Dişarıya çık: maz, dediği gibi de oldu. Kuvvetli kollar vücudünü — redı, kaldırdı. G — vâlü ile caddeyi Fini kav - tutup, be boyladılar. — Reis ka karşılay valar arasında — şeref | öder gibi yaptıktan sonra kendisini bir kenara çekti. Mi “Yerden bitmiş çıkmıstı. Reis, z Şalom da orada gibi ansızın reado kusura bakmasın. âdetlerini, milletimi - zin hâleti ruhiyesini bilmez. Biz aslâ kendilerine hakaret kasdı ile hareket — etmedik. Bisi bucünkü komedyayı oy- pamağa sevkeder sui talidir. Karşı - iyetinde olduğumuz sebeblerden bulundu. Hali harb « . Aalelâ şka bir hayvan bul- a elimizde imkân yoktu, Çare - yle hileye saptık. Hayvanın pos- — tunu yüzdük ve burada dolaşan bir Berşer'nin sırtına geçirip meydana çı- “kardık. Maamafih bir daha sefere telâfi - Memlicketimi: nın H.kâyesı l-llllllllllll-lll LEDİĞİ ADAM Muazzez Tahsin Berkand — 4MNEMINiz zünü karartmağa, bir şair kalbinı titret-|ce orada kalıp onu beklemeği âdet edin- meğe kâfi değil mi bu? Gözleri açma | mişti. Onun bu itiyadı, günler geçtikçe, güzel kadın; kollarını kıpırdatma; bir sa- | ailede ve arkadaşları arasında bir alay iye dur, bekle.. rüya diyarından savgi -| mevzuu olmağa başladığı halde genç kız lin geliyor,. bundan vağgeçmiyordu. En güzel musikiden dahâa tatlı olan bu| Çok içli ve zavallı bir gününde, bu bü- sesş bu şiir gibi sözleri söyledikten wnrılyiık sırrina kalbi dar geldi, o gizli duygu |susmuştu. Nesrin, kendisini uyuyor zan- | taştı, dost zannettiği bir arkadaşın kal - |nederek tatlı rüyasını bozmamak için | bine aktı; fakat herkes Nesrin gibi ince gözlerini açmaktan korkuyordu. İve hassas olur mu? O günden sonra genç İstanbul Belediyesi İlânları Keşif bedeli 15467 lira 98 kuruş olan Üsküdar belediye tahsil ve tahakkuk şubesi için yaptırılacak bina kapalı zarfla eksiltmeye konulmuştur. Eksilimt 9/12/1938 Cuma günü saat 15 te Daimi encümende yapılacaktır. Keşif evrakilt şartnamesi Levazım Müdürlüğünde görülebilir. İstekliler 2490 sayılı kanunda yazılı vesikodan başka Fen işleri müdürlüğünden ibaleden üç gün evvel bu İ$ için alacakları fen ehliyet vesikasile 1160 Ura 9 kuruşluk ilk teminat makbuZ veya mektubile beraber teklif mektuhlarını havi kapalı zarflarını yukarıda yâ- zilt günde saat 14 de kadar Daimi Encümene vermelidirler. Bu saatten sonrâ verilecek zarflar kabul edilmez. «B.r — <Böl3> van Senelik muhammen kirası 18 lira olan Hasköyde Hasköy mehallesinde Keçe- cipiri sokağında 199 numaralı dükkân teslim tarihinden itibaren 939 — mayısi sonuna kadar kiraya verilmek üzere açık arttırmaya konulmuştur. Şartnamesi Levazım Müdürlüğünde görülebilir. İstekliler 1 lra 35 kuruşluk ilk teminst makbuz veya mektubile beraber 19/12/938 pazartesi günü saat 14.30 da Daimi Birdenbire ne oldu? Dudaklarının üze- rinde bir ateş kadar yakıcı bir nefes... Gözlerini açtı, korku ile yerinden fırla - da, biraz evvel hayalinde y z dişli, kara göz- 'e nefes almak - ak gözlerini açtı, açtı. Sonra, niçin olduğunu an- Tamadan bu çok açık rden akan iki damlı ır ağır yanaklarına, boynuna, Böğsüne düştü, nefesi tıkandı. | - AfT |lü erkek vardı. tan bile kork. öylece d iz beni küçük hanım; latmak istemedim.. sizin etten ve kemik- |ten bir n olduğunuzu bile düşüne « medim., sizi bu güzel tabiatin koynunda yaşıyan, ona aid bir parça sanmıştım. Al- İaha ısmarladık, güzel kız.. bir daha böy- açlar altında uzanarak kendini ya - a gösterme.. kimsiniz? Bizim bahçemize ni iz? zi ağ- |çin gird bahçesi olur mu? O, her güzel bulduğu yer! kendinin sanır, — Nereye gidiyorsunuz? | — Bilir miyim ben? Gidiyorum; - bir |gün 'ar gelece, seni tekrar gürece- ğim; beni bekler misin? — Beklerim. — O halde mutlaka, mutlaka gelece . #im. — Ne vakit? — Belki yarın, belki bir, belki oeş sene sonra... Allaha ısmarladık güzel kız... Bu bir rüya değildi, rüya olamazdı... Nesrinin onun dudaklarının sıcaklığını ağzının üştünde bu kadar yakıcı bir ne - fes gibi duyması nasıl bir rüya olabilirdi? O günden sonra her sabah Nesrin köş- kün arkasındaki ağa — Burası sizin bahçeniz mi? Bilmiyor- | yerdi dum yavrum. Bir ressâm için, tablate ve | güzelliğe âşık bir insan için şunun bunun | kızın bu derin hissi esrarengiz oir vak'a bir efsane gibi ağızdan ağıza, kulaktan yayıldı. Onu hasta zannedenler | onu hafif meş bir kız gibi dile düşürdüler, fakat hiç bir kı kızı onü beklemekten, onu düşünn demedi | Seneler geçti.. Nesrin aile meclislk İrinde, balolerda bir yıldız gibi parladı. | Kimse ona yal yordu; ı ar dolu gözlerinin arkasında güleren isimsiz ses herkesi korkutuyordu Onu sevenler çok oldu, ona sevgis ni söyiyenler, onun varlığına kendi varlık- larını esir etmek istiyenler çok oldu. Nes- rin bu sözleri gözlerini kapıyarak dinl; - yöor ve sonra bakışlarını karşısındaki er- keğe kaldırarek: — Hayır. bekli niz: diğim adam siz değiisi. geçiyozd , her geçtiği #İZİ sevem Seneler geçti... Gelmiyen sevgiliyp bek- in sarı saçlarına ak düşlü |lâkin onun sabrı tükenmiyordu. am hiç beklemediği bir saatte, yabancı bir muhitte onu gör- dü ve gözlerinden tanıdı. Yüzü kırişmış, üuzun boyu bükülmüşt d gülüyor, konuşuyor, binbir maci tıyordu. Memlekette büyük bir şöhret o- lan bu yaşlı ressamın sözlerini etrafin - dakiler hürmet ve dikkatle dinlivorlar. dı. Bir ara, nasıl oldu, ona birisi bir genç-| lik hatırasını anlatmasımı yalvardı. Res- sam çok keyifli idi; önündeki şampanya bardağını bir hamlede içerek anlatmağa başladı: — Gençtim.. ruhum serseri bir k Galdan di Encümende bulunmalıdırlar, — (8773) ile SABAH, ÖĞLE ve AKŞAM Her yemekten 801 gınlıkla bir evin bahçesine girmişim . —| Herkes onu dinliyor, masa etrafında 6- turanların nefesi bile çıkmıyordu; Nos- ki elini kalbinin Üzerine basmış. göz- “|lerini kapamıştı. — Ömrümde çok güzel manzaralar, çok ;| güzei şeyler gördüm; fakat o ağaçlıkla - rin arasında, otlar Üzerine uzanmış ya - tan genç kızın hayali hâlâ beni titreti - yor; hâlâ onu hatırladıkça ürperiyorum. Mizsafirlerden biri sordu: — Onu bir daha görmediniz mi üstad? — Hayır; görmek te istemedim; onun |hatırası, en temiz ve ilâhi bir yüz gıbi bü- tün gençliğimi doldurdu; benim ilham perim oldu; en güzel eserlerimi bana o yaptırdı. Hem görsem de beni tanımazdı O İşte o dakikada nasıl olduğunu bilme- den Nesrin, ömründe ilk ve son deliliğini yerinden kalkarak ressamın kar - a geçti ve sordu: Mademki ona sizi beklemesini söy- SON POSTANIN EDEBPİ ROMAN! KA YN eder, kusurumuzu affettiri Tori — Hiç bana bak - ma!. dedi, Reis ise sözüne devam etti: — Bugünkü gü - Ş İçin tahsis edil- miş bulunan ikra « |mmiye emirlerine â - madedir. Lütfen ka- ybul buyüursunlar, Ve |eve gidib rahat et - |sinler, Tekrar te rar aflarını dilerim! Torik, — uzatılan zarfı aldı, öylece ce- bine yerleştirdi , Yorgunluk bahane Jederek, belediyede , | daha fazla kalmayıp, meydana | £ ara da el sürmeyip, gene lar arasında çıktı, gitti. Yanına al- İ a sordu: | iç yüzü nedir? Biliyorsan, bana anlatsana! — Reyizin san tipkisi söylediği yibi.. — Nasıl? — Haçan uküz dun yice, bindenbire ulduysan, mecbur oldular pandomima oynamağa. Sen, sakin kızmadin ya? — Haydi, ulan! Divane misin be? | Bilâkis hoşafıma gitti.. mahzuz oldum. Bu işin boyuna böyle devam edeceğini İbilsem, bu yerden ömrümün sonuna kadar, dinim hakkı için kımıldamam! Amma, sen gene bunu böyle bilme. Şimdi birazdan reise benim tarafım - dan git. Fena halde canım erkıldığını, fakat nezakete pislik sü nemek için ses çıkarmadığımı söyle) Y alnız, de ki: «Bundan sonra, Torik eft -di hazretle- ri, kat'iyen burada durur lardan de - ğildir. Mutlaka bana bir sapur temin etsinler, beni göndersi ler — diyor.. memlekette, bana oynar n bu oyunu ve benim mantara bastı imı duyacak olurlarsa namusum iki paralık olur, bir daha insan yüzüne çıkamam tüy - mek isterim, Bu işi kıvırırsan seni de memnun ederim haniya. Muiz dikkatle dinlediği bu sözlere karşılık: — Olur! dedi; sölerim, Sana da ce - vabını yitiririm. — Haydi, bakalım! Kendini göster! Eve gelmişlerdi. Yahudinin elini &»- kıp savdı. Ve sonra, içeriye girip, ken disini burada bek lemekte olan Gu Tabi efendi takımı na mülâki oldu yüzünü gözünü öp - meğe kalkışan, ve gerek koçası, gerek Takvor gibi onun da bir şeyden ha - beri olmıyan İfakat hanımı elile hafifce İterek: — Anne dedi bir müjdem var. bakayım. Ne verir -|& Bin? Kadım şaşırdı. — Ne bileyim, ben? Müjden nedir ? İyilik inşallah! — Nafile düşün getiremezsin. Kulağına doğru eğildi; yavaşca, lâve etti: — Seninki burada.. moruk duyma - sın! — Kimmiş 0? — Zorman, Soni yolda kaçıran deli- kanlı, İfakat hanımın bevni döndü; ser - semledi; Toriğin ne demek istediğini anlamazlıktan geldi. — Hangi delikanlı? Torik sinirlendi.. — Eh! Sen de! Sonra anlatırım. Zaten, Takvor yanlarına sökuülmüş - me, Dünyada aklına B | muntazaman dişlerinizi fırçalayımız. —a aA lemiştiniz, niçin sözünüzde durmadımlk — niçin ona dönmediniz? Ya hâlâ o Sif bekliyorsa! Ressam şampanya bardağını massyâ bırakarak bir saniye Nesrine baktı; sanrü beyaz dişlerini gösteren bir gülüşle 0€ * vab verdi: — Kabil mi bu, hanımefendi? Hanif kadın bir erkeği yirmi sene bekler? Nesrin bir saniye durdu, karşısındaki # dama dikkatle baktı. Herkes onumn cevi” bını bekliyordu. — Haklısınız.; hangi kadın bir erkeğf yirmi sene bekler? O günden sonra Nesrini hiç bir toplaf” tıda gören olmadı. O, beklediği adamilfi hiç, hiç gelmiyeceğini anlamıştı. YARINKİ NÜSHAMIZDA : Bir gece macerası İngilizceden çeviren: Neyyir e —— — eT — Aferin, Torik beyzadem! İnsallfi kırkından soram belli olüf böğün bu lâfın doğruluğuna şım. En menşur toreadori daha kıyağımışın meğer. Altık ilen dâf ederken, her bir cümlenin bi” da dokuz tane temella etmeli. Torik: ; — Şimdi alayı bırak! dedi; Sana BÜ — akşam b pik bazırlıyorum. p Ne Surpiği? — , — Anlamıyacak ne ? Gene gefi den öğrendim bu lâfı ben? Urnmat ye ne dersin? fah! Üstüne bastın. n sen © ki Surpik dedi Sf? Sürpik karı adıdır. Bakayım, ne azır edoorsun? şlersem kıymeti kalır mı Ki? — Adam! Bizde dedikleri gibi: Z4 Sınırlarım © Ki k merak ilen d! a. r, kâfir! Ananın kım’"d’ dokuz ay nasıl durdun? z — O vakit aklım ermoorudu-. brd Bidim.. Derken, Gurabi efendi geldi. — Ne konuşuyorsunuz. orada? giyt l € bir börek.. sana ne £ rok, beybabacığım? Sen iştihanı 917 ma sakla; misafirimiz var. — Kim? — Ağır takımdan — Gene bu mendebur herifleri layıverirsen ben erkenden yal yim bari. orasıli ü hazzedersin, etmezsin.. Onun — Yok, yok! Yabancı değil. v6r) bilmem gayri. (Arkası

Bu sayıdan diğer sayfalar: