Yazan: A.R. Dersim dağlarında bir içki âlemi İki tarafına tek tük dükkânlar; üzer- lerinden nar ve elma ağaçları sarkan mazgallı duvarlar, üzerlerine kalın saç kaplanmış küçük kapılar sıralanmış olan caddeyi geçtik. İki kanadı, arka- sına kadar açık bir kapıdan, geniş bir avluya girdik. Avlu, bir pazar yerine benziyordu. Ortadaki büyük havuzun etrafında er- kekli kadınlı köylüler kümeleniyordu. Her taraf, atlar, eşekler, katırlar, de- ri denkleri, yün dolu hararlar, hububat | çuvallarile dolmuştu. Bunlar, tartılı yor; bir kantarcı, mütemadiyen. —Vi V. 17 Diye bağırıyordu. Biz avludan içeri girdiğimiz zaman, faaliyete en küçük bir sekte bile gel - memişti. Yalnız, havuzun kenarında kümelenerek sıralarını bekliyen kö; ü hemen yerlerinden fırlamış Jüm olmuşlar.. birer ellerini Büslerine koyarak bize burada da hür- Havuzün arkasındaki iki katlı, ta - mamile kesme taştan yapılmış, bütün pencereleri demir parmaklıklı muaz - zam binaya göz gezdirmiş.. burayı, ka- sabanın yegâne ticaret merkezi ve hü- kümet dairesi zannetmiştim. Fakat, teklifsizce koluma giren, ve a binanın adetâ küçük bir kale kapısını andıran kapısına sevkeden O- sep çelebi, çenesile binayı göstererek mağrur bir eda ile: — İşte.. bizim fakirhane... Osep çelebinin nesi.. Küçük bir kış Osep çelebinin vallı bölük merkezini şöylece zihnimde kıyas ettim. Derin derin içimi çekmek- | ten başka, hiç bir cevab veremledim. —| Binadan içeri girdiğim zaman hay ha arttı. Ve bana kumandanımın, şu sözlerini hatırlattı: — O, Osep Raci denilen herif oradı ele geçirmiştir. Bu da, ilk bakışta ah mak manzarası gösteren bu adamın, en öşesinde yaptırmı bile, bu parlak zekâsının eserini gös- da kaymakamlara, mutası ; valilere bile sureti memuru, bir gece öonün ikametgâhında isafir olduktan sonra, artık tesiri a girmiş demektir... Onun için, bu herifle mücadeleye girişmek, bey- hudedir. Çü hakkında vukub lan 4 ; 4 I şikâyetlerden sonra, nahiyeye giden ve onun tahkikatına girişen memurların hepsi, bu dessas herifin tuzağına tu tulmuşlar; onun lehinde raporlar ver mişler.. şikâyetcileri, (iftira ediyo diye, mahküm ettirmişlerdir... Bunları unutma, Birdenbire bu herife ter: cebhe alma. Kendini arkandan vur rTursun. Demişti. Uzun bir koridor üzerine sıralanmış odaların önünden geçerken, dikkat e- diyordum. Ve burayı, her sınıf müşte- rileri kabule amade bir otele benzeti- yordum. Koridorun nihayetindeki geniş tara- saya varmıştık, Ve burada, cidden en- Yes bir manzara tle karşılaşmıştık. (Dicle nehri) bütün haşmetile uza- yıp gidiyordu. Her tarafından nar ve badem ağaçları fışkıran yemyeşi! bir saha, ufuklara kadar seriliyordu. Uzaktan, koyun sürülerinin çan ses- leri, Dicle sahillerine sıralanan su do- Jablarınım uzun ve iniltili gıcırtıları işi- tiliyordu. ) OD YALA DKU AYĞN HAARIA TAATKLIRINNZ İ Osep Raci: «Hoşunuza gitti mi yüzbaşı bey?» diyordu nen tepelerin üstünden, bütün “leta- Kara kaşlı uşaklar, etrafımızda per- feti v; ihtişamile güneş gurup ediyor-| vane gibi dolaşıyorlar, Sıcak sıcak şiş du. ; kebabları, keklik kızartmaları, Dicle Manzaranın azameti karşısında ken- |balıklarının - enfeslerinden dimi tutamadım: ımtzcîcri tazeliyorlar., su gibi içilen iç- Aman yarabbi.. ne güzel... kilerin, boşalan sürahilerinin — yerine , MI .'ldıır_u.m. dolmuslarını getiriyorlar. lerim, Ösep Racinin — gözlerine | flişti. Bu patlak ve ahmak gözlerde, hakikaten çok şeytani bir zekâ münde- om en haşsas tarafı- mı keşfetmiş gibi gülümsemiş na mı gitti, yüzbaşı bey?. bizim değ dostlarımızındır sin. Her ne ki ar- emredersin... Hanendeler, gitgide coşarak, (kur - ban, kurban) diye, âvaz âvaz feryad ediyorli Kadeh yerine bardak kullanan misâ firler, mütemadiyen ellerini ç: or- sstane bir eda ;le sağı lar, Emri emruküm. Demişti. Fakat bu si birdenbire idi ki; onu de etmek i: cümle de, — Elve! ran, lerin sonumda yalnız, mediği bir cümle var 1 bir tebessümle (l rsa bu Bir doktorun günlük notlarından Aybaşı halinin Gecikmeleri Aybaşiları genç bir kadında geciktiği 2a- ysal dav- Mükemmel bir sofra. etrafımızda, pervane gibi dönen dört kaşlı uşaklar. Tarasanın bir köşesinde, ud, keman, - burada adına (durbök) denilen- dar- bukadan mürekkep bir saz takımı Durbek ve ud çalanlar, ayni zamanda hanendelik ediyorlar. Söyledikleri şarkılar, hangi dilden?. Türkce mi, Kürdce mi, Arabca mı, Er-| menice mi?, İşte, bunu anlamak müm- | kün değil... Yalnız sık sık, (kurban) kelimesi tekerrür edi ve bu, mü- selsel bir nakarat halinde sürüklenip man ilk düşünülecek şey gebeliktir. O za- mana kadar muntazaman ay halini gö- ren bir kadınm birdenbire aybaşının ge- cikmesi mutlaka hamilden ileri gelir. Bu ciheti tedkik ederek hareket etmek lcab eder. Çünkâ hamil düşünülmezse ka- dın dansla veyahud fazla mesai sarfede- rek bedenini yorarsı kaldırır, do- moğe teşebbüş ©o zaman birdenbdire kan açılır ve sakat vaki olur. Sakat çocuk düşürme demektir. Sakatlarda kan ziyaı bazan o kadar Ani olur ki kadını ölüme sevkeder. Bereket versin ki kadınlar kan kaybet- meğe erkeklerden fazla mütehammildir- ler. Kadıtların birden kaybettikleri ra- him nezlelerinin kan mikdarının bir kıs- mana bile erkekler tahammül edemezler. Tabiat her törlü ihtimale karşı bu hususta daha müukavim yaratmnış yi an envalr... ve yiyenler.. ben, Osep Raci, ü â ibi, nahiye *« hangi millete men- henüz anlıyamadığım- , isimleri akılda tu- ımıyacak kadar çetrefil üç köyün Baları, biri Çölden, diğeri de (Caezran) afından gelmiş iki a . Yar ni; içlerine ka ğ klımdan ve ğim, tuhaf ve garib bir grup... ——— T Z —a ——— L âlllllllllllIIIIIİIIIIIIIIIIIlIIIllllll|IHIllIIIIIIIllllllllllIllllll|||I|l1Illllllllllllllllllllllllllllllllllll l Çeltik Sav!ıiplerinin PİRİNÇ TÜCCARLARININ Ehemmiyetle Nazarı D_l!(kıtlno Yeni mahsul yaklaşmakta olduğundan fabrikamın bu sene için sayın müşterilerine yapacağı fevkalâde tenzilât ve kolaylıkları öğrenmek son derece menfaatleri iktizasındandır. Istanbulda, Ayvansarayda, Yavodut caddesi 121 No da MUSTAFA ÇANAKÇILI HALEFİ ARMED ÇANAKÇILI Çeltik fabrikası. Telefon : 22752 'Teolgraf : İstanbul - Pirinç Bu sütunu idare eden arkadaşımız bir kadar Avrupada bir tedkik se- € çıkacak ve gaybubeti bir Ay Ka- ürecektir. Bu müddet zsarfında okü- arımızın ihtiyaclarını ve mektub- sevab vermek mümkün olamıya -| Koyfiyeti nazarı Gikkate arsedi- yorüz. GCevab isteyen — ekuyacularımızın — posta Pulu yelinmalarını rica ederiz. Ahsi tak. dirde istekleri mukabelesiz kalabilir. WKOKLEKLTAITRCLTAAA VAA DULLYAUUYUKUULNIIUUU l Karşıda, koyu yeşilliklerle gölgele- g DDD DĞINAROOAKIŞODAKALAAI KKO DKKLKAANKDKAAAKDANLAALINN AAA mürekkep | Kaf Dağının arkası (Baş tarafı 7 inci sayfada) ha...» diye düşündüm.. nihayet çamura |battık.. İkisi de hiddetlendi. <Artık bu fer başlıyorlar!» ded kavgaya gi - Tiştiler.. ana, avrat sövdüler, saydılar, amma gene türkçe.. merak edip o telâüş a« rasında: konuşma hususunda sıkıntı çekmedim. * franlılar cidden çok samimi Meselâ gümrük bini inde beni zaman yabancı bir yolcu gibi Jar, her çeşid fikirlerini söylemekte bir mahzür da görmüyorlardı. Gümrük me- murlarile şoförler aralarında türkçe ko- nuştukları ben de dinliyordum. Bi- zimkilerin, biri bırakıp biri alıyor: — Aman öldük, mahvalduk.. o Trab - zonun rütubeti. Ya pahalılık!.. dayanılır ekte ver- diğim para ile Tebrizde üç ö yerim, Ya o yollar?! Yeni yapılanlar da daracık, Uçurumlara yuvarlanacaktık... a Derken coşuyorlar.. kendilerine mahsus şive, gürültü ile karışınca artık anlapıl- maz bir şekil alıyor.. Öyle bir hale gel « dik ki: Gümrük odasında konuşmıyan ve dinliyen bir ben kalmıstım.. Bu vazi e yette benim de söze kurışmam, şikâyet « |Jerini tevile, yahud müdâfaaya kalkış « mam, daha büyük bir şamataya müncer olacak. Büsbütün susmağa karar verip, hatiblerin yorulmasına kadar bekledim., — Siz ne cinssiniz? Diye de sordum: — Türküz! ü Cevabını verdiler.. «ha, demek bunlar onun için türkçe konuşuyorlar» düşün - #esine saptım.. gümrük dairesindeki du- ıvırlırdı faraça ibare ile manzum ihtar- ılar var., bizim «Vatandaş türkçe kanuş!» Igı'bi serd ve kat'i değil. yumuşak. Hem, | dedim a, manzum da.. Sadinin, Hafızın terbiyesine yakışır bir tarzda.. ben ma: nasını şöyle anladım: <Aramızda birlik | olmâsı için lisan birliği yapalım.. onun için güzel, şirin farsçayı konuşalım!» gi-| i ler.. bu ihtar da bizimkiler gibi tesirini göstermemiş.. günlerce, kilomet- relerce yol gittiğim halde birbirlerile farsça görüşen iki kişiye rastgelmedim.. bu tabif benim çok hoşuma gitti. Çünkü Sümer Bank Umumi Müdürlüğünden:* Umumt Müdürlük İnşaat servisinde istihdam edilmek üzere imtihanla ÜÇ Tet sam alınacaktır. İmtihanda muvaffak olanlara ehliyet derecelerine göre 120-150 lira aylık ve ayrıca Ankara pahalılık zammı verilecektir, Almanca bilenler tercih edilir. İmtihan 15 Eylülde Ankarada yapılacaktır. Taliplerin mezkür tarihe kadar' iki fotoğraf, tahsil ve hizmet vesikalarile birlikte Umumi Müdürlüğümüz Perso- nel Servisine müracaat etmeleri. (41T) — (5045) YAK LA Ankara'da Avrupa Oteli açıldı Postahane Caddesi Yeni Hal arkası M Kilosu 7600 89856 55000 5 50000 2 » Aygır deposu ile hastaneler ve diğer dürklerdeki nakliye hayvanlarına lüzu- mu olan yukarıda cins ve mikdarı yazılı dört kalem yem kapalı zarfla eksil! konulmuştur. Eksiltme 5/9/938 Pazartesi günü saat 11 de Daimi Encümen pılacaktır. İstekliler 2490 No. lı kanunda yazılı vesika ve 478 lira 23 kurusluk fik teminat, makbuz veya mektubile beraber teklif mektublarını havi kapallı zari- Tarını yukarıda yazılı günde saat 10 a kadar Daimi Encümene Bu saatten sonra verilecek zarflar kabul olunmaz. (5600) aA darı Cinşi — Kepek Kuru ot Yulaf Sap saman Bir kilosunun muhammen bedeli 5 2,50 kuruş vermelidirler, Haseki hastanesine lüzumu olan ve hepşine 735 lira 50 kuruş bedel tahmin edi- len 20 tane yangın söndürme makinesi, 10 balta, 10 kanca ve kapaklı kova vesalr buna müteferri malzeme açık eksiltmeye konulmuştur. Şartnamesi levazım mü - dürlüğünde görülebilir. İstekliler 2400 No. lı kanunda yazılı vesika ve 55 lira 20 kuruşluk ilk teminat makbuz veya mektubile beraber 7/9/938 Çarşamba günü saat 11 de Daimi Encümendle buluumalıdırlar. — (İ.) (5720) Gümrük muhafaza genel komutanlığı İstanbul satınalma komisyonundan ; 'Tasınlanan tutarı İlk teminatı Lira kuruş — Lira kuruş | Kumkapı Mh, Külübe- sinin tamiri. | Sarıyer Mh. Kulübesi- | nin boyanması. 89 88 w 00 6/9/938 Salı — 11,30 1 — Yukarıda yazılı kulübelerin tamiri gösterilen gün ve saatlerinde pazarlık- ları yapılacaktır. 2 — Fenni şartnameleri komisyondadır. Görülebilr. 3 — İsteklilerinin gün ve saatlerinde ilk teminat makbuzları ve kanunt vesi- kalarile birlikte Galata eski ithalât gümrüğü binasındaki komüisyona gelmeleri. <6031> » Eşyanın cinsi 217 M 17 00 6/9/9388 Salı 11 de Kültür Bakanlığı İstanbul Erkek Terzilik Okulu Direktörlüğünden : Kayıt ve kabule devam edilmektedir. Bilgi için Divanyolundaki okula müracaat. — (6019) Telefon: 22480, T Niksar Belediyesinden : Niksar belediyesinin yaptırmakta olduğu elektrik şebekesinde kullanılmak üzera 1320 Kilo Çıplak bakır tel 25 M/M2 lik 290 Kilo » 16 M/M2 180 Kilo B 10 MJM2 > Sert çekilmiş tek olacaktır. 1790 kilo bakır tel 15 gün müddetle açık eksiltmeye konulmuştur. Teller İş- tanbulda teslim alınarak bedeli poşinen verilecektir. İsteklilerin 13/9/938 gü « nünden evvel Niksar belediyesine müracaatları, — (5845) x -" E »