14 Ekim 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

14 Ekim 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sayfa Hergün Son belediye İntihablarının manaları v.. Yazan: Muhittin Birgen n ki üç gündenberi gazetelerde son be- lediye intihabları münasebetile bir takım yazılar yazılıyor. Bu yazıların itti- fak ettikleri bir nokta var: Her tarafta halk, erkek ve kadın, intihab işlerine alâka göstermiş ve sandık başına gidip reyini vermiştir. Neşredilen rakamlara bakarak memnuniyetle kani olabiliriz ki bu defaki intihab, Türkiyede yapılan be- lediye intihablarının, halk alâkası bakı - mundan, vasıl olabildiği en yüksek dere» österiyor. İaşe bize derin bir ferah ve memnuniyet verirse haklıdır. Halkın in- tihab işlerine bu derece alâka göstermesi cidden çok iyi bir şeydir; Teylerin hep Halk fırkası etrafında toplanması da ay- rıca göze çarpacak bir iyiliktir. Bunun için, belediye intihabları mevzuu üze - rinde biz de söze karışmak ve küçük bir tahlil yapmak istedik, ve Bu memlekette hâlâ bir takım insanlar ve bilhassa münevver insanlar vardır ki «bunlar hâlâ Fransız ihtilâlinin etrafa saç- tığı fikirlerin tesiri altında yaşarlar. Na- mık Kemalin «Barikai hakikat müsade - mel efkârdan çıkar» cümlesile ifade etti- Bi bir ibtilâli kebir fikrine göre, fikirler arasında bir çarpişmr olmaksızın yapı - lan bir belediye intihabının manası yoktur, Bu nevi, nazari hürriyetçiler ve nazari politikacılar - bunların mikdarla- rının günden güne azaldığını memnuni- yetle kaydetmeliyiz - son intihabların heticesine karşı gülümsiyerek omuz sil- kebilirler, fakat hakikat, bizce asla öyle Barikai hakikatin müsademei efkârdan çıktığı hikmetini, bu satırları yazan ka- lem de vaktile pek çok defa tekrar et - mişti. Bu söz, karşı karşıya geçip nazari bir felsefe münakaşası yapan iki filozof arasındaki münazıra için çok doğru - dur. Fakat, müsademel efkâir denilen hâdise, on sekiz milyon nüfuslu bir ce - miyet kütlesi içinde vukua geldiği 7a - man, bundan'hakikat şimşeğinin değil,| belki de fesad ateşinin çıktığını filler ve binbir misalle gördükten sonra, bu na - zari hikmeti, bu şairane bir teşbih ile Made edilen boş felsefeyi bir daha tek - rarlamıya töbe etmiş olanlardan biri de ben oldum! Bilhassa bu 18 milyonluk nü- fus kütlesi, Fransız ihtilâlinin içinden geçtiği terbiye tekâmülünün devirlerini tanımamış olursa, onun fikirleri arasında vukua gelecek bir müsademenin bu memlekete kaçı malolduğunu biz yaşta bulunan insanlar pek güzel görmüşlerdir. Bizi birbirimize düşman eden bir müsa- demeden çıkacaksa, bu barikai hakikatin yerinde oturmasını ve bizim için rahatsız olmamasını tercih ederim. Türk milletinin, yani 18 milyonluk kütlenin ferdleri arasında her nevi çar - pışma yasaktır, ayıbdır ve manasızdır. Çünkü milli bir yükselme, çarpışmaların değil, ancak sevişmelerin, birleşmelerin ve birbirine sarılmaların eseri olabilir, Fikir çarpışmalarını bir oda içinde, na - zari bahislerde, iki kişi karşı karşıya ya- parsa, bu zekâ için güzel bir spor olur; fakat, memleket meseleleri etrafında va- tandaşlar arasında, araya ihtiras ta ka- rıştırarak yapılan çarpışmalardan yalnız İltne, fesad, ayrılık ve parçalanma çı - kar ki bu da, ekseriya bir milletin parça parça olup dökülmesine kadar gidebilir. Bu bir spor değildir, bir âfettir. * Şu halde, son intihabların neticelerine bakarak şu mülâhazaları memnuniyetle p büyük bir alâka göstermiştir. Bu alâ. kanın içinde biraz moda duygusu bulu - nabileceğini kabul etmiyecek kadar her şeyi pembe görmeğe meraklı değilim. Fa- kat, gösterilen alâkanın hattâ yarısı şuur- Iu olsa dahi ben gene sevinirim. Çünkü, bu memlekette dün bu samimi alâkanın onda biri yoktu, Demek oluyor ki millet içinde, milli bir hayat duygusu şu son on beş sene içinde çok, hem de pek çok artmıştır. Buna şükretmeliyiz. 3 — Reylerin hepsinin de Halk fırkası namzedleri etrafında toplanmış olması da beni ayrıca memnun eder. Beni memnun eder; fakat, eminim ki, hâlâ Fransız ih- tilâlinin koyduğu yerde otlıyan nazari Resimli Makale: İ Yapılan hareketi unutmamalısın. Hayır, yeni bir Silâh değil, Fotograf makinesi! Resimde gördüğünüz bir mitralyöz ve- yahud her hangi bir yeni topun nam - (Jusu değildir. İki İngiliz askerinin kul - İlandığı ve korkunç bir silâh intıbaını ve- ren bu makine, bir fotoğraf makinesi - dir. 'Tayyarelerden alınan fotoğraflar için kullanılan bu makine, bildiğiniz alelâde fotoğraf makinelerinden çok farklıdır ve tamamen ayrı bir makanizme ile işle - mektedir. hürriyetçilerin bu işten hiç memnun ol- mıyacaklarından da şüphem yoktur, On- lar derler ki: «Başka bir fırka yok ki hâlk ona rey versin?» Hayır, iş böyle değildir. Başka bir fır- ka, filhakika - ve çok şükür - yoktur; ancak, Halk fırkasını beğenmiyen ve ona rey vermek istemiyen bir vatandaşı da zorla rey vermek üzere intihab sandı- ğınım başına götüren bir kuvvet olmadı- ğına göre, vatandaşlar eğer Halk fır » kasına itimad göstermeseler ve ona rey vermek istemeselerdi, sadece âlâkasızlık ve istinkâf yoluna gidebilirlerdi. Madem ki rey vermişlerdir, demek ki bunu isti- ye istiye, seve seve yapmışlardır. * Bu iki müşahede bize şu neticeyi veri- yor: Halk rejimden memnundur; halk, milli vazifesini ifa hususunda gösterdiği alâkanın yüksekliği derecesinde milli varlık şuurunu idrâk etmiştir. Her iki netice de bizi ne kadar memnun etse ye- ridir; çünkü bu, bir taraftan bir şuur, diğer taraftan da birlik, ittihad ve toplu- luk ifade ediyor. Dünkü makalemde on beş yıllık cumhuriyetin bize temin etti- Bİ istikrardan bahsederken her ilerleme. nin bir istikrar mahsulü olduğu nokta - sında ısrar etmiştim. Bugün de ilâve ede- İSTER Etyemezde vukua gelen bir tramvay kazasi bir yavrunun ölümüne sebeb oldu. Hâdisenin tafsilâtını anlamak için şeh. fimizde çıkan gazetelere ayrı ayrı birer göz atınız. Birincisinde şu cümle yazılıdır: — Çocuk Etyemezde tramvay yolundan giderken Yediku- le « Sirkeci tramvayı birdenbire köşeden çikarak biçareye çarpmıştır. İkincisinde ise söylenen başkadır: — Çocuk Etyemez istasyonundan tramvaya bindi, tram- İSTER Sana tenalık eden her hangi bir şahsı attedebilirsin, fa- kat fenalığın bir daha tekerrür etmesini SON POSTA istemiyorsan (o bulunabilir, fakat yenlerin de bulun. Cm gil i Hergün bir fıkra İzamiden çıkmalarını beklerim Bir tabip meraklısı, meşhur bir peyzaj ressamma bir tablo iwmarla- mişti, — Tabloda bir köy cemii görüne - cek, camlin önünde de bir kaç köylü olacak. Peyzaj ressamı, insan tesmi yap - maktan haşlanmazdı. Köy camiinin resmini yaptı, tablo meraklısına gö - türdü, Tablo meraklısı: — Olmadı, dedi, ben size camiir. önünde bir kaç köylü bulunacak de « miştim. $ Oo — Köylüler camide oldukları için i göremiyorsunuz. ; Meşhur ressam, tablo meraklısını : ikna ettiğini sanmıştı Fakat tablo Holandanın Amsterdam (şehrinde, münhasıran kadınlar tarafından idare e dilen ve müşterileri de yalnız kadın olan bir banka vardır. On sene evvel kurulmuş olan bu ban- kanın mali muamelâtı o kadar inkişaf etmiştir ki, şimdi Lâheyde bir şubesi de açılmış bulunuyor. Kadınlara mahsus olan bu bankayı ku- ran kadınlar cemiyetinin gayesi, gerek iş hayatına atılmış hemcinslerinin, ge - rekse ev kadınlarının mali sıkıntılarını hafifletmek ve erkekleri cinsi lâlitin pa- ra hususundaki mahremiyetlerinden uzak tutmak olmuştur. Müessislerin gayesi tamamen tahakkuk etmiş ve çok iyi neticeler alınmıştır. Ancak şuraşını kaydetmek lâzımdır ki, bankacılık hayatında temayüz eden Fe- lemenk kadımları, pek çabuk koca bul - makta ve vazifelerini terketmektedirler. meraklısı, tabloyu dade etti: — Tabloyu almak için pek acelem yok, dedi, köylülerin camiden çıkma - larını beklerim. 7 — ——— yim: Her istikrar, ancak karşılıklı bir vatandaş sevişmesinin, bir milleti bir fikir ve bir hedef etrafında toplıyan bir meli #ttihadın ve millt bütünlüğün eseri olur. Belediye intihabatı gösterdi ki Türkler, birbirlerine sarılmış bir helde yaşıyorlar! INAN, Muhittin Birgen İSTER olduklarını gördü. di, ayağı kaydı. Te İİİ Yalnız kadınlara mahsus bir banka Dost sözleri. — — Affet ve unut, diyenler arasında çok samimi insanlar fenalığı tekrar etmek için firsat bekli- abileceklerini hatırdan çıkarma, SÖZ ARASINDA İngiltere kadınları İtfaiye teşkilâtında Kullarılacaklar istihdam edileceklerdir. İngiliz kadınları yalnız orduda değil, İlin son : itfaiye teşkilâtında da yardımdı olarak | günün içinde dört kilo zayıflamış imiş! Sözün Kısası Gözleri açılan kız Vesaire.. E. Talu r edi yaşında iken gözlerinin nurunu ansızın kaybeden bir kız on beş yıl bu vaziyette yaşadıktan sonra yeniden görmeğe başlayınca dün“ ya evine girmek istemiş. Bu arzudan daha tabii ne olabilir; değil mi? Lâkin bu kızcağızın seçtiği koca nasıl bir adamdır, biliyor musw İnuz? İki gözünden kör! Buna şaşmamalıyız. Ve bu çiftin bahtiyar olacağından da asla şüphe et memeliyiz. Zira dünyada, &örlüğün bazan en büyük nimet olduğunu kendi nefsinde tecrübe eden genc kız her şe- ye ezelden göz yummağa mahküm bu» Yunan bir kocanın, âlemde en bahtiyat bir koca olacağını düşünmüş ve bu iz divaca öyle karar vermiştir. Gözleri a« çalan kız, körden 'başkasile evlenir mif Ve eğer o, sağırlığın da faydalarını denemiş olsaydı, o zaman hem kör, hem de sağır birisini intihab eder, öm“ rünün sonuna kadar, şüpbesiz ki, bü- tün evli kadınlardan daha mes'ud olür- du! * İngilterenin Kent eyaletinde iki genç kız, iki hemşire varmış ki, 30 yıldan“ beridir öânnelerinin dizleri dibinden ayrılmıyarak, bir kerecik olsün sokağa çıkmamışlar. Bu asırda böyle kızların mevcudiye ti inanılır keyfiyetlerden değildir. Hem, bu asırda demek de doğru mü ya? Rahmetli Nasreddin Hocanın za“ manında (bile bu çeşid anka kuşlarının nadiratlan olduğunu şu fıkra bize pe£ güzel isbat eder; Hocaya bir gün demişler ki: — Hoca! Senin karın sürtük oldu, gitti. Tanrının günü, sabahtan akşama kadar ötede, beride geziyor. j Hoca, şüphe eder gibi başını salla « ve: — Yalan! demiş; eğer öyle olsaydı, bir gün de bizim eve uğrardı!. * İngiliz Başvekili, - haydi, bir imi da ben ortaya atayım! - Bay Çembö- Prag görüşmeleri esnasında, 10 Bunu, göğüslerinin iriliğinden, kak Resmimizde itfaiye enspektörü bu teş- | çaların dolgunluğundan, ve yahuci ki kilâta alinacak olan kadın namzedleri| Kollarının kalınlığından derde düş“ gözden geçiriyor. müş züppe bayanlar sakın haber alma“ sırlar! Derhal, entrika çevirip devlet Alcatraz hapishanesindeki lerin aralarını bozmağa, sonra da gen mahkümlar hukuk tahsil ediyorlar... onları barıştırmak için tavassut etme ğe kalkışırlar. Çünkü zayıflamağa karar vermiş © lan kadın kısmının, » kocaların yüzde Alcatraz Amerikada San Fransisko| a ycanını işhad ederim » geri duracağı şehri karşısında bulunan bir adadır. Bu hiçbir tedbir yoktur. adada bulunan hapishane çok meşhurdur. Ada yalçın kayalarla çevrili ve deniz dai- ma çok dalgalı bulunduğundan bu ha - pishaneden firar etmek imkânsızdır. Dünyayı ateşe bile verirler! * Londrada, bugünlerde türiyen kadın şapkalarına «Sulh şapkası» adı verik Burada bulunan mahkümlardan biri! miş. günün birinde hapishane müdürüne mü. racnatla hukuk kitabları ister. Müdür de arzusunu is'af eder. Mahküm kitabları tedkike koyulur ve bu sayede kendi da » Yasının yeniden rüyetini ister. Bu dava neticesinde de beraet kararı alır, Bu hâ- dise hapishanede büyük bir alâka uyan- dırır ve mahkümların büyük bir kısmı hukuk tahsiline koyulurlar. Bu tahsil tam üç sene sürer. Mahkümlardan otuz beşi kendi dosyalarını tanzim ve ihzara muvaffak olurlar, Bu 35 mahkümun da- vaları yeniden rüyet edilmek üzeredir. Birdenbire, bu türlü tesmiyenin sor Çekoslovakya hâdiselerile alâkadar ol- duğu zannedilirse de hakikat böyle dex ğildir. Malümâur ki birçok karı - koca kav” galarının saiki bayanların bitip tü” kenmek bilmiyenelbise, manto ve Sa“ ire iddialarıdır. Kurnâz kocalar ise ekseriya bu kabik, davaları tatlıya bağlamasını bilir, vel bazan da bir şapkaya karılarını sull” ederler, İşte bu şapkalar o hevi şapkalardın Ve onun için de bunlara «Sulh sapka“ Şimdi hapishanede görülecek bir disip-|lâri> denilmiştir! lin hüküm sürmektedir. En azılı, en hâ- şarı mahkümlar şimdi başlarını kitab - lardan kaldırmamaktadır. İNANMA! vay kalktıktan az sonra arkadaşlarının arka arabaya binmiş birinci arabadan ikincisine atlamak iste- kerleklerin altma gitti. Üşenmezseniz okumaya devam ediniz, ayni vak'anın di. Bunları okuduktan gerlerinde de birer başka türlü anlatıldığını görürsünüz. sonra bu vak'anın İstanbulda olduğuna ve bu gazetelerden yanlış yazanların da İstanbulda çıktık- larına: INAN, İSTER INANMA! ma my Takas tedkik komisyonu toplandt Takas tedkik komisyonu dün öğleğeN sonra Türkofiste müdür Cemal Ziyanım başkanlığında bir toplantı yapmış, bir, haftalık takas muamelelerini tedkik gts” miştir. Bir yaralama iddiam Taksimde, Keresteci cokağında otursa Hasan isminge biri, zabıtaya omüracasi ayni evde oturan Halid ve metresi taratın“ dan dövüldüğünü ve yaralandığını iddia 6“ Hüdke etrafında tşhikikata başlanınığ “ tar,

Bu sayıdan diğer sayfalar: