'ardım etmek hiç de işine gelmiyordu. i değişmemişti. Jozefinin yetine mesi lâzım gelen kadın, Mari Va - wska, idi. Evet, Mari Valevskaydı ama ancak gu şartlarla: — Onunla el birliği yapacak, sözlerin- en hiç bir zaman çıkmıyacak, tam bir «limiyetle sır ortağı olacak, gördüğü eşsiz iyilik mukabilinde, imparato- Tiçeliği müddetince daima nazırı tuta- '(Gak, Napolyona karşı her vakit onun Tehine nüfuz ve tesir edecek... Evet işte, bu şartlarla Fuşe de ona (yardım ederdi... -Etrafını pek çok düşmanların sar- ş olduğunu bildiğinden Mari Fran- yya geleli beri tuttuğu siyaset muci - |bince, onunla tam bir anlaşma yaparak, İleriki günlerini ve ikbalini garantile - İyecekti. Maksadı buydu, fakat evvelâ (bu birleşme kararını Mari , de sözle, İzimnen olsun mühürlemeli idi! |V Yalnız, bu da san derece nazik bir sele idi. Bir yandan da vakit geçiki- rdu. Acele etmek lâzımdı... ğ—xlur'ü. tün kurnazlığına, becerikli ikâsına rağmen Dük d'Otrante, öm - inün en güç anlarını yaşadı. | Nihayet demiri tavında iken dövmeğe verdi. Son — zamanlarda, Mari Ta sıra Houssaye sokağına uğrayor, fa- İkat Mari onu, dost gibi değil de sadece üklerinden birine gösterile - e soğuk bir nezaketle kar Kaybettiği nüfuzu bir fırsatla yeni-| den kazanabileceğini uman Fuşe, bu muameleye yapmacıklı bir mutavaatla un yordu. | i Günler geçtikçe, nihayet bir şeyler yapmağa karar verdi ve o sırada Bav yera kralı şerefine operada - verilecek olan gala müsameresi için Mariye bir Joca bileti getirdiği günü, gülerek, san- ehemmiyetsiz bir şeyden bahsedi İşte o| Tercüme edent Mebrure Sam' Aralarında kalan son bağı da, böyle bütün bir âleme duyurarak koparma - nın, kont Valevskinin yarasını büsbü tün deşmek olacağı düşüncesi, dini a- kideleri, vaktile Fuşenin sözlerine ver miş olduğu bütün o karşılıklar şimdi da ha kuvvetle gözünün önüne geliyordu. Ama, ya her şeye rağmen Napolyon ondan bunu istiyecek olursa? Ya karnındaki çocuk namına, vera seti hemen temin etmiş olmak — kay - güsile ondan bunu İsterse, hayatının tâmamen değişmesini dilerse? Acaba ne diyecekti? Ne yapacaktı? Gene reddetmek cesaretini bulabile cek mi idi? Ruhunun tâ derinliklerine inerek, vicdanının bütün samimiyeti ile, Napolyonun böyle kuvvetli ve ateşli bir ısrarı karşısında dayanamıyacağı - nı kendi kendine itiraf etti. Amma, o bunu, hiç kimseye söyle medi. Ne kardeşi Laczinskiye, ne dostu Düroya, ne de sık sık gördüğü prenses Paolin Borgez'e. Hiç, hiç birine, içini açmadı. Gönülcüğünde sıkı sıkı sakladığı, hattâ biraz da utandığı bu «peki'eyi, ancak Napolyona söyliyecekti; ve şayed o «pekisyi istemeğe gelmiyecek olur - sa, ömrünün tâ sonuna kadar da kim seciklere bunu bildirmiyecek 5 bir şeyi, hattâ bir zamanlar d lalduğunu bile belli etmiyecekti. a İMPARATORİÇE Mari, her çarşamba günü akşam ye- | Askerlik bahisleri (Baştarafı 8 inci sayfada) Eğer Çin ordusu Hank&u bâdiresinden kurtulamayıp burada gene ağır bir mağ- lübiyete uğrarsa onun enkazından yeni bir ordu daha vücude getirmek ve bu - nunla Çini kurtarmak artık bir hayal - Tacaktır. Hank&udan batıya çekilebilecek - Çin rmuş gibi: «Bu güzel saçların üzeri- | kuvvetlerinin ne gerisinde ve ne de yan- imiyeceğini, şöyle bir soruverdi. rdi kini İ Marinin bu lâkırdıya karşı gi ği kayıdsızlıktan, <«Kişi karşısı «İmparatorun serbest kaldığı şu &1 Talarda bile, işte bt mağrür ve sersem -kadın ona eş olmak, sokulmak sevdası Bir seyleri telmihan: — ,— Vaktile-söylediklerimi unuttu » -nuz mu yoksa? Mademki şimdi taht boştur... İstediğiniz zaman oraya sizin olurabileceğinizi bilmiyor musunuz? i. Mari istihfafla omuz silkti: * — İstediğim zaman mı? Şu halde, |hiç bir zaman... dedi. “hep kendisi gibi bilir» fetvasınca o vak | te kadar hiç aklına zetirmemiş olduğu | ne konacak - bir tacın» fazla ağır geupıl:ırındx artık biç bir demiryolu bulunmu- | yacağından bunların her türlü ihtiyacının — — Kimden bahsediyorsunuz kuzum? | ikmali işi pek çetin olacak, fakat Hindi Benden mi? Gene mi o hayaller... de Çini ve Sovyet Rusya ile hava ve kara- dan bir irtibat muhafaza edebilecektir. Onun için mareşal Şan-Kay-Şek için ya: pılacak en doğru hareket Hankâada bii zaferden yüzde yüz ümid besliyemi: ise ordusunu en münasib zamanda batı- ya çekerek Japonları sahillerden ve de - miryollardan mümkün mertebe uzaklaş- tırmak olacaktır. Bu Itibarla Çinin Sa - karyası, durumu itibarile her cihetten çevrilmeye müzaid olan Hankâu değil, belki de daha batıda İchang bölgesi ola - caktır. H. Emir Erkilet Bir işci kızın parmakları ez ldi Kazlıçeşmede mensucal fabrikasında ça- hşan 15 yaşında Ahmed kızı Kizban maki- neye masra takarken kazsen elini bobin makinesine kaptırarak parmakları ezilmiş, tedavi altına alınmıştır. İdeli değilken, $ dakini, yük | KAKAKARAKAKARAK seklerden bakan gözlerle tepeden tır- "Nağa kadar bir süzdü. — Zaptiye nazırı fazla israr - etmedi. #Ou mevzuu elbette bir gün düşün mek sırası geleceğini ve ©o zaman da — Mari, a gidince sahiden düşünmeğe vardı. İçinde birbirine zid bir sürü fi- kirler çarpışıyordu. Faraza günün bi tinde tacı, tahti kabul etse, Jozetini kin sübhelerine tamamen hak ver - 1 istiyen bu dön - seliş I- timalini dımağından uzaklaştırmak ol du. , İlân Tarifemiz 'Tek sütun xantimi ————ELK Birinci sahile 400 kuraş İkinci sahile 250 —» Üçüncü — sahile 200 — » Dördüncü sahile 100 — » İç sahifeler 60 » Son sahife AD Muayyen bir müdder zarfında fazlaca mikdarda ilân yaplıracak. lar ayrıca tenzilâtlı tarifemizden istifade edeceklerdir. Tam, yarım ve çeyrek sayfa ilânlar için ayrı bir tarife derpiş edilmiştir. San Posta'nın ticari ilânlarına akd işler için gu adrese müracaaı edilmelidir: İlânetik Kollektif Şirketi Kahramanzade Han Ankara caddesi Güzel saçlar üstüne konacak tac meğinden sonra (Houssaye) sokağın - daki evinde en yakın dostlarını kabul ederdi. Orta halli bir ailenin toplantılarını andıran bu akşamlarda, İlâmbaların tatlı ışığında, (Whist) veya (Bouillote) isimli iskambil oyunları oynanırdı. Erkekleri şehir ktyafetinde gelmiş, kadınları da sade elbiseler giyinmiş o- lan bu on, on iki kişi arasında: Prenses Jablonowska, (Düro), (Dük dö Bassa- no) ve düşes (Fontan) eski rahib (De- lille), mösyö (de la Bouillerie), ma - dam (de Rovigo), çok zamanlar (Polin Borgez) ve bazan da (Fuşe) bulunur- du. Saat dokuza doğru musiki büyükle- rinden (Gretry), klavsenin başına ge- çer ve çalmağa başlardı. Eşyaları gösterişsiz, şatafatsız olan bu ılık, sükün doluü iki salonda (Tuil- leri) sarayındakinden çok daha hoş ve zeki lâtifelerle dolu sohbetler yapılır- dı. Bütün ikram da pasta, şerbet, çay ve kahveden ibaretti. a Napolyon bu toplantılardan hoşla - nırdı ama, karısını boşayalıdan beri gelişlerini seyrekleştirmişti. Akşamla- rını çalışma odasında, dosyalarla he - sabları arasında geçiriyordu. Jozefin - |den daha yeni ayrılmış iken, Marinin üş evinde gözükmesi- zavallı eski karısını büsbütün üzer diye düşünüyordu. Ama nihayet dayanamadı, işte bu çarşamba çıka geldi. Hem de erken - den. (Arkası var) Ankara borsası 'çılış- kapanış hiatla 1 17 - 10- 933 vlan UNU edi bir Vület gibi yözne Fiyati » VO Hrediei Satış yeri ANDU, Oeyoğa Tünel meydam 12 Na f Mabazamını siyecel edinle 1a Dala Tartlemin tateyislei ” | | (Baş tarafı 7 inci sayfada) — Resminizi son filme çekmiştim. On- dan sonra da, eşyamı filân topladım. Saat 230 idi, Meselâ, bayanın resmini 2,28 de çektiğimi farzedelim, iki dakika içinde eşyalarımı topladım. Bu etti tam 230. başka bir emriniz bay?.. Yok mu? Gayet Büzel bir resim filân çektirmek isterse » niz, teşrif ediniz, muhakkak memnun ka- lırsınız, işte kartım. Hornley, gitmeğe hazırlanarak kartı cebine koydu ve teşekkür etti. Stamfild: — Bayan makbuzunuz yanında ise, resminizi hemen verebilirim, — hazırdır, dedi, ve resmi genç kızın eline tutuştur- du. Hornley resme bir göz attı, sonra kı- zın elinden yavaşça çekti aldı, yeniden bu sefer daha dikkatle muayene etti; ve arkasından hâkim ve emredici bir sesle: — Herbert Stamfild, aizi tevkif ediyo- rum. Miş Deyzi Hamond, siz de mev - kufsunuz!.. dedi. Hornley her ikisini neden tevkif et- mişti? Fotograftaki delil ne idi, Bu - lamazsanız, hikâyeyi okumaya devam ediniz. Yirmi dakika sonra, salonda müfettiş Hornleye sigara ve kahve ikram eden Leydi Bannerston, ona: — Siz bir harikasınız, hırsızı ne ça - buk bülup çıkardınız?. Öyle değil mi Godürey?.. Lord Bannetston söze karıştı: Ona ne şübhe?.. Fakat asıl anlamak istediğim mesele, Mister Hornleyin hır - sızları nasıl bulduğu, yakaladığıdır?.. Hoörnley sakin sakin anlattı: «— Fotografçı, hem kendini, hem de kı- z ele verdi. Her ikisinin ortak olabile - ceklerini asla düşünmemiştim. Fotograf- çı, genç kızın resmini kat'i bir ifade ile saat 2,28 de çektiğini söylemişti. Fakat, resmi kıza uzatınca, bir çuval inciri ber- bad etti. Fiyasko verdi. Resimde, genç kız - gördüğünüz gibi - Oksford caddesin de bir bankanın önünden geçiyor. Dikkat ediyor musunuz?. Bankanın kapıları ka- palıdır, Genç kıza kendisini ne sebeble tev - kif ettiğimi, alelâde günlerde bankaların saat 2,28 de kapanmıyacağını söylediğim zaman köpürdü. Fakat işin mugalâtaya Bgelmiyeceğini ve benim de böyle dolma - ları yutmıyacağımı anlayınca yelkenleri suya indirdi ve bülbül gibi her şeyi an - lattı. Anlaşılan, oda hizmetçiniz, Stam - fild serserisile bir müddettenber. tanış - maktadır. Serseri dedim, çünkü — sakal her türlü leri olan Stamfilâ müdüriyetin hiç te yabancısı değildir, — gediklilerindendir. Kaç kereler, hırsızlıktan, dolandırıcılık- tan hapse girmiştir. Mel'unun biridir. Oda hizmetçiniz, bir çok kadınlar gibi, onu sevdiğinden tuzağına düşmüş, ken -« dişine âlet olmuştur. Serserinin en bü - yük kabahati, saat 3,30 dan sonra genç kızın resmini çekmesi, ve onu bir bah « kanın önünden geçirmesidir. Bü fasıla arasında inciyi satmışlar. Bulduk, çıkar - dık, âz tama çok ziyan getirir. İlk önce resmi çekip, sonra yataklarına inciyi gö- türmüş olsalardı açık gözleri kolay ko - lay yakalıyamıyacaktık.» Leydi Bannerston Itiraz etti: — Hayır, hayır, siz nasıl olsa bulurdu. nuz Mister Hornley.. İltrahim Hoyi Film fabrikalarında bir “ yıldız ,, nasıl yaratılır? (Baş tarafı 9 uncu sayfada) larca, senelerce bununla meşgul bulün « sun... Mary denir denmez insanın aklını hemen bu hâdise gelsin. Amma, Mary yaratılan bu hüdiseden hoşlanmaz, mazisine, kendisine yaraştır- maz, diyeceksiniz değil mi? Adam siz de.. Onun fikti sorulur mu hiç?.. Şimdi Mary hazırdır... Emredildiği ü - zere yürüyecek, gülecek, konuşacak ar- tik gece lokantalarına da, balolara da, gar- denpartilere de gidebilecektir. Herkea onunla alâkadar olmeağa başlamıştır. Mektebe başlamak sıram da gelmiştir. «Mektebe başlamak» tabiri doğrudur.. Şimdi ona son dersler verilir. Bu ders- ler istidadına göre, bir aydan beş, altı a- ya kadar devam eder. Nihayet... Stüdyoya davet edilir ve bü- yük rolünden evvel, tamamile hususif mahiyette küçük bir film çevirtilir. Bit kaç hatası tashih edildikten sonra büyük tolüne başlar... Mary artık tam manasile esinema yık olmuştur. Paris ve Londranın en büyük mo- da müesseselerinden çıkmış — pat- ronlar üzerinde biçilmiş bayanlara mahsus MUŞAMBALARI zen- gin çeşidleri her yerden müsaid şeraitle ve ucuz fiatlarla BAKER mağazalarında satılmaktadır. Hususi ” çeşkilerimiz. yalsız mağazamı dabilinde teşhir edimiştir. p koyuvermesine rağmen, türlü türlü isim- | Desenlerin hakkı mahfuzdur. Çünkü ASPİRİN senelerdenberi soğukalgınlıklarına ve ağe fılara karşı tesiri şaşmaz .bir ilâç, olduğunu isbat etmiştir. AS Pi R İ N in tesirinden emin olmak için, Jütlen İstanbul Gümrükle;i Faşmüdürlüğünden : markasına dikkat ediniz. Kuruçeşme antreposunda bulunan Mezat Kaime No, sı 4640 H B (1075) marka I/10 No. kanuni sikleti 193 kilo ağırlığında 943 lira değerinde elektrik ampulü 21/10/938 günü saat 13 de Sirkecide Reşadiye caddesindeki gümrük atış salonun- da 1549 sayılı kanun mucibince ve 2490 sayılı kanunun hükümleri dairesinde açık arttırma ile dahile satılacaktır. İsteklilenden yüzde yedi buçuk pey akçesi makbuzu ile maliye ünvan tezkeresi aranır. Pey akçelerinin saat 12 ye kadar vezneye yatırılması mecburidir. T1. 23219. (1597)