/SON POSTA Birinciteşrin 23 Na Mari Valevska / olyonun aşk romanı Tercüme edent Mebrure Sami î’; İmparatorun büyük iş odasında Bu suretle, — devletin. en ile- Ti gelenleri tarafından İzhar e - dilmiş umumi bir arzu ve kanaatin de verdiği kuvvetle, sadece kalbi bir in - himake boyun eğmiş gibi gözükmeden kontesle evlenmeniz mümkün olur e - fendimiz. Artık hiç bir muhalefete, hiç bir dargınlığa ve surat çatmalara yer kalmaz. Üstelik, böyle, «tahta çıkmak» gibi mühim bir teklifin karşısında, her zamanki sonsuz tevazuu ile ürkebile - cek olan Madam Valevska da, Fransa- nın böyle resmi bhir talebi ve isteği kar- şısında, bütün çekinme duygularını br- rakmaktan başka bir şey yapamaz. Napolyon: — Hiç de fena — düşünmüyorsunuz, dedi. Kontes henüz tasavvurlarımı bil miyor. Kendisine yarın haber vermeği düşünüyordum... — Majesteniz bana itimad bu)uıu'- larsa, Madam Va! evskaya meclisin top- lantısından evvel bir şey söylememek daha doğru olsa gerektir. Ona kerdi paratorluğun bü arzunuzla beraber, tün büyükle dan izhar olun - müş bir ricayı da irmekle,.zarif ol- duğu kadar da haşme'li ve harikulâde Bir sürpriz yapmış olursunuz sanıyo - Tum... Umumiyetle o kadar vesveseli olan Napolyon, hayatmın öyle bir ânmı va- şıyordu ki, aklına hıç bir şübhe gel - medi. Fuşe'nin telkinlerini gayet makul buldu. Onun kurnazlığına ve me tine itimadı vardı. Meclis âzasının rini, birer birer, yolunca ve usulünce çelmesini bileceğine güveniyordu ve bu suretle de polyon onlara kendi isteğini bizzat tefhim etmemiş olmak- la, hiç birine karşı şükran ve minnet borcu altına girmiyecekti. İmparatorun yapamıyacağı bir isi, Dük d'Otrante pek âlâ yapabilirdi, Hep sini evvelinden hazırlayabilir, sevilen kadının ismini üstü kapalı olarak göy- Je bir anlatabilir ve onun lehine öy!e — bir topluluk doğurtabilirdi ki, buna en — başta Mari olmak üzere, arlık kimse - nin mukavemet etmesine imkân kal - mazdı. Ne vakittir kararını — geciktirmeğe sebeb olan tenkid, garez ve kıskançlık ihtimalleri de böylelikle tamamen or - tadan kalkmış olur veya hiç değilse an- cak duyulmıyacak fısıltılar şeklinden dışarıya çıkamazlardı. Bi ikle Avrupa, Fransa, Sarayı, hattâ ailesi ve herkes de bu — intihabı k- alkışlamaktan başka ne yapabilirler -| di? Neş'eli bir gülümseyişle Dük d'Ot - rante'nin kula; çekti:) Çok yaman adam- ) yapacağım. Gider gıtmez Ml:e"şo söyliyeceğim, bu haf- fa içinde meclisi toplasın. Siz de o vakte kadar âzanın en dişlilerile gö - Tüşürsünüz, onları istediğim yolda lâ - kırdı söylemeğe hazırlarsınız olmaz mı? Amma, bu işde çok dikkatli davran - maniz lâzım. Meselenin iç yüzü sirıt - mamalı, ben gözükmemeliyim — hiç.. Sezdirmemelisiniz bunu... Hep ken: İiğinizdenmiş gibi fikir yürütmelisi - niz, öyle değil mi? Füşe: Trak buyuürmayınız haşmetpe - nah... Kulunuza tamamen güvenebilir- siniz! dedi ve balımumu gibi sapsarı el- lerini oğuşturdu. —— —HUSUSİ MECLİS, — Hususi Meclis, İmparatorun büyük — iş odasında akdolünmuştu. Bu ayni sa- - ken, aile toplai dab 5y D e tahttan indirilme kararının sini de görmüştü. (|) Sırma saçaklı, kırmızı kadife ör -| tülü gayet büyük bir masanın etrafına, son derece sıkı bir teşrifat kaidesince Krallar, kurena ve nazırlar sırasile o - turdular. Ortada, iki yanında boş bir fasıla kal mış olarak, Napolyon yer almıştı. İmparatorluk ailesinden, ©o sırada Pariste bulunanların hepsi, büyük rüt- beli zabitler, vükelâ ve bütün devlet büyükleri orada bulunuyorlardı. Dük dö Bassano, meclis kâtibi sıfa - tile kalem tutuyordu. verilme - : Napolyon, Neticesinden sülâ- lesinin — devamı — emniyet allı - na —alınmış olacak — böyle bir müzakerenin ehemmiyetini anlatır yol lu kısa bir iki cümle ile celseyi açtı. Müşavirlerinin her birine tam serbes - V ile, düşüncelerini söylemelerini tav- siye etti. Onun bu sözü, umumiyetle, kuru bir formülden ibaret değildi. İmpara - (1) — Devlet hazine nazırı Molllen hatı- ratında şöyle diyor: 1800 senesi 15 kânunuevvelinde iİmpara - torve İmparatoriçe, izdivaçlarını fesheden kâararı hânedan erkânı önünde imzaladılar, Napolyonun kederi, Jozefininkinden — aşağı kalmıyor ve durmadan gözleri yaşarıyordu. Talâkın tebliğ olunduğu Senato meclisiu- de de İmparatorun üvey oğlu (Öjen dö Bo - arne) nin söylediklerinden şu cum.m alı - yoruz: «Böyle bir kararı verirken, tmpumaru - muzun döktüğü göz yaşları, —nnamın şeref ve raferini tarihe geçirmeğe yetecektir.» M4. VAPUR üCRETLE | | NADıDE R Titiz bir itina ile Bahçekapı, Beyoğlu, Asipin DENİZBANK Cumhuriyetin 15 inci Yıldönümü münasebetile Cumhuriyetin 15 inci yıldönümü bayramı münasebetile bütün hatlarda her sınıf vapur ücretlerinde 96 50 derecesinde tenzilât yapılacaktır. 1 — Tenzilâtlı bilet satışı mücavir hatlarda 28 ilkteşrin 938 cuma günü saat 13 ten pazar günü saat 24 e kadar devam edecek, hu müddet zarfın- da günlük bütün biletler yarı bedelle satılacaktır. 2 — Diğer hatlarda bu satış 26 ilkteşrin 938 çarşamba günü saat (0) dan 1 ikinciteşrin 938 salı günü saat 24 e€ kadar devam edecek, bu müd- det zarfında yalnız muayyen iki iskele arasında muteber Ioloınflı ve şahsa mahsus gidiş dönüş biletlerinde yapılacaktır. Farzla izahat acenta ve gişelerimizden alınabilir. Şekerci Wacı Bekir Müessesosinin Wtar sofralarının başlıca ziynelidir. hazırlanan tadanlar, ağızlarına başka reçel alamazla- ... Ali Muhiddin Hacı Bekir Traş olduktan sonrı Cildinize POKER traş biçakları cildi yumuşatır ve yü- Her yerde Poker traş bıçaklarını Sizi soğuk algınlığından, nezleden, gripten, baş ve diş ağrılarından koruyacak en iyi İlâç budur. tor, herkesin, kafasındaki — düşünceyi| Japaçık söylemesini isterdi. Ne kadar sert bile olsa, doğrudan doğruya beyan edilen bir fikri, — öyle bir sürü dolambaclı yollardan sürük - lenilerek izhara çalışılan muğlâk dü şüncelere tercih ederdi. ünü şöyle bitirdi: — BSizden alacağım fikirler, kararı mı tesbit etmeğe yarayacaktır. İçiniz den bazılarınıza, şh e kadar sor duklarımla şunu öğrenmiş oldum. (Arkası unr) Ne olmak ıstıyordunuz Ne oldunuz ? (Baş tarafı 7 tncı savfada) — İlk sahneye çıktığım gün, âdeta sesim yok oldu zannettim... Halkın bü- tün nazarlarını üzerimde hissedince © kadar utandım; o kadar sıkıldım ki az daha sahneden içeriye kaçıyordum... Beş, on saniye ben halka, halk ba - na, velhasıl — karşılıklı birbirlerimize bakıştık, durduk. Nihayet bütün ce - saretimi topladım, söylemeğe — başla - dım... Fakat mahçubiyet gene devam edi- yordu. Nihayet biraz açıldım, asıl mah- çııhıvetm. kendimi olduğumdan aşağı| zannet! ekle doğacağını düşündüm... - Sarkıvı bitirir bilirmez öyle bir alkış koptu ki bütün dünyalar benim oldu zannettim. Sabih Alaçam RiNDE TENZiLÂT EÇELLERİ reçellerden, bir kere Karaköy, Kadıköy. krem sürme,iniz. zünüzü pamuk gibi yapar. israrla isteyiniz. Askerlik (Baş tarafı 9 uncu sayfada) ticeleri henüz belli olmamıştır. Ancak bu seyahatin Woodheads — komisyonunun Londraya varması bile beklenmeden ih- tiyar olunması dikkati celbeder; demek o luyor ki, bu komisyonun getireceği tek- nik raporun ve dolayısile Lord Peel plâ- runın artık tatbiki bır kıymeti kalmamış- tır. Müstemlekeler nazırının Londraya varmasından az sonra, Evening Standard gazetesinin İngilterenin Filistin siyaseti- nin değişmesi ihtimalinden ve Lord Peel plânının terkinden bahsetmesi nazırın Filistinden ne gibi bir fikir ve teklif ile döndüğünü az çok ifşa etmişti. Bundan sonra, Kahire Arab ve İslâm kongresinin toplanma arifesinde, Cenev- reden Londraya giden Irak hariciye nazı- rının, İngiliz kralı George'a, Irak kralı Gazinin el yazısı ile yazılmış bir mektu- bunu ve ayı Filistin hakkında — bir muhtırayı g nü gazeteler yaz- Mektub, İngiliz kralından, Filistin meselesine şahsan müdahalesini rica et- mektedir; fakat Filistin meselesinin Trak bakımından hal tarzını gösterdiğine şüb- he bulunmıyan muhtıranın mühteviyatı ise mahrem kalmıştır. Filistin Arab isyanının iki senedenberi iç ve dıştan büyük bir azim ve milli bir irade ile idare olunması ve bil- hassa son — zamanlarda şiddetini çokça — arttırması — İngilz — manda idaresini — Filisiinde âciz bir —mev- kie sokmuştu. Bundan başka bütün Arab ve ekseri islâm memleketlerinde İngilte- reye karşı, «Yahudi hâmiliği» propagan- dalarının da tesirile, bir nevi aleyhdarlık uyandığı şübhe gölürmez bir hakikattir. Bütün bunlarla muvaffak — olamadığı sabit olan, İngilterenin şimdiye kadarki Filistin idari ve askert siyasetinin bun- dan sonra ne olacağı ve nasıl bir yol ta- Tiyatro: Sakın tiyatro eseriyazmıya kalkmayın (Baş tarafı 7 inci sayfada) beş vâdetmişlerdi. Bin lirada yüzde yedi buçuk... ve ilh... Ya filme çektirmek hakkı.., Eser mu- vaffak olursa filmini aldırabilecek — mi- yim? Galeride birinin (zırva) diye bağırdı- |ğını gözünüzün önime getiriniz. Yahud |farzodiniz ki bir nutuk isteniyor - bayan- |lar, baylar - bu dakikalar benim için çok İbuynk bir heyecan zamanıdır... ve ilh... | İşte münekkidlerden biri şuracıkta... |Şimdiden kaşları çatılmış gibi. Başınızın |içinde gene o bütün manevi zevki unut- turan süfli hesablar başlıyor: Sekiz yüz |lira kazançta yüzde beş alacaktım, Bin- |de ve ilh... Ötede bir başka münekkid daha.. ötekinden suratlı... Nihayet perde açılır. Oyun başlar. Ü- midle korkunun, neş'e ile yeisin, cennetle cehennermin arasında iki buçuk saat geçi- j rirsiniz. Bu iki buçük saatin sonunda e- ğer piyesiniz fevkalâde güzel, yahud da İberbad değilse uğrıyacağı âkıbeti gene | kestiremezsiniz. «Saçma diye bağıran ol- masa, hararetli hararetli alkışlarmış ol- sanız bile neticeyi öğrenebilmek için er- tesi sabahı beklemeye mecbursunuz. Ben- ce bu bekleyiş azabların en kötüsüdür. Çünkü ertesi günün sabah gazeteleri si- zi ya bir (ilâh) gibi göklere çıkaracaklar | Yahud da «yerde sürünen bir/böcek gi- bi» ayaklar altına alacaklardır. Ömür- lerinde hiç tenkid acısı tatmamış bir a- vüç münekkid hakkınızdaki hükümleri- ni ilân edecekler. Hücumdan âri sayılan bu birkaç şahsf fikir, ya size bir varlık bağışlıyacak, ya da varlığınızı -yıkacak, Uykusuz geçe> koca bir gecenin sonunda heyecanla sarıldığınız bir gazete patvçası ile ya göklere çıkacak, ya da yerlerde sürüneceksiniz. Ne tuhaf bir sondur bu!.. Kendi kendinize bir daha hiç, hiçbir zaman tiyatro yazmıyacağım diye yemin edersiniz. Fakat bir defa bu arzuyu tatmış, onun garib heyecanını yaşamış, muvaffakiyet denilen tepeye kayan ellerle tırmanma- ya çabalamışsanız gene yazarsınız. Her- kes ne derse desin gene kaleme sarılır- sınız. Çünkü: Tiyatro müellifinin dünyada ıklı başına gelmez. HALK ÖPERETİ | Beyoğlunda (Eaki Çağlayan) Halk M.k. tiyatromunda yakıada - başlı: Kına Go:ıy;l' M. Yezari - Seyfettin Asal Tel : 40336 Bu A bahisleri kib edeceği şübhesiz bütün dünyanın me- rak ettiği bir mevzudur, Herhalde hatasız |'tahmin olunabilir ki İngiltere, artık va- kit geçirmiyerek, Filistin ihtilâfını kat'l bir halle iktiran ettirmeği istiyecektir. Lord Peelin taksim plânı akamete mâahküm olmuştur. Bunun yerine geçe- cek yeni plâna gelince, Evening Stan- dardın yazdığına göre, takriben şu esas- lardan mürekkebdir: Filistinde, gene, fa- kat evvelkinden çok daha küçük ve Tel Afif ile Hayfanın cenubunda Atlit arasına münhasır müstâkil bir Yahudi hükürmeti teşkil olunacak ve yukarıda saydığımız Arab çokluğunu veya büyük bir Arab azlığını haiz şehirler bu hükü- mete idhal edilmiyecektir. Bir Arab dev- leti kurmaktan artık vazgeçilmiştir. Müs- takil Yahudi hükümeti haricindeki Filiş- tin toprakları İngiliz mandası altında ka- lacak ve ağlebi ihtimal iki sene müddet- le Yahudi muhacoreti durdurulacaktır. Ancak bu y plân, F ün tama- miyetini muhafaza, Yahudi —muhaceret vi istilâsmı tamamile men ve t ve Filistinde müstakil bir Arab hükümeti kurmaktan ibaret olan, Filistin Arabları- nın ve Kahire kongresinin kararlarına tamamile uymadığı gibi Yahudileri de tamam tatmin edemiyeceğinden, bahu- süs yangın saçağı sardıktan sonra, Filis- tin meselesini kökünden hallederek bu- rada sükün ve asayişi iade için, evvelce de yazdığımız veçhile (*), İngiltere için, Filistinde asgari iki fırkadan ve birçok fenni kıt'alardan mürekkeb büyük bir askeri kuvvet tahşid ve istimal ederek imparatorluğun mükul siyasi ve askeri ve zorla dinletmekten başka bir çare meramlarını icab ediyorsa zorla tatbik yoktur. H. Emir Erkilet (*) Bon Postasın 16 Ağustas ve 6 Birin « İciteşrin 1938 tarihli nüshalarına müracaat, Tarihten sayfalar (Baş tarafı 9 uncu sayfada) İhtimal ki Ezop'un hediyelerle gön derilmesi bu danışmayı yapmak için - dir. Elde mevcud kaynaklarda buna dair açık bir yazı göremedik. Ezop, vazifesini yapmak üzere yola çıktı. Gittiği yerde de o iğneli hikâye- lerini anlalmakta devam etti. Etrafta dedikodu ve ahlâksızlık almış yürü - müştü, Apollon papazları birer din a- damı değil, sanki Krezüs'le yarış edi- yorlardı. Kendilerini dünya malına kaptırmış ve gözlerini hırs bürümüş - tü. Bu yüzden yaptıkları en adi hileler Ezop'un gözünden kaçmadı. Onlara da hücum etti. Papazlar kızdılar ve inti » kam almağa karar verdiler. Ezop antık dönecekti; çünkü doğru- yu söylemesi ve ahlâksızlıkları açığa vurması onuü herkesin gözünde suçlu yapmıştı. Eşyalarını toparladı ve yola Çiktı. Biraz sonra arkasından koşarak gel- diler: — Apollon'un mukaddes altın kupa- sı kayboldu; eşyaları arıyacağız! Dediler. Ezop, hiç telâş etmedi ve gülümsi - yerek eşyalarını açtırdı. Fakat bu dur- günluk ve gülümseme çok kısa sürdü çünkü altın kupa onun eşyaları ara - sında çıkmıştı. — Hırsız! Diyerek üstüne yürüdüler. Ezop, kendisine tuzak kurulduğunu anladı. Müdafaaya kalkıştı, fakat onu dinlemediler. Krezüs'ün şerefli elçisi, tarihin meşhur hikâyecisi ve halk fi - lozofu, en aşağılık bir adam gibi mah- kemeye verildi; Neticede idama mah- küm oldu. 'Talihsiz Ezop, çok geçmeden Hiyam- be kayalıklarının tepesinden uçurum- Jara atıldı ve öldü. Vaktile Ksantos'a dil hakkında lediği fikirlerin doğruluğu bir defa da- ha anlaşılmıştı: Onu kötü bir kölelik hayatından kur- tararak devrin en yüksek ve kibar ve kralının en yakın dostları arasına yük- selfen dil, ayni zamanda haksız ve a - cıklı bir surette idamına da sebeb ol müuştu. Taksimde bugün gündüz sant 13 de talebaya ve ""'"'"_"”"'îiîîîiâîiüî"â' Dİ TEK #at 21 Ge umuma ÇAMURDA BiR ZAMBAK tiyatrosu Wodvil 3 perde Tel; 40099