5 Ikinciteşrin SON POST Sayfa 7 Demz ue Denizcilik: Devletler deniz silâhlarını tahdid edebilirler mi? Bügün dünyada biri kuvvetlenmeğe muhtac, diğeri statokoyu muhafazaya mecbur iki kütle vardır. Fakat her ikisi de alabildiğine silâhlanıyor. Bu işin neye varacağı 1942 den evvel anlaşılamıyacaktır İngilterenin wmşa ettiği yenı ceniz silâhlarından <Thetis> adlı denizaltı gemisi (Uzunluğu 265 kadem olan bu geminin bir öded 4 pusluk topu ve altı aded de torpil kovanı vardır.) Çekoslovak - Alman — hâdiselerini fatlıya hağlayan (Münih) anlaşmala - Tn dün; ı'h getirdiğini iddia e ler çok u, Bu fikirde olanların | başında Büyük Britanya kabinesi ve o- bulunması ;:(nc o _.'nad'm uzak bir Bözle bakacak Sinn hakiki y vak « Am an guemlıgml Alm.ı lebine ha “â bir şev o'.mzu!u'ıım günlerin ız'o 3 gazetelerinde h ol:iugırmu'k anl'xorm. * Bu bir sivasi noktai nazardır. Bu - Bun tahlili de, daha ziyade, siyasilere düşer,.. Yalnız ben bu hallolmaz me - Selelere istinad ederek silâhların tah - di imkânlarını araştıracağım. Malüm olduğu üzere — otomatik ve Makine devri deniz ticaret ve yolları - İin önemini fevkalâde arttırmıştır. Bu EVT me tlerin hayatını — denize Bağı iyacak lar kuvvetlidir. Bugün, deği sahili o'an memleketler, deniz - Tde hududu olmiyan kara hükümet- keri bile larında — menfez ara - etle milletlerinin in - dafı çarelerini taharri etmektedirli Bund:ın baska gene son senenin ga- Melerinde gimdiye kadar bitaraf adde- len iç denizlerin hükümet reisleri la- indan benimsendiğini gördük. Me - Sele Mussolini Adriyatik denizini bi M deniz İsmini vererek İtaly «Akdeniz İtalyanlar $ » demiştir. Eski İn- Biltere hariciye nazırı (EDEN), «Âk - L"” İ in kalbidir!» demiştir. n milletler de - ar ve hattâ — ondan et vererek — bakıyorlar. m gibi deniz tica- hassa hatb ma - m nakledilmek za- bu ehemmiyet hususunda an - tahdidi teslihat »8 olduğu zaman - leniz silâhlarının tah- 1 gelir ve sa o konuşulur. * 1922 Vaşington konferansından bu " |Taüstemleke meselel, güne kadar sürüklenip gelen tahdidi teslihat meselelerinin — cereyanını ve neticelerini anlamak ancak devli rin, kabataslak olarak, — deniz! |menfaatini anlamakla kabildir. Çünki devletler coğrafi, sevkülceysşf durum - larile beraber denizlerdeki menfaat - lerine göre deniz silâhı yaparlar. Si - lâh'arını bu ihtiyaçlara — uydurmıyan devletler dalma kaybetmişlerdir. — İngiltere — Amiral Nelson'un meşhur Trafalgar |deniz muharebesinden — sonra bi ini hep kendi !le- hine halleden bu ik imparatorluk bugün dünyanın bütün denizlerine ya- | yılmış vaziyettedir. Denizin ve petro- lün bulunduğu yerde İngilterenin de menfaatini aramak lâzımdır. Bu men- faatler Akdeniz - etrafında !op]a'n-, Çünkü Akdeniz İngiltereyi, en zengin ve kocaman müstemlekesi olan Hin - distana bağlayan en kısa yoldur. Bun- dan başka gene Akdeniz devletler için bir servet membal olan Çine giden en kısâ tariktir. Merkez olan Akdenizden serbest de nizlere doğru Çıkarsak büyük impara- torluğun döminyonlarını çerçeveleyen ük denizleri görürüz. Her birinin | Ti bir iptidaf madde ihraç ettiği bu toprakları İngiltere himaye etmek zo - rundadır. Nitekim Kanada olsun, A - vüstralya olsun, Yeni Zelanda — olsun ve hattâ Cenubi Amerika ittihadı İn - giltereden ayrılmasını istemeyen müs- takil birer döminyondur. Bunlar bü - yük harbde insandan yana olsun, pa - radan yana olsun, tam — bir kifayetle yardım etmek suretile İngiltereye kar- şı sadakatlerini göstermişlerdir. Bina- enaleyh bunları bağlayan — denizlerin kifyük kara devleti Fransanın şimal denizinde ne kadar hâkim olur- sa menfaatlerini o derecede tahtı te - mine almış olur. Tabli bu hususta bü- yardımı şarttır. | Bu yolların üç muhtelif rakibi var- dır, Şimal denizinde Almanya, Akde - nizde İtalya, Uzakşarkta Japonya... Bu devletlerden her birinin büyük deniz kuvvetlerine malik olduğu nazarı dik- kate alınırsa büyük imparatorluğun da şimal denizinde, Akdenizde ve Uzak - şarkta hirer muazzam filo bulundur - zım geldiği kendiliğinden teba- rüz eder. Bu üç devletten İngiltereye €en çok zor veren İtalya ve Japonyadır. Çünkü bu iki devletin denizlerde ab - a edilmesi, Almanya — kadar kolay değildir. İşte İngiltere böyle bir gayeye ha - zırlanmak üzere daha 1936 da tezgâha |büyük gemiler koymuştur. Bu gemiler 1942 içinde hazırlanmış olacaktır. İngilterenin, Büyük Harbden hemen sonra işe başlamaması sırf (Mak Do - nald) kabinesinin hatasıdır. Vaşington MİZAH — “Oyunumuz Edebiyatcı ,, Yazan: İsm et Hulüsi Pişekâr elinde şakşağı ortaya gelir.. meydanı bir kere dolaşır: — Oyunumuz edebiyatçı. Çifte nara çalmaya başlar, hvhlu — Bu gelen de kimdir. Adam desem adama benzemiyor. Ağaç desem dulları yok. Deve desem hörgücü eksik.. Kavuklu — Hişt, hişt. Pişekâr — Anladım anladım kuyu çık- rığı, Kavuklu — Beni de bir türlü adama benzetemedi.. hey bana bak. Pişekâr — Kuyu çıkrıklarının konuş- tuklarını da hiç bilmezdim. Hey ne isti- yorsun bakayım. İpin mi koptu? Kavuklu — Benim ipim yok ki kopsun. Pişekâr — İpsizsin demek. Kavuklu —- Yok öyle demek istemiyo- rum, Pişekâr — Anladım. Kuyu ağzında Gdurmaktan canın sıkıldı. Biraz dolaşmaya çıktın, Kavuklu — Aman efendim, bunlar ne lâf. Pişekâr — Gel bakayım biraz da bu yana, sen hangi kuyunun çıkrığısın, söyle, Kavukla — Ben kuyu çıkırığı değilim. Pişekâr — Ya nesin? Kavuklu — Ne olacağım insanım.. in- san. Pişekâr — Sahi mi, hiç te benzemiyor- sun. Kavuklu — Senin gibi insanım.. kuyu | çıkrığı olsam konuşabilir miyim? Pişekâr — İnsan olduğuna hüküm ver- mem için konuşman kâfi değil. daha başka şeyler bilmen lâzım. Kavuklu — Daha başka şeyler bilirim, Pişekâr — Ne bilirsin, say. Kavuklu — Sayayım. Pişekâr — Haydi, sana say diyorum. tahdidi te: t ahkâmının hitamına te sadüf ettiği için 1936 da işe başlan - mıştır. Bana kalırsa o, yapacağı beş ge- mi ile, büt ihbtiyaçlarını tamaml'a - yacak d—*rıldu Binaenaleyh İngiltere- tahdidi teslihattan bah setmesi büyük hatalar doğurur. İngil- tere, dovmuş bir memleket olması do- layısile, silâhlandıkça, dünya sülhunün en büyük hâmisi olur. — Fransa — Harbi Umuminin kazandırdığı ve hattâ tatmin ettiği bir memleket olup, İngiltere kadar değilse de, bu da ken - disine göre dünyaya yayılmış ve men- faatleri genişlemiştir. Bu memleketin deniz menfaatleri de Akdenizde top - husust bir ehemmiyeti vardır. Ancak bu denizlere hâkim olmakla impara - torluk vasi fabrikalarına iptidaft mad- deler bulacak ve harb malzemesi ya - pacaktır. Bu bakımdan bu müstemle - kelerin ekserisine yakın olan Hind Ok- yanusu da, İngiltere için, — ikinci bir merkez teşkil etmektedir. Singapu manının bir harb üssü olarak inşası l—u merkezin önemini tebarüz ettiren bir meseledir. Üçüncü merkeze geliyoruz... Ana - vatanın bu iki merkeze olan bağlılığını temin etmek lâzımdır. Böylelikle Av - rupanın en kuvvetli devletinin tehdi - dinden kurtulmak için şimal denizini emniyete almak icab eder. İngiltere | lanır. Bu Katolik memleketin en bü - yük derdi düşman tehdidi altında Şi - mali Afrikadan Avrupaya asker nak - ledebilmektir. Bundan — başka deniz| kuvvetlerine zengin müstemlekeleri -! nin korunması gibi mühim — vazifeler | düşmektedir. Bu maksadla Fransa, haklı olarak, tahdidi teslihat konferanslarında fazla gemi yapmak istemiştir. Bilhassa Al - manyanın Versay ahkâmını — yırtması bu devletin deniz sevkülceyşini çok fe- na duüruma sokmuştur. Şimdi o yalnız başına harb etmek zorunda kalırsa, hem Atlas denizinde ve hem de Akde- nizde kuvvet bulundurmağa mecbur (Devama 10 ncu sayfada) Ne yüzüme bakıp duruyorsun. Bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz, dokuz, on, onbir.. Kavuklu — OÖn iki, an üç, on dört, on beş, on altı. Patlıyacağım kaça kadar sa- yayım yahu?, Pişekâr — Böyle say demedim. Kavuklu — Yani çifter çifter mi saya« yım?.. İki, dört, altı, sekiz, on, on iki. Pişekâr — Yeter.. böyle de saymıya- caksın! Kâvuklu — Nasıl sayayım, kaldım. Pişekâr — Neler biliyorsan onları bi- rer birer say. Kavuklu — Şimdi anladım, ceviz oyu- nu, altmış altı, düz iskambil, tavlada kü- şad, gülbahar.. Pişekâr — Bunlar bilgi değil.. meselâ meselâ.. sen edebiyat bilir misin? Kavuklu — Mükemmel bilirim. Hiç kimse yutturamaz, Kulağına bakarım. Derhal anlarım, Pişekâr — Neyi? Kavuklu — Balığın tazesile bayatını Pişekâr — Sana bunu soran oldu mu? Kavuklu — Şimdi sen sordun ya, ba- yat dedin.. Pişekâr — Bayat, demedim. Edebiyat, dedim; edebiyat. Kavuklu — Onu da bilirim.. kaçarkeb gördüm. Pişekâr — Anlaşıldı, sen edebıyat ne- dir bilmiyorsun.. sana biraz edebiyat öğ. retmeli,. Kavuklu — Fena olmaz, Pişekâr — Amma, bunu edebiyatın us- talarından öğrenmen iyi olacak. Hele e« debiyatçılardan birkaçı buraya gelsinler de.. işte bir tanesi geliyor. Kenara çekil kenara.. (Devamı 11 inci sayjada) şaşırdım Bigada evlenenlerden Evlenme parası Alınıyor Biga okuyucularımızdan birl yazıyor: Burada — evlenenlerden — hallerine göre bir liradan beş İlraya kadar evlenme pa- rası alınmaktadır. Gerçi bu para muka- bilinde makhbuz verilmekte ve belediye- sandığı- n& irad kaydedilmekte ise de evlenme kanununda evlenme memurlarının — her olsun — evlenenlerden nin bir kararnamesile belediyi ne suretle olursa para tlamıyacağı yazılıdır. Belediye kararnamelerinin kanun hü- kümlerine göre bir kiymeti olamıyacağı şübhesizdir. Halkın muhtaç kumi bu pa- rayı güçlükle vermekte, vakitleri müsald olanlşıdan da tarafeyain akrabası ev- Jenme odasına toplandıktan sonra İsts mekte ve utandırılarak emrivüki yapıl- maktadır. Civyar kazaların hiçbirinde bu şekllde para alınmadığı için burada da bunun kaldırılması için ald makamların naza- rı dikkatine errederim. * Okuyucularımızın sorgularına cevablarımız: «Okuyucularınızdan biri» imzasile mek- tub gönderen zata: Konkurtpik kelimesi at yarışının mu- ve Acem MHM temizlerken on- lardan münhal kalanı yerleri yabancı ke- llmelere vermek de mevzuubahis değil- dir. Bu gibi ahvalde münasib tabirler bulunması lüzumuna — &lzin gibi bir de taraftarız ve bu yolda yürünmektedir. * Okuyucularımızdan Ali Gürdala: Sorduğunuz yazının devamı ayni tarih- N gazetenin beşinei sahifesindedir. * Kültür Direktörlüğünün tavzihi İstanbul Kültür Direktörlüğünden: 3/ 11/938 günlü gazetenizin T nel sahifesin- deki «Okuyucu mektubları» sütununda «Hasta bir kıza başlığı altında Kandilli Kit Lisesi talebesinden Semiha Demirta annesi Zehra tarafından kızının Pre- vantoryoma yatırılması işi 24/9/938 ta- rihinde 9032-38762 sayı İle Kültür Ba « kanlığına yazıldığı halde bugüne kadar karşılık gelmediği hakkında şikâyet edil- mektedir. Halbuki Bakanlık bu kızın 60 — kuruş günlük ücrele Prevantoryoma kabulünü bildirmiş ve bu cihet 12-10-938 günlü ve 3982-3975 sayılı yazı ile Kandilli Kız Li- sesine tebliğ olunmuş ve Zehranın 13 tam rihli Akşam gazetesinde gene bu mevzu etrafında ve gene bu mealdeki şikâye- tine 17/10/998 tarihli Akşam gazetesin- de karşılık verilerek mesele aydınlatı! - mıştır, Keyfiyetin ilk çıkacak gazetenizin ay- ni sötununda tekrar aydınltılmasını saygılarımla rica ederim.