Pazarlıksız satışın ilk -| gününe aid intıbalar (Baştarafı 1 inci sayfada) Pazarlıksız satış mecburiyeti, rekabeti tahdid etmek veya kaldırmak yerine, bilâkis, fiatların ilân edilmesi suretile, o- nun faydalı bir şekilde tnkişafını temin | masınlar. Pazarlık yasak.. edecektir. Pazarlıksız satış kanumunun tatbikine dün sabahtan itibaren geçil «| yaptığı gafı tamir etmek için yüksek Miştir. * Bir kaç gün evvel dükkân ve mağaza-| alıyorum. Üç metresi kaç lira? lara uğryanlar dükkân seahiblerini el - lerinde matbu birer kâğıdla kasa bı:mı—I da bir şeyler ezberlemekle meşgul bul - makta idiler, İstanbul belediyesi pazarlıksız satışın ne şekilde yapılacağını, hangi eşya ve| yiyeceğin bu kanunun çerçevesi dahiline gireceğini gösteren izahnameleri — birer birer esnafa dağıtmıştı. Esnaf, müşterisiz kaldıkça, öğle yemeği paydosu yaptıkça, fırsat buldukça bu izahnameleri ellerine almakta, okuyup ezberlemekte idi. Belediye mürakibleri, zabıta kuvveti esnafın bu alâkasını görerek ferahla - Mmış, kontröllerde müşkülâta tesadüf et- miyeceği zehabına kapılmıştı. Fakat ka- nunun tatbikine geçildiği dün sabahtan itibaren iş hiç te öyle olmamıştır. Sirkecide bir tuhafiye mağazasında Sabahın daha erken saatinde Sirkecide bir tuhafiye dükkânına giren belediye Memurları hayretle karşılaştılar. Mağa- zadaki eşya üzerinde bir tek flat etiketi bulunmamakta idi. Hayretini gizlemiyen | belediye mürakibi mal sahibine sordu: — Bu ne hal, hani senin etiketlerin? — Bana, dükkânına etiket koyacaksın diye kimse gelip söylemedi ki... — Sen, kanunu okumadın mı? Muhaverenin kızışacağını anlıyan di - ğer belediye mürakibi cebinden kanunun izahnamesini gösterdi ve o maddesini o- kumağa başladı, Neden gonra yanlışlığın farkına varan dükkân sahibi alelâcele otiket aramağa başladı. Bu suretle dükküâna pazarlıksız ıd.ı:; ancak dün öğleden sonra girmiş ol- u, Etiketler Bazı dükkânlarda acemilikten mi ola- cak, yoksa alâkasızlıktan mı? Bilemeyiz, eşyanın Üzerindeki etiket biraz uzaktan farkedilemiyecek kadar ufaktı.. bunlara da göz yumulmadı.. Mal sahibi büyük ce- samette etiket bulundurmağa davet e dildi. Bir manifatura mağazasında Bir manifatura mağazasında şöyle ko- buşulmakta idi. — Bu pardesü kaça? | Mal sahibi: — Yirmi 1liraya.. — Daha aşağıya olmaz mı? — Olmaz.. — İskontosu filân?.. — Olmaz bayım, pazarlık kalktı. Bizi Teıg!ht.ırhr Avaz avaz bağırıyordu: Cezaya mı çarptıracaksınız. _—cımm,uıımhkyıvır.buıpude— #üyü yirmi liraya almış olayım, fakat size ©n sekiz lirasını peşinen vereyim.. iki li- ra da borcum olsun.. — Ben siği tanımam ki bayım?.. — Gene sen beni tanıma,, pazarlık et < pazarlıksız satışa tâbi dükkânları gez - Meden senden pardesi alacağım ama, on mişler, teftişler yapmışlardır. sekiz Tira vereceğim.. İşin lâstikli tarafı, aklın ermedi mi? İçten pazarlık Mal sahibinin aklı yatmış gibi amma | *” Süreyya çok memnun görünüyordu: Yöyle kendisini hileye davet eden müş - teriyi bir aşağı, bir yukarı süzdükten son-| V© Pügünden itibaren tatbik ediliyor.. u- Ta, içinden geçirdi: — Ya bu müşteri bir siyül polis memu- Tu veya belediye mürakibi ise., beni, zor- İa hileye sürüklüyor. <Bvet, razı oldum> dersem, hemen Tesmi vaziyetini takına - tak, beni eezaya çarptıracak.. hani tek- lifi pek ehven Tn gürlemi geliyor * Miyayım... B e N Müşteriye dönen mal sahibi: dükkâncıyı dükkândan arkadaşlarıma: —Bu lerle dan sanra dedi. —:!M'deanohn. daşı Önlerinde bir kaç — Bu malı Müşteriler bizi yola getirecek!. ancak içlik- gçeşid kumaş: üzerindeki etiket fiatından !ıek-ıı kimselere emir verdik..» Olmaz, pazarlık yasak.. Müşteri| — daha aşağısına bana vermiyecek te kime vereceksin? Öteki: — Sus, memurlar dolaşıyor, sesini duy- Etrafına bakınan arkadaşı biraz evvel sesle: — Bu kumaşı üzerinde yazdığı fiattan | — Metresi dokuz buçuk - liradan Üüç| metresi yirmi sekiz buçuk İira eder.. — Âlâ.. Senden üç buçuk Hra alacağım vardı.. Al şu yirmi beş lirayı.. Ödeştik mi? «Öyle ise başka dükkâna giderim» Mahmudpaşada bir çantacı Gükkâm, ufacık dükkâninın duvarları mekteb çantaları ile donanmıştır. İhtiyarca — bir kadın, torununun elinden tutmuş, dük - kâna girdi ve: «— Çocuğu yarından sonra mektebe başlatıyoruz. Yükte ağır, pahada hafif, ucuzca bir gçanta istiyorum. Torunum ök- süzdür, mahzun etmek istemem.. Dükkân sahibi üzerinde etiketleri bu - lanan bir çok çeşid çantayı ihtiyar müş - terinin önüne serdi ve fiatlarını ayrı ay- rı söyledi. Her çantayı evirip çeviren ve gene her çantayı tedkik ederken toru - nunun bu husustaki fikrini almasını u - nutmiyan nine, dükkânın tekmil çanta - larını yere indirdikten sonra birinde ka- rar kıldı ve flatını sordu, — Bu kaça? Dükkân sahibi beğenilen çantanın ü - zerinde duran ve göze batacak kadar bü- yük olan fiat etiketini kadının okuya - madığını farzederek fiatını söyledi: — Yüz elli kuruş.. — A. oğlum avuç içi kadar çanta yüz elli kuruş olur mu? — Valide, üzerindeki etiketini okuya- madığın için fiatını ben -söyledim. — Sen haltetmişsin.. İhtiyar gördünse beni okumak, yazmak bilmez mı sandın? Elbet ökudum.. — İyi amma valide, mademki etiketi okudun.. Fiatını öğrendin.. Bizde fiat maktu, pazarlıkla satış yasak.. — Burası yerli mallar pazarı mı evlâd, pazarlık neye yasak olsun? — Kanun çıktı, pazarlık etmek ya - saktır. — A, çocuğum, ben eski kadınım, pa- »|zarlık etmeden dünyada yapamam.. öy- le ise başka dükkâna gideyim.. * Dün ayın biri idi. Öğleden evvel me- Mmurlar maaşlarını almış olduklarından, her ay başında olduğu gibi sokaklara dö- külmüşler, öteberi mübayaası için çarşıya inmişlerdi, Buna rağmnen alış veriş yapan pek azdı, Herkes çekiniyor, pazarlık yap- mazsa aldatılacağını sanarak ancak dük- kânların kapısından bakıp geçiyordu. — FPazarlık yok, fiatlar maktu, beğen beğendiğini al. istersen biz dükkândan çıkalım, sen içeride kal, Belediye İktısad Müdürünün sözleri Belediye iktısad müdürü Asım Sürey- ya ve müdür muavini Halid Bayri dün Bu hususta söz söylemeğe salâhiyet - tar olan belediye iktısad müdürü Asım Süreyyanın da fikrini almak istedik. Â- — Evet, dedi. Pazarlıksız satış kanu - mum! mahiyette teftiş yaptım. Gör - düm ki esnaf, bu işe pek çabuk alışacak- tır. Dün ilk gün olmak hasebile bazı u- fak tefek acemiliklere tesadüf e) Bazı dükkânların vitrinlerinde etiketler bulunmadığı görülmüştür. Derbal lâzım Esnaf ne düşünüyor? İzahnameler hepimizin eline gel - kandıramıyacağını anlıyarak medi. Hazırlıklarımızı tamamen yapa - Yzaklaşırken dükkün sahibi madık. Her eşya Üzerine etiket konul - masını yetiştiremedik. Bir kaç gün için- /Zamana kadar tatlı dil, güzel söz-|de her şey düzelir. Yalnız eski müşteri- biz yola getirirdik, bun-| lerimiz geliyor. «— Pazarlık yok amma, bize göre de- ğil. hiç olmazsa ufak bir hediye verin» diyorlar.. Diııı-iırınunpııinmılılınlıııylb SU ayrı giden manifaturacı İle arka-|de bir mikdar İiskanto yapılmakta idı. Sexgili kanuşmaktadırlar. |Dünden itibaren bu iskonto'da olduğundan peşinle veresiye mı ırıınqı&hıhhhm " Südet mıntakasında — Alman idaresi teessüs ediyor (Baştarafı 1 inci sayfaday Berlin 1 (Husust) — Bu sabah şafakla beraber harekete geçen Alman kıt'aları öğle üzeri Südet mıntakasımın — işgaline başlamışlardır. Alman ıxlıırknle Çek askerleri arasın. da daimt surette iki kilometrelik bir me- safe bırakılmaktadır. İşgal edilen ilk Südet mıntakasının ev- | velce kaçmış olan ahalisi, tedricen dön- mektedirler. Bu mıntakadaki demiryolu tdaresi derhal Alman makamlarına geç- Diğer taraftan, işgali üçüncü mıntaka ile yapılacak olan Egger şehri de daha şimdiden Almanlara terkedilmiştir. Berlin 1 — Alman ordusunun yüksek kumanda heyeti aşağıdaki tebliği neş - retmiştir: «General Ritter von Leebe kumanda- sındaki Alman kıt'aları bugün saat 14 te eski Alman - Çek hududunu Bohemya ormanında kâin Helfenberg ile Finster - haus arasından geçerek 30 eylül tarihli anlaşmada tarif edilen 1 numaralı mın - takayı işgale başlamışlardır.» İlk tedbirler Berlin 1 (A.A.) — Alman istihbarat bürosu Almanyadan gelen eşhasın yeni bir emre kadar askeri işgal altına alınan Südet mınlakalarına girmelerinin mem- nu olduğunu bildirmektedir. Bu toprakların üzerinden tayyare ile uçmalar da memnudur. Mülteci Südet Almanlarile hudud bo- yunda oturanlar hakkında bu memnu«» iyet cari değildir. İngiliz askerleri Çekoslovakyaya gidiyorlar Londra 1 (A.A.) — Harbiye nazırı İn- giliz ordusunun bir kaç taburuna Çekos- lovakyaya gitmeğe hazır bulunmalarını | emretmiştir. Harbiye nezareti namına söz söylemi -| ye salâhiyettar bir zat bu «polis kıt'ala - | BON. PORSAL L ÇemberlaynAlman-İngilizbeyannamesi- — ni arkadaşlarına danışmadan imzalamış (Baştarafı 1 inci sayfada) ve istifamın kabulünü rica eylerim.» recektir. Çemberlaynin cevabı İşci lideri Atlee ve liberal lideri Sine Başvekil Çemberlayn, bahriya nazırı - lair muhalefet namına söz söyliyecekler ne cevaben yazdığı mektubda istifasını| Ve bunlardan başkaca Çörçü, Eden ve kabul ettiğini bildirmekte ve nazırın hiz| Lloyd Georges de beyanalta bulunacak. metlerinden dolayı mukabil teşekkür be-| İtrdır. ' yan etmektedir. Mussolini - Çemberlayn mülâkatı Duf Kupper bugün kral tarafından ka-| Londra 1 (ALA.) — Starn gazetesinin bul edilmiş ve yarım saat süren bir mü -| aldığı bir habere göre, Muessolini, İngi « lâkatta bulunmuştur. liz - İtalyan anlaşmasının mer'iyote ko « Düf Kupperin, pazartesi günü topla -| nulm: ve diğer ihtilâflı meselelerin nacak olan Avam kamarasında mühim | hallini şmek üzere Çemberlayni bir beyanatta bulunacağı tahmin edilmek -| mülâükata dayet etmek niyetindedir. tedir. Evening Nevs gazetesi de, resm! İngke Londra 1 (A.A.) — İngiliz diplomatik | liz metafilinde bir Çemberlayn - Mus - mehafilinde, Duf Kupperin istifasını di-| solini mülâkatına muhtemel nazarı ile Alman deklerasyonu hakkında izahat ve- Ber başka istifaların takib edeceğine ih- timal verilmemektedir. Bahriye nezaretine kimin tayin edile - ceği henüz belli değildir. İşçi partisi liderlerinin tenkidleri Londra 1 (Hususi) — İşci partisi N - derlerinden meb'us Harold Nikolson ve liberal partisi şefi Arçibald Sinkler, Mü- nihte yapılan anlaşmayı ve Çemberlay- nin hartci siyasetini tenkid etmişlerdir, Harold Nikolson, Münih anlaşmasına telmihen küçük bir devletin feda edildi- ğini ve bunun iyi bir tesir bırakmıyaca- gını söylemiştir. Nikolson, yapılan — bu| büyük fedakârlıklardan dolayı sulhun uzun bir müddet için temin edildiğine inananların çok yanılmakta olduklarını | ayrıca kaydetmiştir. Milletler Cemiyetinin vaziyeti? Arçibald Sinkler ise, Münih konfe - ransından sonra Milletler Cemiyetinin artık tamamen meydandan silindiğini söylemiş ve şimdi bütün kuvyetin Hitle- rin elinde bulunduğunu ilâve eylemiş - Bir Fransız gazetesi ne diyor? Diğer taraftan dün Münihte, Hitler ile İ zının> plebisit yapılacak olan mmtakaya Çemberlayn arasında imzalanan İngiliz- gönderilmelerine aid teferrüatın henüz Alman beyannamesini mevzuu bahseden tesbit edilmediğini söylemiş, İngiliz kıt'a- | Pertinaks, <Eko dö Pari> gazetesinde şöy larının Südet muntakalarına gönderilip gönderilmiyeceğinin henüz malüm ol - madığımı ilâve etmiştir. Askeri makamlar bu hususta hükümet- ten talimat beklemektedirler. Südet Almanlarına Çeklerin hitabı Prag 1 (AA.) — Malvik'deki verici 1s- tasyon Südet Almanlarına hitaben şu be- yanatta bulunmuştur: «Südet Almanları, Çekoslovakya sulhu kurtarmak için pek büyük bir fedakâr - lıkta bulunmuştur. Sulh uğrunda bin se- nedenberi Bohemya ve Maravya'ya ald olan topraklardan vazgeçmiştir. Bu su - retle hareket etmekle hükümet hiç ol mazsa Südet Almanlarının hayatını kur- tarmak istemiştir. Südet Almanları, er - kek olduğunuzu ve milletini sizin kadar seven bir düşmana karşı saygı gösterme- ği bildiğinizi isbat ettiniz.» «Dikenli bir taç» Prag 1 (A.A.) — Radyo ile neşredilen bir tebliğde Münih itilâfının daima sulh için çalışmış olan bir millete karşı yapıl> mış büyük bir haksızlık olduğu ve Çe - koslovak milletinin «Dikenli bir taç giy- diği» zikredilmektedir. Çekler ve Slovaklar Prag 1 (A.A.) — Hükümet koalisyo - nun Slovak partilerinin mümessillerile milli Slovak partisinin mümessilleri dün Pragda toplanarak urnum! vaziyet hak - kında fikir teatisinde bulunmuşlardır. Prag 1 (AA) — Hükümet, bu akşamdan yerlerinde de mevkuf bulunan — bütün Al - Manların derhal tahliye edileceğine dair Al| *OT zamanlarda tehlikeli bir vaziyet al - man elçiliğine teminat vermiştir. İşgal edilen şehirlerde erkenden Alman kıtaatının girmesini büyük | kuvvetle hissettirmiş, — ve bir sabırsızlıkla bekliyordu. Halk, daha ge - ceden hudud taşlarını devirmişti. Yollar bo- yunca sevinç içinde yüzen Büdet | le yazıyor: «— Bu beyanname, Fransanın haricf si yasetinde mühim akisler yapacak ma - hiyettedir. Bu akisler, Fransız - Sovyet paktının sona ermesini dahi intaç ede - bilir. Esasen Yugoslavya ve Romanya dahâa şimdiden Almanya ile olan münasebet - lerini yeni bir şekilde tanzime hazırlan- maktadırlar. Kayda değer başka bir nokta da Çember laynin, bu beyannameyi ıık:dqlınm! danışmadan imzalamış olmasıdır.» Çemberlayn izahat verecek Londra 1 (A.A.) — Çemberlayn, pazar- tesi günü toplanacak olan Avam kama - rasında Münih konferansı ve İngiliz - Çocuklar arasında çok garib iki hâdise Kan güden iki bacaksız (Baş tarafı 1 inci sayfamızda) bu dava, suçlu Cevdetin 15 sene ağır hap- se mahkümiyetile neticelenmiştir. Cum- huriyetin 10 uncu yıldönümünde Cev - det af kanunundan istifade ederek, tah- liye olunmuştur. İstanbulun maruf bir ailesi içinde ce- reyan eden bu hâdise, afla efradını ikiye bölmüş ve arada husumet uyandırmış - tır. İşte, 12 sene evvel vuku bulan bu hâ- dise, henüz o tarihlerde yeni daoğmuş bu- lunan, belki de daha ortada olmıyan Iki çocuk arasında, yeniden tazelenmiş, bir kan davası ortaya çıkmıştır. Kan güden Mazideki müessif vak'anın gerek suç- dayılarıdır. Çocuklara sirayet eden bu husumet mış, aile efradı ikinci bir facianın zu - burundan korkmağa başlamışlardır. Ni- bakıldığını yazmaktadır. Çemberlayn Bir Alman gazetesine — gayosini anlatıyor 4 Münih 1 (A.A,) — Völkischer Beobah- ter gazetesi Münih nüshasında muha « birlerinden birine B. Çemberlayn tara « — fından yapılan şu beyanatı neşretmiş e tir: 4 Başvekil demiştir ki «Südet meselesile meşgul olmağa baş. ladığım zaman çok daha geniş maksatla- rTım olduğunda hiç bir zaman, hiç bir tes — reddüde mahal birakmadım. Bu mesele vahim safbasında çok tehlikel, idi. Fakat |bunun çok daha geniş maksadlara mün- — tehi olan yoldan son engel olduğuna ka- ni bulunuyorum. Gayem Avrupayı mü « temadi surette beynelmilel anlaşmazlık- lar tehdidi altında kalmadan çalışabile « — cek hale koymaktır. Esas şart İngiltere ile Almanya ara « sında en iyi anlayışın teminidir. Hükü « met sistemlerimiz farklığır. Her birimiz rejiminin kendi ihtiyaçlarına en uygun — olduğuna inanmaktadır. ve her milletin — kendine en uygun gelen rejime malik öl- duğünü anlamaklığımız lâzımdır. - İki mermleketi alâkadar eden bütün mesele- leri neden dostane bir fikirle münakaşa edemiyeceğimizi anlıyamadım. Buhranm en büyük mes'uliyetlerini omuzlarında taşıyan devlet adamları arasında ve bil e — hassa Führer ile şahsi temaslara imkân verdiğinden dolayı seviniyorum. İki mem — leket arasında bundan gonraki münase - betler için tam faydasını isbat etmiş oe lan bu teması tahakkuk ettirmiş olduğu- — muzu zannediyorum.» K Donanma seferberliği geri alındı Londra 1 (A.A.) — Amirallık donan » — manın seferberliğini geri almıştiır. Rutenlere muhtariyet ğ Prag 1 (AA.) — Relsicumhur, — cenubl Karpatlar umum? yaliliğine — Beskis'i tayin etmiştir. Bu tayin Rutenlerin istedikleri muh — tariyeti idare yolunda Ük adımı teşkll et - mektedir. 3 Macera filmi mukallidleri (Baş tarafı 1 inci sayfamızda) Z babasına aid tabancayı dolaptan çıkarıp — line takmış, oyuna başlamışlardır. — — Bir aralık Jozef aldığı rol icabı arka- — daşına tabancayı çekmek mecburiyetine — de kalınca her nasılsa eli tetiğe dakun- — muş ve tabanca “ateş almıştır. Çıkan küre — şun Tarikonun tam sağ gözünün üst kış — mından girerek arkasından çıkmıştı!. Arkadaşının kanlar içinde yere yuvar - landığını gören Jozef büyük korku ile — tabancayı masanın âzerine bırakmış ve — avazı çıktığı kadar bağırarak sokaktan — geçenlerden arkadaşınımn imdadına yetiş- melerini rica etmiştir. Biraz sonra yetik — şen polisler yaralıyı Beyoğlu hastanesine kaldırmışlar, suçluyu yakalıyarak tah « kikata başlamışlardır. Tarikonun yarası çok ağırdır. Yaşamasından ümid kesil « * miş gibidir. ğ — | ci bir mahiyet almadan önlemişlerdir. Bu 1ddia üzerine Şehremini karakolu tahki« kata başlamış 13 yaşındakı suçlu — dün çocuklardan Nezihin validesi polise müracaat zaru - retinde kalmıştır. 18 yaşındaki Tayyar, eline geçirdiği bir sustalı ile evvelki gün Nezihin üÜzerine hücum etmiş ve: — Seni öldüreceğim senin sülâleni de öldüreceğim diye bağırmağa başlamıştır. Çocukların velileri yetişerek hâdişeyi te- adliyeye verilmiştir. Nezih dün adliyede kendisine soran bir arkadaşımızuı: ! — Tayyar bana muğber. Sustalı wkl'.:. Amma ben de babamın kılıcıni aldım e- — na gösterdim demiştir. ” Müddeiumumilik tahkikatı ikmal .| eek vak'a sabit olduğu takdirde suçlu gös cuk mahkemeye sevkedilecektir. g satü