Yurdun her köşesinde gözyaşı, hüzün, matem Ankara 10 (Hususi) — Milli kahra- manımızın ölümü haberi baş şehirde derin bir elem ve acı uyandırmıştır. Evlerde ve sokaklarda kadın, erkek, çoluk, çocuk, genç, ihtiyar berkes mil- Ni mateme göz yaşlarile karışmışlardır. Sokak aralarında mekteblerinden dö » nen çocukların hıçkırıkları, devriye gezen polislerin nemli gözleri, dükkân- larını erkenden kapıyan — esnafın 1z - tırab dolu yüzleri şehrin matemli — manzarasını arttırmıştır. Resmi ve hu- susi Daireler bayraklarını yarım ola- rak çekmişlerdir. Yüksek tahsil talebeleri gençler öğ- leye doğru Ulus meydanma gelerek Türkün Büyük evlâdının heykeli ö - nünde bürmetle eğilerek geçmişlerdir. — Ankarada bütün sinema ve barlar kendiliğinden kapanmıştır. — Ercümend Ekrem.a intıbaları — Ankara 10 (Telefonla) — Kara haber — Ankarada, sabah 10 da duyuldü. Biraz sonra bütün şehir derin bir mateme bürünmüştü. — Atatürk ölmüş! — Bu elem dolu cümleyi herkes kendi — kendine söyleniyor, rastgeldiği âşina- — gina teessürden titriyen dudaklarile — tekrarlıyordu. Henüz resmi bir tebliğ vâki olmadığı — #çin yarıya indirilmemiş bayraklardan, hâlk sevinç ve teselli bulmağa çalışı - yordu. Bunlar da inince artık şüphe — kalmamıştı: O ölmüştü! Bu çok ağır bir vâkıâ idi: Güneşin sönmesi, arzın mihverinden fırlaması, kıyâmetin kopması gibi bir şey! Mütarekenin kara günlerini ve on- — dan sonraki kurtuluş savaşını, daha sonra da inkılâbın bütün safhalarını — hatırlıyanlar o yığınla hatıratı gözle - — rinin önünde canlandırmışlar, üzerle- rinde daimi bir şeref iklili gibi duran onun, bu âkibetinden duydukları acıyı, hâdisenin derinliğine dalmış gözlerin - den akan gel gibi yaşlarla ifade edi - / yorlardı. Elemin en elimini, gençler, çocuk » — lar... Önun nesline mensub olonlarda görmeli idi. Ufacık mekteb çocukları, içleri yana, akıttıkları göz yaşlarını, gri ön- — Hiklerinin eteğine sile sile hıçkırarak — geçiyorlardı. — Cümhuriyet âbidesinin etrafında top- lanan yüksek mekteb talebesi, Ata - — türkün kendilerine miras bıraktığı — cümhuriyeti korumağa, onun uğrun- /— da icab ederse can vermeğe and içti - Köşedeki fotoğrafçı Remzinin came - kânında Atatürkün siyah güllere bü - |-rünmüş portresi halka bir ziyaretgâh “oldu. Önünde durup da sakin sakin ağlıyan kadın, erkek, çocuk, yüzlerce /— yurddaşın manzarası, milletin bu bü - — yük matem etrafındaki bu mübarek ö- |— lünün miras bıraktığı yüce idealin “Gnündeki tam ve necib vahdetini isbat - ediyordu. — Onun kendi kutsal elleri, kendi nüru- dehasile kurduğu binanın ne mertebe Osarsılmaz, sağlam olduğunu, diktiği feyizli ağacın, milletinin kalbinde na- /Sıil kök saldığını takdir edebilmek için Garb mütefekkirlerinden biri: «Bü- yük elemler sessiz olur!» demişti. An- kara, düyduğu acının büyüklüğünü sü- — kün ve vakarı ile izhar etti. Atatürkten nurlanan, feyiz alan Türk — mülleti ona bağlılığını, onun kurduğu esere bihakkin lâyık olduğunu, bağrı- a taş basıp da, yaralı kalbinden sızan — kanları kendi içine akıtmakla teyid etti. — Seygili milletinin, elden giden şere- fini, istiklâlini, yurdunu İstirdad edip / de, İzmirden muzafferane avdet ettiği p'ln. bir alay yiğitle takib etmiş oldu. — Bu İstasyon caddesinden aşağıya bak - t uıı şimdi muazzam bir şehrah olan © vakitki dar yoölüun üzerinde, mütehas- / &İr gözlerim onun can veren bakışlarile ik ulaşır gibi oldu.. — Yarın buradan önüun mühteşem ta - butu geçecek.. Bu acı hakikati aklıma rdikçe, gözlerimin, daha o vakit, o / gevinçli manzaranın üzerine, neden ka- pmadığına esef ediyorum. Atatürk.. Ölüm!.. Bu adları yan yana getirdikçe bey - nimi parçalıyan, içimi süngüliyen pe - n duyguyu avutacak, tadil edecek yegâne teselli cümhuriyet rejğim ve hü- kümetinin kudret ve azameti, Türk var- lığının ebediyeti ve Türk milletinin * elemde bile - vahdet, vakar ve neca- betidir! Ercümend Ekrem Talu Şehrimizda Milli kahramanın ölümü haberi şe- hirde şayi olur olmaz umumi hayatta bâriz bir durgunluk görtülmeğe başla- mıştır. Bütün halk bu elim haberin te- siri altında sendelemiş, ve bütün çeh « releri asil bir matemin vakur hüznü kaplamıştır. Mekteblerde Büyük Şefin ölümü haberi mekteb - lerde çok elim ve acıklı tezahürlere se- beb olmuştur. Biraz evvel gülerek ka- şup oynıyan İlk okul yavruları mual « limlerinin tebliğile buna muttali ol « dukları zaman göz yaşlarını tutamıya « Tak yürekler parçalıyan mahzun kü « meler teşkil etmişlerdir. Üniversitede Bü dayanılmaz acıyı duyan Üüiver- siteliler ise derhal Beyazıd meydanın- da toplanmışlar ve bilâhare Üniversite konferans salonuna giderek bu büyük matemi tebarüz ettiren hareketierde bulunmuşlardır. Rektör Cemil Bilsel kürsüye gelerek bir kaç söz söylemek istemiş. fakat te- essüründen buna da İmkân bulamamış ve ağlıyarak kürsüden inmiştir. Gençlik and içli Bütün gençlik Büyük Ölünün kudsi emanetini sonuna kadar canla başla mu- hafaza ve onu başarıdan başarıya köş- turarak aziz Atalarının ruhunu şâd e- deceklerine and içmişlerdir. Yarıya çekili bayrak karşısında Cümhurreisliği bayrağının yarıya çe- kili bir halde elemli elemli dalgalandı- Bi saray civarında da gelip geçen ve bilhassa mekteblerinden çıkan; ağla - maktan gözleri şişmiş, yüzleri kızarmış çocuk, genç ve yaşlılar da vardı. ve bayrağa dikilen gözler yeniden gözleri yaşararak ve hıçkırıklarını saklamağa lüzum görmiyerek göz yaşlarını akıt - makta devam ediyorlardı Eğlence yerleri kendiliğinden boşandı Sinema, tiyatrn ve benzeri eğlence yerleri derhal kendiliğinden boşanmış ve bu Ribi yerler kapılarını kapamış - Avrupada teessür Büyük Şefin ölümü, Türk âleminde olduğu gibi bütün Avrupa merkezle - rinde de samimi ve derin bir teessürle karşılanmıştır. Dün öğleden sonra neşriyata başlı - yan bütün Avrupa radyoları, Atatür- kün ölümü haberini dünyaya yaymış ve tercümei halile başardığı eşsiz in - kılâbdan uzun uzun bahsetniişlerdir. Londra radyosu, dün öğleden sonra- ki bütün havadis neşriyatı servislerin- de, ilk yeri Atatürkün ölümü ve hayatı bahsine tahsis ederek, Ulu Örderin ya- ratmış olduğu inkilâbın safhalasını ay. TI ayrı anlattıktan sonra, bahsı şu su - retle bitirmiştir: «Atatürkün ölümü ile Türkiye uza- Bi gören eşsiz bir inkılâbeı, dünva ize büyük bir devlet adamını kaybettiler.» Ayni surette Paris, Berlin, Roma, Brüksel; Prag; Bükreş; Belgrad; Sofya ve Atina radyoları da elim haberi bil- dirdikten sonra, uzun boylu Atatürkün hayat ve icraatından bahsetmişlerdir. Berlin radyosunun bildirdiğine güre, dün akşamki Alman gazeteleri Atatürk hakkında sitayişkâr yazılarla daludur. Echnebi devlet ve hükümet re'sleri, 'TTürk milletinin büyük matemi dolayi- sile sefirlerimize taziyet beyan etmiş - Terdir. Fransa Dahiliye Nazırının makalesi Paris 10 (ALA) — Havas ajansı bil- diriyar: Fransa Dahiliye Nazırı Alber Sar « raut, Paris Soir gazetesinde, Atatürkün ölümü dolayısile yazdığı bir mukalede ezcümle diyor ki: «Atatürkün ölümü, herkeste hayran- bk uyandıran, Türkiye için azim bir ziyadır. Atatürkün kahramıanlığı — ve dehâsı, Türkiyenin istiklâlini yaratmış ve kalkınmasını başarmıştı. Bu ziya Fransa için de çok acıklıdır. Çünkü, A- tatürk, onun sadık ve samim? bir dos « tu idi. Bu ziya sulh davası için de çok - LA d Millet Meclisi bugün toplanarak yeni Cümhurreisini seçecek (Baştarafı 1 inci sayfada) bir komisyon bu hususta bir kanun projesi tanzim etmiştir. Hükümet bu projeyi Büyük Millet Meclisine vak - dim edecek ve kurulacak muhtelit bir encümenden geçerek Jâyiha umumi heyette görüşülecek ve kanuniyet kes- bedecektir. Kanunda merasimin Böyük Ölüye yaraşır bir şekilde nası: cereyan edeceği ve Büyük Şef için ebedi isti - rahat yeri olarak neresinin tayin edi - leceği tasrih olunacaktır. Başvekil Ankarada Ankara 10 (A.A.) — Başvekil Celâl Bayar bu akşam saat 23,5 da İstanbul- dan şehrimize dönmüştür. Başvekil Celâl Bayar istasyonda Rei- sicümhur vekili B. M. Meclisi Reisi Abdülhalik Renda, Dahiliye Vekili ve Parti genel sekreteri Şükrü Kaya, ve- killer, mülki ve askeri erkân tarafın - dan karşılanmıştır. Kendisini karşılamıya gelen zevat ile ayrt ayrı selâümlaştıkta'ı sonra garın kabul salonuna giren Başvekil Celâl Bayar, burada büyük matemimiz kar - şısında duydukları teessürün bir ilk desi olmak üzere heyet halinde ken - disini beklemekte olan büyük ve orta elçilerle, ataşemiliterlerin lazıyelerini kabul etmiştir. Başvekil Celâl Bayar, istasyondan doğruca Büyük Millet Meclis'ne gele- rek Reisicümhur vekili ve Büyük Mil - let Meelisi Reisi Abdülhalik Rendayı ziyaret eylemiştir. Bu ziyareti müteakib vekiller heyeti B. M. Meclisinde bir içtima akdeyle - ımiştir, s0 Sefirlerin taziyetleri » Ankara 10 (AA.) — Bugün bütün eenebi devlet mümessilleri Reisiçüm - hur vekili ve B. M. Mecliği Reisi Ab - dülhalik Rendayı ziyaret ederek def - teri mahsusu imzalamışlardır. Taziyetler Ankara 10 (ALA.) — Memleketi - mizdeki bütün ecnebi devlet mümes- silleri Haric'ye Ve Dr. Rüstü A-- rasa, milli matemimize samimi işti - raklerini bildiren taziyet Mektubla- rı göndermislerdir. Resmi tebliğ Dünkü şehir tabımızda neşrettiği- miz resmi tebliği bugün tekrar ko- yuyoruz: İstanbul 10 (AA.) Türkiye Cümhuriyeti hükümetinin resmi teb- neşredilen son raporu — Atatürkün neşredilen son Taporu Aatürkün dünyaya gözlerini kapadığını bildir- mektedir. Bu atı hâdise ile Türk vatanı bü- yük yapıcısını, Türk milleti Ulu Şe- fini, insanlık büyük evlâdını kaybet- 8. Milletimize içimiz yanarak bu ta- rife sığmıyan ziyamndan dolayı en de - Tin taziyetlerimizi sunarız. — Kederlerimizin tesellisini ancak ve ancak onun büyük eserine bağlı- hkta ve aziz vatanımızın hzmetinde ararız. Şurasını da herşyden evvel beyan etmeliyiz ki ölmez olan onun büyük eseri Cümhuriyet Türkiyesidir. Hükümetiniz, içinde bulunduğu - muz bu mühim anda bugüne kadar olduğu gibi dikkatle vazife başında- dır. Müesses olan nizam ve vaziye - «ti idame bususunu büyük Türk mil - Jetinin hükümetile tek vücud olarak teyid ve temin edeceğine şübhe yok - tur. Teşkilâtı esasiye kanununun 33 —— S elimdir. Zira, bu devlet şefi yorulmaz bir surette sulhün korunmasına çalış - makta idi. Bu ölüm şahsen beni de fev- “kalâde mütecellim etmiştir. Ankarada sefir bulunduğum sırada, o zaman is- mi Gazi Mustafa Kemal olan bu Bü - yük Adam ilesık sık temas imkânını bulmuştum. Aramızda, samimi ve kal- bi bir sevgi hâsıl olmuştu. Ona karşı hayranlık ve sevgi besliyordum, Tür - kiyede bulunan bütün dostlarım, Türk milletinin bu büyük matem gününde dwduıum ıztırabin ne hdır derin vl- İkinciteşrin 11 Büyük Şet'in son dakikaları (Baştarafı 1 inci sayfada) (Atatlirkün hastalığı müddetince yakınında bulunanların “ Son Posta ,, ya verdkleri ma'ümat), Reisicümhur Atatürkün düçar ol - | dukları karaciğer hastalığı normal sey- rini tak!b ederken 16 biririciteşrin 1988 tarihine tesadüf eden pazar günü bir- denbire şiddetlenmiştir. Hastalığın bu şiddetli anları Riyaseticümhur Umumi Kâtibliğinden tebliğ edilen raporlarla halka bildirilmiştir. Hastalık hakkındaki ilk rapor şun - dan ibarettir: I7 Birinciteşrin 938 Riyaseticâmhur Ümumti Kâtibliğinden: 1 — Reksicümhur Atatürkün sıhhi vazl- yetleri hakkında müdavi ve müşavir ta- bi'dleri tarafından bugün verilen rapor ikinel maddededir. 2 — Relsitümhur Alatürkün düçar ol- Gukları karaciğer hastalılı normal seyri- ni takib ederken, 16 birinetteşrin 1989 ta- rihine tesadüf eden pazar günü birdenbi- re aşağıdaki franı güstermiştir: A — Sant (14,30) dan (22) ye kadar gittikçe artarak devam eden umumi <âf e birlikte hazmi ve Asâbi üraz, bu #nate kadar mabır dakikada (116), teneffüz (22) ve hararet derecsi (36,5) 1di. B — Saat (22) den bu sabah asat (10) a kadar yukarıda ismi geçen Araz kismen Hafiflemiş ve nabız dakikada (1041, te - meffüs (20) ve hararet derecesi (37) ol- muştur. © — Yapılan muayene ve müşayere ne- ticesinde tesbi' ve tatbik edilen müdavat- tan'aonra umumi ahvalde hafif bir salah görülmekle beraber — vaziyet — eliddiyetini muhafasa etmektedir. Bir hafta sonra şiddetli ârâz tama - men zail olmuş ve 23 birinciteşrin 1988 tarihine tesadüf eden pazar günü Ri - yaseticümhür Umumi Kâtibliğinin reş- mi tebliği ile hastalığın normal seyrine avdet ettiği, günlük tebliğ neşrine lü- zum kalmadığı bildirilmi: Atatürk kriz anlarında dalgın yat « mış, bu zamanlarda yanlarında ya! - nız doktorlar bulunmuştur. Doktorla - rın bu hususta vermiş oldukları malü- mata göre karaciğer hastalığı norma! seyrini takib ederken birdenbire şid - detli ârüz gösterebilmektecdir. Bu kriz- ler esnasında hasta vücüdünün muka - vemetine göre hastalığa tahammül gös- termektedir. Atatürk, 16 birinci teşrin 1938 tarihine tesadüf eden pazar günü başlamış olan krize bünyesinin sağlam- lığının yardımile mukavemet göster - miş, onu yenmiştir. Hastalık normai seyrine avdet ett'kten sonra Atatürk ge- ne eskisi gibi etrafile konuşmakta de- vam etmiş, icab eden direktifleri ver - miştir. Başvekili kabul etnüş, ve Baş- vekilin muhtelif işler etrafındaki ma - ruzatını dinlemiş ve kendisine lâzım gelen direktifleri vermiştir. Bu arada vekilleri de kabul eden Atatürk, on - larla da konuşmuş, izahat almıştır. Bu müddet zarfında Atatürk, doktorların münasib gördüğü yiyecekleri almış, ga- zeteleri mütalea buyurmuz, tabil şekil- de, yanına giren herkesle konuşmuştur. Büyük Millet Meclisinin teşrinisani içtimaında okunacak nutuklarını dikte ettiren Atatürk, nutuk hazırlandıktan sonra tekrar okutmuşlar, ieanp eden yer- lerini değiştirmişler, bu hususla yanla. rında bulunan Başvekil Celâl Bayara direktifler vermişlerdir. Brndan sanra orduya mesajın yazılmasına ieçilmiş ve mesaj hazırlanırken de Atatürk bir çok direktiflerde bulunmuşlardır. Ta - mamen hazırlattıktan sonra mesajı Atatürk tekrar okutmuşlar ve dinle - mişler, lâzım gelen yerlerini değiştir - mişlerdir, Bayram günü ikinci kriz Hal böyle devam ederken Cümhurt- yet bayramı günü ikinel bir krizin baş- lamakta olduğu müşahede edilmiştir. Cümhuriyetin on beşinci yıldünümünü kutlulıyan Türk milleti arasında bulun- üncü maddesi mucibince Büyük Mil- le! Meclisi reisi Abdülhalik Renda Reisicümhur vekâleti vazilesini de - ruhde etmiş ve ifaya başlamıştır. Gene teşkilâti esasiye kanununun 34 üncü maddesi mucibince Büyük Millet Meelisi derhal yeni Reisicüm - huru intihab edecektir. Türkiyenin en büyük makamma teşkilâtı esasiye kanununa göre ge - çecek zatın etrafında hükümetile, şanlı ordusile ve bütün kuvvetile Türk milleti sarsılmaz bir varlık o larak toplanacak ve(yük:qujm | mayı çok arzu eden Atatirk © günün akşami saray önünde ve denizde ya - pılan nümayişi duymuşlar, ziyadesile müteessir olmuşlar ve bu teessürlerin - den sonradır ki bu ikinci krizin başla- nuş olduğu görülmüştür. İkinci, fakat birinciye nisbetle ha - fif denebilecek bu kriz on ilâ en al ti saat devam etmiş ve bu müd”etlin hitamında hastalık tekrar birinc'de ol duğu gibi normal seyrine avdet elmiş- tir, Hafif atlatılan bu kriz resmi tebliğ ile neşredilmemiştir. İkinc kr.zfan sonra Her iki krize mukavemet gösteren Büyük Dâhinin vücudü artık çok yıp- ranmış, kuvvetten düşmüştür. Duktör - lar hastayı mütecakib bir krızden vika. ye için her türlü müdavatı yapmışlar ve ikinci krizi de atlatmış olan Ata - türk tekrar yanlarındakilerle könüş - mağa başlamışlar, doktorları ve yan - larına girip çıkanları sevindirmişlerdir. Hastalığın devam ettiği müddet zar - fında müdavi ve müşavir tabibler her gün hastalığın seyri etrafırda mufas- sal raporlar hazırlamışlar, Ankarayı günü gününe haberdar etmişlerdir. Hiç umulmadık bir dakik |a üçüncü kriz Son felâketle neticelenen kriz ölüm. den kırk sekiz saal evxel hiç umulma: hemen şiddetlenmiştir. Atetürk krizin başladığı andan soönra kendilerini kay. betmişler ve bir daha konuşamadan gözlerini kapamışlardır. Felâketle ne - ticelenen son kriz başladıktan sonra müdavi ve müşavir doktorların vermiş oldukları rapor Ankaraya bildirilmiş ve bunun üzerine Başvekil Celâl Bayar gece yarısı hazırlanan husüsi - trenle derhal İstanbula gelmiş, krizin devam ettiği müddet zarfında sarayda bulun- Mmuştur, Krizin başlaması ani ve şiddetli ol - muş, bu şiddet kırk sekiz saat örğiş - meden devam etmiştir. Müdavi ve mü- şavir tabiblerin Riyaseticümhur Umu- mi Kâtibliği tarafından neşredilen tebliğinde halkı birdenbire fazla tues- süre garketmemek için bu ani ve şid- detli krizin başlangıcı biraz hafifletil - miş, krizin şiddeti ikinci ve üçüncü res- mi tebliğlerde anlatılmıştır. Son dak.kalar Krizin başladığı dakikadan :tiharen kirk sekiz saat âonrasına, yani din sa- bah saat dokuza kadür Büyük Şof ya- taklarında sakin ve fakat dalgin bir halde yatmışlardır. Müdavı ve müşa - vir tabibler bu müddet zarlırda teda. vilerine devam etmişlerdir. Saat do » kuzu bir, iki, üç ve dört dakika geçin » ciye kadar vaziyet değişmeniiştir. Fa kat tam saat dokuzu beş geçe Atatü kün birdenbire dünyaya ebediyen göz- lerini kapadıkları anlaşılmıştır. Ölüm ©o kadar sakin olmuştur ki odada bulu - nan bütün doktorlar bunu ferk dahi e- dememişlerdir. Binaenaleyh 9 u beş ge- çe ölümün vüki olduğu değil ânktor- ların bunu farkettikleri vakittir. Öümen sonra... Atatürkün ölümü Başvekil Celâl Ba- yara haber verilmiş, Başvekil Celâl Ba- yar derhal bulundukları odadan çıka- rak, Atatürkün yatmakta oldukları 0- danın kapısına gelmiştir. Celâl Bayar rengi sapsarı, gözlerinden akan' yaş » ları zaptedemiyerek kapıdan içeriye ağır ağır girmiş, Büyük ölünün ya » nına yaklaşmış ve diz çökerek başını eğmiş, hürmel ve tazim vazilesini yap- tıktan sonra ayağa kalkmış, gene ağır ağır yürüyerek kapıdan dışarıya çık « mış, dağruca kendisi için hazırlanan trene binmek üzere saraydan çıkarak Haş a geçmiş, Ankaraya ha » reket etmiştir. ş devam edecektir. Bugün âayrılığına ağladığımız Bü- yük Şefimiz Atatürk her vakit Türk muületine güvendi. Eserlerini bu gü- venle yaptı. İdamesi esbabını da is- tikmal ederek güvenle büyük mille- timize bıraktı. Ebedi Türk milleti o- nun eserlerinmi ebediyetle yaşatacak- tır. Türk gençliği onun kıymetli ve « diası olan Türkiye Cümhuriyetinin da- ima korüyacak ve onün - izinde yü« yecektir. Kemıl Atatürk, Türkün tarihinde