Saştk ; « — PEMBE KORD aa. Yazan: Muazzez Tahsin Berkand #HEEElliz gammerin dudakları birdenbire tit-| O halde sevgi de bir başka hastalık değil , rengi soldu, elinde tuttuğu kitab| mi? Her kıskandığımız kimseyi belki de ük bir gürültü ile masaya çarpıp ye-| sevmiyebiliriz; lâkin her sevdiğimizi kıs« uvarlandı. kandığımız muhakkaktır. emek beş senedir körükörüne emni-| Buna, Reşidin tok ve sakin sesi cevab ettiği kocası önu aldatıyordu. Genç | vermişti: m büyük bir helecan içinde tekrar| —. Ben de sevenlerin az çok kıskandı- uğa oturdu ve kocasımın yazihânes-| ğına inananlardanım. İnsan tam mana- çekmecesini açtı. İşte, aldatıldığını,| sile benimsediği bir kadının başka bir al edikliğini, sevil iğini gösteren | erkek tarafından fazla iltifatlara maruz id orada, iki ince kâğıdın arasında kalmasına bile tahammül edemez, değil üyordu. Bu, pembe bir çarmaşır kor: ki onun kendisinden başka bir ı idi. sevdiğini hissetmek... uammer bu ipekli şeridi eline ala-| Reşidin bu sözlerini keskin kahkaha- uzun uzun baktı. Cinsi ve rengi gü- gile kesen, Muammerin öz kardeşi Ner- i.. mutlaka iyi giyinen zengin bir ka- min olmuştu. b ald olmalıydı. Fakat kime? Bunu | - — Yaşa enişte... Ben de her zaman ab- keşfedebilse! |lama bunu söyler dururum. Bir kadın da H üç dakika içinde hayatı ve hisleri şevdiği erkeğin başka kadınlara yaklaş- st olmuştu. Keşki yazı odasının tozu- | masını değil, onlara iltifat etmesini, hat- alırken kocasının sına hiç yak- tâ, hattâ bazan vazile lelâ asaydı! Fakat bu na; ? komplimanları yapmasını bile hoş gör hra, aralık çekmenin i: mez. Ne diyorum, hoş görmez de söz mü? bu pembe kordelâyı gördüğü halde| Sevdiği erkeği kıskanır. u eline alıp bakmamasının da imkânrı | —Ablamla her zaman münakaşı eder mıydı? dururuz. O, bir kadının emniyet ettiği fuâmmer mütecessis bir kadın değil-| kocasını kıskanmadığını, bense, seven Yanhanenin çekmesi her vakitki gibi| bir kadının her zaman itimadsız olduğu- alı olsaydı, acaba içinde ne var? diye |(nu ve gözlerini kocasının harekâtından u açıp bakmak aklına gelmiyecekti. | ayıramadığını iddia ederim. lekim şimdiye kadar böyle bir şey yap-| — Sen ona bakma Nermin? Muammer İmıştı da... Fakat pembe kordelânın | müstesna bir hilkattir. Onun beni sevdi- mu gördüğü halde buna ehemmiyet | ğine itimadım olduğu kadar 0 da bana emesi, onun kocasını zerre kadar | inanıyor; bu sebebden karı koca başbaşa mediğine, ona ald hiçbir şeyle alâka- rahat ve sakin yaşıyoruz. olmadığına delâlet etmez miydi?| — Birbirinizi kıskanmadan mı? buki o, Reşidi seviyor, temizi sakin,| - — Benim bazı huysuz'uklarım olmu- di ve patırdısız bir sevgile seviyordu. | yor değil amma, o kıskanmıyor ve pek ç kadın acile yanan gözlerini elle-|iyi ediyor. Çünkü benim gibi öyle yazı- örterek dirseklerini masaya dayadı.|hanesi arasında yaşıyan adamın kıska« asına karşı olan duygusunu düşünür-| nılacak nesi olur? gözünün karşısına, on beş yirmi gün| Alçak adam! Demek bu sakin sözler rel bir gece arkadaşi karısile alaydan başka bir şey değildi.. ikleri saatler gelmi, demek onun kendisine olan — itimadıma konuşulan sözleri işitir gibi - |güyenerek bunu suiistimal etmiş, Muam- İşte Macid, sigarasının dumanlatını | meri aldatmıştı öyle mi? lızlara doğru üfliyecek başını şezlen- | Fakat kiminle? Acaba kiminle? dayamış, şu sözleri söylüyo: Genç kadın gözlerini açtı. Kalbinin - Seven mutlaka kıskanır, Bu, kadın | üzeri bir yılanın dişleri arasında sıkışmış va erkek için sarsılmaz bir tablat ka-| gibi sızlıyordu. Kıskançlık bu muyâu sudur. Siz şimdi ku çlığın bir has- | yoksa? & olduğunu ileri iniz; belki...| Demek kendisinden birkaç yaş küçük — Af edersin! Hiç bir yeri de boy - dam. Adam vurmamışım, para do - |a ndirmamişim. Durup dürür iken adamı mapusa - nee tıkarlar hiç? Nerede — görül - müştür? — Bilatsız tre- ne binmek suç e zeaR n ür üaü a değil de nedir? |değil Bu adam yol- — Anaforcu ço-|cuları sayıyor, yer- cuklar gibi tram-|leri kontrol ediyor. v asılmışım? Badiheva — gidoorsam,| Takvor — cevab mpanyayı zarara düşüreyim deyi de- | verdi: param olmadığı içindir. — Sanmam. Bi - — Paran yok idiyse, binmeyeydin. |zim öteki herif ya le derler. trene” olurmuştur, — Kijm deecek? Göreyim! Ben bu| ve lakin görünmo- ne oturmak için arzual etmemişim..|or.. yahud — ki tren vesim de yoğudu ki, müstakil otu -| kalkarken buna ta - nm. Ben İsviçerya'dan Parize gide-| ümat vermiştir. 'dim. Sözüm bundan — dışarıya ana Bu faraziyeler - mı gibi mecramı değiştirmişler ise,| den en doğrusu il - sayet neden bende olsun? Tabfidir|ki idi. Memur, fil - ben de sağa sola bulaşacağım. Bu -| hakika trene son da n günahı beni başka tarafa sefk e-|kikada yetişmiş idi. vin boynunadır. Müteakib ilk istas - — Sen hâlâ bu kafay: kullan. Baka-|yonda da - telefona 1 bu lâkırdıları dinletebiliyor mu -| koşmuş, Gurabi e - ı? fendi ile arkadaşla- — Mis gibi de diğnettiririm, — Hem zaten sana göre hava hoş,|sup ettirmek emrini almıştı. Şil mi? Ceza da alsalar, senin cebin- Vakit geçtikçe bizimkileri uyku bas- 1 çekacak değil, Onun orasını düşü- | tırıyordu. Karn; fena halde acıkan To- yek benim. rik, bir iki durak yerinde — pencereye — Pardon! Ben cenabının - hisabına | koşmuş, simid filân aramıştı. Bönlüğü edeceğim. Sana da para verdittir-| ve dil bilmezliği hasebile, sandviç, bi- m, Sen beni ne sanmışın? ra vesair yiyecek gezdiren — satıcılara Bu sırada, kondüktör kapıyı açtı ve| seslenememiş, yahud ki seslendiyse de tiye baktı. Dördü de onun bilet sor-| duyuramamış olduğundan, ümidini ke- sını bekledikleri halde, o kendileri-| serek kapının dibindeki köşeye çörek- saymakla iktifa etti ve: lenmişti. — Gut.. gut! Takvor da onun karşısında paltasu- diyerek, çekildi. nun yakasımı kaldırıp yüzünü hava ce- Takvorla Torik hayretle bakıştılar. | reyanından koruduktan sonra tatlı uy- ndüktörün bu hareketini izah &de -| kuya dalmıştı. yorlardı. Torik: Gurabi efendi kendi tabirince «me- — Galiba, dedi, asıl kondüktör bulşakkı seferiyeye mütehammil» değti - —- SÖON POSTA wr “Son Posta,, nın Hesif AA ĞNDDK K î EL olduğu halde Nerminin bu husustâki tec. İidi? Erkeklere inanmak caiz — değildi. Hattâ bu erkek Reşid gibi temiz, namus- lu ve itimada lâyık gibi görünen bir a- dam olsa da... Pembe kordelâ şimdi onunla alay edi- yor gibiydi: — Zavallı Muammer, beş senedir ona inandın ha! Halbuki daha evlendiğinizin İilk aylarında Reşid seni aldatmağa erkeği | Jamıştı; evve hiç ehemmiyet vermeden daha izdivacı- nızdan birkaç ay sonra gönlünü eğlen- dirmek için bir iş seyahati bahan rek seni bırakıp bir ay kadar Av gitmemiş miydi? Ya daha sonraları? Senin Bi |bulunduğun zamanlar bazan vapuru ka- çırdığını, mühim bir işi olduğunu tele- fonda söyliyerek İstanbulda kaldığ muyor muydu? Sen, zavallı toy kızım, onun © geceleri Şişlideki apartımanda kadada yordun; halbuki o, işte benim gibi pembe İkordelâlar peşinde dolaşıp dururdu. miyerek yerinden kalktı, ağır ağır pen- |cereye yaklaştı. Bütün varlığı derin sici ve kırıcı bir ıztırab içinde kıvran. mağa başlamıştı. Hayatımı ilk defa 0- larak kısk bunu en şedid bir acı gibi bütün benliğin- de duyarak — Demek Nerminin hakkı varmış, ere |keklerin en iyisine bile itimad edilemi« yormüş. titriyordu. Bu gözleri bilâihtiyar yüksek sesle ve mendilile gözlerini silerek mırıldanmış- tı. Ayni dakikada arkasında bir ses duy- du: — Bana da mı | Genç kadın lenbire başını çevii Karşısında kocası vardı ve bu sözleri |söyliyen de o idi. Bir saniye, gururu ga- lebe ederek gözyaşlarını Reşide memek için çırpındı, fakat bu v ammer? |beklenilmedik bir felâketti ki az- | la tahammül etmesine, ncısını içine göm- mesine imkân olamazdı, Başını kaldırdı; gözlerini koc: SON anan hilekâr, aldatıcı ve Gurabi Efendi entariyi giydikten sonra peykenin üzerine tünedi. rının tren paralarını Hamburgda mah-|di. Evinde, giyimli oturamıyan bu a -|dı. Bir iki dakika sonra cama yapışan damın hele giyimli uyumasına imkân yoktu. Zorla değil a, hasta oluyordu. Kompartimanda yabancı olup ol - madığını bir daha iyice tedkik ederek, usulcacık yerinden kalktı, tepesindeki fileden kendi bavulunu indirdi, açtı. İçinden yollu basma enlarisini, dilimli Z şopıtik terliklerini ve kolsuz 'sini çekti, çıkandı. — Destur! deyip, olduğu yernde tepeden tırna - ğa soyundu, kalın fanilâsının ve uzun paçalı pazen dönunun üzerine bunları Beçirdi, tahta peykenin üstüne tüne - di ve bağdaşını kurdu.. — Oooh! Dünya varmış!. Yeasemin çubuğunun ucuna — taktığı rübesi daha kuvvetli idi; demek o haklı| geçirdiğini zannederek sakin sakin uyu-| Genç kadın daha fazla tahammül ede- | Birincit-3' 4 1 | Baş, Diş, Nezle, Grip, Romatizma, | Nevralji, kırıklık ve bütün ağrılarınızı derhal kes2r. EEAN — GN İcabinda günde 3- kaşe alnabilir. MERE NN Devlet Demiryoiları va imanları işletmas' Umum idaresi iâ ları | — 9 uncu İşletme Müdürlüğünden: | — İstanbul - K. Çekmece Banliyö kısmı kış tarifesi 15.X.1938 tarihinden itibaren mer'iyet mevkiine gireeektir. Ceb tarifeleri gişelerde salılmaktadır. Fazla tafsilât için istasyonlara müracaat edilmesi rica olunur. AAA K (7408) Bütün Ağrıları Geçirir. İriyakâr gözlerine dikerek haykırdı: |tim... Hem nasıl? Bana atd bir kordelâ — Alçak! |parçasını gelişi güzel eniştemin yazıha- Genç adam birdenbire şaşırmış, bir a-' nesinin çekmesine bırakmak suretile... ni açıp bir şey — Kardeşinin bu sözlerine cevab verecek y dan odenin içi| kuvveti bulamıyan Muammer, şaşkın ve kıvrak ve şakrak bir kalıkaha ile doldu: perişan gözlerle kocasına bakıyordu. O- — Oyunu kazandım enişte; elbisemi is- nun bu şakanın ağırlığı altında sarsıldı- terim. —. |gğim anlıyan kocası yaklaşarak elini tut- Ayni dakikeda Nermin içeriye girdi.| ty: Elinde, bir saattenberi Muammeri üzen | peinbe kordelânın bir parçasını tutarak çe ;.,M_k“bı, BAA b ağa yüklüşkü Fakat Muammer titiz ve sinirli bir ha- — Geçen akşamki konuşmadan sonra| Feketle elini kurtarmıştı. Başını eğerek eniştemle bahse giriştik: O, ne olursa ol-| Kapıdan çıkarken Nerminle Reşid onun itimad edeceğini, ona ku_. yavaş e bu sözleri mırıldandığını duy- slamıyacağını 1d. | dular: ti nedenberi sakin ve| — Bum kavgasız geçen hayatınıza rağmen — bir|bu zeh gün, hattâ bir saat içinde senin ona olan | Âti dım gerilemişti; fakat — Karıcığım! u niçin yaptılar? Benim içime niçin damlatlılar? Bahçedeki korkuluk ağı even bi il il ene rağmen seven bir | Çeviren: Faik Bercmen beble nasıl kıskanç> | birden isbat et- İsana çevrilmiş, y lar, | İfakat hanım bu kabil ikazlara mu tavaat etmeğe alışık olduğundan der - hal mantosunu giymiş, baş — örtüsünü yüzüne indirmiş ve başını öte yana ço virmişli, Bunun da kâr etmediğini görünce |Gurabi efendi 'Takvora müracaat etti HEL L - —. Baksai âİ | Bu ahati ka- sigarayı da sıeşlîye—; pinin önüne ne diye birikti, öyle? rek, tam keyfini ça-| — Takvor, Gurabi efendinin kıyafel tacağı sırada per -| değiştirdiğinin farkında olmadan, aç - delerini — indirmeyi| tığı gözlerini kapıdan tarafa çevirdi. akıl etmemiş olduk-| —— Sahi, dedi. Hepsi de buraa bakoor ları koridora ba -| Maymon oöyroor bunda? Yoksam adam # kan pencerenin ö -| görmemişlerdir hiç? nünde bir. genç Ve, hiddetle elini sallıyarak, orada kızla bir delikanlı| kilete: «Çekilin!» işareti verdi. Fakat peyda oldlular. çekilmek şöyle dursun, bir kahkaha - Bunlar — içeriye,|dır koptu.. sağa sola kaçışır gibi ya - önce gelişi güzel bir| panların yerine bu sefer de başkaları nazar fırlattılar,. Bul kaim oldu. ) bakış, acib kıyafe - Bunun sebebini bir türlü anlamı - tile Gurabi efen -| yan Takvor Toriği de dürtüp uyandır - diye takılınca dik -| dı, kate inkılâb etti. — Bak kim neler oloor! dedi; kapi - !kkldecm yüz-İnın önü Baklahoran panayırına dön - lerini yapıştırmış -| müştür. Nerede ise onlara uyup, kori- lar, birbirlerile, gü -| dorda çığırtkanlığa çıkacağım. Bu ne lerek, söyleşiyorlar-| işdir, 20? Aceb neye bakoöorlar? Torik de baktı, gördü... içerledi. kafaların sayısı üç.. sonra döri., beş ok| — Hay aydlar, hay! — diye bağırdı du. Bitişik kompartimanlardan, bura -| Şenlik görmemişler. Ulan, defolun o da seyredilecek bir garibe bulunduğu -| radan, kandillerini üfürdüğümün har - nu duyanlar dışarıya fırlıyorlar, ka -| boları! pının önüne birikiyorlardı. Bu tekdir de vız geldi.. kahkahalar Kendi vaziyetinde hiçbir fevkalâde-| ayni gevroklikle çınladı. Bu aralık, &e lik tasavvur etmiyen Gurabi efendi ise,| yircilerden bir tanesinin şahadet par- bu arsız ve mahlükların ne gö -| mağını uzatıp da içeriyi göstermesile, zetlediklerini anlamıyarak onlara, a - / başını geriye çeviren Takvorun ağzı 8- rada bir araladığı şişkin gözlerile bön'çık kaldı. Gurabi efendiye hitabla: bön bakmakla iktifa ediyordu. — Zo, bu ne hiyettir? dedi. Kendini Bir aralık, bu mütecessis nazarla -| Üsküdarda sanmışın? Yevropanın gö - rın karısına matuf olduğunu zum ede- | beğinde bu hiyet ile oturulur?. rek ona ihtarda bulundu: Gayet tabil bir hal Ile, Gurabi efen- — Yahu! yabancı diyardayız diye| di cevab verdi: sen de fazla açılıp saçılıyorsun, Azıcık| — Ne varmış hevetimde? Tertemiz. derlen, toplan.. baksana, bütün gözler | sakız gibi entari! — (Arkası var) N ecek gibi bakıyor - lardi gırış bunli eşkir yata müş rındı serle de &