p * Dişleri toker teke — yumrükta üç beş dişim sökülse bile bana vız gelir. Bir başka yerime, meselâ, bur-| RU> SON POSTA , “Son Posta,, nın Hikâyesi AÇ DİŞ EKSİK? Bu yıla kadar Yeğoriç'in, dişler hiç bir şikâyeti yoktu. Fakat bu yıl Ye- Böriç'in dişlerine bir hastalık ârız oldu. Maamafih bu etmek lâzımdır. yıpran 'du. dişlerle bugünün dişleri arasında bir ha; li fark vardır. | Neyse, lâfr uzatmıyalım: - Leningradda, | bizim oturduğumuz evde oturan İvan| eler geçtikçe uzv Kharbden Sonra, dökülmeğe başladı. | (sekizden fazla olu |hine., Demek ki tali İsini. Yok, ağzındaki ek tabil bu senin bir adam imiş - ük dışlerin sayısı sekizden az olursa, b zaman hiç bir şey Mücsstesemiz ufak tefek iş- maz., Sigorta şirketi böyle bir i | usul koymuş... İvan Yegoriç: — Benim altı dişim eksik, dedi. — Öyle ise hayır, dediler.. Biz sana aa Yazan : Mih. Zoşçenko - Çeviren : H. Alaz AW Jswvayınız!, Eksik dişlerimin sayısı sekizi |buldu. Klinikte ona: — Hay hay, dediler, çimdi artık seni tedaviye başlıyabiliriz. Ağzındaki eksik dişler hep ayni sırada mı? Sigorta şirke- tinin koyduğu bir kuideye göre eksik olan sekix dişin de ayni sırada olması lâzım - dır. Eksik dişler ayni sırada değil de, ağ- jzm muhtelif yerlerinde ise 6 zaman gene hiç bir şey yapamayız'.. Çünkü bu vazi- Yagoriç Kölbosiyevin, tm Yıldam itibaren | tit bir şey yapamayız!, Daha iki dişinin | yette insan pekâlâ çiğniyebilir. dişleri dökülmeğe başladı. ) Vükıa dişlerinden bir tanesini bir mü-/ nükaşa esnasında — sölkmüşlerdi. Fakat hakça söylemek lâzım gelirse diğı Ti kendi kendine dökülmeğe başlamış Jardı.. Yani bunların dökülüşüne, har bir müdahale sebeb olmamıştı. Mesclâ a- damcağız yemek yerken veyahud iş üc- reti hakkında bir şeyler anlatırkon, ya- kınında her hangi bir adam olmadığı | halde, dişlerinden bir tanösi - yerinden fırlayıveriyordu. Doğrusu hayret edile - cek bir mesele: Kısâ bir zamanda adam-| Cağızın altı dişi dökülüvermişti Fakat şunu da &s dişlerinin dökül inden zerre — kadar | korkmuyordu. O, z kalmaktan kork- | muyordu. Çünkü Yegoriç dişlerini sigorta | ettirmişti. Bu itibarla eksik dişlerini ber | yakit yel koydurabilirdi. O bu düşüncelerle serbe Şiyor ve: — Dişlerimin sıhhat! bir vakit alâkadar etmı numa vurn Borta şirketi sağ kaldıkça dişlerimden ya- Ha ben çok rahatım. Dökülen dişlerin, sayısı altıyı bulun- ca, İvan Yegoriç, artık ağzını esaslı bir Burette kalafata çektirmenin zamanı gel- diğine kani oldu. Yanma icab eden vesi- kaları alarak diş kliniğine müracaat et- ti. Klinikte ona: — Hay hay, dediler, sana derhal yeni Memiz için ağzında sekiz dişin noksan ol- Ması lâzımdır. Ağızdaki dişlerin sayı: vardı. Bu hay - van, gemide, de - best dolaşır, tay- foları, bin tür. lü — muziblikleri maskaralıklari le neş'elendirir, güldürürdü Sepi çok zeki, ve belki de maymun - ların en zekisi idi. Hayatı, şahısları, eşyayı en komik zaviyelerinden görür, O onları hayret edilecek bir şebahatle taklid ederdi. İfakat hanım, safrasını bastırdıktan sonra, dertop ettiği torbasını baş yas- tığı yaparak, yerde serili şalın üzerin- | de tatlı bir uykuya dalmıştı. Bu esna- da, Gurabi efendi de kalkmış, kasketi ile piposunu orada bırakarak hacet def'ine gitmişti. O vakte kadar meydanlara çıkmıyan ve binaenaleyh gemide mevcudiyeti bizimkilerce mechul bulunan Sepi, me- Rerse demindenberi bu karı kocanın kendisine yabancı gelen evza ve hare- kâtını tarassud etmekte imiş. Gurabi efendi karısının haberi olma: dan, uzaklaşır uzaklaşmaz, maymun koşa koşa geldi, kasketi başına geçirdi, pipoyu ağzına üldı ve o vaziyette, uslu uslu oturdu. Bir aralık nasılsa, burnuna kaçan tütün dumanımdan öksüreceği — tuttu. HWakat hanım gözlerini araladı ve mah- Mur mahmur, orada bir maymunun o- furmakta olduğunu farketmeden ona hitab etti: — Etfendi! Üşüyorum, Şu paltonu çı- kar da üstüme ört. Ne olursun? Sevab- tır! Bu hıtabı kendine zanneden Sepi ye- rinden sıçradığı gibi kocakarının koy- nuna atıldı. Neye uğradığını bilemiyen İfakat hanım bu sefer gözlerin; dört arına asla müsaade etmem. | Fakat dişlerime hiç aldırmam. Bizim si -1 eksilmesini bekle!. | İvan Yegoriçin bayağı canı sıkıldı: — Amma da yaptınız ha, dedi, Şimdi mi sökeyim?. — Tabil taşla veyahui demirle sök - mene lüzum yok!, Tabialin sâana verdiği güzelim dişleri ne diye taşla sökeceksin?. Bekleyiniz!. Belki talihinize yakın — bir zamanda iki dişiniz daha dökülür. Yegoriç, adamakıllı cam sıkılmış halde evine döndü. — Hay aksi şeytan, diye söylenmeğe bir gu çekmiyordum. Halbuki bak ne aksi lkler çıktı.. İvan Yegoriç bu gaşri meşru iki dişinin Yeğoriç: — Hayır, dedi, ayni sırada değil. — O takdirde biz sana hiç bir şey ya- Je-|ben daha iki dişimi taşla, veya demirle ' pamayız!. | Yegoriç hiç bir cevab vermedi, Sadoco, ,geri kalan dişlerini gıcırdatmakla iktifa ederek dışarı çıktı. Yolda giderken de: | — Anuma da aksilik ha, diye söylenmeğe (başladı. Dişlerimden yana he rahattır Ticare t heyetimiz Atinaya hareke Birinciteşrin gİ t oeti Heyet âzaları Alınada Yunanıstanla aramızda yapı - lacak yeni ticaret ve klering anlaşması müzakerelerinde bulunacak olan İktısad Vekâleti Türkofis» reisi Bürhan Zihni Sanusun reisliği altındaki heyet âzası dün sabah Ankaradan şehrimize gelmiş ve öğ- lederi sonra Çitadibari İtalyan vapurile |halbuki şimdi gel de pitincin taşını a -| Pireye hareket etmişlerdir. kla!, | Şimdi Yegoriç sessizce yaşıyor, —sulu şeyler yemekle iktifa ediyor, ve geri ka- meliyiz ki Yegoriç | başladı, ben de dişlerimden yana hiç kay- | lan dişlerini de, günde üç defa olmak ü- zere, fırça ile yıkıyordu. Bu bakımden gi- |Rgorta şirketinin koyduğu nizam, bayaği | Yegoriçin zararına oldu. dökülmesini beklemeğe başladı. Çok geç- |f İmeden bir tanesi döküldü, Diğerini ise | erbest ya- Yegoriç sallamağa başladı. Bir kaç gün Juğraştıktan sonra bunu da sökmeğe mu- | ç vaffak oldu. | Tabii soluğu derhal klinikte aldı: — Haydi bakalım, dedi, artık paçaları Y TP ç a eÜ YARINKİ NÜJHAMIZDA: Usturanın mar feti |. Andrâ Birabeacu Çeviren: Faik Beremen Yazan MES B Z -'N LEE Y p Baş, Diş, Nezle, Grip, Romatizma, BECE GEREE İcabında günde açıp da, burnunun dibinde — ecel acaip bir mahlük görür görmez, âvazı çık - tığı kadar bağırma- Ba başladı: — Yangın var, â dostlar! — Yetişin! Kocama bir hal ol - dul. | Ve hemen dü - |şüp, bayıldı!, Bu feryada, biraz Wi)tede gezinmekte o- lan Torik koştu. Ar. kasından, — Takvor da yetişti. Geminin |esasen pek az ve |her biri bir yerde | meşgul bulunan “ tayfaları ise hiç bir şey duymamışlardı. Yaygaradan korkan maymun da çok- tan sıvışmıştı.. Torikle Takvor İfakat hanımı güç be- 1â ayılttıktan sonra, sordular; — Ne oldun, yahu? Koca karı, bitkin bir halde ve kor - kudan, evlerinden dışarıya - fırlıyan gözlerile etrafa bakınarak, cevab ver- di: — Bizimlei maymun oldu.. — Nasıl maymun? — Basbayaği.. tüylü maymun. — Zoe, ürya görmüşün? Yoksam ka- fanın tahtalarında bir eksiklik hasil olmuştur?. — Hayır. Ne rüya gördüm, ne de de- liyim, Ben şuracıkta tatlı tatlı uyuyor- — Güiş takabiliriz. Fakat yeni diş yapabil -| Nevralji, kırıklık ve bütün ağrılarınızı derhal keser. 3 kaşe alınabili. H B dum, Gurabi efendi de şu işkemlenin üstünde çubuğunu içiyordu. Ben dalmı- şım, Bir ara, öksürdü; uyandım. «Ne olursun? Üzerimi örtt» dedim. Derken birdenbire sıçradı, geldi, koynuma so- kuldu. Bir de ne göreyim? Kocam de- ğil, hâlis muhlis şebele maymunu. Takvor güldü.. — Şimdik farkında oloorsun? İfakat hanım nükteyi anlamadan, karşılık verdi. — Şimdi, ya! Deminden.. ona mutla- ka birisi büyü yaptı; benim gözüme öy- le görünsün diye. Takvor hâlâ işin alayında idi.. — Bir de ona sormalı ki acep seni o nasıl göroor? dedi. Zavallı kocakarı bu tarizi anlayıp da | SON POSTANIN 47 EDELİ SOMANN A 'Türkofis, reisi Dürhan Zihni ve heyet âzası öğleden cwvel Türkofia İstanbul şubesine gelerek bir müddet meşgul ol - müuşlar ve ofis tarafından Yunanistanla ticari münasebetlerimiz hakkında ha - zırlanan etüdler, ihracat ve idhalât ta - cirlerimizin temenmnileri etrafında Türko- tis İstanbul şubesi direktörü Cemal Zi - yadan izahat almışlardır. Türkofis reisi Bürhan Zihni, toprak mahsulleri muavini Şakir Rifat ve cam fabrikası di- rektörü Adnan ile de bazı mevzular et - rafında görüşmeler yapmıştır. Yunanistanla yeni ticaret ve klering ofiste, efis umum —müdür | anlaşması müzakerelerme buU narma için- de Atinada başlanacaktır. Bu müzakere - lerde Türk heyetine, Atina elçimiz Ruşen Eşref riyaset edecektir. Anlaşma müza - kerelerinin kısa bir zamanda iyi bir şe- kilde neticeleneceği muhakkak görül - mektedir. Umumi mağazalar hazırlıkları yakında bitirilecek İktısad Vekâleti tarafından İzmirde açılmasına karar verilen umumi mağa- za bu kış mevsiminde faaliyete geçe - cektir. Mersinde ve şehrimizde açıla- cak olan umumi mağazalara aid hazır- lıklar da yakında bitirilecektir. Umumi mağazalar açıldıktan sonra müstahsil, malmı umumi mağazaya |teslim ederek muayyen nisbette - bir avans alacak ve eline geçecek kuponu bankalara ciro edebilecektir. İstanbul Limanı Sahil Sıhhiye Merkezi Satına!ma Komisyonundan: Merkezimize aid Kavak tahaffuzhanesi beton iskelesi açık eksiltme suretile tamir edilecektir. A — Tahmin bedeli 610 lira 72 kuruştur. B — Buna aid fenni ve Idart şartnameler Merkezimiz levazımından «t kuruş mükabilinde alınır. € — Eksiltme 8 İkinciteşrin 1938 Salı günü saat 14,30 da Galatada Karamusta- fapaşa sokağında mezkür merkez satınalma komisyonunda yapılacaktır. D — Muvakkat teminat parası 45 lira 82 kuruştur. E — Eksiltmeye gireceklerin bu gibi ka göstermeleri şarttır. — «78ll» cevab verecek hal - de değildi. Sinirleri fena bözulmuş, zih- ni dağılmıştı. Hâlâ her tarafi zangır zangır — titriyordu. Bir yudum su iste- di; Torik getirmeğe gitti. Maymun hikâye - gine ne o, nede Takvor inanmamış - lardı. İkisi de, İfa- kat hanımın koör - kulu bir rüya gör - müş olduğuna ka - niydiler. Bu esnada, aşağı- ya inmiş bulunan Gurabi efendi de, tekrar güverteye çıkmaktan vaz geçmiş, uzanmak mak- sadile kamarasına çekilmişti. Torik bundan haberdar olmıyarak, elinde dolu su bardağı ile aşağıdan yu- karıya dönerken, kaptan köprüsünde babalığını. görür gibi oldu. Seslendi: — Hey! Moruk!, Oralarda ne işin var? Aşağıya Insenel, Valide hanım korkulu rüya görmüş, bayıldı! Hitab ettiği şahıs cevab verecek yer- de, fevkalâde bir çeviklikle, kaptanın kumanda moevkiine doğru koşarak, göz- den kayboluverdi, Torik, kendi kendi- he: — Sübhanalla! dedi; bunların ikisi- nin de, dün gecedenberi, başlarında kavak yelleri esiyor. Acaba ne zıkkım içtiler ki böyle başlarına vurdu? tamirat yaptıklarına dair resmi bir vesi- Ve suyu, koca karıya götürdü, içirdi Bir müddet anun yanımda oluruş sohbet ettiler. Bir aralık, başımı yuka- rıya kaldıran Takvor: — Zo, bu ne işdir? diye bağırmakla beraber, dapduru ayağa kaiktı. Elile, geminin ön direğin! gösteriyordu. 'Torik de davrandı, baktı.. Gurabi e- fendi, tâ direğin tepesinde, fener ya - tağının dibine çömelmiş, pipo içiyor- du, — Vay canina, be! dedi, Oraya nasıl çıktı? — Ne bileyim ben? Acep, gerçekten maymon olmuştur? Yoksam ona ben - zeyen bir hakiki maymon vardır pa- porda?, Onların bu hareketleri ve bu sözleri İfakat hanımı da ayaklandırmıştı. O, gene korka korka, hem direğe bakıyor, hem de sayıklar gibi söylüyordu: — Ben demedim mi size? Bana rüya gördün diyorsunuz, bir de! Hiç de rüya görmüş değilim. Nah, işte! Bakın! Ro- matizmalı bacaklarile oralara nasıl tır- mandı? Besbelli ki ona büyü yapmış - lar, maymun oluverdi. Hem yapanı da biliyorum: O meyhânede, çingene su - ratlı, yelloz bir karı vardı. İlk Ance - den yanına yanaştı, âdeta yapışır gibi sokuldu, sonunacak ayrılmadı, kör o - lası! Torik: * — Nasıl karı idi, 0? diye sordu. — Pis, mıymıntı bir şey! Kara.. ku ru.. tıpkı solucan gibi! — Ha! Şimdi anlaşıldım!. — Ne 0? Sen bir şey mi sezdin? — Hayır! Moruk, akşamdanberi e: merim türküsühü diline dolamıştı de.. — Dolar!, O da karının gözlerinin i- çine bakıyordu. O, ne papazdır, o! Takvor, Toriğin kolunu hızla dürt- tü: — Bak, bak! Neler yapoor köpoğlu!. Bir eli jlen ipi tutmuş, canbazlık edoor, ne? “Arkas varl