26 Temmuz 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

26 Temmuz 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

26 Temmuz B CA 555995 05 — HİND. KADINI ____'____,__-—-:"'—_'-'__ Hindistanda kadınlar neden pek küçük yaşta evlendirilirler? Bir delikanlı ve Orta Hindistanda büyük, vahşi ve korkunç ormanlar içinde kıîbolnn fu- kara köylülerle temasa geldiğim zaman tuhaf tuhaf âdetler gördüm. Bu köylüler, hergünkü u!ü( müca- Gelesinden başka malından bir !n.mıını da dalma temas balinde yışbdıq pars, kaplan, yılan gibi yırtıcı ve vahşi hay” vanların tahribatına terketmek mec - buriyetindedir. Dahası var, bs:ldnğq'k- ları yerlerde dâhiler dedikleri küçük Hlâhlardan yuvalarının, ve Hayvanla- Timın melhuz ve mulitemel şerden Kkö- runmaları için istimdad ederler. Orada berkes şeytanların çocukları sevdiğine inanır. Bunun için gebe ka- dın doğuracağı gırada hususi bir dik- atle korunur. ş E tIjir gün köylülerin çok sa_yd;ğı bir ebenin idare ettiği bir merasime rast- ladım. Arkasında garip bir şhenklı tambur çalan bir ınüzlsyeıîı yüruyordu. Kırmizı etbisdler pymrıış k::ıhîğ;r hep bir ağizdan yavaş sesle şari e ?üyporlaniı. Sabahleyin erken âağır .Fğ" giden bu merasim alayını görünce hayrette kalmıştım. ş şım:ndıhlen sordum. Gebe kadın ların nazardan ve Ş€ ırdan korun- mak için mübede, ya gittiğini söylediler. Mâbedden çıkılınca £ Bittiler. Orada bir dıeuâmıh lenme ban; yapılırmış. v Gebellği:oî:klzî.nd ayında kıö:w;ı #besi, gebe kadının ziyaretine geİYE doğumu kolaylaştıracak ı'fıtYVIİ" gbe tiriyor. Kırmızılar giymiş olan gel kadım da ömü karşılayor, ordan sonra doğacak çocuğun oğlan veya kız olaca- Özni tayin etmek merasimi başlıyor. a Bu çok tuhaf imi bana s'nıle e ne inandığım İngiliz hasta bakıcıları an lattılar. Biraz da sihirbaz olan, bu Pra, tik yetişmiş köy ebeleri, müstakbel Yyavrunun oğlan veya kız olacağını na B bidiklerini gizli tutarlar. Fakat tahminleri ekseriya doğru çıkar. Ya - hıldıkları yakit çocuk da ölü doğar. Ço- Cuğun adı ve süsleri, daha doğîmıdan önce, oğlan veya kız olacağına göre ba- zr! Bu memleketle sağlık bilgisi nedir büyük nehire tan temiz- bötinmez. İstatistiklere göre çocuk ve” | fiyatı doğumun üçte biri nisbetindedir. Buna rağmen Hindistanın nüfus mev-”) €udu 350 milyondur. Bir İngiliz binba- Bısı diyor ki: M « Çocuk vefiyatı olmasa Hindistan Yaşanılmaz bir hale gelir ve bütün memleketi açlık kaplar. Burada arazi- Pin iaşe menabii ile nüfus mikdarı ara” sında derin ve esrarlı bir müvazene vardır, Bu müvazeneyi hayat kanunla- rı, yaşıyan ve ölenlerin sayısını birbi- rine uydurarak yapıyor. e Bir çok kadınları hem ev haricinde hem de kendi evlerinde gördüm. Dışa- İlâhlara tapınma- | minimini karısı rıda sönük ve silik görünen Şmd_&l ka> dın, dünyâanın her tarafında olduğu gi- bi, evinin hâkimidir. Orada sayılır. ve s!,vlli.n Sade ve münevver olan H_ı_n_d)ı kadın ekseriya, ya şâir veya musikişi- nastır. Onun şıh:iye'.iude toplanan se- vimli neş'e ve itidal, kendine yakınla- şabilenleri cezbeder. Fakat bu çocukca tatlılık ve neş'enin arkasında büyük esrar ve muammüâ gizl Hindli ka- dirin gözleri güler, fakat içi bazan vah- Şi bir ateşle doludur. Kocasına Allaha ar gibi tapar, hem de onu ve emva- lmi bir kaplan gibi müdafaa eder. Bazan hatırı sayılır derecede fena, za- ilm ve soğukkanlıdır. Evindeki kıs * Kançlığı hiç bir vasita ile yatıştırılamaz. Köylerde esrarlı ölüm vak'aları, gad - dar intikamlar, cezasız kalmış zehir- leme hâdiseleri görülür. Hindli kadın dindar ve mistiktir. Evlerinde kapanma ve hariçte taşıdık- ları peçe onlarca bir emniyet vasıtası- dır. Bu âdet onlara müslümanlardan miştir. Bc?uı: Hindli karısmı kâpalı tutmayı hiçbir vakit düşünmemiştir. _Şımali İHindistanda — kadınlar kendilerinin | yegâne silâh ve müdafaa vasıtası olan ;ıeçe kullanmak âdetini çok - kıymetli sayarak muhafaza ederler. Evlerinde kapalı kalma üdeti, bir yandan onları, yuvalarında macerape- Testlenrden korur, bir yandan dıî müte- mayil oldukları entrikaya imkân ha * mrlı’îçne. erkekten kaçan Hindli kadının hüviyetini gizler. Hoşuna giden (_)!lîlr da kenciim güslermek iste:'ş_e peçesini hf' filçe Kaldırarak güzel gözlerini len pembe etli gdudaklarını gösterme - sine mani yoktur. Bu dalgah tülün arkasında ismi ve hayatı meçhul kalan hayaletin içtimal vg;iyetî bir dramdır. Bu dramın ne ol- duğunu öğrenmeden önce çocukların evlendirilmesi, ve müstefrişe meselesi- ni anlamak icab eder. Hindlinin hayatının esası erkekle ka- dını birleştiren çözülmez bağın kuvvet ve kudsiyetine, ve doğumun azametine istinad eder. Bu iki şeyi, taşlardan ya- pılmiş âbideler, ve kuvvetli hüküm - darların taştan resimlerile sembolleş - tirilmiştir. " Bu taş semboller etrafında Hindli kadın ve erkek alaylarının nasıl şarkı söyliyerek döndükleri, onların üstüne çiçek attıkları, mukaddes tereyağı serp tikleri görülecek şeylerdendir. Bütün halk binlerce senedenberi devam ede- gelen bu esrar dolu fyin merasimi hâ- lâ tanıyor ve yapıyorlar. Hindij kadın dünyanın en takdire değer kadını olmakla beraber, üç yüz elli milyonluk bir halk mahşeri ara « sında yüksek tabakaya mensub aileler kızlarını, hiç değilse kendilerile mü * (Devamı 14 ncü sayfada) SON POSTA | — DE Muharrir, tabi ve kari Muharrirden neler bekliyoruz? Tabi vazifesini yapıyor mu? Bizde kari kimdir ve ne okur? Yazan: Halid Fahri Ozansoy İnanın sözüme.. en çok kitab okuyan- lar en az okuduğundan bahsedenler ve bilhassa en az gösteriş yapanlardır. Sonra bir şeye daha dikkat edin: her- gün ellerinde yeni bir kitab gördüğünüz kimseler bunların hepsini baştan sonuna kadar okumuş, hattâ okamağa vakit bul- muş bile olsalar, çok defa, çevirdikleri yüz sayfadan bir sayfalık fikir toplamış değillerdir. Faydalı okuyuş, okuyacağı ve anlıya- bileceği şeyi evvelden tayin etmesini bi- Çünkü vazife için, ders | mecbur olmadan yal ilimde yeni hakikatler güzellikler kavramak için okuyuş arasın- da pek mühim bir fark vardır. İşte gerek | muharrir, gerek kitabaı, bu ikihci züm- reden okuyucuları nadtrat kadrosundan — deceksiniz. Bu bağlılığın en büyük ese- çıkarıp ekseriyet kadrosuna geçirmesin! bilmel rin, kül Böyleleri de ilk zamanlarda en az anla şılsalar bile, gün geçtikçe (bazan da ma- © takdirde o eserin, bir muharrir komis- tasvibinden geçen eserler ge- risine konulması başlıca şartlardan bi- alesef seneler!) daha fazla rağbet ve tak- dir görenlerdir. Çünkü asıl yaşıyacak ve yaşaması lâzım gelecek olan eserleri hiç şübhesiz ki bunlar vermiş'erdir. İşte asıl mesele, asıl güçlük, bu yüksek muharrir- leri alâkasızlık içinde çok fazla bunali- madan ve hattâ onları sefalete ve bunun neticesinde kendi eserlerini bite İnküâr ve tel'ine sevketmeden mümkün olduğu ka- dar kısa bir zaman içinde tanıyacak, &e- vecek ve besliyecek olan muhiti yarata- bilmektir. Bu da, ne yazık k!, bu davanın en az düşünülen ve uğraşılan cebhesidir. Bu noktayı bütün acılığı ile böylece |ortaya vurduktan sonra, kitab ve kitab- Cilıkla yakından veya uzaktan alâkası 0- lan bütün güzidelerin kendilerine sora- cakları sual şudur: acaba hişsemize dü- şen vazifemizi eksiksiz, tam bir şekilde ifa edebiliyor muyuz? Burda yalnız iyi eser yazmanın değil, o iyi eseri en cazib bir tarzda ortaya sürmenin ve etrafında en fazla okuyucu alâkası uyandırmanın da ehemmiyeti vardır. Vakıli itiraf etmek lâzım gelir ki işin bu tarafı bilhassa tabi- İlerin vazifesidir, ancak bizdek! tabilerin zihniyetleri ne olduğu Bon «muharrir - |tabi> münakaşasile büsbütün anlaşıldığı cihetle, artık, muharrirlerin kendi arala- rında bir samimiyet; bir toplulukla hare- kete geçmelerinden başka çare kalmıyor demektir. Zaten bu —defa - kitabcıların (hem de ne kitabcılar!) fona eser yaz- mak ithamına da uğradıktan sonra Türk muharrirleri için ilk yapılacak iş bu bir- Hiği, bu kardeşliği, bu gönül ve düşünce kaynaşmasını temin etmektir. Türk mu- harrirleri önce tabilerder bir tek ses ha- linde şunları istemelidir ve şunları iste- mek te memlekete ve kendilerine karşı vazifeleri, haklarıdır: 1 — Kitablarımızı basacaksınız. Fakat bu baskılardan muharririn ziyanıma ola- rak yüze karşı beş yüz, hattâ bin kazan- mak iddinsından vazgeçeceksiniz, Kârı- nızin çokluğu, bizim açlığımızdan değil, bilâkis bizim, size fazla eser yazıp bastı- rabilecek vakit ve imkânı bulabilmemiz- den hâsıl olacaktır. 2 — Kitabları kendi kütübhanelerini- zin raflarında pineklemekten ve came- kânlarınızda sararmaktan kurtaracaksı- nız. Onları yurdun her tarafına yaymak için (icab ederse size bu hususta yardı- mını esirgemiyecek olan Kültür Bakanlı- ğından da himaye görerek) elele verip çalışacaksınız ve bilhassa birbirinizin menfaati aleyhine çalışmaktan vazgeço- rek, bundan böyle muharrirlerle olduğu kadar kendi aranızda da memleket kül- türünü ön safa geçiren biy bağlılık tesis !İri, kuvvetli bir neşriyat bürosu vücude Maamafih bunâa muharrirle- | getirmektir. rü ve seviyeyi yükseltmekle be- raber, umumi alâkayı da uyandırabilecek eser verebilmeleri davası ayrı ayrı ceb- helerden tedkik olunabilir. Ya muharrir doğrudan doğruya mütearifeleri ortaya koyan, hiçbir yeni fikirle meydana çık- mıyan, fakat eski ve alışılmış fikirleri nis- beten orijinal bir şekilde tekrarlıyan bir bilgi veya san'at adamıdı:, yahud, bu bilgi ve san'at kelimesinin bütün husu- siyetlerini kafasında ve ruhunda en ar- tistik bir küdretle toptamış kimsedir. 3 — Basacağınız eserleri, kendi yarım takdirinizden ziyade, anlıyan bir züm- reye havale etmelisiniz. Bunun için de, en seçme muharrirlerden, samimiyeti, bi- taraflığı ve bilgisi ile arkadaşlarının da tam hürmet ve itimadını celbedecek olan bir komisyon teşkil edeceksiniz Bu oku- ma komitesi hangi eseri beğenirse mu- hakkak onu basacaksınız. Maamafih ©- nun beğenmediği eserleri basıp basma- mak sizin bileceğiniz işdir. O zaman da, -| bunu, diğerlerinden ayırmak lâzım gelir. 4 — Kitabları iyi kâğıda iyi mürek- yi cildleteceksiniz, keble bastıracaksınız, iyi ve zarif kapak içei Mütehassısların tahminlerine göre 19838 sarfi- yatı bu mikdarı da geçecek ve her devletin mo- törlü vasılaları giüttikçe arttığından petrol sarfi- yatı da gittikçe yükselecektir, Bunun içindir ki büyük, küçük her devlet bir harb vukuu ihtima- Hni düşünerek bugün petrol stokları yapmakta, bir taraftan da kendi topraklarında petrol ara- maktadır, yahud da Almanyanın isrine uyarak kömürden sun'i petrol çıkarmaktadız. 'Tâ ki, en az okumağa heveslilerin bile bunları satın almak ve okumak arzulara uyansın, Fazla satış temin edebilmek için de, ilk zamanları fedekârlığa katla- narak, bu kitablara mümkün olduğu ka- dar ucuz fiatlar koyataksınız. 5 — İçerisinde en iyi muharrirlerin hi- kâye, şiir, tedkik ve tenkid'erini toplıyan on beş günlük güzel ve ucuz bir mecmua çıkaracaksınız. Bu mecmua, bütün y neşredilen eserler hakkında esaslı ve de- Tin fikirler verecektir. Yani bu mecmua ile okuyuculara rehber olacaksınız, Buraya kadar yalnız muharrirlere ve kitabeılara düşen vazifelerden bahsettim. Şimdi de, kuşbakışı bir nazarla okuyucu- lar zümresini tedkike çalışaceğım, Bunlar başlıca şu gruplardan teşekkül ederler; 1 — Çok yaşlılar, Bu zümre, ekseriyetle, Arab harflerin- Gden gayri eserlere alışık değillerdir. «Eve liya Çelebi> seyahatnamesini en seçme resimlerle de donatarak yen!den bassanız. okumak zahmetine katlanamazlar, 'O halde davanın dışında kalmışlardır. 2 — Orta yaşlılar. Bunlar da dört kısımdır: & - Yüksek kültürü olanlar. b - Orta bilgi ve zihniyetta olanlar, € - İlkmekteb tahsilinden yukarıya çıe — kamıyanlar. d - Az çok bir günde!lik gazete okuya« bilecek ve makalelerinden ziyade havas dislerini anlıyabilecek seviyede bulunan. lar: amele, işci ve esnaf zümresi gibi. O« kuma bilen köylüler de bu zümreye gi- rerler, (Şunu da not etmeli: bu son «d> züm- resinde gençlerle orta yaşlılar arasında pek büyük dbir fark aranamaz.) Hâsılı işte bu dört kısım orta yaşbılar (Devamı 10 ncu sayfada) Dünya petrol sarfiyatı artıyor 1937 yılı içinde 57.945.600 varil petrol sarfedildi ; Bu mikdarın yüzde itibartile 21 ini İngiltere, 10 unu Amerika, 7 sini Japonya, 6 sını Fransa, 5 ini İtalya, 8 ünü Rusya, 2 sini Almanya, 1 ini İspanya sarfetmiştir. Bu yolda Türkiyenin vaziyeti bütün di ğer devletlerinkinden — farklı — değildir. — Minnet ve şükran ile kaydedelim ki motörlü vasıtalarımız artmıştır. Bu nisbette — petrol sarfiyatımız da muharebeden evv velki ile mukayese edilemiyecek dereces — de ım_mştıx. Vasıta olduğu gibi vasıtanın muhtaç olduğu petrol de artacaktır. İ Bugün kullandığımız petrol ve benzinin bir kısmını sömikok fabrikamızda ı;ın“l olarak yapabilecek vaziyetteyiz, fakat azim kısmını gene hariçten getirteceğiz. Bunun içindir ki memleketimizde yapılmakta olan petrol araştırma — teşebbüsleri müşbet bir netice verdiği gün Türkiye için hakiki bir bayram olacaktır. Zira

Bu sayıdan diğer sayfalar: