1 Beylerbeyinde müdhiş bir facia: Bir 21 işci yan fabrika infilâk etti, $ TI —',— ü :“ 7 Yaralılardan bir kısmı: (Soldan sağa do Mustafa, Handan, Murad. Hakkı, Mehme Atika, Şadi, Dün akşam saat 17,15 de Beylerbeyin- de emsaline pek az tesadüf edilir çok feci bir kaza olmuş, donanma fişeği imal e- den bir fabrika biribini müteakib infi- Tâklarla tamamen harab olduktan başka içeride çalışan işcilerden yirmi yedi kişi yanarak ağır ve tehlikeli bir sarette ya- ralanmışlardır. Bu facianın yürekler paralayıcı tafsi- Tâtı şudur: Bevlerbeyinde yalı boyu caddesinde ©- n Hakkı Fisek isminde bir zatın ida- resindeki bu fabrikada Cumhuriyet bay- ramına fişek yetiştirmek için çok hum- malı bir faaliyet göze çarpmaktadır. Dün akşam Kkovanlara barut koyup - sıkıştır- makla olan işellerden Mehmedin elinde- ki tokmağı biraz fazlaca vurmasından |! zumundan fazla sıkışan barut birdenbire patlamış, bundan — siçriyan — kıviliimlar derhal tezgâhin üzerindeki diğer fişekle te de risayet etmistir: Felâketin büyüye- ceğini hisseden fabrika Kimyageri Hakkı Bomba yangının ilk başladığı —dairede, içerisine kömür tozu karıştırılmış birkaç barutu tutup dışarı attırmak iste- miş ise de bu sırada varillerden birisine sıçrıyan bir kıvılcım bir anda onu tutuş- turmus ve koca varil kulak zarlarını pat- latacak derece müdhiş bir gürültü —ile atlamış, bunu diğer variller takib et- vari Daha birinci infilâkta fabrika binası a- teş almış ve müdhiş alevler etrafi - sar- mıştır. Birdenbire her taraflarının ateş- ler ile ihata edildiğini gören işciler ise yanıp kül olmaktansa, alevlerin içinden geçerek kurtulmak istemişlerdir. Fakat yazık ki bunlardan hemen hepsinin elbi seleri tutuş: bir anda Beylerbe sokakları alevler içinde kal n acısı ile feryad ederek şuraya b: raya koşuşan ile dolmuştur. Bumların bir çoklarının üzerindeki € seler tamamen yandıktan sonra vücud rinir yetl ve < Jelikanlıları, bir çoklarını kucaklı- ak denize atmak suretil» söndürm. istemişler ve boğulmamaları için de lâ- zım gelen tedbirleri almağı unutmamı lardır. İtfaiye neden gecikti? Daha ilk infilâkı müteakib vak'a itf de tutuştuğunu göre semtin hami-| ğru) Mehmed, Hayri, Suleyman, ayşe, d, Kâzmm, Recai, Rulvan, Yusuf, Hakkı, Nazmi, Abdullah saat geçtiği ve fabrikada ateş hayli bü- yüyüp koca bir semti tehdid etmeğe baş- ladığı halde hâlâ onlardan bir eser görü- lememesi halkı telâşa düşürmüş, yangı- nın büyümesi tehlikesi baş göstermiştir. Ancak yirmi dakika sonra itfaiye yotişe- bilmiş ve derhal faaliyeta — geçmiştir. Biraz sonra bu gecikmenin sebebi de an- laşılmış, Üsküdar itfatyesinin doğrudan doğruya Üsküdardan değil, Paşabahçede- ki baska bir yangını söndürdükten sonra |gelebildiği anlaşılmıştır. Vak'a mahalline geldiğimiz felâketin bü- yüklüğünü hisseden etfaiye neferleri çok dugu gibi canla başla çalışmışlar ve ancak iki saât sonra yazıgının başka yerlere sira- yetine meydan vermiyerek söndürmeğe mu- affak olmuslardır. Diğer tarafdan halk tarafından iskele mey- danına toplanan yaralıların hali cidden çok acıklı bir manrara teskil etmiştir. Bunlar - dan Beylerbeyi eczanesi önünde oturmuş o- lan bir yaralı kaldırildığı saman taşlara ya- pışmış e$ oarcaları görülmüştür. | Felâket vukübulur bulmaz telefonla ha - |ber verilmesine rağmen sıhhi tmdad otomo- bili ancak 45 dakika sönra gelmiştir. Yara - lılardan bir çokları belediyenin — gönderdiği kamyonlarla hastaneye nakledilmiştir. Faclanın bilâncasn sodur: Fabrikada çahsan 38 kişiden yirmi üçü varalanmış ve ancak on kişi hastaneye git- mesine lüzum görülmiyecek derecede hafif yaralanmak suretile kazayı — atlatmınlardır. Nümune hastanecine kaldırılan yaralıları muayene eden hükümet tabibi yirmi üç ki- siden anenk ön Ücünün İfadelerinin alın « masına müzande etmiş, diter — sekiz kişiyi rok ağır bulduSundan bunlarla konuşmanın doğru olmuyacağını söylemiştir. Ağır yaralılar Ağır yaralılar: Ayşe, Handan, Alikâ ve Emine İsminde dört kadınla Mehmed, Se - fer, Hakkı ve fabrika kapleısı İbrahimle be- vaber &8 kişiden ibarettir. Bunlardan bilhas- sa beşi çok ağırdır. Ve hemen hemen ha - |yatlarından ümld kesilmiş gibidir. Bundan başka fabrika kimyageri Hakkı Bomba , da ağır yaralılar meyanındadır. Yaralı diğer 8 kişiden nlabeten olanlar da şunlardır: Rıdvan, — Recal, Ali, Orhan, ik, Asaf, Yusuf, Hayri, Nazmi, Feyzi; Hasan, ve Alidir. Faubrika sahibi Hakkı Fişek de ellerinden yarah olarak hastaneye — gönderilmişse de müdavatı yapıldıktan sonra evine âvdet et- miştir. haflfce Hâdise etrafında zabıta ve müddelumu -| milik ehe tedirler iyetle tahkikata devam etmek- Yaralılar ne diyortar? yorgun olmalarına rağmen her zaman ol-| ON FOSTA Mari Valevska Na olyonun aşk romanı Tercüme edent Mebrure Sami İmparatoriçe ağlayor! Her vakitki gibi, hafilce sağ omuzu- nu kaldırıyor ve başını sallıyordu. Güzel okuyucu, beşinci sahneyi bi - tiren: «Ağlamak için geceyi ve sessizliği bekliyorum!» Mısrama gelince, madmazel Giybo- nun Öönünde durdu, kitabı kapamasını işaret etti. — Mersi madmazel. Çok güzel oku - yorsunuz. Bir çok facia artistimizi kıs- kandırabilirsiniz. Bu akşamlık ye' sesinizi fazla yormaymız. Yazık olur, dedi. Bunun üstüne de, herkesten iyi tanıdı- ğını iddia etmekten çekinmedi ve he - men hemen baştan aşağı, bütün eser- lerini ezbere bildiği Korney (Corneil- le) hakkmda bir sürü şeyler anlattı. Eğer Mare, salondan içeri girip de, gelip kulağına İspanya postasının ge- tirildiği haber verilmeseydi, herhalde, bu konuşmasına daha epey bir zaman devam edecekti. — Peki, şimdi geliyorum, dedi, Ve dışarı çıkmadan evvel, odadaki dın- ların hepsini, zarif bir tarzda selâmla- dı... Madmazel Giybonun da, açık ve güzel göğsüne bakmaktan kendin; ala- madı. Marrokta erken yatmak âdetti. F'a- kat o akşam, çok canlı canlı ve neş'eli bir halde konuşan imparatoriçe, nedi- melerini geç vakte kadar bırakmadı. | Yapılan tesirden pek memnundu. Gü- zel okuyucuya gelince, o biraz sonra daha fazla memnun oölmak - fırsatını buldu. Korney'in şiirini büyüleyici bir sesle okuduğundan tam iki saat son- Ta, yatmak üzere, odasında saçlarını arkasına dökmüş tararken, kapısı vu- vuldu. Kanadı açınca, karanlıkta kar- şısına, gözüne her şeyi almış madmazel Giybodan baskla bir kadını herhalda pek fazla korkutacak olan palabıyıklı. şalvar!: köle Rüstem, dikildi. Lâkırdıvı dolambaclı yollara sokmadan, impara- torun, biraz sonra kendisini görmede geleceğini apacık söyledi. Kurnaz kız, Şşaşırmanın, utanmanın veya bunu ha- karet sayarak öfkelenmenin lüzumsuz ve yersiz olduğunu kavramıştı. Nitekim, bir kaç dakika sonra, ken- |dini, Napolyonun kollarıma atıverdi. | Onu, tam keyfine göre ve ihtiras o- yunlarına kolaylıkla uyar gördüğü için, bir kaç gece, üstüste, Napolyon bu oda- ya gitli. Bir sabah ta mabeyn müşüri ile bah- |çede dolaşırlarken, ona bir macerasını açtı. Düro esasen bu işi sezmeğe başla- mış, fakat o ana kadar, henüz kat'i şe- kilde bir şey öğrenememişti. İmparatora bazan: «Sen benim vic - danımın sesisin» dedirten yarı hür - ehemmiyetsiz bir muvaffakiyetin her- halde tebrike değer bir tarafı olmadı - ğını söyledi. Napolyonun kibrine dokunmuştu bu SÖZ: — Neden? Hoş, güzel bir kız değil mi? Vücudü, dersen harika! Ne fazla etli, ne de sıska, Amma da tiksinir gibi bir hal alıyorsunuz! Zatı âlinize kimi bulmalı? Kimi beğenirler acaba efen- dimiz? Diye alay etti. Ve müşürün kolundan çıktı. — Madmazel Giybo'nun güzelliğine bir diyecek yok. Yalnız, şu var ki, bu kız saraydan içeriye zaten sırf sizin alâkanızı uyandırmak için sokuldu. Ni- tekim tecrübesi, hüneri meydanda: İşi- İnin tamamen ehli imiş. Fazla geç kal- madan muvaffak oldu. —Z den bir arkadaşımıza şunları söylemiştir: — Benim 2-3 arkadaş ilerimde ni bir iş- Hal oldu. Ve aley ve dumanlar bütün atöl- yeyi sardı. Kapıya hücum ettik. Kapı kapalı di Duman ve âlevden etrafımızı göremi - yorduk. Bir ara kapı açıldı. Can — havlile dışarı atıldık. Fakat burada da yeni gelen sandıklar içerisinde mevaddı — müştailenin ateş almış bulanduğunu gördük. Alevler içe- metkâr, yarı darılır gibi halile, böyle| Son hafta içinde Houssay sokağındaki - eve trapolyondan bir >ex setır gelmemiş — Ne söylüyorsunuz kuzum? Aklı - nızı mı kaçırdınız? Mabeyn müşürü hemen oracıkta, madmazel Giybonun başından geçen - leri önü ardınca anlattı. Müro ve Jüno ile münasebetlerini de duyunca büyük şefin kaşları fena halde çatıldı. Düro bu kadarla da iktifa etmedi, Söyleyin- Şehir işleri: Tamir edilecek yollardakı yeraltı tesisatı 5O7 bin Hra sarfile iki senede tamamla- nacak şehir yollarında döşenmiş - bulu- nan elektrik, havagazı, telefon kablolari- le kanalizasyon borularının yeni inşaata göre değiştirilmesi lâzım geleceği Bele- diye tarafından şirketlere bildirilmişti. Tebligat yapılan şirketler kablolarının yerlerini yeni şekle göre değiştirmeğe başlamışlardır. Ankara caddesi ve Toz- koparanda bu ameliye tamamlandıktan sonra yol inşaatına devam olunacaktır. Gıda maddeleri kontrol edilecek Kışın yaklaşmakta olması münasebe- tile tahan helvası vesaire gibi kışlık yi- yecekler, sıkı bir kontrolden — geçirile- cektir. Zabıta memurları mıntakaların- daki dükkânları birer birer gezecek, kon- troller yapacak, bunların Belediye zabı- tası talimatnamesinde gösterildiği şekil- de satılmasını temin edecektir. Aykırı hareket edenler cezalandırılacaktır. Bir işci elini makineye kaptırdı Taksimde Valide caddesinde oturan Mi- hal, Üsküdarda Şemsipaşadaki — belediyeye ald havuza makine koyarken kaznen citni motöre kaplırarak parmaklarından yaralan- mış, tedavi altına alınmıştır. Bir çocuk erik ağacından düştü Üsküdarda İnkılâb mahallesinde oturan Şerafeddinin oğlu 12 yaşında Yıldır, bahçe- deki erik ağacından düşerek — vücudünün yaralanmış, - Nümune ce, o tam söylerdi. Bütün bu işin, Na polyonu madam Valevskadan soğu! mak için Jozefinin elile tertip edildiği: ni de ilâveden çekinmedi. İmparator okkalı bir küfür savurdu. Pek tepeden inme olmuştu bu. Ölfke- den sanki gözlerinin rengi değişti, ka - rardı. ÇArKLA D4r Ankara borsası Açılış- kapanış fiatları 27 -9- 938 Kapıı) 6.01 126,66 3, 360 6,6615 28,31 6€1,395 60,1670 41,36.65 1,4975 148375 43120 6,01 234075 4 6615 0.908 Açılış 6,01 126,66 İttihat ve Değir. 'Terkos Türk borcu I peşin a M -i vadeli . . 1