4 Ağustos 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

4 Ağustos 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İalya Kralı ve Büyük harbe iştirak eden bugün de mevkinii muhafaza eden yegâne adamdır 14 çeşid pilâvlı ziyafetler İranda ziyafot sofralarında bazan on dört çeşid pilâv ye çilâv bulunur Bu gördüğünüz h türlü dalgılara " musları uşmuş, harbde Fransr Şimdi bir b İmparatoru hükümdarlardan, $e ra karşı kullanılmışdır. lirin müzesinde bulunmaktadır SÖON POSTA E Garib ve inanılmıyaca Kaliforsiyada Fransiske körlezinde bu hapishanenin : Şimaliade — Melek adası İlerisinde — Cennet köşesi Garbında — Albn kapım Şarkıada da — Hazine adaları bas lunmaktadır Havay'da bir doğum hastar zesindeki Tavha görki — söyler DÜNün, BUGÜNÜn ve YARINın tarihi: 12 RUPANIN ALTINDAKİ AT Biçare İspanyayı bugün kan ve ateşe boğan facia senelerce evvel nasıl hazırlanmıştı ? Yazan: Emrys Jones - Çeviren: İbrahim Hoyi İspanya, — bugün ıasımcu:ıhurlw“ hü- kümetinden daha ev- velki fena idare Ve karışıklık kan ve göz yaşlarile ödüyor. 1914 den 1918 e ka- dar, Avrupa, - hayat memat savaşında büp lunduğu için İberya yarımadasında kay: mücadeleyi mak, ve yaşama şart- larını düzeltmek için ya kralı 13 üncü Al mine, bilhassa fonsa karşı derin perçinledi. i arka- ineler birbiri 1918 den ';'L';u kuruldu; kabineler maa Güğ YO Glikerimin liderliği ile vuku bulan İsyan, ihtilâllerden doğan müstemleke işlerini hal mkcîı:l:e!:n“': den, sınıflarına SI - duld:în aşılıyan m"“"m'-hm::;:d?:ni hyamadıklarından, ve kendi yet isbe * idare etmok, bir nevi m“h':slğlm ı ğinde bulunan Katalonya 08 . e Yikile kavrıyamadıklarından düşmüşler di, Anualda yüz ölünce, kral tehlike bu- 1921 de, İspanya Fasında bin kişiden fazla İspanyol Alfonsun etrafında fırtına, tları toplanmıya başladı. ge Bu faclanın mes'ullerini meydana Ç karmak üzere bir komisyon "ç'm,du. komisyonun verdiği rapor hasıralt, tÖ. Mesine rağmen, etrafa sızan —Mmali p göre Anual faciasından yalnız nazırlar değil kral Alfonsun kendisi de bizza Mes'ul olduğu anlaşıldı. feshetti ve gene- * Alfons parlâmentoyu diktatörlüğünü Tral Primo de Rivera'nın bazırladı. l:wıyı. generali biş karAl Eibi karşıladı. O kadar ki, bir zamanlır sosyalist liderleri bile kabinesine B?fı r Primo kuvvetli bir adamdı. Fakat, HİTOE Ve Mussolini gibi kendisine yardım " cek, müzahir olacak fırkası yoktu. Zayı tarafı 'ası idi. , Dun:.uı::'ovıun aleyhinde idi. Kuyk")- ler, toprakta hisseleri olmadığı fçin mes'ud, memnun değillerdi. İspanya sü- hayli o kadar geri idi ki, göyle dişe do- a ilk 'sz,,,.m hapiste Reisicumhuru j teftiş kunur ücret vermenin imkânı olmadı- için, kasabalardaki işçiler de tatmin itimadszlığı körükledi, |B , GÜL e 1929 dünya iktısadi buhranı ortalığı ka- sıp, kavurunca Rivera'nın diktatörlüğü de müdhiş bir darbeye uğradı; ve 1930 başlarında saltanatı sona erdi. Primo de Rivera sekiz sene hüküm sürmüştü. Kral Alfons, general Berenguer ve a- miral Juan Aznar gibi elemanlarla dik- tatörlüğü idame ettirmeği denedi. Fakat bu elemanlar, kalitece Riveradan çok a- şağı idiler. Alfons, tahtını tehlikeye dü- şürmiyocek her türlü şekilleri, kombi - nezonları tecrübe etti. Fakat Alfons tıp- kı Canuteye benziyordu. Cumhuriyetçilik dalgasının önüne artık geçilemezdi. Ha- yat pahalılığı arttıkça da bu hareketin temposu zayıfladıkça zayıfladı. * İspanya, Riveranın diktatörlüğünün a- çısınmı yavaş yavaş tatmıya — başlamıştı. Rivera kilise ile orduyu memnun etmek maksadile vergileri arttırmıştı. Biüdce ise karma karışıktı. Peseta (İspanya pa- rası) geri kalan refah ve zenginliği de peşine takarak, silip süpürerek düştükçe düştü. 1980 yılının 17 ağustosunda - İspanyol cumhuriyetçi liderleri, bir İspanyol cum- huriyeti kurmak yolunda takib olunacak usulleri tesbit etmek için San Sebastiyen- deki Londra oteline gittiler, Cumhuriy' çiler, ordunun büyük bir kısmı fle umu- mi grevlerden istifade edeceklerini, yar- dım göreceklerini umuyorlardı. Ayni se- nenin ikinciteşrininde bir isyan koptuy- sa da çabuk bastırıldı, ve hemen söndü. Maamafih, cumhuriyet çok sade bir şe- kilde vücud buldu. 1931 de belediye se - İspanyanın son kralı Alfons cskeri çimleri yapıldı. İs- panya halkı sekiz se- nedenberi ilk defa o. larak rey verebilmek imkânını elde etmiş- Ü. Zahirde bu seçim- lerle köy ve kasaba- darın belediye meclis. leri seçilecekti. Haki- * kat halde ise seçimin maksadı krallık - ve- 'a cumhuriyet idare- Lrlndeıı hangisine tyulacağını — tebarüz ettirmek olduğundan bu seçim ile kral AL fonsun —mükadderatı bilinmiş bulunacaktı . — İntihabların kanuni gekilde cereyan & dip etmediği bilinme, ediyor mekle beraber, ek- seriyetle cumhuriyet rejimi lehinde rey verildi. ) Kral Alfons son saatlerinin geldiğini ve tahtından atılacağını evvelden anlamıştı. Ve 14 nisan öğleden sonrası, nazırlarile sön bir toplantı yaptı. Cumhuriyet liderleri, ihzari ve mu « vakkat bir kabine kurdular. O gecenin dokuzunda da, kral Alfons mevkiini tarihe terketmiş ve, «sabik kral- lar» safına geçmişti. Son sür'atla otomo- bili ile Fransız hududuna yollanmıştı. İspanyanın yeni ana yasasında şu hü-| kümler vardı: İspanyol cumhuriyeti, her sınıf işçile- rin demokrat cumhuriyeti olacaktır, Ki- lise kaldırılmıştır. Halk istediği dini tu- tabilecektir. Ana yasa ayrıca bir çok sosyal ıslahat vüdetmekte, amele mescleleri ücret iş - lerinin düzeltileceği kat'iyetla bildirmek- te idi, | * Cumhuriyetin ilk başkanlığına, hiç bir veçhile ihtilâlci olmıyan Endülüslü a - vukat Nicdlo, Alcala Zamora getirildi. Zamoranın ihtilâlci olmadığı, başkanlığı esnasında toprağın yeniden taksimine as- la yanaşmaması, muhalefet etmesi, (ki böyle bir hareket haddi zatında İspan - yadaki köylü çiftçi meselesini kökün - den hüllederdi) ve bazı İspanyollarca İs- panyanın iktısadi hayatını folce uğra - tan boğan dini teşekkülleri ilga etmeme- sile anlaşıldı. Daha ilk adımda, cumhuriyet makinesi gıcırdamıya, falsolu sesler çıkarmıya baş- ladı. Yavaş yavaş derin bir memnuniyet- gizlik etrafı sardı. Yeni cumhuriyet kor- k $ Avustaralya kabilelerinde insan kemiklerinden yapılan ve kıllarla bağlanan ölüm San bulunan battaniyesine deris bir istiğrak dalar ve ölür Londra valisi; makamına ilk geçtiği gün seki bir ünazeye uyularak, büyük hir torszide tartılır ve ağırlığı resmi merasimle altın deftere kaydedilir Sayfa 9 a| Garib bir tabiat muamması İzlandanın volkanik arazisinde sabun par- gular ablmca sıcak su fışkıran bir talım gukurlar vardır C EDEBİYAT — Manon Lesko Fikret Âdilin bu tercümesi içinde parlıyan _l (Asmalımescid 74) ün orijinal mu- harriri, Fikret Â- dil — arkadaşımız, Abe Prevonun, Manon Leskosunu kısaltarak,bir Türk okuyucusu için lü. zumsuz olan pars çalarını atarak. buy suretle eserin haki Kf özünü vererek dilimize çevirdi. LN Fikret ÂAdil | 1 Bugün matbuatımızda görülen tercif-| Ve nihayet dilimize çevrilen mataların, me anarşisi içinde, parlıyan bu temiz inceliklerini — kavrıyacak ışığım, gönlümüze ferah verdiğini söy-| tur. B:::-"I' dört — buçuk lerken te mül Fil- | bancı me n a BAD ta< | Sikan <nevhevesler» in, defterler dolusu yalan | (edebi — zırvalarını) vaki, bir takım menfaat bilerin — ortaya — döktükleri bugünkü tercüme anarşisi temiz bir ışıktır hep meçhul, «nevhevesler» in elinde şes hid edilarek karşımıza çıkıyor. Meselâ, Oskar Vayidin 'The Picture of Dorian Grey isimli eserini dilimize çevirenler, ne yazık ki, bu zıd ruhlu, İngiliz sosyetesis nin âsi karakterli romancısını anlamamışe lar, ne demek istediğini kavrıyamamışe lar ve o adetâ klâsikleşmiş romanı gayet soluk, cılız bir surette bize aksettirmişe lerdir. Bence, kabahat, tercüme edenlere de değil, tercüme ettirenlerdedir. Çünkü ortada bu tercümeleri kontrol edecek, li« sanın pürüzlü olup olmadığını anlıyacak tabi — yoka yar ile matbuat arasınâ sıtf ucuz, — püs yanlış tercümeler, veyahüd da, amatör | Tasız olduğu için alanlar, garib bir rulü delikanlıların, daha mekteb sıralarında | Sakatlığı ile Türk tercüme edebiyatına emekliyenlerin bedavadan, hattâ üstelik | Yaptıkları fenalıkları duyamıyarak hem para vererek yazı piyasamıza yağdırdık- kelliklerini, hem de fodulluklarını ortaya ları her türlü edebi kıymetten uzak zel türkçenin katili eserler yüzünden o- kurların maruz kaldıkları hakaret, hiç güs; knmlır. " * İşte Manön Leskonun aslından dill. te azımsanacak cinsten değildir. Hiçbir | PiZe gevirdiği fransızcasını pek — iyi üsüle, disipline uymadan bir eserin bir| Pilen, “okuduğunu — lâyıkile kaç türlü tercümesine rastlıyoruz. ve hiçbir tercümede de diğerine bir nebze- cik olsun benziyen taraf yoktur. Halbuki, yazı jpiyasamızda oldukça belli bir kımıldama var, Tercüme savaşı var. Kılı kırk yaran okuyucu da, bu e- meklere sırtını çevirmekle mukabele et- miyor. Garbın ölmez eserlerini &rıyor, yepyeni bir çeşni tatmak hevesile, bun- lara koşuyor. Lâkin tatmin olunabili- yör mu?, Hiç sanmıyorum. Zira ekseri tercümelerde, türkçesizlik noksanı var, Asıllarında hakikt bir kaymet olan bu eserler - birkaç değerli isim müstesn kak idi. Düşmanlarına hücum etmekten ziyade, onlar tarafından bir taarruza ma- ruz kalmaktan çekiniyordu. Ve hücum edenler de sağlar ve sollar oldu, Yalnız bir sene zarfında, yani 1933 de mevcud şartlar aleyhinde tam 1500 grev kaydedildi. Cumhuriyetin ilk Üüç senesinde 1931 de hazırlanmış olan plânı fill mevkitne koy- mak teşebbüsleri pek gevşek geçti. Bu - nu gören sağlar da, ortada endişe edile- cek bir vaziyetin bulunmadığını anladı- lar. Başvekil Azana orduyu kazanmıya ça- lıştı. Bu emelinde muvaffak olmuş olsay- dı, bugün sürüp giden feci dahili harbin önüne geçilmesi ihtimali vardı. 1933 genesinde İspanyada müdhiş bir kargaşalık baş gösterdi. Cumhuriyetten umduklarını bulamıyan, göremiyen işçi kütleleri, monarşist ve militaristler de, aksinden korkarak parti parti ayrılmış - lardı. 1932 de general Sanjurjo Sevillâyı zap- tederek, kendisini Endülüs hâkimi diye anlıyan Fikret —ÂAdil, bu —tercüme — anan Şisi içinde bize verdiği küçük, fakat nümunelik tercümeslle, güzel ve faydalı bir çığır açmış oluyor. Türk karii, özlü eser istiyor. Bir geam bal almak için biz kilo odun çiğnemek sevdasında değildir, Bunu gözönünde tutan değerli —mütere cim, Abe Prevonun türlü dint hislerinin ilhamile yazdığı birçok pasajları çıkara« Tak eserin özünü meydana koymuştur, * Kendisini tebrik ederken, tercüme İ« şile uğraşanların da, bu çığırı hor göre memelerini ve buradan yürümelerini te« menni edo L H, suçile muhakeme ve idama mahküm et e mişlerdi. Halbuki Zamora, onu affetti. Bir müd- det hapiste tuttuktan sonra serbest bi « raktı. Bu da, cumhuriyet hükümetinin ne derece zayıf olduğunu isbat eder. File vaki âsi general, hapisten çıkar çıkmaz gene cumhuriyet aleyhinde çalışmıya başlamıştı. 1934 de sağ cenah partileri, see çimde büyük bir muzafferiyet kazandı «, lar, İşçiler bu muzafferiyeti İspanyada faşist rejiminin ilk adımı, veçhesi diya telâkki ettiler. Sağcılar da arzularını, e« mellerini saklamıyorlardı. İşçiler mücadeleye karar verdiler ve umumt bir grev ilân ettiler, Bazı mınta- kalarda, bilhassa Asturios, Madrid ve Katalonyada bu grevler, birer müsellâki isyan şeklinde tecelli, tebellür otti, Maa- mafih, bu isyanlar, teşkilâtlı değildi. Mühtelif eyaletlerde çarpışanlar arasın- da da müşterek bir plân yoktu, Harici dünya, İspanyanın bu harb sons rası vaziyetinin Asturladaki isyan neti cesinde vukua geldiğini sanır. Zira meve ilân etmişti. İşçiler ona karşı ayaklanmış, kendisini yakalıyarak hiyaneti vataniye zuu bahsolan isyan sonunda Asturla eya. (Devamı 10 ncu sayfada)

Bu sayıdan diğer sayfalar: