YE KÜRKÜM YE ün evimde idim. Arkamda es » ki bir gömlek, eski ve ütüsüz bir pantalon ve bir çift eski ayakkabı vardı. Bir aralık öteberi almak için Karaköye kadar gitmem icab etti. Yeni baştan gi - yinmiye, boyunbağı takmıya üşendim. Pantalonum kadar eski bir ceketi, sır - tıma geçirdim; sokağa çıktım. Tramvay mevkiinde tramvay bekliyor- dum. İlk gelen tramvaya binecektim. Beni itip basamağın yanındaki demiri yakalıyan şişman bir zat; kendisine hiç te fikir danışmadığım halde bir bana, bir de arkaya doğru baktı: — Arkadan ikinci geliyor, oraya bi - nersin.. Dedi, cevab vermedim, hattâ sözünü de dinlemedim. Gelen ikinciye bindim. Arka sahanlıkta, kapının yanında dur- dum. Kondüktör bileti kestikten sonra: — Madem ki burada duzuyorsun, inen binen oldukça kapıyı kapamak sana du-k şer hat Deyip içeri girdi. Biraz sonra tramvay durdu. Bir yolcu binecekti, yüklü — bir çantası vardı. Çanta elinde basamağa çık- mak kendini biraz yoruyordu ki bana u- zattı: şu çantayı da tramvaya rahat h'nqm' ! * Bir mağazaya girdim. Tezgâhtar, ben- iden sonra mağazaya giren müşteriler, de savdıktan sonra — Sen ne İstiyorsun? Diye lütfen bana da hitab etti. Bir kaç Metre patiska istiyordum. İstediğim pa- tiskayı kesti. Kâğıda saracaktı. Oracık - ta duran ambalâj kâğıdlarına benim al- dığım patiskayı sarmak için kıyamamış olacak.ki.. aradı, aradı.. nihaye' güçlükle pis bir kâğıd buldu. Patiskayı ona sar - dı ve sicimle bağlamıya lüzum görme « den elime verdi. Dönüşte gene tramvaya bindim. Gene sahanlıkta durdum. Başıma gelenleri not etmek istedim. Pantalonumun arka cebin- den, sigara paketimi, ceketimin iç ce - binden dolma kalemimi çıkardım. Ben | yazarken, karşımda duran biri; bir bana, bir de elimdeki dolma kaleme bakıyor - du. Bakışlarından elimdeki iyi cins dol- ma kalemi bir türlü bana yakıştıramadığı, belki de bir yerden aşırmış olduğuma hükmettiği o kadar belli idi ki... * Nasreddin Hoca, sırtında eski bir cüb- be düğüne gitmiş.. onu eski cübbeyle gö- rünce içeri almamışlar, Evine dönmüş, kürkünü giymiş, tekrar gitmiş: — Buyurun hocaefendi, buyurun? Diyerek ağırlaya ağırlaya baş küşeye geçirmişler. Yemek zamanı gelmiş. Orta- ya sofrayı getirmişler. Evvelâ hocaya: | — Buyurun hacaefendi! | Demişler. Hoca sofraya diz çökmüş. Çorba kâsesini ortaya kaeymuşlar, Hoca, kürkünün kolunu çorba küsesine doğru uzatmış: — Ye kürküm yel Demiş. * yüz Hiradan fazla değildi, birdenbire, bir de aynada kendime baktım: dar öğünseniz yeri vardır. Bir kenara asılı olan bir boyunbağı gö- züme ilişti: — Bilhassa sen, bir metre boyundaki alacalı kumaş, dedim, sana verilen ehem- miyet bana verilen chemmiyetten pek fazladır. İsmet Bulüsi L Bunları biliyor mu idiniz? | Böcek yetiştiren çiftlikler Zararlı böcekler meveui olduğu gibi faydalı böcekler de vardır. Bunlar, za- rarlı böceklerle mücadelede kullanıl- maktadırlar. Şimdi Amerikada bu nevi | âdan ancak otuz se- böcekleri yetiştiren büyük büyük çift. |ne evvel kaydo- likler tesis edilmiştir. Bu çiftlikler dün- Tayyaraciliğin ilk adımları Biliyor musunuz K e ki bir tayyarenin havada — bir saat durabilmes. bun. Ba ” S lunmuş hâdisedir. Bu suretle tayya- ya ziraat müesseselerine faydalı böcek | yeeiliğin henüz emekleme devrinde olduğunu kolayca anlıyabiliriz. İçli kadın tipi İki erkek okuyucum arasında bir mübahase, öyle bir mübahase ki Yalm- vwadan İstanbula gelirken başlamış, iki buçuk saat mi, üç saat mi, ne kadar sürmüş, gene yarım kalmış ve nihayet kısa bir mektubla benim fikrimin alm- Mmasına lüzum göstermiş.. Kâğıd önümde, okuyorum. Bir daha okuyorum, düşünüyorum, bir daha dü- şünüyorum ve.. korkuyorum ki ceva - bımda kat'i olmanım yölüne bulmak Büç olacak., Bu iki arkadaş iki kadın tasavvur e- diyorlar, tghayyül ediyorlar, belki de bir «var» m üzerinde düşünüyorlar, Bu kadınlardan bir tanesi: Gençtir, güzeldir, kültivedir, — sizi ıünu")*dıüı her saatinde işgal edebilir, (BESİ musiki, mübahases, bilgisinin derinliğinden bir istifade kaynağıdır, tanıdıklarının çokluğu neticesinde tat- h bir eş haricinde bir hayat pistonu da olabilir. Fakat bu kadım mektubda kullanılan kelime ile söyliyelim ©y - naktır, flört yapmasını çok sever, ta- nıdıklarınızın - hepsinin de gözlerini çektiğini bilirsiniz. Fakat acaba sizi al- datıyor mu, aldatmıyor mu? Müsbet cevab vermeniz de mümkün değil, men fi cevab vermeniz de, Daimi bir endi- şe, daimi bir üzüntü içindesiniz, her vakit acaba? diyorsunuz. Bu kadınlardan ikincisi: Çirkin değildir, güzel de sayılmaz, aptal değildir, fakat zekâdan da uzak- tır. «Saf» kelimesi belki kendisine ya- kışacak en iyi vasıf olacak. Tahsili ya- rımdır, bir bahsi yarım saat sürdüre- mez, fakat sizi tebessümle dinler, anlar mı belli değil, fakat düşüncenize yar- dim edemiyeceği muhakkak. Yalmız mubhakkak olan bir nokta var: Eviniz temiz, muntazam, yemeğiniz ve çıma- gırınız her zaman hazırdır, müsterih, endişeden uzak bir uyku ile uyuya - bilirsiniz: Size ihanet &miyeceğinden, etmeyi düşünmiyeceğinden emin ola- rak. Ve iki okuyucum soruyorlar: — Erkek olsaydınız hangisini tercih ederdiniz! * Mektub önümde, okuyorum, bir da- ha okuyorum, düşünüyorum, bir daha düşünüyorum, fakat.. Evvelâ ilk tipin üzerinde durdum: Hayatı yaşatmıya değer yapan huzur- la endişenin, zevkle ıztarabın, itimad- maddi manevf bütön ihtiyaçlarınız - da tatmin ediyor, bırakınız biraz da mMeraklandırsın, endişeye düşürsün, dedim. Fakat hissettim ki erkek olsay. dım içimden derhal bir isyan hissi du- yacaktım.. ş İkinci kadın tipine geçtim.. hiç yeni yapılmış, aydınlık, güneşli, içinden he- nüz taze boya kokusu çıkmamış bir a- partımanı gezdiğiniz oldu mu? O ha- de arada duyulacak ferahlık hissini bi- lirsiniz. Bana öyle geldi, fakat düşü- nünce, hayat yeyip içmekten, yatıp uyumaktan ibaret değildir, dedim, ge- ne ilk kadını düşündüm, fakat gene korktum.. Ve dedim ya.. cevabım mutlak mahi- Yyette olmuyacak. TEYZE Bu koyu yeşil yollu, yeşil kazak, mev- sim için işinize en elverişli bir giyecek olur. Altından ya yollarının, ya kendinin renginde bir etek giyerseniz boyunuzu u- Evime geldim. Gardrobu açtım. Bir ye-| zun gösterir. Kahve rengi, siyalı ve beyaz ni kostüm, bir çift yeni iskarpin, bir ye-| da güzel durur amma silüeti keser. Ba - ni şapka, ve tertemiz bir gömlek duru- yunuz uzun değilse eteği kazaktan ayrı yordu. Bütün bunların kıymeti herhalde | yenkte yapmamalısınız. Örgü: Düz çorap örgüsüdür. Düğmeleri kendi rengindedir. Buklet veya yün ikisi — Öğünün elbiselerim öğünün ne ka- | de iyi olur. « . Ev elbisesi Ev içinde ra - hat giyildiği ka - dar şık ve genç te görünecek bu ro- bu ucuz herhangi bir kumaştan ken di kendinize di - kebilirsiniz. Yu - varlak bir yaka, emuz — başlarını geçmiyen — ufak bir roba, — kapalı cepler... Önünü tamamile açık br rakırsanız İş za - manı önlük yeri- ne kullanabilir - siniz. Kapalı ya - parsanız tam rop olur., Arzu ve ih- tiyacımıza göre bunu tayin etmek size düşer. Her kadın bilmelidir: Çaydanlıkta biriken kireçler nasıl temizlenir? İçlerinde uzun zaman su kaynatılan çaydanlık ve ibriklerin diblerinde kireç birikir. Ne kadar temizlenmezse çıkmaz. Bunları çıkarmanın biricik ve en kolay yolu sanıldığı gibi zor bir şey değildir. Dibi kireç tutan kabı sirke ile doldur- malı. Bir gece o halde bırakmah. Bu sir- ke kireci eritir. Kabın dibi temizlenir. * Makasınız iyi kesmiyor. Kumaşa takılıyor. Acele nasıl bileyebilirsiniz? Derhal mutfaktan iri bir şişe almız, makasın ağzını, güya şişenin boynunu kesecekmişsiniz gibi, açıp kapayarak ca- mın üstüne sürtünüz. İki ağız da baştan- başa iyice şişeye sürülünce keskinleşir. Uzun müddet değilse bile acele işinizi görebilmek için mükemmel bir hale g- rer, Sokaklarda “Dünya dar geliyor,, diye bağıran sarhoş bir kadın yakalandı Üç sabıkası olduğu anlaşılan alkol müptelâsının bir ay hapsine ve derhal tevkifine karar verildi Beyoğlu cürmümeşhud mahkeme -|sokağın ortasında, merhametsizce ke * sinde alkol müptelâsı bir kadının, sar- boşluk suçundan, muhakemesi yapıl - mıştır. Suçlu Jozefin mahkeme huzuruna fevkalâde şık, dekolte bir akşam tuva- letile, çıkmıştır. Hâkimin sualine ceva- ben, mürebbiyelik ettiğini söylemiştir. Jozefin, ayni suçtan üçüncü defa ola - rak, Hâkim huzuruna geliyordu. Diğer seferlerde olduğu gibi, bu de- fa da cürmü sarhaşluk olarak, gürültü çıkarmak, sokakta: — Dar geliyor, bana dünya dâr geli- yor, sıkılıyorum! diye bağırıp, çağır - makdı. Fazla olarak, bu defa caddenin ortasına da- yatmıştır. Mahkemede: — Dün akşam, bir davetteydim. Bi- raz şarap içmiştim. Sarhoş olmuşum, demiştir. Hâkim, Jozefinin | ay müddetle hapsine ve derhal tevkifine karar ver- miştir. Kararı öğrenince, genç kadının fe - na halde canı sıkilmiş ve: — Bir sözüm var, bay hâkim. Ka - nunda, sarhoşluk suçundan, | ay ha - pis cezası verilir mi?.. diye, sarmuş - tur. Hâkim, maznuna şu cevabı vermiş- tir: — Demek- var ki, sizi mahküm et - tik. İsterseniz, kararı temyiz edebilir - sİniz, Nişanlısını yaralıyan Mehmed sekiz seneye mahküm oldu Bir müddet evvel, — Ayvansarayda nişanlısı Halideyi ve Hüsameddin is - minde birini tabanca ile ve öldürmek kasdiyle ağır surette yaralıyan Meh - medin muhakemesi Ağırcezada netice- lenmiştir. Suçlu, uzun müddet nmişanlı olarak yaşadığı Halidenin ve annesinin ken - dilerinden yüz çevirmeleri ve eve al - mamaları üzerine fena halde üzülmüş- tür. Nihayet bir sabah, ana kıza Ay - vansarayda rastlıyan Mehmed, kendi- ni kaybederek tabancasını çekmiş, ü - zerlerine ateş etmiştir. Araya giren Hüsameddin — isminde bir yolcu da vak'a sırasında yaralan - miş, kurşunlardan biri de kendine ma- lik olmıyarak, gelişi güzel — ateş eden delikanlının kendine rastlamıştır. Yapılan muhakeme neticesinde, su- çu delillerle sabit — gören mahkeme, Mehmedi 8 sene, 52 gün müddetle hap- se ve âmme hizmetlerinden mahru - miyete mahküm etmiştir, Bir köpeği döven bakkal çırağ! Müddeiumumiliğe —dün garib bir müracaat yapılmıştır: Müracaatı yapan Cihangirde otu - ran Bayan Halidenin iddiasına göre, kendisinin pek sevgili ve kıymetli bir köpeği vardır. İşte bu kıymetli hay - van bilmiyerek, Cihangirde, bir bak - kal dükkânma girmiştir. Bakkalın çı - raklarından Mustafa, hiç bir zarar ver- mediği halde hayvanı — yakalamış ve penk demiriyle, gözleri kör — oluncayâ kadar dövmüştür. Bu müracaatı ya * pan Bayan Halide, Mustafanın tecziy€ edilmesini istemiştir. Hâdiseyi tedkik eden müddelumu * mi muavinlerinden Reşad Saka, suçlü hakkında ceza kanununun — 775 ind maddesine göre takibat ferasına, karaf vermiştir. Trakya için yeni selektör makineleri alındı Edirne, (Hususi) — Trakya Umuml Müfettişliği Trdkya hububatırm ıslahi* na büyük bir ehemmiyet vermektedir. Geçen sene Ziraat Vekâletinin Avrü'* padan getirttiği ve en iyi tohumluğu #* yırmayı temin eden selektör makineleri? ne ilâveten bu sene de 14 selektör ilâv edilmiş ve bu selektörler mahallerine gölt" derilmiştir. j Montajları sür'atle ikmal edilen bu 3& lektörler köylünün bu sene ekeceği t0t humlukların temizlenmesine — yetiştiri Miştir. Bu selektör merkezlerine düşen köylerin tohurnluklarının — temilf lenmesi için de Maro kalbur makineletİ getirilmiştir. Bu suretle bölgenin tohumi' luklarının herhalde temizlenerek ve t0" humluk evsafındaki hububatın ekilmesi ni temin etmek suretile Trakya hububi? fının kısa bir zamanda iyi bir tipte Yf piyasalarca tutulan ve aramlan evsafff yetiştirilmesi yolunda büyük adımlar # tılmıştır. 60 yaşında bir adam üvey oğlunu yaraladı Sülüklügül köyünden Abdullah oğld 60 yaşında Âdem üvey oğlu 25 yaşlarıl? da Mehmedi balta ile sol kaşı üzerii ağır surette yaralamıştır. Yatal: memlöf ket hastanesine kaldırılmiş ve carih df yakalanmıştır. Konyada eski eserlerin tamirine başlanıyor Konya, (Hususi) — Geri kaldığını et” velce yazmış bulunduğumuz Konya eski eserlerin tamiri işi, tahsisatır. def hal gelmesile başlamış bulunmaktadiâ Fakat yağmurlar tamir işine mâni ol muştur. Yozgadda hayvan sergis Yozgad (Hususi) — Bir milyona yf kın hayvana malik olan vilâyetimizdi hayvanların cinsini islâh için propa * ganda mahiyetinde bir sergi açılmış * tır. Sergiye köylülerimiz tarafındal muhtelif cins hayvanlar getirilmiştii Birincilik kazananlara verilmek üzeff Ziraat Vekâleti tarafından 1800 lit tahsisat ayrılmış ve seçimler yıpıll'. ve ikramiyeler dağıtılmıştır. Halk bü sergiye çok alâka göstermiştir. Yazısız hikâye: Aşcı kadın dans öğreniyor