© muş. Halk dar. Derken iş kavg — Şaya girişmişler.. Derken, kavga, “Son Posta, nn Hikâyesi UN A İNSANLAR Amman, Çemizez : 27. Alaz ı İNİRLİ Geçenlerde, olurduğumuz apartıman - da bir kavga, bir dövüş oldu. Hani işinizılen kiyamet kopmuş. aslına bakarsanız buna dövüş demek âz- | mutfağa dolmuşlar. Her kafadan bir ses | dyranım kabardı. Bütün kanımı akıtsa- dır; koskoca bir meydan herbi oldu. Dövüşenler, aşkla, şevkle, bütün iman- larile dövüştüler.. Apartıman sakinlerin: | den malül Gavrilovun az dahe geri ka - Jan tek ayağını da koparacaklardı. Kavganın başlıca sebebi, halkın son za- manlarda lüzumundan fazla ili ol - masidır. Bugünün insanları bir acayip ol dular.. En ufak bir şeye si Jâblardan sonra ekseriya böş sinirleri, uzun bir müddet için bozuluverirmiş.. Belki bu'mazariye veyâhud faraziye doğrudur. Şimdi anlatacağım, büyük dövüş, ya - hud meydan harbi şu şekilde cereyan et- ti: Apartıman kiracılarından Marya Va - silyevna Şiptisova saat on raddelerinde eve gelmiş. Mutlağa girerek gazocağını yakmış. Esasen bu kadının âdetidir, her vakit bu zamanlarda eve döner ve gazo- cağını vakar.. Çay kaynatır, daha bir sürü haltlar karıştırır. Neyse.. Kadın o akşam da, gene her | vakitki gibi saat onda evine dönmüş. Mutfağa girmiş. Gazocağını alarak yak - mağa koyulmuş. Halbuki O öelinesice mel'un ocak bir türlü yanmamış. Kadın: — Hav Allahın belâsı, diye düşünmüş, neye yanmıyor acaba?. Bu tkalı falan olmasın?, Kadın, aklından bunu geçirdikten sön- Ta sol eline gazocağı iğnesini alarak gâzo- cağını temizlemeğe koyulmuş. İşte tam bu sırada, gazocağı iğnesinin sahibi olan Darya “Petrovna Kobilina mütfaktan içeri girmiş. İğnesinin başkası tarafından alındığını görünce! — Muhterem Marya Vasilyevna, de - miş; lâtfen iğneyi yerine koyunuz!. Marya Vasilyevna bu sözlerp fena hal de içerlemiş.. — Bana bakın, demiş, sizin iğnenizi al- mak şöyle dursun, ona el bile sürmeğe tenezzül etmem.. Tabii bu defa da Darya Petrovna içer- lemiş. Aralarında şiddetli bir münaka - gü - rültü başlam Bu gürültü üzerine Darya Petrovnanın kocası Kobilin de mutfağa koşmuş.. Ko - bilin, iri yapılı, sağlam, fakat sinirli bir adammış.. İşte bu Kobilin de mutfağa girin mü- nakaşaya karışmış? — Ben, demiş, otuz ruble mukabilinde © fil gibi çalışıyorum. Her miişterinin hu- - yuna göre gidiyor, hepsine derd anlatma- Ba çalışıyorum. İşte bütün yorucu hiz “metimin sonunda arttırabildiğim üç beş » Kuruşla bu iğneyi aldım. Tabii, bu kadar zahmetlerle edindiğim şeylerimin başka- $ı tarafından kullanılmasına asla müsaa- BABA (Yaza: İdama mahkümdu o İstanbulda... Bir hafta onu ben saklamıştım. Ve bu bir haftanın sonunda birbirimizi sevdiğimi “zi anlamıştık. Necati gitmişti. Gitmişti ama gene bana yazıyordu. Bana müte- — madiyen yazmıştı, Onu nasıl seviyor- dum.. bilemezsiniz. Bizim neslimizin aşka vereceği bol saatleri yoktu. Bin- © bir macera yapacak şurada zedelenen » kalbimizi, ötede tâmir etmeğe vaktimiz - yoktu. Her gencin eğlendiği, sevdiği yan biz kanla, silâhla, ölümle uğ- - raşıyorduk, O fena günlerimin içinde Necatinin aşkı yegâne enchantement- en benim, Necatinin evli olduğun- o dan da haberim yoktu. Onu bana ylememişti. Ve bunun için ls diye yazdığı zaman, onu r ve hayatımızı birbirine bağ- diye düşündüm. O da böyle düşünmüş, Fakat o, kendisini serbest etmeğe karar vermiş... Bugün bunu anlattı Fena na biz koca, fena bir baba ol- MA razı ölmüş... sep. YO PER “diye hor şeye razı g 17 Taks > mutfağı Tabii bu sözler münasebetile de bir kı- Bütün kiracılar çıkmağa başlamış. Tabii bu arada malül Gavrilov da isbatı vücud etmekte gecik- memiş: — Nedir bu gürültü, patırtı? demiş. Ortada dövüş olmadan bu kadar patırtı çıkabileceğine doğrusu aklım ermiyor. Ya boş gürültüyü kesin, veyahud dövüşe başlayın!.. Malül Gavrilovun bu sözlerinden şon- ra dövüş başlamış. Bizim apartımanın fevkalâde < dardır. Böyle r 'bir yerde kavga yapmak te uygun bir şey olmuyor. Mutfağın her tarafı tavalar; tencereler; gazocaklârile dopdoludur, Ben de dahil olduğum halde mutfağın içine on iki ki. şi dolmuştu. Meselâ, birinin kafasına bir şey indirmek isterken farkına varmadan üç Kişiye birden yapıştırıyorsun!. Tabi bu arada, taklak atanlar, birbirine çelme takanlar, yere yuvarlananlar gırla gidi- yor. Vaziyet o kadar hâd bir safhaya gir » mişti ki değil malül Gavrilov gibi tek bacaklı insanlar, fakat iki bacaklı insan- lar bile ayakta duramıyorlardı.. Halbuki malül Gavrilov, tek bacağına bakmadan bir koç gibi zıplıyor, kavga- nın biçimsiz taraflarına dalıyordu.. İğ - nenin sahibi Kobilin ise? radan yoksa geri kalan son bacağın: da kıracağım... Gavrilov fena halde kızmış — Azizim, diyordu, son kalan bacağımı değil, fakat başımı bile kırsan iş bu ker- teve ge dikte en sonra ben bu kavgadan e ay- sltapaı zarf usul lira keşif bedelli şose esaslı tsmiratı 25 lâyet Daimi Encümeninde yapılacaktır. Muvakkut teminatı «1199.20, liradır. — Ulan Gavrilov, diyordu, sen çekil a-| Eskişehir Nafıa Müdürlüğünden : Eskişehir Çifteler yolunun 13-5-000—21-4-900 kilometreleri arasında «19976.05> nü saat 15,30 a kadar kapalı zarf usulile eksiltmeye konulmuştur, Eksiltme Vi- Bu işe aid keşif, grafik, fenni şartnam e, mukavele projesi ve eksiltme şart- nameleri her zaman Nafia Müdürlüğünde görülebilir, rılamatn.. Görmüyör musun; daha yeni yeni kızışıyorum.. “Bu dakikada bütün nız bana vız gelir. Gavrilov sözünü bitirir mez, sâh- İki hakikaten kanını akıtıp akıtmıyaca - ğını tecrübe etmek istiyormuş gibi bi- risl malülün kafasına kuvvetlice bir şey! indirdi. Fakat Gavrilov bundan da yık madı. Habre dövüşmekte devem etti..! Bu arada malülün kafasına kuvvetlice bir | tava indirdiler. Malâl bu darbeye ta 1 hammül edemedi. İlk önce sağa sola bi İ İ sallandı ve bir kelime bile söylemek İsırti yere yuvarlandı. İşin sarpa sardığını gören kiracılar - dan biri polise koştu. Çok geçmeden polis geldi: — Dağılın bakalım, diye çıkışmağa baş- Tadı, yoksa şimdi ateş ederim. Polisin bu tehdidkâr sözlerinden sonra, kavga kıs - men mayna oldu. Herkes odasına kaç - mağa başladı. Harb meydanında malül Gavrilovdan başka Kimsecikler kalmamıştı. Zavallı a- dam yerde yatıyor, kafasından oluk gibi kan akıyordu. Bu vak'adan iki hafta sonrada mu - hakeme başladı... Mahkeme reisi de sinirli bir adam de- gil mi imiş?. Bütün dövüşenlere ceza ver- di. Mih. Zoşçerko e | YARINKİ NÜSHAMIZDA: Kısmet olunca Çeviren: İsmet Hulüsi ile eksiltme ânı /1/938 tarihinden 15/8/938 Pazartesi gü- Kilosu Cinsi 580 Demeti Nane 4100 >» Maydanoz 1130 Dereotu 22000 Kilo lapanak 19230 > Pırasa 6300 > Kök kereviz 10330 » Barbunya fasulyesi 20530 » A. kadın fasulyesi 9730 > Çalı fasulyesi 21600 O» Sakız kabağı 1450 » Kestane kabağı 100. » Asma kabağı 2000 4 Baselye 12900 » Bakla 5 Baınya » Havuç 14850 » Kır domatesi 70 » Sırık domatesi 107500 Adet Patlıcan 15050 Kilo Lühana 6000 -Adeti Karnıbahar 8400 Kilo Semizotu 680 Demet * Sarımsak 20590 >» Soğan 14600 Adet Enginar 5300 » Marul 7100» Yeşil salata 13650 . Kilo . Pancar 2150» Dolmalık bibet 1560 » Sivribirer 345 » Taze yaprak 5500 Adet Hiyar 1150 Kilo Ebegümeci Belediye hastanelerile diğer müesseselere lüzumu olan yukarıda mikdarile cinsleri yazılı yaş sebze kapalı zarfla eksiltmeye konulmuztur, Eksiltme 8/8/938 Pazartesi günü sast 11 de Daimi Encümende yapılacaktır. Listesile şartnamesi levazım müdürlüğünde görülebilir. İstekliler 2490 No. lı kanunda yazılı vesika ve 1703 lira 99 kuruşluk ilk teminat makbuz veya mektubile beraber teklif mektublarını havi kapalı zarflarını yukarıda yazılı günde saat 10 a kadar Dai- mi Encümene vermelidirler. Bu saatten sonra verilecek zarflar kabul olunu - maz. Çİ) (4766) 7025 6855 aeaalumumammli mc e Senelik müddet için 120 lira kira tahmin edilen Tophanede Süheylbey ma - hallesindeki deniz hamamı yeri, 939-940.941 seneleri mayıs sonuna kadar kiraya verilmek üzere açık arttırmaya konulmuştur. Şartnamesi levazım müdürlüğün- de görülür. Bir senelik kira için 9 lira, ilk teminat yatırılması lâzım gelir. Bu deniz hamamına iki sene için istekli olanlar 18 ve üç sene için istekli olanlar da 27 liralık muvakkat mektub veya makbuzlarile birlikte 8/8/9338 Pazattesi iü saat 11 de Daimi Encümende bulunmalıdırlar. (B) (4759) rm Karaağaç müessesatına lüzumlu olan ve hepsine 1496 lira tahmin edilen 1100 kilo amonyak açık eksiltmeye Fonulmuştur. Şartnamesi levazım müdürlüğün- de görülebilir. İstekliler 2490 No. kanunda yazılı vesika ve 112 lira 20 kuruşluk ilk teminat makbuz veya mektubile - beraber 10/8/938 Çarşamba günü saat İl İsteklilerin bu gibi işleri yaptıklarına dair Nafia Vekâletinden alınmış mü - de Daimi Encümende bulunmalıdırlar, (4785) teahhitlik vesikası ile senesi için muteber olmak üzere Ticaret Odası vesikasını teklif mektublarına eklemeleri şarttır. Teklif mektubları ihale saatinden lâakal bir saat evvel makbuz mukabilinde Daimi Encümen Riyasetine tevdi edilecek- tir. Postada vâki olacak teahhür kabul edilmez. «4831, NEVROZIN Baş, diş, nezle, grip, romatizma, nevralji, kırıklık ve bütün ağrılarınızı derhal keser. İcabında günde 3 kaşe alınabilir. mam mmm en Kapalı zarf usulile eksiltme ilânı Eskişehir Nafıa Müdürlüğünden : Eskişehir Çifteler yolunun 3 -080—13 4.000 Km. arasında «1877594» lira ke- şif bedelli şose esas tamiratı 25/7/938 tarihinden 15/8/9355 Pazartesi günü saat 15,15 e kadar kapalı zarf usulile eksiltmeye konulmuştur. Eksiltme Vilâyet Dai- mi Encümeninde yapılacaktır. Muvakkat teminat «1408.20, liradır. Bu işe aid keşif, grafik, fenni şartname, mukavele projesi ve eksiltme şartna- meleri her zaman Ni Müdürlüğünde görülebilir. İsteklilerin bu gibi işleri yaptıklarına dair Nafia Vekâletinden alınmış müte- ahhitlik vesikası ile senesi için muteber olmak üzere Ticaret odası vesikası teklif mektublarına eklemeleri şarttır. Teklif mektubları ihale saatinden Iâakal bir saat evvel makbuz mukabilinde Dalmi Encümen Riyasetine tevdi edilecektir. Postada vâki olacak taahhür kabul edilmez. «4830» OĞUL SUAD DERVİŞ 5) ben... Ben razı olmadım. ben sizi ta- nıyınca,, ben annenizi ve sizi tanıyın- & Hiçkırir gibi susuyor ve sonra hüzün dolu bir sesle konuşmakta devam edi-| yordu: — Anneniz, siyah bir çarşaf içinde sessiz oturuyodu bir köşede... Gözleri ağlamaktan şişmiş ve kızarmışlı. Yü- zünde en müdhiş bir felâketin izleri vardı. Kendinde değildi.. büyük bir ma- temin yükü altında ezilmiş bir hali vardı... Siz benimle konuşuyordunuz. O, başını iki elleri arasına alınış, susu- yor ve kim bilir ne düşünüyordu. Evet, siz beni hatırlamıyorsunuz. Fakat be- nim. sizin annenizi unutmama imkân yoktur. Müşterek felâketler zamanında bir kütleyi, ayni felâkele uğramış bir kütle için ferdin kederi, umumun ke- | deridir, Herkes birbirine esrarlı bir bağ ile bağlıdır. Anneniz bir ara bir ağaç başında benimle konuştu. Bir erkek kardeş kaybetmiş. dayınızı... Daha he- nüz onun matemini öğrenmiş, Körpe, tazı erkek 'deş kaybetme! erkek kardeş, bir kardeş kaybetmek... Bunun nasıl bir ast olduğumu snlamak için annenizin sözlerini dinlemek, ha- yır, annenizi uzaktan bile görmek kâfi idi. Erkek kardeşini bırakmış olan bu kadın kocasının da Afyonda yaralı ol- Guğunu işitmiş, onun yanına koşuyor- du. Onu bulacağını da bilemiyordu: «Ordan başka kimsem kalmadı, diyor- du, Onu kaybedersem nasıl yaşarım, ei çıldırmam, Ve benim © perişan İbalimde bu çocuğun haline olur?.» yordu: Ne sevimli bir yavru idiniz siz. Sarı saçlarınızla bugün şimdi biraz ev- velki gibi değil, saf ve berrak, temiz gözlerinizle ne cana yakın bir çocuktu- nuz... Annenizin kim olduğunu bilmi- yordum. Mevzuubahs yaralının kim ol- Guğunu bilmiyordum. Fakat siz anne- nize yaklaştınız ve birdenbire anneni- Zin göğsünü açlınız, bir madalyon çi- kardınız: «İşte babam» diye bana sev- diğimin resmini gösterdiniz. Uğrunda, evimi, barkımı, ailemi terkettiğim, onu bulmak için Afyona doğru gittiğim, be- ni çağıran: «Bana gel.. gel sana ihtiya- cım var» diyen. ölümle pençeleşirken bile beni hatırlayan, beni isteyen ada- inin resmini gösterdiniz... Ve siz bunu yaparak beni bütün bir hayatı, saadet- siz, ve renksiz, dümdüz geçirmeğe mah k > gösteriyordu bana... Sizi gösteri- ettini iz buna sebeb oldunuz. ğer ben o zaman annenize Karşı kal- bimde büyük bir merhamet, size karşı büyük bir şefkat duymasaydım,. çok seviyordum ve çok sevdiğim için hod- bin ölsaydım anneniz kim bilir nasıl bedbaht olurdu ve siz kim bilir nasıl rait İçinde yetişirdiniz. Ben sizi koru- dum, Sizin için kendimi feda ettim. Kağnılar yollarına devam ettikleri za- man, ben orâda, yolun üstünde kaldım. Sizi Afyona yolladım... Siz beni hatır- lamıyorsunuz bile! O zaman Anadolu- nun yolları üstünde yollarını şaşırmış, izlerini kaybetmiş gibi oradan oraya sürünen nice”insanlar vardı. Ben sizin aklınızda silfk bir gölge gibi bile kal- mamışım. Ben size feragatimin, feda- kârlığımın büyüklüğünü bile anlatmak istemedim. Ne size, ne Necatiye... rildım. Sizin saadetiniz için hayatınız- dan ayrıldım, Ve bir gün kendimi gös- termeden, hiçbirinize görünmeden, bir gün, bakınız ben bunu yaptım deme- den yaşadım. Sizin yaşınızda belki yoktum bile, sizin beni sevdiğinizden, ben Necatiyi şübhesiz ki daha çok sevi- yordum. Bundan bir an şübhe etmiyo- rum... Bir an anlıyor musunuz, ben de mes'ud olmak istiyordum. Ben de saa- dete susamış ve buna hak kazanmıştım. AY) sunuz Benim neslim için nca iş görmek nefes bir şeydi. Feragat ve vmi listemizde yazılıydı. Fakat insan olmak, sini taşıyordu. Ben çekildim. Çekilme- sini, başkalarının saadeti için çekilip ortadan yok olmasını bildim. Ve bunu bildiğim için bütün bunları yapabildi- ğim için, en kü, ihtiraslarıma esir olmadığım, en büyük ihtirasları çiğne- yebildiğim için değil midir ki bütün © hayatım bir iç huzuru içinde geçti. Siz “ de seviyorsunuz, sevdiğinizi iddia edi- yorsunuz ve bunun için bütün bir ha- yatı sizin rahatınız için feda etmiş bir insanın karşısına ikinci defa olarak çı- kıyorsumuz. İkinci defa olarak ona: «Beni rabafsız ediyorsun, çekil» diyor- .. Hiç utanmadan, zerre kadar sıkılmadan... — Feriha... Sizi seviyorum... — Susunuz, utanınız ve susunuz. Bif daha böyle bir söz sarfetmeyiniz... Ha- lid bu sizin için çirkin bir rüya, bir kâ bus olsun. Bu hissinizden nefret ediniz. Bakınız nasıl küçülüyorum. Görüyof musunuz nasıl size yalvarıyorum, Sax “| 4 detime mâni olmayınız, saadetime en 1 olmayınız. -ğ Di K (Arkası var)