Yazan: Ziya Şakir Altınları kim verecek? n veri- e refi- Gene bu mevsuk memba len malümata göre, Mis Eston kasına dinlerini cebren terkett bu iki bedbaht kadın hükümete götü - _orcd:ı (kadı)jnın — huzurunda, FPesmi muamele cereyan ey ('m iştlir, Türklerin bu hareketi karşıs dani bir isyan duymamak müm ğildir. Alâkadarlar, bu medeni asırda, bu gibi cür'etkârane hareketlere niha- yet vermelidirler.) Bulgar — gazeteleri, Bu küstahca neşriyat, Avrupanın a başlı gazetelerine de tercüme ediliyor- du. Bilhassa -harikulâde hâdiseler me- Faklısı olan - Amerika matbuatı, bu sa- tırları düpedüz tercüme etmekle de kalmıyorlar, bire bin katarak, adetâ hergün birer masal neşrediyorlardı, Amerika, dehşetli bir heyecan için- de idi. Ve bu heyecan arasında kaynı- yan husumet, hep zavallı ve masum Türklere çevrilmişti. Gazeteler, M Estona aid yazılar arasına bir takım hayali resimler de yerleştirmel bu resimlerde, Türklere bazan y Yam, bazan canavar, bazan da insanla- Ta benzemiyen korkunç şekiller ver - Mektelerdi, | | * Bu velveleler arasında, günler geç- Mekte idi. Mis Estonun mektuhunda fayin edilen zaman gelmişti... O za- Man, büsbütün bir telâş başgöstermiş- ti. Eşkiyanın istediği günde, istediği Para verilmezse, Mis Estonun öldürül- Mesi, ve kanlı kellesinin gönderilmesi çok muhtemeldi. Amerika sefareti, Babıâliye şiddetli bir nota vermiş, yeniden bir takım teh- didata girişmişti. Gerek saray, ve ge- Tek Babıâli; Mis Estonun Bulgar Beçirildiğine tamamile kanaat getirdik- leri için soğukkanlı görünmektelerdi...| Hattâ, hükümet düşünceli davranmış.. hkıvaluruı Mis Estonu tekrar Osman- h toprağına geçirip, orada bir yerde öldürülerek mes'uliyeti Türklere atfet- Memesi için, hududa” yakın yerlerde üvvetli devriyeler ve müfrezeler gez- dirmektelerdi. Sonra, diğer bir tedbire de tevessül €tmişlerdi.. Amerikalılarla da rr'uhmk kalarak Mis Estonun mektubunun ta-| Tihinden tam on sekiz gün sonra; mok-| fubda verilen talimat dairesinde €Edilen yere adam göndermişlerdi | Bu adam, Sarafof tarafından gönde- | Tilen murahhas ile temas elmiş; — İslenilen para, nasıl olsa Sektir. Buna binaen sakın kadı dürmeğe teşebbüs etmey kenı_ılc-nne iyi muamele gi UsSur etmeyiniz. Demişti... Bu da Türklere hüs )âr merhamet ve ulüvvücenap Fakat; parayı kim verecel * Babıâli, Saraydan aldığı emir üze - Hno para meselesine hiç yanaşm « Çünkü; eşkiyanım istediği parayı kabahati kabul — etmek de - Ve bu kabül edildikten sonra da Artık, bu meseleye taallük eden her türlü Mes'uliyeti yüklenmek icab ede- Cekti. Babıâli — Amerika Sefareti fya hükümet merkezi arasında mu - âbere, uzayıp gidiyordı. — B e de Bünler geçiyor; Mis Estonun mevkufi Yeti temadi ediyordu. Mis Estona gelince... Onun vaziyeti, fena değildi. Hapse - dildi, ği kulede, buh)n istirahat — esbabı ör - a ve hin m,lı!ndcki iki odadan bi n gizlice getirilen eşyalarla döşet Mişti, Diğer odada da Silya ikamet Mekte idi... Ancak şu var ki, hiç değiş- Miyen bu mahpusiyet hayatı, Mis Es - — fon üzerinde çok fena bir tesir husule | muhafız! te idi. Kulenin etrafını ihata duvarların haricinde cereyan e - â 'iyen haberdar de- getirmel eden dığım lisandan dolayı, son derece mah- çubum. Niçin?, Diyeceksin değil mi?.. Pek âlâ, edeyim... 'Tam on iki dakikâ evvel, hâ- “|mile ol m, Ve.. bu ha - yati hi a -üÜç buwk ay - "| danberi- sana imde besledi - gim kin ve infiali, öküp atma- ğa karar verdim. Hayat, ne kadar tuhaf. dan geçmiyen bir talih ve tesadüf, be - ni seninle karşı ırdı. Sanki kâfi gelmiyormuş gibi, senin hayatınla be - mı, böyle kuvvetli bir hatı- ile de bağladı. Artık bi rLırvnıu* düşman alama - izah bu du. ğine nedamet ediyordu. Aradan bir elmişti ki, Mis Es- nu hissetmişti -Ve ifadesine nazaran- m nokta- | Hiç aklım - ton hi bizzat kendi ©1 hay 8 nd.. olduğunu hisseylemişti. O hissin verdiği ilhamla — oturmuş daki lara vererek S mişti. O mektub da şü (Azizim Sarafof!. ydan ibaretti: Tam üç buçuk .vxd.ı nberi sana kar - 1 kalbimde h bu yazmak için elime kalemi Bğim dakikadan itibaren, birdenbire e ridi, gitti. Son görüştüğümüz deme sahib olamı k sana & termiş olduğum hal H. Eston ümidlere - kapıl - (Arkum tor) Yarı İşleri İlâmı Nafıa Vekâletinden: - Eksiltmeye konulan iş: Ankara Hukuk fakültesi ikinci kısım olan bu işin vahidi fiat esası üzerindi 1 Umumi keşif bedeli 850,000 lira liralık kısmıdır. 2 — Eksiltme 3/11/938 Perşembe günü saat 15 de Nafia Vekâleti yapı işleri €ksiltme komisyonu odasında kapalı zarf usulile yapılacaktır. 3 — Eksilt kabilinde yapı işleri umum müdürlüğünden alınabilir, 4 — Eksiltmeye girebilmek için isteklilerin 35,110 liralık muvakkat teminat wermeleri ve Nafia Vekâletinden alınmış ekliyet vesikası göstermeleri lâzımdır. ka eksiltmenin yapılacağı günden en âz sekiz gün evvel bir istida ile erin Nafia Vekâletine müracaatları ve alarına en az bir kalemde 400,000 lira kıymetinde bu işe benzer bir iş yaptığına dair İşi yaptıran daireler- den alınmış vesika iliştirilmes! muktezidir. Bu müddet zarfında vesika talebinde bulunmuyanlar eksiltmeye giremiyeceklerdir. 5 — İstekliler teklif mektublarını ihale günü olan 3/11/938 Perşembe günü saat 14 de kadar eksiltme komisyonu relsliğine makbuz mukabilinde teslim ede- ceklerdir. Postada olacak gecikmeler kabul edilmez. T ALMAN WESTFALYA KOKU Kaloriferler ve diğer teshin vasıtaları için en mükemmel ve elverişli koktur. ALMAN | BRIKET KÖMÜRÜ Her sobada zahmetsizce yanan çok temiz ve Yüksek Hararetli Kömürdür. HUGO STINNES REDERAY A.G Galata Gümrük binasının karşısında 6 ncı Vakıf | Han 3 üncü kat 13, 15 No. Telefon: 43361 784,000 ye şartnamesi ve buna müteferri evrak 39 lira 20 kuruş bedel mu- | «7484. Vakıflar Umum Müdürlüğü taşdelen ve defneli memba suları İşletme Müdürlüğünden : 'Taşdelen ve Defneli sularının İstanbul Belediyesi hududu , dahilindeki — satışı Tnlı». 'Tekine verilmiştir. Otomatik makinelerle el değdirilmeden doldurulan sular İstanbulun her nde aşağıdaki fiatlarla satılacaktır. 'Taşdelen Defneli Kuruş Kuruş 0 0 u 0,30 litrelik şişe 050 3 , » Galon 55 BO Damacana dükkânda 65 30 » Damacana evlere teslim, Yukarıdaki flatlardan fazlaya su alınmaması bundan fazla ftat taleb edildiği takdirde idaremize malümat ver”'—esi ahalii muhteremeden rica olunur. «2561> "|den uzaklaşmaya vakit kalmadığı arkasına sindi. Onlar geçip Bİ-| gi Hikâye: Dakoyası (Baş tarafı 12 inci saylada) Zarar yok, zarar yok, dedi, gallbal Jossica ile konuşuyordunuz? Alın gu me- morandomu da hemen başlıyalım. Onlar çalışırken bahçeden bir iki defa | genç kahkaha sesleri geldi. Corc bunların | farkında mıydı, hiç belli değildi. Sarı saçlı güzel başı yazılara eğilmiş, müte: meakliyen çalışıyordu. Baba, her kahka- hada irkilir gibi oluyordu. * Bütün yaz böyle geçti. Jessica yemek- ten yemeğe görünüyor, (Corc) a son de- rece nezsketle muamele ediyor, babasile tatlı tatlı konuşuyor, geri kalan zamamı- nı arkadaşlarile yüzmede, teniste, gez- mede geçiriyardu. Nihayet 'balo gecesi | geldi Jessicanın yakın uzak akrabaları, (erkek, kız bütün arkadaşları, epey bir İkalabalık birikti. İyi de bir caz getiril- mişti. Arohi bu gece adetâ ev sahibi sıra- sına geçmişti. Sir Falconu bile gölgede bırakıyardu. Corc bir vakit dansedenle- Gece yarısına doğru biraz hava mak için bahçeye çıktı Kuytu bir köşe- de bir ağaç altına oturmaya hazırlanı- İyordu. Ay aydınlığında pırıldayan yol- dan bit kadı bir erkeğin - Jessica ile Archinin - ğini gördü. Görünme için dalların dince o da kalkıp eve dönecekti. Halbuki bindenbire genç kızın heyecanlı — sesini duydu: Git diyorum sana.. çekil.. bırak beni. Deli misin ge: olmaz demedim mi? Defol. Sen beni hiç anlıyamamışsın. Bi rak diyorum sana, Of kolum... Bu son söz adetâ bir feryada benziyor- du. Genç sekreter olduğu yerde daha fazla di adı. ana git diyorlar, anlamıyor mu- kız şaşalamıştı: — Corc! — Karkmayınız mis. Archi, Corcun daha fazla bir şey söy- ydan bi — Sen de kim oluyormuşsun sinsi he- tanmadan insanı gözetlersin ha! Ve yumruğunu Corcun gözüne indir- di. Genç sekreter can acısile bu yumruğu daha kuvvetli bir yumrukla karşıladı, it. rif ye Archinin önüne dikildi. Genç | Archi sendeledi, yere yuvarlandı. Jcssica | şaşkınlıktan mütemadiyen: Core, Core! diye söyleniyordu. Core: — Affedersiniz Miş Falcon, burada bu- lunuşumu.. demek istiyorum. Tamamen bir tesadüf oldu. Kendimi tutamadım. Diye Kekeledi ve hızlı hızlı üzaklaştı. O heyecanla doğru odasına çıkbı, Tâ el ayak Çekilip, evdekiler yatıncıya kadar l da nrızdııü yıınmıdı | Ertesi sabah k.ıhvıll.yı indiği — vakit |mebusun orada olmayışına pek sevindi. Adamcağız dün gece geç vakitlere kadar uykusuz kaldığı için kahvaltısını odasına istetmiş olacaktı. İsabet... Çünkü: Yedi- Corcun gözünün altı mos- nişti, Falcon sorarsa ne diye- cokti? Ömründe yalan söyliyemezdi. He. le bu kadar derin bir saygile sevdiği bir adama... Doğruyu söylemesine imkân yoktu. Şımarıklıktan başka kusuru olmı- yan bir genç kızın adımı lekelemeye dili | Yarmazdı. Tam bunları düşünürken Jes- |sica içeri girdi. Hiçbir şey olmamış gibi |gelip sofraya oturdu. Fakat daha bir yu- dum çay içip te Corcun yüzüne bakar |bakmaz elinden bardağını düşürecek ka- dar heyecanlandı: — Ah Core! Gözünüzün altına bakın, ne olmuş öyle, Ya babam Bgörse ne diye- ceı(cnîl R6 CI Bundan başka: — 15.000, O İ girmiş — olursunuz... ||ll|lliIlllIIIIIIIIIlIIII|IIIlIIIIIIIIIlllIIlllllllllllllillllilllllllIlllllllIIIIIIIIHIIIIIIIBIIIIIIII Türk Hava Kurumu BÜYÜK PiYANGOSU Birinci Keşide: 11 /İkinciteşrin/938 dedir. Büyük ikramiye: 40 000 Liradır... 12.000, 10.000 liralık lerle (20.000 ve 10.000) liralık iki adet mükâfat vardır... Yeni tertipten bir bilet alarak iştirak etmeyi ihmal meyiniz. Siz de piyangonun mes'ud ve — Ben de bilmem.. zi söylüöyecek değilim. Aman kuzum. Gelin yukarıda orayı pudra ile Slân boyayım da babam gör- mesin. Yoksa... Corcun tereddüd ettiğini görünce | etti: — Yukarı kütübhanede Ben tuvalet takımımı alır gelirim. Core kütübhanede bekledi. Genç kız yatak odasından kutu kutu krem, püdra getirdi. Mor lekeyi ressam gibı boyama- ya başladı. Corc onu hiçi kit bu ka- dar yakınında görmemiş, duymamıştı, Eli yüzünde dolaştıkça sanki daha ev- velki günlerin bir tohum halinar içine ektiği gizli bir heyecan, tılsımlı bir fidan gibi birdenbire serpilip, büyüyordu. Bels li etmemek için istemeden dişlerini sıktı. Genç kız: — Acıtıyor muyum? medbur kal Hayır acıtmayordu. Sanki bir fırtına olmuştu da Corcun içinde “esiyordu ve ona için için şunları söyletiyordu — Ah, Jeasica ah meğer sen ne Ki amma herhalde izah diye sormaya; harle İkulâde bir mahlükmuşsun da ben cen- nette gözü kör yaşamışım. Ah bu nefes, bu kımıldanış... Biliyorum, bana acıdın da yardım ediyorsun. İçimden geçenleri bilsen muhakkak benden kaçarsın, tik« sin. Sade sen değil, baban da, ikiniz de: «Bak evimize aldık ta fırsattan İsti- fadeye kalktı» derdiniz. Makyaj bitmişti. Jessica: — Teamam, de arlık babam değil, geytan görse anlayamaz. Core dddi bir tavırla kalk! şekkür etti. — Merdivenleri — iniyardu. Bir - den arkasından kulağına bir hıçkırık sesi geldi. Dönüp baktı. Aman yarabbi Bgörüyondu? Ağlıyan Jessica idi. harından birbiri arkasına yaşlar yuvarla« nıyordu. Corc çılgın gibi yamına koştu: — Jessica, Jessica, ben ne bileyim.. Jessica hâlâ hıçkıriyordu: — Zalim!.. Hiç ben sea dururkon... Kaç aydır nasıl anlıyamadın? Eyvalı köş Core, koş babam çağırıyor. Olmaz, olmaz çabuk'koş. Bir kalası kızarsa dünyad «peki» demez, sonra nasıl evleniriz? Kim bilir birbirimizi sevdiğimizi duyunca na- sıl şaşacak. Hakikaten, aşağıdan Sir Falconun «Corc, Corc» diye gittikçe daha hızlı ses. lendiği duyuluyordu. Corc merdivenli iki iki indi. Sir Falcon penceresinin ö- nünde ayakta durmuştu. Onu görünce: Şimdi, dedi, şu telgrafı aldım. Dur, bakayım, z yanıma yaklaş. Hah şöy- le pencere önüne doğru... Kim boyadı bu lakeyi? Jessicamı? Âferin elinden epeyce ressamlbık geliyormuş. Ne o he afalladın öyle? Beni dün gece olup biten- eri görmedi mi sanıyorsun —yavrum? Bravo Core çapkına benim yerime ha ni bildirdin. (Gülmesini zor tutarak) iyl amma ey oğul haydi gözünün altındaki lekeyi anladık. Ya dudağındakine ne de- meli? Hah, hah, hah! Kızdım mı sandın?: ünasebet a gözüm.. kaç haftadır bu- beklemekten canim — çıkmıştı be nim...: Bunları söylerken - bugünkü sekrete- rine yahud yarınki damadına » masanın üstündeki el aynasını uzatfı. Core ayna- da kendini görür görmez kıpkırmızı ke- sildi. Çünkü: Kütübhanedeki buseden dudağının üstünde kıpkırmızı bir ruj le- kesi kalmıştı. ne Yanaka YARINKİ NÜSHAMIZDA: Söz söyleme kudreti Yazan: Mih. Zoşçenko Çeviren: H. Alaz | | et — Z TERTIP ikramiy e- bahtiyarları arasına