O gEREKEEN R T RR (Meşhur Fransız umuz günlerin üzücü rkuları içinde yalnız ir. Bu his bütün dün- bulunduğ' e kol umidi İçinde bu tereddüdleri V bir tek his UM! Catllacux) nun de- erlain'in bu hareketi hayranlık ve y insanların url.ıı Kkazanmıştı!r». Bunun ak- D le iddia etmemektedir. O esulhün uçan bütün $ minnettarlığı sini Mussolini da İngiliz bafv habercisi» dem€ vekili için ktedir. gini taşımamış ol -| sen asır içinde yetiş- e en büyüğü mu idi? Cenubt 1 kıyılarını ele ge - mparatorluğu - n o değil mi- masına z miş İngiliz Nati berlain) 1836 se- n de doğmuş V a AM nesinde duğu şehi gül olmağa, doğÜtÜ. . Ca rin belediye Teisi fabrikalarını ödel bir tile bu şehri M tetli Parlâmentoya ir. F:::.îî exmiş ve kısa bir $ nazıri olmuştur. Home 1885 senesinde Placha - genişlet şehir haline 1876 senesinde zamanda ticâ? Rule projesiniğ D Li s:r:larındı tane târi erament Board rcuıkı"ni;ı:ıî:; Local Göv ilak almıştır. fesini de W b olan Sir J0t Chamber- BE kabineye müz - Si Ki meşhur Jameson imiş Ve Chamberlain bu ol itham edilmiş da ve parlak bir şe- 1 s âr. kilde beraet elmişir. AA goe Cham - Mütcakib seneler #7 Diikse Transı- berlain reis KT üzakeratı idara evamlı M valde yapılan d€ at Transıvalle etmiş ise rbin 1888 senesinde lıı?fm-a arasında bî’în ştır. Bilâhare patlamasına mâl oj,n.»e,;mc ramak ka- çok feci blr neijî:_ n "“ımz :;lîı;ğııı ı;nk; m_ı“d:îmm”“"iycwr İngiltere ilei zv:k.âl îıî;îelmil v dec;,:r. olan bir| F - asında ÇY K : lınmamış, bu Tansa arı al harbin önüne geçilmekl "e vilae halle - bu hâdiselerin dusw“: bi umumlde bi - dilmesi İngilterenin “a:m zim yanımızda cephe ' lmu.nııcnm'.z!e ville Chamberlain'in gilmek isti - Onlar: Avrupa haritasındâr L Olan bil- yenler arasına (l"“m'm.r' paşlangıcı ol- Yük dağtluk misakmın b Muştur. 4T Esasen İngilterenin * bir vaziyettt ve bir an için * Üttifak akdini düşünmü ü zoller) lerin kendi hest v Bis etmek hususunda be leri pek iyi kavrı C zamanda bir hegemon) '_( yegine mek tatbik © iı'ır:ıık'*_*'ü'uvı tesisi Ol- rnin Fransa ile sıkı bir GOT . Vak oğlu duğunu da anlamıştı. Bir B Zannedersem NAusten Chamberlain) © 4i de felerden ve güü ar gözden geçirilme” asını ve M Ne-İti. muharriri Emil Hennin yazıyor | Nevit Çemberlayn Her taraftan hi le tarizl. İngiliz siyasetinde üç Çemberlay 1306 da tekrar intihab edildiği zaman parlamentoya intisabında 30 uncu ve do- ğuşunun 70 nci seni devriyesini tes'id ot- t Ayni sene tutulduğu bir hastalık onun politika hayatından çekilmesine sebeb ol- du. 2 temmuz 1914 tarihinde de ayni has- talıktan öldü. Avrupayı kana buliyan büyük harb felâketini görmemişti. Joe Chamberlain gayesine doğru sebat ve ısrarla yürüyen, fakat takib ettiği yolda inadeı olmıyan, cesur, sert bir İn- |gilizdi. Vatanını şefkat ve tatlılıkla de- Bil, şiddetle severdi. Bu his hariçte İngil- tere için iyi niyetler beslemiye gı nefret halinde tezahür ederdi. Bu fır- tınalı vatanperverliğinin onu husumetle Fransaya tevcih ettiği zamanlar oldu. Fa- kat bilâhare onu Almanya düşündi ğe başladı, O kadar ki iki oğlu sı Fransanın samimt dostları oldular. 1863 senesinde Birminghamda ve Briandın en iyi dostu olüp onul k mükâfatını kazal berlain onun büyük mberlain ikinci bir izdi cından olan küçük oğlu Neville'de fab- rikalarının idaresini ve Birmingham be- lediyesindeki vazifelerini — bırakmış — ve buna mukabil Austen de kendi siyasi va- ziyetini terketmişti. Austen Chamberlain tahsilini evvelâ Kembriçte, sonra da Pa- riste politigue yapmıştır. 1832 de parla- |mentoda amirallık sivil lordu Home Bull | Bili münakaşasında parlamış, sonra sıra- sile maliye, postada vazileler gördükten sonra nihayet 40 yaşında maliye nazırlığı derecesine yükselmiştir. 1817 de müstemlekât nazırı olduktan sonra Mezopotamya felâketinden dolayı itham edilen nezaret memurlarını kur» tarmak için istifa etti. Onun şöhreti asıl, harbi müteakib —meşgaleleri -tamamile beynelmilel bir mahiyet aldıktan sonra dır ki haddi kusvasına vardı. Mesaisini tamamile sulhün — vikâyesine — hasretti. Metodları ekseriya bazı kimseler tara- fından tenkid edildi ise de bu metodları ilham eden prensipler daima tarizsiz kal- dı. 1822 de İngiltere - İrlanda muahede- sini hararetle kabul etti. O İrlanda meselesini kılıçla halletmek istemiştik, demişti, bunda muvaffak ola- madık. Bu işi sulh yolile halletmenin ça- resini bulmak lâzım.» Forelzen Office'in şefi olarak Locarno- nun ruhu ve Briand ile Stresmann ara- sında bir hattı fasıl oldu. İngiltere kralı inci Jorj bu büyük ve dürüst ada mükâfatlandırmak için onu nişanla taltif ettl Austen Chamberlain 73 yaşında ol- duğu halde yerini kendinden daha genç | birine bırakarak istifâ etti. 1837 senesin-| de ölümünden birkaç ay evvol muhafa- zakâr fırkasının şefi olmuştu. Ziyaı Fran- sa için büyük bir dostun kaybı olmuşt Bu dost 1914 de İngilterenin müdahalesi lüzumuna inananların başında bulunu- yordu. Chamberlain ailesinin en küçüğü ve Austenin üvey kardeşi olan ve şübhesiz (Devamı 14 ncü sayfada) doğan | dur, Joc İ | SEYAHAT Ceti eeiyii a im yi ae ğ MEKTUBLARI : 4T Rizaiye mı Yazan: Vasfi Rıza Zobu ntakasında yatan Türk şehidleri Rus ordusile aslanlar gibi dövüşerek can veren 2500 Türk çocuğu için bir âbide yapamaz mıyız ? Kazvinden bir görünüş: İranda Azerbaycan eyaletinin cenu- en bir yer vardır ki; eskiden » ismile anılırdı.. Osmanlı pâ- dişahlarına Sultanı Rum» - dediğimiz, Trakyaya «Rumeli>, Anadoludaki Sel- çuki Türklerini de «Selçuki Rum» diye andığımız gibi; İrandaki Rumiye de Bizans topraklarına yerleşen Türkle- rin namını taşırdı.. şimdi bu yere - Şe- hinşah hazretlerini hürmetle anmak için - «Rızaiye» denilmiştir. bu Rızaiye mıntakasında, Sel- n Şargöl civarında, bugün iki bin beş yüz Türk şehidi yatıyor.. hepsi de İstanbullu olan bu isimsiz kahraman- lar, İran topraklarına şöyle gelmişler: Osmahnılı imparatorluğu, Umum! har- be girdikten beş ay sonra İstanbulda yeni bir askeri kuvvet toplamış. Adına da: (Birinci kuvvej seferiye) demişti. bunların vazifesi İran üzer — yürü- mek ve Rus istilâsına uğramış İran topraklarını bu düşman kuvvetlerinden kurtarmaktı.. İstanbuldan hareket eden (Birinci kuvvel seferiye): Musul, Revandız; Uş- nu yolile «Rumiye>» ye gelmiş ve 28 nisan 1915 tarihinde buradan hareket- le, Rumiye gölünün garb sahilini taki- Rumi; ben «Kuşcugediği» ne ilerlemişlerdi... | Kaymakam Halil bey kumandasında olan Türkler, «Gedik» in arkasındaki Rus kuvvetlerine büyük bir muvaffa- le taarruza geçmişlerdi... Ordu, çok muntazam ve mücehhez! Muharebe çok şiddetli oldu. Ateş, ? gün sürekli devam etti... Ruslar daha ilk gününde, büyük telefatla geri çekil- mişlerdi.. İstanbuldan, Türk ordusunun hare-| keti duyulmuş muydu; yoksa, koyu din- | dar olan Ruüs kuvvetleri kumandanına maslüm mu olmuştu, bilmiyorum, Kaf- asyadan, taze ve zinde iki Rus fırkası, «Rumiye»> ye hareket etmiş ve Türk o! dusunun taaruza geçtiği ikinci günü harb sahasına yetişmişti.. çok kuvvet- lenen Çar ordusu hemen mukabil ta- arruza geçince, biz karşılarında pek za- yıf kalmıştık.. Sahra toplarile ateş a- çan düşmana, o gün biz yedi santimet- relik şnayder dağ toplarile mukabele ediyorduk.. ateşleri, daha kuvvetli ateş karşısında sönen Türk gençleri, o gün düşmana rane ve kahramanca sal - dırmışlardı.. bu yiğit erler, mermi kar- şısında vücudlerini muhafaza edemi - | yorlar, birer birer dökülüp eriyorlardı. İnçiliz karikatüristine Göze Çemberlayn'in — son hava seyahatleri Acaba hangisi kazanacak? O akşam güneş batıp karanlık basar, her tarafı yas kaplarken, kahraman 'Türk ordusu iki bin beş yüz gencini bu tepelerde şehid olarak bırakıp Selma- sın cenubuna, Sargöl tepelerine ric'at etmek mecburiyetinde kalmıştı. * 'Türk ordusunun buralara gelmekten maksadı şuydu: Garbi Azerbaycan Rus istilâsı altın- da idi.. İranlılarla harbin bidayetinde bir dostluk sözleşmemiz vardı., bin: enaleyh istilâya uğrayan bu dost mem- Selçuk türbeleri leket topraklarının kurturmasına yar- dım etmek borcumuzdu... Eğer buna muvaffak olursak, İranın mücahid kuvvetlerinin yardımile Culfa i metinde ilerleyip, Kafkasyaya girecek ve Çar ordusunu sağdan, soldan sıkış- tırıp kovalamış olacaktık... Kahramanlık ve yardım bununla da kalmamıştır.. Selmas hâdisesinden üç buçuk sene sonra, 1919 senesinin suh- baharında Antranik kumandasındaki Ermeni ve Aga Petros idaresindeki A- sürft kuvvetleri birleşerek «Hoy» ve «Selmas» havalisinde, bilhassa «Rumi- ye» de İranlı Türkleri katliâma giriş- tikleri zaman, Bitlis'teki ordu yelişmiş, bu eşkıya ve canavarlar çetesini imha etmiş; Tebriz'e kadar gelip buraların emniyet ve âsâyişini temin etmişti.. o günü yaşıyan İranlıların birçoğu bu - gün hâlâ hayattadırlar. Unutulmaz kah ramanlığın hatırasını bugün de kalble- rinde saklarlar.. Görülüyor ki; Umumt harbde biz İ- rana, düşman sıfatile değil; bir dost |memleketi istilâdan kurtarmak - için gelmiştik. İstanbulun genç çocukları, kanlarını «Kuşcugediği» nde bunun i- çin dökmüşlerdi.. Fakat bugün, dünya üstünde bu kah- raman şehidlerin namını anan, yattık- ları yeri bilen birkaç köylü. kalmıştı Rumiye civarnda oturan bir iki i İranlı Türk köylüsü ...Bunlar da gözle- rini kapadıkları gün, bu muazzam 'Türk kahramanlığı ve bu kahramanlığı yaratan fki bin beş yüz Türk genci, ta- rihten silinip çıkmış olacaktır.. esadüftür ki, İranı sistilâ- üyük İskender'in zafer âbi- tün heybetile Türk şehiâ- lerinin yanıbaşında durur.. «Kuşcuge- diği» nden inilince Selmasa giden yo - lun üç dört yüz metre sağında, küçük bir dağın dibinde, şakuli ve düz bir ka- |ya üzerine İskender, buradan geçer- |ken ordusunun zafer hatırasını büyük harfle oydurmuş ve ebediyete bırak- mıştır.. Tarihi eserlere hürmet gösteren |tran, bunu söktürüp bozdurmamıştır.. kat, İskender gibi düşman sıfatile de- | ğil, bir dostluk vazifesile bu topraklar- da dövüşen Türk şehidleri için dikili bir taş bile yoktur.. Bugünkü büyük dostumuz İran, ken- di işlerile çok mesguldür.. memleketi i- mar etmek ve halkı refaha kavuştur- mak için gece gündüz çalışmaktan baş- ka bir şey düşünecek vaziyette değil- dir.. elbette ki, «Kuşcugediği» ne, bir dostluk nişanesi olan şehidi bulamazlar. Fakat bi: K Jer ve Fransızlar, her yerde ol- |için mezarlıklar yaptırmışlar, âbideler |diktirmişlerdir. onların merasim gün- |lerini biz de hürmetle anarız.. Rüumenler, daha geçenlerde «Türk iği» nde merasim yaptılar. Macar- Türk merzarlığım, kendi is- (Devamı 13 neil sayfada) İ