27 Ağustos SON POSTA Sayfa D — Yüzbaşı efendi!.. Görüyor musunuz? — Evet, — Ne yapacağız?.. — Telâş etmeyin!.. — Fakat.. çoluk, çocuk?.. — Ben de onları düşünüyorum... Lâkin ortada, henüz korkulacak bir şey göre - miyorum. — Ya bir tecavüz vuku bulursa? Cevab veremedim. Daha doğrusu, veri- lecek cevabı, çok Tüzumsuz bir kahra - manlık nümayişi telâkki ettim, Yarım saat, sükünetle geçti. Sonra, Dersim ağalarının konakladıkları yerden yanımıza doğru bir adam geldi. Ve ge - Hirken bize seslendi. Aramızda, şu kısa muhavere geçti. — Yüzbaşı efendi!.. Ağalar, selâm edi- yor. — Pekâlâ.. aleykümüsselâm. — BSize haber gönderdiler, — Ne haberi?.. — Güya; bu taraflardaki uşaklar, zen- gin bir tüccar kervanı geçiyor diye ha - ber almışlar; yolu bağlamışlar. — E, he olacak?.. — Şimdi ağalar, aralarında beş on ku- ruş topluyorlar.. bunlara verip başlarını kurtaracaklar, Sizin de, aranızda biraz para toplayıp vermenizi rica ediyorlar. — İyi amma, biz tüccar kervanı deği - liz ki... Ben, bir zabitim. Şu, bir başça - vuş.. iki de fakir aile var. Evet ammâ.. uşaklar, böyle şeyleri bil- mezler ki... Tapu memuru, yanıma geldi, kulağı- ma eğildi: — Arizim!.. Yalan.. Bu kepazelik, ağa- ların düzenidir. Ben, bu heriflerin iç yüzlerini bilirim. Bu oyunu, ağalar ter- tib etmişler; gizlice civardaki adamlarına haber göndermişlerdir. Bundan maksad da, bizden beş an para çekmektir... Â » man, bir hâdise çıkarmıyalım. Çohık ço- cuğumuzun başının gözünün sadakası ol- sun. Beş on para verip bu bâdireyi at - latalım. Çoluk, çocuk... Bunlar, bu iki alle ba - bası kadar, beni de alâkadar ediyor, de - rin derin düşündürüyordu. Kadınlar ve çocuklar uyanmışlardı. Endişeli seslerle fısıldaşıyorlardı. Tam bu sırada, tapu memurunun babası, o ih- tiyar kötürüm de yanımıza gelmişti. Ağ- lar gibi, hıçkıran bir sesle: — Aman evlâdım!.. Bu adamlarla dik- leşip te bir iş çıkarmayınız. Alimallah, hepimizi bir kulaktan bir kulağa kesor.. çoluğu, çocuğu da pay pay ederler. Ca- nımıza gelecek felâket, paramıza gel Diye yalvarıyordu. Şurada, tek başıma bulunmadığıma çok acındım. Ve; karanlıkta, Yirmi oluz adım uzakta, kara martini kucağında du- ran adama hiddetle bağırdım. — Na istiyor, bu herifler?.. — Canım.. ne verirseniz verin.. gönlü. Düzden ne koparsa... Bu sözlerden, âdeta iğrendim, vea tik - sindim. Demek ki, heyölâ gibi gözlerde büyüyen (Dersim eşkıyaları) nda, süfli bir dilenci ruhu da var. O adama doğru ilerledim. Cebimden çı- kardığım iki mecidiyoyi verdim, — Git ağalara söyle. Bunlar, fekir in- sanlardır. Ne kadar sefalet içinde yol - culuk ettiklerini, onlar da - görüyorlar. Bu parayı uşaklarına versinler ve artık kendilerini bir daha rahatsız ettirme - sinler, Dedim. Para gitti... Tapu memuru ile tabur kâ- tibi. bana minnettarlıklarını bildirmek için bir takım lüzumsuz sözlere gir mişlerdi. Ağaların tarafından gene bir haber geldi, — Yüzbaşı efendi!.. Ağalar selâm edi - yorlar. Parayı, uşaklara yolladılar. - Hiç merak etmeyin. Uşaklar etritfi çevirdiler, Çoluğu, çocuğu muhafaza edecekler, Bu teminata, cevab vermiye lüzum gör- medim. Yalnız, eşya denklerinin yonınıa gittim. Korkudan birbirine kenetlenmiş olan zavallı kadın ve çocuklara: | Abdülhamid devrinde bir aşk macerası : İ — Yazan: A.R. Gözlerde büyüyen Dersim eşkıyaları Yirma otuz adım uzakta, xara martini ku — Ne iştiyor, bu herifler?.. — İşittiniz ya?.. Artık, rahat rahat u- yuyabilirsi: Dedim. Ertesi sabah, ağalardan bizi yanıma geldi: — Yüzbaşı efendi!., Bir iki saat sonra biz de ayrılacağız. Siz, bu dağlarda yal- nız kalacaksınız. Şu uşaklara, beş on pa- ra daha verin. Hem yol gösterirler, hem de çoluğu çocuğu muhafaza edenler. Za- ten buralarda âdettir. Dedi, Evet.. buralarda, bu iğrenç ve süfli ha- reketin bir âdet olduğunu hissetmiştim. Büyük. bir-mecburiyetle; — Pekâli. Dedim. Fakat bu âdeti icad edenlerden daha evvel; hükümet kuvvetini burada RADYO Bugünkü program İSTANBUL 27 Ağustos 1938 Cumartesi ÖĞLE NEŞRİYATI: 12.30: Plâkla Türk musikisi. 1280: Hayva- dis. 13.05: Plâkla Türk musikisi. 13.80; Or - kestra: Novotniden naklen M. Kemal Akel idaresinde, AKŞAM NEŞRİYATI: 18.80: Hafif müzik: — Tepebaşı — Belediye bahçesinden naklen. 19.15: Konferans: Prof. Salih Murad (Fen müsahabeleri). 19.55: Bor- sa haberlerl 20: Saat âyarı: Grenviç rasad- hanesinden naklen. Necmeddin Rıza ve ar- kadaşları tarafından Türk Musikisi ve halk şarkıları. *20. Hava raporü. 2048: Ömer Rıza 'Doğrul tatafından arâben söylev. 21: Saat dyarı. Orkestra, 21.30: Radife Neydik ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları. 2210: Halk türküleri: Şaban ve Bayan Soyak. 2250: Son haberler ve er- fost günün programı. 23: Saat âyarı. * ANKARA 37 Ağustos 1988 Cumartesi ÖĞLE NEŞRİYATI: 13.30: Karışık plâk neşriyatı, 19.50: Plâkla Türk muzsikisi ve halk şarkıları. 14.15: Ajans naberleri. AKŞAM NEŞRİYATI; 18.30: Plâkla neşriyat (Dans), 19.15: Türk muzikist (Hikmet Rıza). 20: Saat âyarı ve arabca neşriyat. 20.15: Türk muzsikisi (Ha- lök Recal). 21: Şan plâkları, 21.15: Stüdyo salon örkeslrası, 22: Ajans haberleri. cağında duran adama hiddetle bağırdım: tesis edemiyerek koca bir insan kütle « sini vahşet ve süfliyet içinde bırakan.. onlara; ellerindeki silâhı, bazan kanlı bir 'şıkıveı âleti, bazan bir dilenci değneği gibi kullandıran altı asırlık Osmanlı im- paratorluğunun siyasetine lânet ettim. * Gidiyoruz. Rengi belirsiz, her tarafları lime lime olmuş gömlek ve donlarının yırlıkların - dan meşin gibi derileri görünen on dört müuhafız, etrafımırda.. Boyunlarından sarkan pis torbaların içinde, yiyecekle - rile martin fişekleri birbirine karış ş. Bazılarında, çapraz fişeklikler var, Bun- lar, kim bilir hangi şehid Türk neferle - rinden soyulup alınmış?.. (Arkası var) NEVROZİiN Bulunan eve baş ve diş ağrısı başınız Onun gibı yapmaym, Te GKE GN EN bi şiml vü hemen bir kaşe NEVROZİiN alınız bir ;eyiı;î:. kalmaz İ da de şe alıı Bi lemine dikkat. Taklidle rinden sakınınız. Maliye Vekâletinden: 2257 mumaralı kanun mucibince ihraç edilmiş olan nikel bir kuruşluklar ahi- ren kenarları dantelli olarak tadilen darbedilmiştir. Mevzüubahs p: raların 1/9/988 tari inden itibaren tedavüle çıkarılacağından şüphe ve tereddüde mahal kalımamak üzere ilân olunur. «3248> <5078> İstanbul Musiki San'atkârları Nizamnamemize bir fıkra ilâvesi için idare hey'etimizce arzolunacak Cemiyetinden : teklif hakkında bir karar verilmek üzere umumt! hey'etimizin 31.8.938 Çarşamba günü saat 15 de Belediye civarında birleşik Esnaf Cemiyetleri binasındaki Ce_miy:ıi. miz merkezinde toplanacağı bildirir ve sayın azamızın bu içtimaa iştirakleri rida olunur. - Hikâye: Ödenen borç (Baş tarafı 12 nci sayfada) pencereye kadar uzandı, içerisini araştır- dı, Bambodan yapiılmış bir masanın iki u- cunda iki adam karşı kurşıya oturmuş ko- nuşuyorlardı. Genç Sahib: — O ilk önce benimdi. Ona böyle mua- mele edişine bakıyorum da asla sevdi - ğine inanmıyorum. Ve Memsahib daha hâlâ beni seviyor, Senin ismini taşısa bi- le, kalbi benim.. diyordu. Öteki adam, alaycı alaycı güldü, cevab verdi: i — Paran olsaydı, emeline kavuşur, ve onunla evlenirdin. Yegâne servetin ab- ! dallık.. amma o da para, pul ile değil ki... | Lâf dövüşü bir müddet böyle devam et- ti. Tepesine kan fırlıyan genç Sahib ta- İraçaya çıkınca, Naldü tindiği köşeden fı- sıldadı: — Ben buradayım, Sahib, buradayım. Sana yardım etmek için izin ver, canımı bana sen bağışladın, Şimdi de bırak nez- rimi ben yerine getireyim... Genç sahib, kendini toparladı ve kat'i, emredici bir sesle: — Haydi, böyle işlere burnunu sokma, sen, git ayakkabılarını boya!.. dedi. Ertesi sabah güneş gene altın ışıklarını saça, saça gökte göründü. Serin bir vüz- gâr da nazlı nazlı esmeğe başladı. İki Sahib bir gezinti yapmak üzere a- şağıya indiler. Naldu genç Sahibin pırıl pıril parlıyan ayakkabılarını — bağlamak için diz çöktü. Genç Sahib: — Ne güzel boyamışsın!.. Şimdiye ka- dar böyle ayna gibi parladıklarını görme- miştim. Aferin sana... dedi, Naidu, cevab verdi: — Bir kan borcu idi bu, Sahib. Genç Sahib güldü: — Ayakkabı boyamakla, kan borcu mu ödendi?.. dedi. Tam bu sırada, sarhoş Sahib, şamata- cı bir sesle: — Ayakkabılarım, nerede diye gürle- di, ve açılır kapanır bir iskemleye çöke- Kız ve Erkek ALMAN Fazla malümat için 40488 ya telefon 12 ye kudar devam edecektir.” Cinsi 'Teminatı Tutarı muvakkate Lira Lira Ekmek 2325 81,000 Arpa 1350 18,000 sillmeye konulmuştur. edilecektir. 8 — Şartnameler 3 Seyyar Jandarma tul: Beşinci keşide 11 MN Boğaziçi Liseleri BEYOĞLU - TÜNELBAŞI - YENİYOL Tam devreli Lise, Ticaret mektebi, Almanca öğretmek için ihzarl sınıflar. Derslere 10 Eylül Cuma günü başlanacaktır. Kayıd muamelesi 9 Eylülden itibaren hergün saat 8 den 12 ye kadar: Nüfus teskeresi veya ikamet tezkeresi; maballi hükü- met doktarluğunca tasdikli aıhbât raporu, çiçek aşısı kâğıdı ve Üfo aşısı kâğıdı; altı Totograf ve mekteb tasdiknamesi veyâ diplomasile yapılır. edilmesi. Kayıdlar 15 Eylül Perşembe günü saat 4)AOLADDDI LAT OAYA LKO ALAY KUKY YAY YAKAIITAKA AAA IAKAA IKN Z Türk Hava Kurumu BÜYÜK PiYANGOSU Büyük ikramiye: 50.000 uıradır... Bundan başka: 15.000, 12,000, 10.000 liralık ikramiyelerle (20.000 ve 10.000) liralık iki adet mükâfat vardır... Şimdiye kadar binlerce kişiyi zengin eden bu piyangoya iştirak etmek gsuretile siz de talünizi deneyiniz... KKKT LA TKKKEKURAYACIATOYAAAYA AAAT KRKADAYAKARICAKA KI KAKLAKTN IN II Bütünleme sinavlarına Orta ve Lise kısımlarının son sınıfları 1 Eylülde ve diğer sınıflar 4 eylülde başlıyacaktır. Alâkadarların mektebe müracaatla programları öğrenmeleri. rek, ayakkabılarının giydirilmesini bek- lermiş gibi bir vaziyet aldı. Naldu, kara gözleri yanarak ve elleri makine gibi İş- liyerek, uzun konçlu ayakkabıları Sahie |bin ayaklarına giydirmeğe koyuldu. Sarhoş Sahib: — Hay Allah belânı versin senin. Bun- lar hiç boyanmamış.. diye köpürdü, ve Velindeki kırbacı çocuğun başına- doğru | salladı. Naidu, her sabah bu gibi muamelelere alışık olduğu için hemen boynunu eğe « rek yüzü koyun yatıverdi. Sarhoş adam ayağa doğruldu, ve ileriye doğru bir kaç adım atacak oldu. Birden durarak: — Bu ayakkabıların içinde bir şey var, çivi midir, nedir?.. diye söylendi. Başını arkaya çeviren genç Sahib, h- tiyar rakibinin sendelediğini gördü. He- men yanına seğirtti, ve tekrar İskemle « sine oturtarak ayakkabıları çekti çıkar- dı. İçlerinde hiç bir şey yoktu, görün« müyordu. Fakat adamın topuğundan si- cim gibi kan sızıyordu. İhtiyar Sahib: — Bunu mel'un çocuk yaptı., diye mi- rıldandı. Genç Sahib, engin bir şaşkınlıkla Nai- duya baktı. İhtiyarın birden değiştiğini, nefesinin ağırlaştığını, mosmor kesildi - ğini, ağzından köpükler saçıldığını gör - dü. Beş dakika sonra da büyük Sahib ök müştü. . Genç Sahib, Memsahibe haber vermiyo giderken bir çocuğun uzakta, tepelere doğru tırmandığını gördü. Naidunun kendisine ibadet dolu ışıklarla bakan gözlerini, hatırladı, ve onun: — Bir kan borcu idi bu, Sahib!.. deyi. şi kulaklarında çınladı. YARINKİ NÜSHAMIZDA: Hırsızla Tommi Yazan: O, Henry Çeviren: H. Alaz | ve Ticaret okulu LİSESi Ovacık 3 Seyyar Jandarma Taburu Satınalma komisyonundan : Mikdarı İhale tarihi ve günü Kilo ——— —— 140,000 1/9/938 Perşembe 225,000 2/9/988 Cuma 1 — Ovacıkta 3 seyyar jandarma taburu ihtiyacı için yukarıda cins ve mik« darı ve teminatı, ihale günleri yazılık iki kalem erzak kapalı zarf usuliyle çk- 2 — Eksiltmeler Ovacıkta Seyyar Jandarma Satınalma Kamisyonunca yuka- rıda yazıli günler saat 15 «on beş» de yapılacak ve 1430 za kadar zarflar kabul Satınalma Komişyonunca parasız ökü- Gönderilecek teminatlar hükümetçe kabul edilecek şekilde olmalıdır. Fazla izahatın Komisyondan alınması ilân olunur. «3177> — «5529> / Eylül/1938 dedir. Direktörlüğünden