15 Kasım 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12

15 Kasım 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

© yo. evet, Jan Budro. SON POSTA — İkinciteşrin 165 semm” “Son Posta,, nın Hikâyesi eattt caranımamınz AŞK MEKTUBLARI BAD 'KAANAN AAA N AAA , Çeviren : sAdımı mı sordunuz efendim? — Bud- Elli yedi — yaşın- dayım; Alanson'da doğdum. Mesleğim mi? Sağlam ipek şirketi muhasebeci mu- #vininin muaviniyim. Siz de tükdir e - dersiniz, bay reis. İçtimal mevkü oldukça yüksek, şayı tibar ve hürmet bir za - tum: Bugüne kadar bir defa bile mahke- melik bir suçum olmamıştır. Robesplerre caddesinde 32 — nümara- h apartımanda oturuyorum. Hoş adresi- mi söylemeğe lüzum yok ya; beni bura ya çağırdığınıza bakılırsa adresimi ben den daha iyi biliyorsunuz! Kapıcı da da- bil olduğu halde bütün komşularım ben- den memnun, Vakıâ kafamı yoları, hav, havlıyan köpekleri, hiç dur- mMmadan pencereden Sik sık kopan aile kavgi 1 ni hiç memnun ettikleri vaki değil am - iyi kalbli ve kibar bir adam oldu - ğum için sesimin çıktığı yok. ki içiniz sıkılmasın. Elinizde- ki kâğıd keseceği de sallayıp bana eğri eğri bakmaktan vazgeçin! Mevzua geçi - yorum. Demincek sorduğunuz zaman bu mektubların benim olduğunu söylemiş - tim. Evet yazı da, ifade de benim. Fakat muhteva ve duyguya gelince hâşa, be - nim değil onlar.. Bu yaştan sonra ve bu zamanda aşk oyunlarına girecek kadar budala ve akılsız değilim.. .Size şu noktayı da anlatmağı feyda- l4 buluyorum: Ben her cumartesi ve sa - L akşamı civarımızda bulunan — ve ağır başlı temiz adamların devam — ettikleri bir küçük kahveye uğrar, ve akşamın se- kizinden gece — yarısınadek — otururum. Kahveciye sorun! Size benim ne biçim müşteri olduğumu, umumi malümatımı lar. -İpinleri bile iki renkli idi. şiren rad -| lktikleri halıları ve | ru bilmediğim bir sebeb yüzünden ni - şanlım beni bıraktı. O vakittenberi hiç bir kadınla münasebet peyda — etmedim. Tuhkikat yapabilirsiniz! Bu hususta al « nam açık ve yüreğim püktir. Sadede ge- iyorum, geliyorum efendim.. «Bir salı akşamiydi. Bermutad ge ne kahveye gitmiştim. Karşımdaki ma saların birinde fevkalâde — şık giyinmi: bir delikanlı oturuyordu. Şıklığına diye cek yoktu, Kravatı kırmızı, sarı, panta lonu ekstra ekstra ütülü., hattâ iskar «Ecnebilere bayılırım. Bunun renk ve kukusundan sıcak memleketlerden geldiği belli idi; bilâtereddüd ona gülümsedim. O da mukabele etti. Hattâ elile selâm bile verdi. Biraz sonra gözlerimiz tekrar kar laştığı zaman'cebinden kocaman bir si- gara çıkarıp ağzına götürdü; bir diğeri - ni de bana ikram etmek istediğini gör - Jüm. Yüksek sesle teşekkür edip: «Kul- |lanmam, dedim, Acaba içersem..» sözümü bitirmeğe vakit kalmadı. Hemen yerin - den fırlıyarak yanıma geldi ve sigarayı uzatıp: — İçin, için, dedi. Göreceksiniz ki çok güzel., Delikanlı mis gibi kokuyordu. Sol bi - | leğinde altın bir zincir vardı | Ansızın bana şunu sordu: — Yazı yazmasını bilir misiniz? | — Alay mı ediyorsunuz, kuzum, dedim. | Yirminci asırda ve Parisin göbeğinde be- | Rim gibi bir adama okuma yazma bili - yer musun diye sual sormak alaydan baş| ka bir şey değil! Fakat melez — delikanlı craksadının yazı değil de ifadı kabiliyetirm bu sualden ve tahrir | n derecesini anlamak oldu - |bulduğunu söyledi. Beni görür Faik Bercmen — AeEENE leştiğini ve bir barda artist olduğunu i - lâve etmeyi unutmadı. Her nedense ar - listleti ötedenberi pek severim. Onlar « la münasebete girişmek için pek geç kal- dığımı hatırladıkça daima üzülmüşüm - dür. «Melez yanıma gelirken kadehini de beraber getirmeği ihmal etmemişti. Hat- tâ bana bir rom da ısmarladı. — Öteden, beriden konuşmağa başladık. Çok sami - mileştik. Delikanlınrın adı Curri ıdi. N? hayet ifadem hakkında sorduğu — sualın sebebini anlattı. Malümu ülinizdir ki bu melez adam - lar bilinmez neden kadınların nezdinde pek makbuldürler. Yeni dostumun bu va dide epeyce muvaffakiyetleri vardı. Son defa genç bir bayana kaptırmış gönlünü.. Bana adresile isminden — başka hiç bir alümat vermediği genç Öjeni Jornü. Oturduğu semt de Parisin en kibar bir yeri, Bu adrese bakılırsa ba zi Genç doöst de yazı ilo ilânıaşk etmey m, matmazele sözle değil daha şâirane görmez hal ve tavrımdaki kibarlık — ve dikkatli |4ikkatli mütaleayla meşgul bulunmam - dan İyi kalem mış. Ütebileceğimi — anla- Ne derseniz de; gitti. Sebobini anlatı ğup * uzun $i etmek ih z hetkes gi , bu fikri hoşuma yım; içimden do - yüksek — hissiyatımı lerdenberi bir başkasına izhar yacile kıvranıyordum. Şibho - i ben de bir kalb sahibi - yim, Gorç, güzel ve mağrur bir kadın ta- rafından sevilmeği, kümesde olmayı İs « tiyordum. Bir sevgiliye mektub Lattâ şi. ir yazıp göndermek herhalde güzel bir n nezih v küvvetlendirmek maksadile hangi gaze-| ğunu anlatınca serinledim. Kendimi med İşey olacaktı. Hem fikrimce böyle yazı -« teyi okuduğumu söyler. Vakıâ böyle yer- lerde sadece bir kahveyle kanaaş; eden Müşteriler pek makbul değilse de beni herkes çok sevimli ve cana yakın buldu- Bu için bu kanaatkârlığımı da hoş gö - rürler.. «Diğer akşa girer uyurun lar e yatağıma irdon cuma akşamı da sinemaya giderim. Ne yaparsınız, bun - dan başka eğlencem yok. Evli değilim; gençken nişanlanmıştım; fakat bir ay son t İ betmek gibi olmasın amma, biraz çalış - İzaydım muhakkak meşhur bir muharrir |olurdum. Fevkalâde hassas ve şuir ruh - luyumdur. Yabancı ile ahbablığımız çabucak iler- | ledi. Amerikalı olmadığı halde Ameri -| |kan tebaasından olduğunu, birkaç | biliyordu ise de bunların hiç birini | zarayacak derecede bilmediğini, Antil &. dalarında doğduğunu anlattı. Fransaya n artık bu memickelte yer balığın husumeti hayrete inkı -| Hiç di , bu nümüneye bakı - yorlardı. — Es un Tur - co! Diye, onu biri - , birlerine göste - / Tiyor, biraz ev - velki henjrâmede dar - dı Yalnız, içlerinde bir merak - vardı: Bu adamın, bu gemide işi ne idi? Bu ciheti nefere sordular, o da izah ede - medi. Nihayet kendisinden anlamağa karar verdiler, Zincirden kurtulan ek lerini, ayaklarını uğuşturmakla meşgul Toriğe bir lâkırdı söyledi. vab vermedi — Yoksa, gi verdi. O bu suali de canı! başından sa llü müsün? diye soru- anlamamıştı. Lâkin, ağa başl kalabalığı mak için, bir takım işaret- Ya! Malistal. dedi. Bunun da arkasından, bellemiş ol - ana! yı bastırdı. n, halk çılgına döndü. Türk görmemişler, | T ilk| | lar, şiirler insanların ruhunu daha ziya- de asilleştirir. «Yeni doştum sanki betim hayatıma vâkıfmış gibi hareket ediyordu. Hemen bir şeyler yazmamı rica eyledi. Ben de kahvenin husust kâğıdları — üzerine bir şeyler karalamağa başladım. Yazdıkları- ma İsterseniz ezbere söylerim. Fakat ha- cet yok. Dosya olduğu — gibi önünüzd. Hoş yazdıklarımda utanılacak yok yaz (Devamı 13 ncü sayfada) SON POSTANIN EDEBİ RPOMANI bir şey bir kız. Adı 'an da kibar bir ailenin kı -| —— İstanbul Keşif bedeli 7647 lira 73 kı essesatında yaptırılacak tami- kapalı zarfla c! Eksiltme 28/11/938 Pazartesi günü saat 15 de Daimi Encümende yapılacaktır. Keşif evrakiyle şartnamesi Levazım Müdürlüğünde görülebilir, İstekliler 2490 sayılı kanunda yazılı vesikadan başka fen işleri müdürlüğünden alacakları fen ehliyet vesikasile 573 lira 58 kuruşluk ilk teminat makbuz veya mektubile beraber teklif mektublarını havi kapalı zarf- larımı yukarıda yazılı günde saat 14 de kadar Daimi Encümene vermelidirler, Bu gaâtten sonra verilecek zarflar kabul olunmaz. — (8293) İstanbul Vakıflar Direktörlüğü ilânları Muhammen bedeli Lira Kuruş Rontken filmi 212 düzüne ) » banyosu — 40 kutu —) 1174 85 » — filim zarfı 2280 aded —) Güreba hastanesindeki Twb Fakültesi Dahiliye seririyatına lüzumu olan yuka- cins ve mikdarı yazılı filim vesaire açık ekşiltmeye konulmuştur. — İhalesi yukarıda yazılı gün ve saatte Vakıflar Başmüdürlüğü binasında toplanan komls- yonda yapılacaktır. Şartnamesi hergün Levazım Kaleminde görülebiile — (8310) Belediyesi İlânlar Cinsi Mikdarı İlk teminat İhale günü Lira Kuruş 88 —10 — 29/11/938 Salı saat 15 de DÜT İ DS LA LA L M SÜİ Üvruyra tadyolaruncn Dd vae el TÜRKİYE URUK MÜMESSİLİ Açık eksiltme ilânı Antalya P. T. T. Müdür.üğünden : Antalya P. T. T. binasında yapılacak tamirat ve inşaat işi 31/10/938 de açık eksiltmeye çıkarılmıştır. Bedeli keşif 7000 lira, muvakkat teminatı 525 lira olup eksiltme 18/11/938 Cu- ma günü saat 15 de P.'T.'T. binasında yapılacaktır. ; İsteklileri şartmame ve teferrüatını P. T T. ve Nafıa Müdürlüğünde görebilir ve suretlerini alabilirler. İsteklilerin ihale tarihinden sekiz gün evvel Nafıa Müdürlüğünde ehliyet ve- sikası almaları ticaret odasında kayıdlı olmaları ve teminatlarını vecmeleri. <8B089» — riletin ne olduğunu da bilmiyordu. Bulunduğu yerden çıkmak, mümkün olursa Gurabi efendi kumpanyasını bulmak için can atıyordu. Kapıya doğ' tt bırakmadılar. Bir kol.. dedi. Bizim sun? — | Bilmiyorum!. Gidiyoruz işte! Ya Harrü, ya Merrül!, İçeriye sokula - mayıp da rıihtim ü- zerinde bekliyen çıkarılmakta oldı |ğumu gördü ve du madan birbirini vel- den: <«Arribals sa- dalarını anda — bir |koptu. Torik kend |dere terketm |pınmadan, didinme- den, kendisini t. üldüğü mechul ye- riği Toriğin yanma sokulup, boynuna " S lüne bir şüphe düş «N. Torik» diye bir imza âttı. 1 olsa, ötekilerin de buraya düşmeleri lâzımdı.. acaba onları başkâ metkeze mi gütürdüler? Yoksa bu yer karakol değil de.. amma, başka da ne olabilir? Bu tereddüd içinde çırpınırken, na- zarları, kapının aralığında Takvorun to - riba! Başta üniformalı zat olmak üÜzere o - daya - sokulabilen -| m lerin hepsi de elle-| rini tekrar sıktılar. âvur oğlu! — He, benim! Ne var? Torik, kurtuldum| — Ulan, neredesin Gelsene bel! Ben ordu. Dişarıya | kendi başıma bu avallara lâf anlata * çıkmağa — davrandı;| mıyorum, önlediler. — İşaretle,| Takvor, kalabalığı işin henüz bitmedi-| kaka, tüç belâ odaya gi Bini anlattılar, Za -| o! vallıcık durdu. Ter,| — Zo, ne aroorsun, bunda? alnından, şakakla -| — Elinin körü! Ben mi geldim?, Ge- rından, şıpır şipir â- | tirdiler. Gördün a! Daha vapurda ikent, kıyordu. Bunalmış| karga tulumba ettiler, soluğu buradâ yanıyor, açlık-| aldım.. dirseklerfle Ite İlk sözü şu diyordu. m: aşlarından koparılırcasına çekip çıka- sarlıdılar, şapur şupur öptüler, | geçti, yan bir sokağa| — İtile, kakıla bir odaya girdi. Orada | an da caddeye çıktı. Köşe|bir masanın başında, kara yağız, üni -| kuşatanlardan, işaretle falan su, yiye - kçi dükkânı vardı. Coş-| h biri oturuyordu. ayağa kalkti.|cek istemeyi düşünemiyordu. İnsiyaki hücum etti ve getirenler ona izahat veri .|bir hareketle elini ceblerine atıp hiç â olmazsa bir sigara almak ve içmek is- paketinin de, koca- 1 da, daha vapurda edildiğini — hatırladı na, soluna ba dilter havaya uç: birden: Arriba Tur Feryadı kovtu. pan dört Te yaka Wermi yorlar. —- Annamoorum.. ne deyi mesinler? Bura ilen ne alâkan vardıfı . Üniformalı bir sual sordu. Torik gene başını yaki bir hari koyuver * iği kaldırdılar. doğru ta- t Yes! dedi. Büunun üzerine önüne bir defter sür- İ'da solm bayrak sallanan iki katlı| düler. Bir yerini işaretle bir binanın de durdular. Kendisin'! — Buraya imzanı köy! dediler. Eline taşıyan adamlar orada ayaklarını yere| bir de kalem tutuşturdular. stırdılar, Herifin biri kalabalığa hita-| Zavallı Toriğin şaşkımlığı o kadardı |ben heyecanlı bir şeyler söyledi. Arri-| ki, ne yaptığını bilmiyerek, kalemi al- oloor beyzadem! Neree gidoor- |ba! sedaları gene ayyuka çıktı. Öteki-besİdi va acemi yazısile defterin Üzerinc: . Derken, kapısın- J. diyemedi. İçinden, kendi k talihine sövü - yordu. Şimdi, arkadaşlarını da kay - betmişti. Ne yapacaktı? Kendisine imza 'ysl: Ne bileyim? Müstakil bl'_ yağnışlık olmalı. Sana bir şey demedi ler? (Arkası var) -

Bu sayıdan diğer sayfalar: