*Son Postasr nm tefrikası: İmparatoriçe Fuşe başın: eğdi: — Yaşayışınızdaki sadelik ve sessiz- likle ona silâhlarını attıracağınızı um- muştunuz. Halbuki uslu bir kadın ol- saydı Napolyonun vesmi karısı ismini taşımakla iktifa etmesi icab eden bu mahlük, sizden nefret ediyor, tesiriniz- den korkuyor ve sizi mahvetmeğe az- metmiş bir halde, Beni mi? Neler söylüyorsunuz ku- n? Sebeb ne? Ne diye? şıran Mari ancak şu yukarıki keli- eleri kekeliyebildi. — Kızı Holanda kraliçesinin de teş- viki ile, Jozefin sinsi sinsi aradı, bekle- di ve bu saatte de artık nihayet, Napol- yonu sizden soğutacak, uzaklaştıracak çareyi bu'duğunu sanıyor. — Ne imiş bu çare? — Dürüst ve namüslu bir kadın için garib gelebilir, lâkin kocasını elden kaçırmamak için her şeyi göze alan zum <.. Bir şey... Bir eğlence vasıtası tedarik etmekten başka çare Bulamamış olacak ki... Giybo isminde- ki kıza Hortans'ın elinde dersini ez- bi ttiler, — giydirdiler, kuşattılar. «Kitab okuyucu» sıfatile saray mine soktular, Zaten Jozefin, kocasını gözünün önünden ayırmamak düşün - cesile bu oyuna ilk defadır baş vurmu- yor, İmparatorun Gazzani ile olan mü- nasebetini de bizzat kendisi hazırlamış, temin etmişti. Korkudan ziyade, böyle bir alçaklık karşısında isyan duyan Mari: — Böyle şey olur mu hiç? Bu ne â- dilik? diye bağırdı. Nazır, sıska bacaklarını ayırarak, oturduğu yerden ona doğru eğildi. — Söylemiştim ya, siz bu memleketi bilmezsiniz. Karşınızda bin bir neza - ketle dil döken o muhterem dostumuz Talleyrand'ın da bu çirkin entrikada parmağı olduğuna eminim. Ne yaptı- Tarsa yaptılar, hülâsası şu ki, madmazel (Giybo, her saat her dakika Napolyo -« nun ptşi sıra dolaşıp durüyor. Hortans, Remüza, Jozefin; üçü de birlik olmuş- dar, lel adetâ imparaltorun koynuna aln çabalıyorlar. Söz aramızda © da fena değil, genç, terütaze, Mmânasile gönül eğlendirebilir ve yük- gelmek için her şeyi yapmağı göze al- Mış şip şirin bir şey... — Peki ama kimin nesidir bu kadın? Şimdiye kadar hiç lâfını işitmemiştim, — Nereden işiteceksiniz! Zaten kaç kişi ile görüştüğünüz var ki? Kimdir mi diyorsunuz? Haddi zatinde basit bir insan, Annesi İrlandalı imiş. İki kızına da Çingene ve İspanyol dansları öğ - Tettirmiş, üç senedir bir çok salonlar - da bıçak sallayıp, dümbelek çalıp du- ruyörlar, Büyüğü bir aralık madam Bacciochi'nin yarına sokulmuştu, o da kıza iyi bir koca buldu. Küçüğüne, yani bizimkine gelince, Jüno ve Müra ile bir iki macerası duyulunca, hem kocasını | hem de âşığını elden kaçırmak - iste - Miyen Karolin, tuttu kızı Elyseden kovdurdu. Bu sefer de o Hortans'ın yanına kapağı attı, oradan da Jozefinin eline geçti. Herhalde çok düşük ah - lâklı bir şey. Böyle birine de para ile neler yaptırılabileceğini artık varın siz düşünün, Mari: — Bütün bu işlerden beni haberdar ettiğiniz için size çok teşekkür ederim. Yaptığınızı aslâ unutamıyacağım. Yal- nız, İmparatorun böyle tuzaklara dü- şebileceğini sanmıyorum. Şüphesiz siz kendisini iyi biliyorsunuz; fakat ben de Onu çok iyi tanıyorum. Bana karşı duy- duğu temiz hisse, benim, sizden fazla imanım var. Fuşe derin derin içini çekti. Ne kadar da büyük, ne kadar da dâhi olsa unutmayınız ki erkektir. Ve erkekler bazan garib cazibelere kapt- hırlar. Evet doğru, imparator sizi son derece seviyor. Fakat bugüne kadar o hiç kimseye sadık kalmadı.. yaradılış rocselesidir bu. Kimi beğendi ve sev- hari- ' Tercüme eden: Mebrure Sami olmak düşüncesi İmparator ve di ise, ,ok geçmeden ihmale uğradı... Sizinle Liyle konuşmağa mecbur ol - duğum iç.n affınızı istirham ederim madam, fatat bütün — burlları kendi menfaatiniz namına söylüyorum. Ko- casının ruhur da ne zaman esaslı bir his uyandı ise, Jozefin ne yaptı, yapmadı bilinmez, bu rabıtaların gelip geçici bir mahiyet almasını temin etti. O Napol- yonu öyle tecrübe etmiştir. O kadar iyi bilir ki onu; sizden de benden de fazla.., âdeta huyunu ezber etmiştir. Bir keli- me, bir işaretle onun cesaretini kırma- sını, içinde bıkkınlık ve tiksinti uyan- dırmasını bilir. Evet, amenna, impara- toru tutmak için gençliğiniz, zarafeti- niz, zekânız, kendinizin bile bilmedi- ğiniz nice maddi manevi meziyetleri- niz var ama, doğrusu ben gene de kendi kendime soruyorum: Acaba bü- tün bunlar, imparatoriçenin aleyhinize kurduğu tuzakları devirmeğe, yok et- meğe yetecek mi? diyorum. Mari, büyük bir dikkatle nazırı din- ledi. Onun bu sözlerile kederleniyor, fakat kırılmayordu. Napolyon onu, er- kek konuşmalarının acılı sertliğine a- lıştırmıştı. Görünüşünün, kırılıp, in - cinmeğe müheyya imiş gibi inceliğine rağmen, o hiç de yufka yürekli bir ka- dın yaradılışında değil. Cesaretini as- lâ elinden bırakmıyacak. İşte, sükü - netle cevab veriyor. — İmparatoriçenin benimle ne di- ye uğraşacağını anlamıyorum doğrusu, Biliyorum, ona karşı suçluyum, fakat sandığı derecede değil. Çünkü nihayet Napolyonu önun elinden almadım. Za- ten ne vakittir imparator içinden onu silmişti. Buna rağmen elbette ki benim iyiliğimi istemiyeceğini tahmin ediyo- rum. Tuileri'ye gidip, takdim edilme- mi kabule kalkışmakla, esasen bir ha- ta işledim ve onu fazla tazib etmemek, incitmemek için de bir daha saraya ayak basmamağa karar verdim. — Müsaadenizle söyliyeyim, bu nok- tada da yanlış hareket ediyorsunuz. Ko Gündüz, Said Kesler. Türklerin büyük denizcisinin sözleri. Kauzmaamaa Yarın müvezzilerden Isteyiniz. MODERN TURKİYE BARBÂAROS SAYISI Kapağında Barbarosun üç renkli nelis bir resmi ile yarın 32 sahife olarak çıkıyor. Bu sayıda: Fevzi Kurt oğlu, Reşat Ekrem Koçu, Ziya Şakir, Celâl Ergun, Ali Rıza Soyfi, Ragıp Şevki, Jürie de la Graviere ve Mahmut Yesari, Aka Ayrıca bir çok tablolar, Barbarosun Savaş şarkıları, resimler, vesikalar. aMari Valevska filminden» Mari Valevska — İstediğinzi söyliyebilirsiniz, ama ben kararımı verdim. Oraya ayak bas- mıyacağım. Böyle iki yüzlü vaziyetler bana ağır geliyor, Kiminin küstahlığı, kiminin iltifatı... Bütün bunlar beni hiç alâkadar etmez. (Arkası var) Sözün kısası : Bulunmuş mektub (Baştarafı 2 inci sayfada) seden arzı minnet maksndile sokaklarına izafe eylemiş olduğun Klemanso, Vilson, Loyid Corç gibi meşahir isimlerini ora - lardan kaldırt. Ve nihayet, bugün başına gelen felâketi tevekkülle karşila. Zira| Cenabıhak bunu sana ezeldenberi mu - kadder kılmış.. sana «Çek» demiş., çeke- ceksin! Baki..» , E. Talu Nöbetci eczaneler Bu gece nöbetçi olan ecraneler şun - lardır: İstanbul cihetindekileri Akaarayda: — (Sarım), Alemdarda: (Bırrı Asım), Beyazıdda: (Belku), Ba - matyada: (Teofilas), Eminönünde: (A- minasya), Eyübde: (Arif Beşir), Fener- de: (Vitali), Şehremininde: (Nazım), Şehzadebaşında: (Hamdi), Karagüm - rükte: (Kemal), Küçükpazarda:; (Yor - gD, Bakırköyünde: (Merkez). Beyoğlu cihetindekiler: İstiklâl caddesinde: — (Oalatasaray), Tünelbaşında: — (Matkoviç), Galatada: (İkiyol), Fındıklıda: (Mustafa Nall), Cumhuriyet caddesinde: — (Kürkçüyan), Kalyoncuda: (Zafiropulos), Firuzağada: (Brtağrul), Şişlide: (Asım), Beşiktaşta: (Süleyman Receb). Boğariçi, Kadıköy ve Adalardakiler: Üsküdarda: * (Belimiye), (Osman), Kadıköyünde: man Hulüsi), Büyükadada: (Halk), Hoy- belide; (Halk), a $ Enerjisini çoğaltması lâzım gelen| Yumuşak olması lâzım gelen bir tip İzmit Feyzi Gül ler karakterini soruyor: Sakin ve man - çup bir hali var, Muhitini buldu » Bu zaman neşeli ve konuşkan ol - mağa çalışır. E - nerjiye bağlı ha - teketlerde mes'u liyet ve zarar endişelerini fazlaca hesab- lar, Kadın meselelerinde kıskanç davra- nir, Sevimli Iıır ısnç kız İstanbuldan — F. S. soruyor: — Talihim ne - dir, zengin olacak mıyım? Güler yüzile, se- vimli hallerile dünyaya tabif bir imtiyazla geldiği - ğine göre, tali - hinden şikâyet et memesi ve zengin..k ihtiraslarından uzak kalması lâzımdır. arar İşini bilen bir tip Ali adlı bir 0 * kuyucumuz — ka » rakterini soruyor: — Ağır başlı ve hesabını bilir. Baş> kalarına kolaylık. la bağlanmaz. Ken dişini gösterici nü- mayışli hareket - lerden uzak ka lr. Çabuk kusur görür. Menfaatlerini başkalarına dıııhnı.k niyetinde değildir. Emniyet ve ılıınıd telkin eden bir tip İzmirden Ce- mal Tüncr karak: terini soruyor. Tenkid ve muiw- haze ile karşılaş. maktan — çekinir, İzzeti mefis mese. telerinde — kıskanç davranır. — Mua - melesinde hile ve' riyaya sapmaz. Samimiyeti tercih eder. Yüzüne gülen - lere karşı zayıf olur, yom tutmaz. İnadcılığı sebatkârlık mertebe- sine ulaştırması lıklıııı bir np Osmancıkta Tah ? sin karakterini ve muvoffak olup ol mıyacağını soru - yor: Zeki ve inadcı « dır, Menfaatlerine aid. — meselelerde © çabuk itiraz eder, * &: İyi şeyleri taklid © ÇİREŞe edebilir ve nasi - hatlerden örnek alabilir. v M uihkıyıu dikkate bağlı bir tip Keksinden Zlyı muvaffak o - * | lup — olmayacağını soruyor: Tutunduğu işin icabları, — hayala yer vermekten zi- yade dikkat, inti » zam ve tertib ka yıdlarile alâkalam mağı istiyor. BAAAI Temiz ve intizamı sever bir tip Sivastan Meliha Eren fotoğrafının der- cini istemiyerek karakterini soruyor: İntizamı ve temizliği sever ve tatbi - hayatı, harbleri, maceraları, veciz B katında muvaffak olur. Arkadaşlarına Wlm'ıı muamelesi, nazik ve terbiyelidir. Menfaatlerine karşı tok gözlü ve mahçup das Tanır, Serbest değildir, daha ziyade ululıın ve çekingendir. Büyükleri ta -| - lru!ındın takdirle sevilir. hıı' tip rulmuş bir işe dü- zen verdikten son- ra — yumuşaklığın a zararlarından ko - runmak 1âzım gelirse de, hayata henü: atılanların daha yumuşak davranmaları ve kendilerini sevdirmeleri lâzımdır. n Hatırşinas bir tin Kadıköyün danu—dılh'abı terini soruyor Sâkin ve ; gen bir hali var : dır. Zekâsını bir « denbire mnydınıt vurmaz. Cesaretş bağlı işlerden u « | zak kalır. Arkı daşlarile iyi ge - çinmeğe ve hat lunmağa dikka: Mağrur Iıır lııı Ankaradan Faruk de karakterini 5e Jınır, kızar ve kü- çük hâdiseleri kolaylıkla izzeti nefis me selesi yapabilir. " a. Muvaffakiyet ihtimallerini çoğaltan bir tip Kayseriden Ha- Hid, muvajfak olup Tolmayacağını 30 - , Tuyor: | Zekâ ve acul - dür. Bir şeyi ça - buk anlar — gibi davranır. Başka- | 'larına pek bağ - | lanmaz. — Enerjili ı hareketleri var - dır. Bütün bunlar muvaffakiyet ihtimal lerini çoğaltan sebeblerdir. A İnzibat ve asa; ışlırınlı muvaffak olabilen bir tip Aksaraydan Ni- Ça a aa da, hangi mesleke |8 — ü te muvaffak ola - ı'*" cacığını soruyor: Bedeni yorgun- Tuklara olan te « hammülü, mes'uli- yet ve vazile en - dişesi, asayiş işle - rindefi — meslek - Verden birinde muvaffakiyet ihtimallerini çoğaltabilir. - Ciddi davranması beki enen bir tiş Ankaradan P. N. fotografının dercini istemiyerek soruyor: — Mev'ud olacak mıyım? 'Yuva kurmakta ciddi ve dürüst davra nanlar şaadet malzemesini hazırlamış o lurlar, Eşler arasında zaman zaman esen fena havayı bedbahtlıkla tavsife kalkış- mak haksızlık olur. Fırtınalardan sonra sükünet beklenir. | l Son Posta Fotograf tahlili kuponu