w suyfa -— YO NYU Edebiyat münakaşası eyoğlundaki bir lokantada iki| — Devam ettiğim lokantanın müş - edibimizin kavga ile neticele- terilerinden cerbezeli bir adam. nen münakaşaları şöyle başlamış: * — San, beni neye kitabına almadın? | Sokakta, kalabalık bir grupu ter — BSen o kitaba giremezsin de.. diler: e B — Ne demek!... — Edebiyatçılar konuşuyorlar. * — Koluna güvenmiyorsan pek sokul- Münakaşa tafsilâtını gazetelerde o - | Mt: dedimi kuyanlar konuşuyorlardı: K — Edebiyat para getirmez, derlerdi. Bir genç söyledi: Meğer o da para getiriyormuş. — Ben edebiyatçı olacağım.. v ilisid ladın? Güldüler: — Baksana; ön pahalı Bir dokantanmı | 2-— Pt ll vücelüinle mi. Vargeçi daimi müşterileri meyanında birçok * da edebiyatçı varmış. Birinden bahsettiler: * — Edebiyat anstklopedilerine İsmi Ercümend Ekremin meşhur Torik | geçmiştir : Necmisi gazetede evvelâ serlevhayı o-| —— $Şiiri mi kuvvetli? kudu: — Hayır panısı! «Edebiyat münakaşası» * Sonra yazıya göz gezdirdi: M — Biz buna mariıg.eîlerdik_ Ünü ü anar ei TERER LA :btyıı ı'nünık.ışııı, onun lüğatçesi ol- «Buraya edebiyatçıların girmeleri gerek! * yasaktır.» Levhası asılmış bir lokanta aramağa Bir edebiyat antolojisi hazırlıyan| başlıyaceklardır. Lokantacılara haber muharrir, antolojiye aldığı edibleri | veriyorum. saydı. * — Tevfik Fikret, Cenab Şehabeddin, Abdülhak Hâmid, Bekir Tuncer.. Smg!u!ıf. — Ötekllerini anladık amma; Bekir 'Tuncer kim oluyor?.. — Bizde edebiyat yok! Dediler, cevah verdim. — İyi ki yok, yoökken münakaşası- ni yapıp yumruk yumruğa geliyorlar, ya olsaydı ne yapacaklardı!... İSMET HULÜSİ idiniz? | Bayaz ırkın yaşamadığı — Bunları biliyor mu Talebeye mahsus bir piyano ; yaptılar memleket mwm::::: l::-ı: R - JÜU Borneo civarın. —© B A Ka Iiı Felemenge aid İX bir adanın beyaz bir piyano tcad e- ırkın yaşıyama « .XX dilmiştir. Bu piya: dığı memleket ol - nonun sesini ancak YÖ duğunu yazmıştık. Burada hayvanlar akıl ermiyecek kü- dar sür'atle büyü- yebilmekte- dirler, Meselâ ora- da Varan denllen bir cins kertenke- ğ—'—/ le vardır ki boyu 3-4 metredir. Sonra «püsküren yılan» da bu adada yaşar. Bu çalan taleba — İle hocası — işitmekte we komşular, ace- mi talebenin çıkardığı fena notalarla ra- hatsız olmamaktadırlar. * Amerikan polisinin sihirli eldiveni Amerikan polis- Jerina birkaç ay _LĞ ; f //( yılan insanın üzerine, bilhassa gözlerine evvel garib bir el- . Eğer bu zehir levat “edil. :ğ doğru zehirini püskürür. Eğer göze isabet ederse derhal kör eder, Vücu- memuru - bu eldi- dün başka bir mahiyesine isabet ederse venle bir. kimseyi cildi yakar ve zehir kana karışarak der- yakalayınca, hâsıl olan elektrik cereya- Kİ ERYÜRİREZ Z Pf Bi bu adamı hareketsiz hale getirmekte | *" ç. edük, Bündan dolayı ve polisin vazifesini son derece kolaylaş- Kömodo, olan bu ada sakinleri gözlerine ıııyeı büyük ve enli gözlükler takarlar. , tarmaktadır. miştir. Bir zabıta Bu genç Ilgazlıdır. İkimiz de An- karadayız. Bizi derdden çabuk kur- tar bay muharrt. Derdimizin ça- resi! Ayrilık hüsrantığı bitirdi bizi. Gönül sevdası yaktı bizi, Gönülsüz olmaz bir çift, bayansız olmaz bir bay. Efendi bayım, Mektubumu bu kadarcıkla niha- yet veriyorum. Lütfen intişarını ga- zetenizden bekliyorum.» BSelâm, bayramınızı tebrik eder, hürmetler. İki sual iki cevab Ankarada oturan Çankırıllı M. Doğan, Teyzeyi erkek yapmış, gön- derdiği mektubunda diyor ki: «Bay efendim, Ben aslen Çankırılıyım, Arzu, ta- debim derd yanar pınar, Bayım, Ankarada maruz olduğum hasta- hğım cihetile resmi evrakla mev - gudlü olarak Çankırı Memleket has- tanesirle gönderdiler. Hastalığım muaf ve normal bir hale geçmesin- den bilâhare orada hükümetimin yüksek himmet ve yardımlarile bir kara talihimin eseri olarak, düğün ve ziyafetlerde esmer, genç bir bar yanla nişanladılar. Her fkimizin de Sevgisi bir ve ebedidir. Bayanın gönlü, sevdası bende; benim gönlüm sovdamı bayandadır. Her iki çift aş« kımızın merButiyeti birdir. Benim gönül kuşum, esmer bayanda, esmer bayanın gönül kuşu bendedir. * Okuyucum; Doğan ne duruyor.. Mademki onun gönül kuşu, esmer genç kızda, esmer genç kızın gönlü de onda. Mademki de nişanlıdırlar. Hemen evlenme memurunu - bulup nikâhlarını kıydırsınlar, O zaman bay da bayanını, bayan da bayını bulmüş olur. Ayrılık hüs- ranlığı da ortadan kalkar. a TEYZE Kadın Köşesi Çocuk mantosu Örgü, ne faydalı, ne pratik bir hal al- | d. En küçükten en — büyüğe, hattâ en yaşlıya kadar kadın erkek herkesin he - men türlü giyeceğini elde örmek müm - kün. İşte bir çocuk mantosu —ki iyi örü- lürse değişik bir şey olacağı için— kü - maştan daha çok hoça gidebilir. Pirinç iğne, ufak dört — köşeler tesiri yapan karışık düz, — ters - yüz örgü ve bunlara benzer bütün örgülec kullanıla- bilir. İş ki iyi örülsün, iyi biçim veril - sin. 4 'Yaka ile kol kapaklarının ya örgüsü, ya da —modeldeki gibi— rengi değişik olmalıdır. Hem örgüsü, hem rengi deği - Şik de olabilir. Çabuk kirlenmesin diye, koyu, yahud çocuğa yaraşmıyan bir renk #eçmiş bulunuyorsanız o vakit herhal - de yakayı başka renk yapmalısınız. * Tuvalet roblarda görülen iki şık garnitür Yukarda: Basit fakat çok zaril bir İş- lemedir. Meselâ: Siyah bir tuvalet Üs - tünden giyilen penbe bir bolero baştan- başa bu şekilde işlenirse son derece şık görünür, Aşağıda: Türlü türlü dantel — matif - ler... Bunlar da styah bir tuvaletin yaka kenarına sıralanır, kollarına serpiştirilir, kenarlarından meselâ yeşil bir biye ge - çirilirse çok güzel görünür. Lanuaa bir adamı yaralıyan berber Halil tahliye edildi Ehli vukufun suçlunun kullandığı yivi bozulmuş tabanca ve barutu ıslanmış kurşunla adam öldürülemiyeceği hakkındaki mütaleası cürmün mahiyetini değiştirdi Bir müddet evvel, Lângada bir bah- çede vukua gelen kanlı bir kavganın müuhakemesi, Ağıncezada son safhaya varmıştır. Suçlu berber Halil, mahkemeye iki kişiyi kasden öldürmeğe teşebbüs cür- mile ceza kanununun 450 nci maddesi- nin 5 inci bendine göre tecziyesi iste- nerek verilmişti. Fakat, mahkemece dinlenilen ehlivü- kuf, silâhtaki barutun rütubetli oldu- ğunu ve namlu içindeki setlerin bozul- müş bulunduğunu söyliyerek çapın - dan düşmüş olan bu tabanca İle bir adam öldürmeğe imkân olmadığını bil- dirmiştir. İddianamesini okuyan Müddelumu- mi Ahmed Remzi Berkmen, bu ciheti işaret ederek hâdiseyi şöyle hülüsa et- miştir: — Rerber Halil bir pazar günü, Ma- riyan isminde bir kızla beraber, Lân - gada bir bahçeye gidip oturmuştur. Bu sırada Mariya'nın biraderi Hayik de Despina isminde bir kızla birlikte bah- çeye gelmiş, kızkardeşini görmüş, Ha- M ile aralarında kavga çıkmıştır. Ha- Mi Hayik'e tabancasını çekerek iki el nteç etmiş, fakat isabet ettirememiş - tir. Bu sırada Hayik'in arkadaşların - dan Mihal yetişerek, Halili fki elinden yakalamış, silâhını almak istemiştir.Bu mücadele asmasında birlikte çukura yu- varlanmışlar, üç eilâh sesi daha du- yulmuş ve Mihal üç yerinden yaralan- Daştır. İddla makamı hâdiseyi öldürmeğe teşebbüs değil, korkutmak maksadile silâh atmak ve yaralamak şeklinde gör- müş ve bu maddeye göre tecziyesini is- temiştir. Suçlu tahliye edilerek dava müdafaa için talik edilmiştir. Mahkemede pardesli çalan adam ayni mahkemede bir ay hapse mahküm oldu —| ah | Bugün Sultanahmed üçündü cera Tmaahkemesinde bir davaya bakıl- makta İken, suçlulardan Celâl, parde- süsünü mahkeme kapısında burakmış, biraz sonra dışarı çıktığı zaman, pardı sünün çalınmış olduğunu görmüştür. Derhal tahkikata başlayan zabıta, Bursalı Ali izminde bir adamı srtında bu pardesü e dolaşırken yakalamış - tır. Buçlu, pardesüyü çaldığı mahaf olan Sultanahmed 3 üncü sulh cera mahke- mesine sevkedilmiş, mahkeme — suçlu hakkında btr ay hapis cezası vermiş ve derhal tevkif olunmuştur. Çatalcada orman içinde işlenen cinayetin muhakemesine devam edildi Bundan beş, altı ay evvel Çatalca - da, orman içinde bir cesed bulunmuş, bunun Çatalca ahalisinden Murad is- minde birine aid olduğu anlaşılarak ya- pılan tahkikat sonunda şübhe üÜzerine Hüseyin Çavuüş adında biri tevkif e- dilmişti. caksızın maskaralıkları : ezcaksızın maskaralıkları — — — — Nni | Hüseyin Çavuşun tevkifini icab ettir Ten başlıca sebeb, cinayetten bir müd- det evvel, maktul Muradla aralarında bir münazaanın cereyan etmiş olma « sıdır. Hâdiseye takaddüm eden günlerde Hüseyin Çavuşun öküzleri, Muradım tarlasını çiğnemiş ve çimenlerini ye « miştir. Bunun üzerine Hüseyin Ça « vuşla Murad arasında kavga çıkmış, bu hâdiseden muğber olan Hüseyin Ça- vuş, Muradı öldürmüştür. Katil suçlusu olarak buğün Ağırca. za mahkemesinde muhakemesi görület Hüseyin Çavuş, kendisinin böyle bit cinayet işlemediğini, bir iftira yüzün. den mahkemeye sevkedilmiş dlduğur nu söylemiştir . Dinlenen şehidler, Hüseyin Çavuüşt Iyi ahlâk sahibi bir adam olarak tanıs daklarırı, böyle bir cinayeti işlemiş ole duğunu zannetmediklerini söylemişler. dir. Muhakeme, başka bir güne talik er dilmiştir. Vaız vermeğe kalkışan bir deli müşahede altına alındı Elli beş yaşlarında eski mekteb mü: dürlerinden Yusuf oğlu Cemal ismin: de bir adam, Beyazıd camlinde, halkt hitaben, din hakkında saçma sapan va4 zetmeğe kalkışmış, zabıta - tarafındatt tevkif edilmiştir. Buügün Adliye doktorluğuna sevke « dilen Cemal, cinnet âsarı göstermiş ve şu türlü sözler söylemiştir: — Ben şair ve filozofum. Halebde, Şamda birçok eserlerim mevcuddun Amma, yazılı değildir. Adli tabib Enver Karan, Cemalin müşahede altına alınmasına lüzum göstermiş olduğundan, suçlu Adli Tıb müessesesine sevkedilmiştir. Bekciyi kazanda kaynatan katil muhakeme edildi Bir miüddet evvel Kanlarcılarda sa- bun fabrikasında bekçi Şevkiyi, kay « namakta olan sabun kazanına ataralş öldürmekten suçlu Mansurun muha 4 kemesine, Ağırceza mahkemesinde de“ vara edilmiştir. v Mahkeme, istinabe — varakalarının Çatalcadan celbi için yazılan müzek: kerenin tekidine ve Adliye koridorun- da, bu hâdiseyi görmüş olduğunu söy' tediği halde, Müddeiumumilikte ket4 * meden Emine hakkında yapılan taki bat neticesinin sorulmasına karar verm mMiştir. Kömürcüyü öldüren iki kişinin muhakemesi talik edildi Parmakkapıda, bir kömürcü dükkâ- nında hemşerileri Hüseyini taammü - den öldüren Abdürrahman ile suç or“ tağı Eminin muhakemesine, Ağırceza: da devam edilmiştir. Muhakeme, yaşları küçük olan maz> nunların nüfus kayıdlarının celbi için talik edilmiştir.