12 Sayfa” “Son Posta, | — Kim ne derse desin, dünyada tam ma- nasile dürüst insan yok değildir. Corc da — bunlardan biridir. Bunun içindir ki Sir Falcon onu yarına sekreter, daha doğ- rusu «iş orlağı» olarak aldı. Sir Falcon — gengin bir mebustu. Başkaları gibi steno — bilen, ayni dakikada Üç telefonu birden | — idare eden bir kâtib aramıyordu. Siyasi — ğüşünceleri kendi fikirlerine uygun, sö- / güne güvenilir, ücret almadan çalışacak kadar hâli vakti yerinde, prensip sahibi Bir iş ortağı arıyordu. Bu adamm, ica- — bında -Sir- Falconun yerini - tutabilecek © kabiliyette olması da şarttı. Şübhesiz bir * Oğlu olsa bütün bu şartları kâtibinde a- t ramaya kalkışmaz, oğlunu, siyasi mesle- , kendine halef yet'ştirirdi. Fakat icik kızı Jessicadan başka eviâdı yoktu. Sir Falcon bütün bu düşündüğü vasıf- Tarı Coroda bulunca ona tereddüdsüz fik- gini açtı, Carcunm canma minnet... Çok- tandır böyle bir İş arıyordu. Ücretsir ça- lişınak a ona viz gelirdi. Parada zaten gözü yoktu. Cebi fazlasile dolu, gözü tok- — tu. - Bu Fkisi olmasa elbette parasız ça- | lışmaya yanaşmazdı ya, o da başka. - Her ne ise, Sir Falcon genç sekreteri- — ne dört elle ve bin hayranlıkla sarıldı. — O da gerçekten büyük bir idealist ve ken- — Vi gibi dürüst bir adam olan mebusa, kör- — kuya yaklaşan bir saygile bağlandı. Baş- başa çalışmaya başladılar ve aradan altı - ay geçti. — Core, rahat çalışabilmek için mebusun evinde yatıp kalkıyor, beraber yiyip içi- yordu, Bir sabah yazı odasına inince Sir Faleonun yerine genç bir kızla karşılaştı. Herhakle mebusun sekiz aydır seyahatte — Olan kızı bu olmalıydı. Fotograflarına Ppek benziyordu. — — Hoş geldiniz Mis Falcon, nasli yol- Culuğunuz iyi geçti mi? Genç kız gülümsedi: — Yanılmıyorsam babamın — sekreteri olacaksınız. Hoş bulduk Mösyö Core! Ba- O bamı uyuyor, dediler, uyandırmamak için burada bekliyeyim dedim. Aman e- vi nasıl özlemişim bilseniz! Vakıâ seya- hatle çok eğlendim, hemen bütün dün- — yayı gezip dolaştım. Amma ne de olsa “lnsamn evi başka... Hem bu sefer dahaı , nın Hikâyesi DUDAK BOYASI KBDA CKYC AAA 111111 UZR . İngilizceden çeviren: Neyyir rahat nefes alabileceğim. Nişanlım ola- cak belâyı başımdan attım. A... Niçin şaştınız? Babam size söylemedi mi? Ben de sekreterler her şeyi bilirler sanırdım. Görseniz ne çekilmez adamdı. İşi gücü saçma sapan şilr yazıp yollamak.- Sade ben değil, halam da, eniştem de neye ba- | ban #eni buna.., |.. Konuşmanın tam can alacak noktasına gelmişlerdi, kapı açılıverdi. Sir — Falcon göründü. Genç kız büyük bir sevinçle | babasının boynuna atıldı: —- Bilsen seni nasil özledim babacığım, Bu kadar erken geleceğimi ummuyordun değil mi? Bilir misin vapurda kime rast- ladım. Archiye... Ne hoş çocuk. Görsen | çok beğeneceksin. Eve kadar... Sözün burasında genç sekreter baba ki- zı başbaşa bırakmak lüzumunu duydu. Odasına çekilirken içinden: «Hoş kız, di- yordu, fotograflarından bu kadar güzel olabileceğini tahmin ödememiştim. Yal- mniz, kaç kereler gördüm şu ballandıra ballandara anlattığı Archinin hiç te öyle |üstüne düşülecek bir tarafı yok.» * | Jessica ile ev bambaşkalaştı. Sessiz bahçe şimdi çınçın ötüyordu. Dens, tenis, kahkaha kıyamet gibi idi. Gençlik bu! Kimin ne demeye hakkı vardı? Zaten Corcun da buna bir şey dediği yoktu. Yal- nız genç kızın bütün — arkadaşlarından çok Archiye yakınlık göstermesine hilk veremiyordu? Bu havai oğlanın hoşlana- cak nesi vardı sanki? Muhakkak ki ba- bası da buna için için üzülüyordu. Corc, beraber çalışırlarken kaç kereler ihtiyar adamcağızın bir derd yanacakmış gibi durup uzun uzun yüzüne baktığını, son- ra dilinin ucuna kadar geleni söylemek- ten vazgeçiverdiğini görmüyor muydu? Tenkid etmiyordu amma (çünkü bu son derece nazik, açık sözlü kızı tenkide kı- , yamıyordu) annesiz büyümek herhalde iyi bir şey değildi. Bir gün gene bunları Genç kız: Ve Ne o, dedi, Mösyö Corc, neye öyle | daldınız? Vazgeçin canım şu kumru gibi | düşünmekten.... Babamın işlerini düşü- düşünüyordu. SON'POSTA , Core nerede ise açıkça söyliyecekti: — Oh.. affedersiniz Mis Falcon... — Kuzum şu reamiyoti bırakın da bir- birimize Core, Jessica deyiverelim ne o- lur? Söyleyin bakalım, davetime geliyor musunuz? Hangi davete mi? Amma yap- tınız, ne çabuk unuttunuz, yoksa siz be- nim hiçbir sözümü dinlemiyor musunuz? Hani gelecek ayın sonunda ufak bir balo vereceğim dememiş miydim" Evet... Ge- lecek ayın sonunda... Geleceksiniz değil mi? Sakın o gün de «işim var» diye tut- turmayın. — Memnuniyetle gelirim Mis Falcon.. |şey.. Jessica amma şayed babanızın mü- hüm bir işi çıkarsa... | Sözünü bitinemedi. Çünkü: Jessica |çantasından bir ruj çıkarmış, dudakları. İmı boyuyordu. Core bunu ne vakit görse başını başka taraflara çevirir, görme- | mezlikten gelir, herhalde içinden geçen |hoşnudsuzluğu belli etmezdi. Bu sefer İnedense düşündüğü yüzünden — okunu- İyordu. Jessica: Ne o, dedi, gene ne oldu? Neye öyle Psuratınız asıldı? (Sonra bir kahkaha attı, |ruju göstererek) Yoksa buna mı sinir- lendiniz? Amma tuhafsınız Core. ne zannediyorsunuz, benim bu rengim Al- lahtan mı? Tuvalet masamın üst'nü gör. seniz, ne boyalar, ne kremlerle doludur. Yanınızda boyanırsam ne olur? Siz ya - bancı mısınız? Hem şimdi yabancıların yanında boyanmak ta ayıb değil. Sizi böyle kapalı ktm büyüttü? Sözü yarıda kaldı. Bahçeden doğru Archinin sesi geliyordu. Acole yerinden fırladı. Karşılamaya koştu. Corc yalnız kalınca içinde anlaşılmaz bir huzursuz- luk duydu. Acaba bu nedendi? Jessica- nın, terbiyost hakkında söylediklerinden mi, tuvalet masası gibi herkesin göreme- diği mahrem yerlerden — bahsedişinden miydi? Yoksa şu Archi denilen züppe ço. cuğun gelişinden mi? Hangisinden olursa olsun hu, bir zâftı ve zâfi yenmek gerekti. Corc <adam sen de» der gibi omuzlarını silkti. Yazıhane- ye gitti. Sir Falcon çoktan gelmiş, çalışı- yondu. Corcun geciktiği için özür dileme- !nnyıxıını nafile aklım ermez. Başka bir geyme... sine karşı: “(Devamı 13'ncü sayfada) | | | | j a— — SA K Nafıa Vek âletinden: Eksiltmeye konulan iş: 1 — Borgâmada Bakırçay ovası ve nehir (1,564,863) lira (86) kuruştur. 2 — Eksiltme 14/11/988 tarihine rastlayan Pazartesi günü saat (15) de Nafia Vekâleti Sular Umum Müdürlüğü su eksiltme komisyonu odaxında kapalı zarf usulile yapılacaktır. İstekliler eksiltme şartnamesi mukavele projesi bayındırlık İşleri genzl şartnamesi, fenni şariname ve projeleri (50) lira mukabilinde Sular U- mum müdürlüğünden alabilirler, Eksiltmeye girebilmek için isteklilerin (60,696) liralık muvakkat teminat yvermesi ve eksiltmenin yapılacağı günden en az sekiz gün vvel ellerinde bulunan bütün vesikalarla birlikte bir istida ile Vekâlete müracaat ederek bu işe mahsus olmak üzere vesika almaları ve bu vesikayı ibraz etmeleri şarttır. Bu müdde: içinde vesika talebinde bulunmıyanlar eksiltmeye iş- tirak edemezler, İsteklilerin teklif mektublarını ikincl maddede yazılı saatten bir saat ev- veline kadar Sular Umum Müdürlüğüne makbuz mukahilinde. vermeleri lâzımdır. Postada olan gecikmeler kabul edilmez. — (7684) NEVROZİN Baş, Diş, Nezle, Grip, Romatizma, Nevralji, kırıklık ve bütün ağrılarinızı derhıl keser. KENE GARMN İcabında günde 3 kaşe alnabilir. HEE B İstanbul Emniyet Sandığı Direktörlüğünden : 36/114 Borçlu Bayan Anna'ya (Kirkor kızı) ilân yolile tebliğ. Gösterilen iİkametgâh: Pangaltı Altınbakkal Cedidiye sokak No. 36, Bayan Anna 20277 hesab numarasile Beyağlu Feriköy birinci kısım Şişli, Şişlinin Kasımpaşa caddesi ceki 38 yeni 46 numaralı kârgir maabahçe bir apar- tımanın tamamını birinci derecede ipotek güştererek 20/11/934 tarihinde San- dığımızdan aldığınız 1200 lira borcu 3/ 2/938 tarihine kadar ödemediğinizden faiz, komisyon ve masarifile beraber bor cunuz 1325 Tira 70 kuruşa varmıştır.. Bu sebeble (3202) No, h kanun mucibince hakkınızda Sandıkça icra takibine baş- lanarak yukarıda yazılı #kametgâhınıza ihbarname gönderilmiş ise de ikamet- gâhimzı terketmeniz ve nerede olduğunuz da öğrenilememesi hasebile ihbarna- me tobliğ edilemediğinden kanun hükm üne tevfik. ân yolile tebligat icrası icab etmiştir. İşbu ilân tarHıinden itibaren bir buçuk ay içinde Sandığa borcu- nuzu ödemeniz ve kanunen kabule şa yan bir itirazınız varsa bildirmeniz lâ- zumdir. Hakkınızdaki takibi usul dairesi nde durdurmadığınız takdirde ipotekli gayri monkul mezkür kanuna göre San dikça salılacaktır. Bu cihetler borçlu Bayan Anna'ca bilinmek ve ihbarname tobliği mukamına kaim olmak üzere ilân olunur. islahatı ameliyatı keşif — bedeli İstanbul Üniversitesi Rektörlüğünden: Üniversitenin kayıd müddeti 31 Birin citeşrin 1938 de sona erecektir. Bu ta- rihten sonra talebe kayıd edilmiyeceği alâkadarlarca bilinmek üzere ilân olu- nur. — «<780l» — O da şöyle izah etti: — Gemilerde sıçan, hamam böceği ve sayire çok bu- lunduğu için, ge - miciler, balık a - ğından bir nev sa lıncağın içerisin - de yatarlar, Ha - makta yatmak da tidden çok - kefli şeydir. Dibinden ürüzger püfür pü für eser. — Şirket /— paporunun dalgasına tutulmuşun gibi Bafif hafif sallanirsın. Her bir tara - fin açık olduğundan, durmazdan taze bhava yutarsın.. — Gurabi efendi ötekilerden ziyade iş- — tiha gösterdi. ş — Haydi, gidelim, yatalım öyle ise.. Ne duruyoruz? dedi. Kalktılar, çıktılar. Güverlede çif - ter çifter, karşılıklı dört hamak asıl - O mıştı. İhtiyarla karısını heyamola ile birer tanesinin içine yerleştirdiler, Te- rik, Gurabi efendinin iri cüssesinin a - — garlığı ile ağzı büzmeli kocaman bir #- —e torbayı andıran hamağa baktı, bak- Bü, ve: — Vay canına! dedi; moruğa kitaksi! — BPaiyana vurmuş deniz canavarına — benziyor!. İfakat hanım da görülecek gibi idi. Onun hakkında da, Takvor şu müta - — keayı yürüttü: — Beyoğlu karıları, Balıkpazarın - — dan aksata ederlerse, öteberiyi koy - dukları torbalar yoktur? Tıpkı tipki - — gina ödür sanırsın. Onlar piliç taşır - dar, bunun içinde ise kart hindi otu - TOoor!. Allahtan, kocakarı bu haysiyet kı - rıcı sözleri işitmedi. Öteki hamaklara da Torikle Tak - | öwor yerleştiler. Hakikaten, ermeninin dediği gibi, burada yatmak keyifli sey- .(da Tatlı meltem rüzgârının ılik ne - — fesleri adamın yüzünü okşuyor, hafif| bir salıntı ninni te- sirini yapıyordu.Te- pede, beyaz bulut - ları da — tamamen Jsıyrılan |bir kubbe, yana dö- nmüldüğü zaman da, göz alabildiğine u - zanan rakid bir de - niz., Gürültü — yok, düşünce yok, teh - Jike yok.. insan bu - rada kendini ne de güzel — dinleyebili . yordu. Aradan biraz va- kit geçer — geçmez, Gurabi — efendinin kalın, İfakat hanı - man da iki ton üze- rinde ipincecik hor- lamaları duyulmağa başladı. — Takvor, Toriğe seslendi; — İşidoorsun Torikzadem? Bizim - kiler duetto edoorlar, Kaliba, tek an - laştıkları birşey varsa o da budur, Ne 'de kiyak uyuorlar biribirlarine! Şayir: «Bvlilik, gündüz çifte — hırlama, gece de çifte horlamadır!.$ demiş ise, mos - trası bundadır.. Biraz sonra onların da uykusu gel- İmiş, horlayanlar dört olmuştu.. W Şimal denizine iyice — açılmış olan «La Feuille de Rase», gittikçe kuvvet- İlenen şimal rüzgürınin coşturduğu dal- | gaların üzerinde ceviz kabuğu gibi oy- 'namağa başlamıştı. Bizim dört arka - ,daş uyku arasında bu yalpaların fa> - ikında olmadılar. SON EDEBPİ ROMAN!I kudurdukça kudurdu. Dâhaâ ne varta - lar atlatmış bulunan kaptanla tayfalar jda telâş eseri yoktu. Her biri kendi va- zifesinin başında, mesleğinin icaba - tından olan fırtınaya seyirci kalarak, mütevekkilâne oturmakta idi. Bazan bir iki metre yükselen dalgalar gemi - nin bordasına çarptıkça yelpaze halin- de güvertenin üstüne dağılıyordu. Or- talık sırsıklam olmuştu. Aşağı katta, gemiciler lumbozları kapatmışlar, tabak, çanak, bavul gibi şeyleri sımsıkı bağlamışlardı. Sepi, tır- mandığı bir filikanın — üzerinde tirtir titriyordu. Fırtına şiddetlendikçe su - lar da kararıyor, ufuk mürekkeb ren - gine giriyordu. STANIN #ZA madan işlemek, ya bir şey — çiğnemek, yahud ki boyuna lâkırdı etmek jhtiya - cıhı duyuyordu. Gurabi efendi hamaktan aşağı in - mek istedi, fakat beceremedi, şişman |gövdesi, hakikaten de iri bir istavrit azmanı gibi ağların içine gömülmüş, o- |radan kurtulamıyordu. Hem çabalıyor, hem de Toriğe, Takvara yalvarıyordu: — Allah rızası için beni kurtarın! Fena oluyorum.. İfakat hanım da doğrulmuş, fakat aradaki mesafeyi gözüne yedireme - diğinden yere inememekte idi. Ona da, ona da yardım ettiler, indirdiler. Ayak- Tarını yere basmasile beraber, Gurabt Efendi ikoyun tahtaların üstüne . Ayni zamanda, korkunç tarafından hızla ge- lip geminin omur - gasına çarptı ve gü- vertede, bizimkile - tin bulundukları noklaya sularını fırlattı. İfakat ha - nımm, bu esnada, Üs- küdarda — Ayazma gamiinde — mevlüd Tüyası görmekle idi. Dalganın serpinti - keri suratına değer değmez: — Yarabbi şükür! Diyerek yüzünü sığadı ve gözlerini açtı. O serpilen şe - buradan — Moruk öttü! dedi; bürim kenara kadar gideydin, be mübarek adam! Ge- micilerin canları çıklı — sabahtanberi, buralarını silip süpürdüler. Amma da yüzün yokmuş denize! Çocukken, bay- ramda salıncağa da mı binmedin, be yi düşünün arasın -| imanım? da gül suyu zan -| — Kocakarı daha temkinli davranmış, netmişti.. Lâkin et-| », midesinin muhteviyatını denize sa- rafına bakınınca, koca koca dalgaları | ( veriyordu. Takvor, — çiğneyecek şey gördü ve ürktü, Gurabi efendiye ses - lendi: — Etendi!, Efendi, yahu! Kalk, bat- yoruz. Bafur fena salfanıyor.. — yatıp kalkıyor,. ben korkuyporum, Gurabi efendi ile berabar ötekiler de uyandılar. Deniz, gerçekten Tena idi; korkunç bir manzara arzediyordu. Lâkin Toriğe bu fırtına vız geliyordu: Denizden müteessir olan, içlerinde yal- mz iki ihtiyardı. Lâhzede, her ikistnin de mideleri allak bullak olmuş, gönül- lJeri bulanıyordu. Deniz, —Takvoru da tutuyordu amma, başka — türlü onun, doğrudan doğruya sinirleri müteessir- MArIN İğ J) dü. Şakaklarından terler akıyor, çene- Akşama doğru denizl — Bir aralık büyük bir dalga, sancak İ si, sonbereği boşalmış bir saat gibi dur- bulamayınca, hızı lâkındıya verdi: — Vay babam, vay! Fırtına da fıztı- na!, Sankim deniz bütün hıncını biz - den aloor. Lakin kaptanı da göreor - sun? Pişkin şeydir. Yerinde mom gibi durmuş, tımımoor. Papör da inadına u - fak mi, ufak! Bızdıklığıylan, genem de eyi dayanocor, bilirsin? Hal bu ise, bu deniz Titanik boyunda mefret ge - mileri yutmuştur. Frtansız ceridele - rinde okumuşum, bir kerte bu Mer dı Nor'da, bir, İspençdir yoksam — File - menktir, elamot bir papor, hiyetiylen dibi boylamıştır. Telsiz memuru, son takkeedek S, O. S. deyi işmar etmiş. (Arkası var)