24 Temmuz » SEYAHAT MEKTUBLARİ : 'Yazan: Vasfi Rıza Zobu Üzüntülü bir günden Sonra... —— ç v gl n gidi Metrdotel “ Tebrize bı: lî:;::nagnnlmlm ö ekdir Yerimden sıçramaml, Kul sıkışmayınca Hızır yetişmez der- ler.. ben de üzüntülü bir gün geçiriyor. | Gum... Öyle ya, ne ümidlerle — İstanbul- Han çıkmış, bugün ne ümidsiz — hâdiselere gahid olmuştum... İ- ki senedir. tasarladı- ğım İran seyahati bel ki suya düşecekti. xBu kadar telâşla, ve bu kadar iştiyakla, Erzurumdan dönmek için mi yola çıkmış- tım?..» Günümü, ba kötü — kuruntularla z ç Beçirmiş; tatsız bir öğle yemeği yemişi kederli kederli oteldeki odamın bir Kö- şesinde, yanlış bir halt yemiş ispinoz gl; bi düşünmeğe dalmıştım.. artık sıkışmıŞ ye sıkılmış bir halde idim. Hızır aleyhis- selâmın yetişmesi lâzımdı. Beni bu d-:lf' liktan kurtaracak başka bir kuvvet kal- Mamıştı.. Kapı vuruldu!, — Gelebilirsiniz!. Metrdotel içeri girdi.. çin kelimeyi bulamadı.. &0 lına geldi: lâfa başlamak İ- nra birden ak- iniz? — Siz İrana mı gideceksiniz?. Ters ters herifin yüzüne _lnk_lıırî.. ,hş slay ma ediyordu?, Düşmüş adam- : Bu bir şaka da ola: nim Mazdı: Gar: a arkadaşım da değildi.. cevab veremnedim.. — Öyle duydum da efı:ndin?.. ! — Öyleydi. İstanbuldan o niyetle çık- Tanşlım, Ama, evdeki pazar çarşıya Uğma- ğ Neden efendim? — Nedeni var mı, vasıfa yük da on- Ban... — Var efendim. — Ne var? — Vasıta... Yarın akşam bir eşy.ı_knı:— $Yonu kalkıyor. Doğru Tebrize gidecek.. €ğer şoförün yanında gitmeğe rsz'ı. “Adamcağız lâfının alt tarafını tamam- hyamadı., yerimden sıçcamamla boynuna Sarılmam bir oldu.. adamcağız Şaşırdı.. ben de utandım. Az kaldi. ada - Mi iki yanağından — şapır | şupur Öpecektim de.. derhal kendimi top- dim, —Elimi boynundan — omuzuna sanki samimf gibi Tânbalf bir 'et aldım.. gözlerimin içi gülüyor, fa- ım pek inanır gibi davranmıyor- H Sahi mi söylüyorsun? Tebrize kadar a: gidiyar?, Y e- Evet. , — Bir daha söyle bakalım! Yarm mi Bedin? : — Evet efendim, yarın akşam saat ah fıda. — Ve- Beni de alıp götürecek mi?. f — Siz gittikten sonra onun canına min- — Üet. parası için de konuştum. Si * .— Âla. âlâ!, Derhal talibim. kendisi- he haber verin. Gelip beni görsün.. Hazreti Hızırı zaten gözle görebilmek için erbabı basiretten olmalı... Benim gi- bi günahkâra da arzı endam eyliyecek Üeğil a... İşte gözüme görünmeden bana yardım elini uzatmış. bocalıyan âciz kulunu da kolundan tutunca sahili Selâmete isâl eyleyivermişti. 5 * İlk işim, Erzuruma kadar aldığım «Devlet Otobüsleri> biletini geri vermek bürolarına gitmek oldu.. masa başın- oturan memura sordum. *— Erzuruma otobüste yer kaldı mı? — Hayır, hiç kalmadı.. m— Hah, öyle ise, ben Erzuruma gitmek- fen vazgeçtim.. bu bileti size iade edeyim, Mmüracaat öden ve yer bulamıyan bir yol- Cuya verirsiniz.. - yor,, demez mi? liyen devlet otobüsleri Adamcağız, bileti satın almak 'ı',!cîken suratıma baktıysa gene öyle gözle- rini dikti.. ağzını açsa ŞU cüînlc çıkacak: «Deli misin be adam? Hiç böyle şey olur Tahminimde yanılmamışım. T?m akın bir gey söy- n arasında iş' nasil mu?... böyle değilse de buna y ledi... : Ka — Niçin olmuyor?. ş , — Çünkü elinizdeki bileti yazdık. — Ne olur? — Sizin isminizle başkası nasıl biner?. — İsmimi silin, onun ismini yazın. — Nasil olur efendim, defterde silin- iz ti olur mu?!.. | Haydi ben 1 alm irdim.. zaten — battı ['ık yan gider..evet ama, otobüs te yer kalmamış, Erzuruma git - mek isteyen yolcu da var.. ben gitme- yince otobüste de bir yer boş.. bu yer boş kalacak, biletin üstünde benim ismim var diye o adam iki gün daha Trabzonun bir oılılinde Jüzumsuz yere oturacak!!! Haya- tımda bu kadar manasız, mantıksız bir nizam görmedim... Ya, işin esası bozuk- tu, yahud bu memur işi kavrıyamamıştı.. dedim ki: - K — Biletimin üstünde resmim var mı? — Hayır, yok... — Beni tanıyor musunuz? — Hayır... — Yarın ellerinde biletlerile gelen yolcuların kendileri olup olmadığını an- inmak için nüfus tezkerelerine falan ba- kacak mısınız?. — Hayır.. — Peki, şimdi ben şu kapının önünde, bu bileti satsaydım. Sattığım adam da ya- rın bu biletle gelip benim numaralı kol- tuğuma otursaydı. Mademki siz de beni tanımıyorsunuz, bu adamın benim na- mımla seyahat etmesine nasil mani ola- caktınız?... O esnada bir memur daha geldi. Beni görünce alâkadar oldu. Masa sahibi me- mura sordu. O da ona fısıl, fısil bir şeyler söyledi.. «Yok canım! Evetti, hayırdı!» gibi kelimeler duydum.. sonra o, yeni ge- len bana döndü: «Efendim, sizi tanırız. Sühulet göstermek vazifemiz. Biletinizi bırakın. Paranızı iade edelim. Biz onu başkasına ciro ederiz!!.» İşte size iki me- mur tipi.. ikisinin elindeki kanun da bir.. deminki böyle diyordu, şimdiki şöyle di- yor.. evet, elinde kanun var.. ama tefsiri- ni kim yapacak.. her kafanm içindeki be- yin bir ölçüde değil. kimi sağa çeker, ki- mi sola... Sağdaki çıkan mana, sol- dakile bir olur mu?. İşte nümunesi mey- danda: İkinci memur gelmeseydi, ben maddi zarara uğrıyacaktım. Bilet isteyen adam da işine gidemiyecek, otellerde sü- rünceek, Erzuruma zamanında gideme- diği için de belki birçok maddi zarara uğ- rıyacaktı.. demek olabiliyormuş. Ciro e- dilebilirmiş... Peki ya ikinci memur gel- meseydi... Acaba o da beni tiyatroda ta- nıdığı için mi bu fevkalâdeliği yaptı?. Doğrusu birinci memurun yaptığı mıydı? İster misiniz benim bu yazımı okuyan â- mir; ikinct memuru huzuruna çağırsın da, usul ve nizam harici İş gördüğünden do- layı bu nazik adamı cezalandırsın!. Gör- ge ba- biletin — parasını is - BON POSTA Dikk z Uya Dikkatinizi tecrübe etmek isterseniz yu- kardaki resme bir dakika bakınız ve sonra resmi kapatarak aşağıdaki suallere cevab ve riniz: 1 — Bir hâdise olmuştur? Nedir?.. 2 — Merdivenlerin aşağısında birisi var. Elinde bir şey tutuyor. Bu —nedir ve hangi elindedir? 3 — Merdivenlerin yanına isabet eden ma- OJaada oturan kadın ne yapıyar? atiniz 4 — Ürzerindeki tovaleti nasıldır?. 5 — Bir arkadaşı var mı? Varsa ne yap- maktadır?. 6 — Merdivenlerde kimse var mıdır? Oh « ları tarif edebilir misiniz?, 7 — Kaç kişi dans ediyor? B — Elbiseleri nasıldır?, 9 — Dans pistinde daba başka kim vardır? 10 — Garsonlar nerededir? Y1 — Ellerinde ne var?. 12 — Ön plândaki masada kaç kişi oturu- yoc? 13 — Üzerlerinde ne biçim elbise var? M — Masalarında neler var?, 15 — Kaç tane palmin ağacı görüyorsunuz? 16 — Cazband nerededir? 1T — Maestroyu görüyor musunuz? 18 — Elbiseleri nasıldır, değneği hangi elin- de tutuyor? DÜNün, BUGÜNüÜn ve YARINın tarihi: 6 AVRUPANIN ALTINDAKİ ATEŞ Gîîb dev!etier;ien o;âuğu halde Versay muahedesinde okka altınargiden İtalya, nasıl kalkındı ve Mussolini nasıl doğdu? Yazan : Emrys Jones - Çeviren : İbrahim Hoyi Harbdenberi İtalya tarihi, bir adamın tarihidir, hikâyesidir. Bu adam da bir demircinin oğlu olan, eski amela, hoca, sabık sosyalis ve baştanbaşa hareket a- damı bulunan Benito Mussolinidir. İtalya, harbden, kazananlar safında bu-, lunarak çıktığı halde, sulh muahedesinde okkanın altına giden, yegâne devlet olmuştu. Versaydan sonra, gayri memnun ve mağlüb devletler sırasında yegâne ga- lib memleket olarak kalan İtalya idi. Versay onu tatmin etmemişti. İşte bütün bu âmiller Mussolininin kullandığı poli- tikanın esasını teşkil ederler. Bu politi- ka kendisini haklı çıkarır mı çıkarmaz mı?.. Bunu münakaşa edecek değiliz. O da Hitler gibi sulh muahedesinin doğur- duğu çocuklardan biri oldu. Harb başladığı zaman İtalya, Almanya ve Avusturyaya bir muahede ile bağlı idi, Bu muahede, üçüzlü bir anlaşmanın mah- sulü idi. Buna rağmen, İtalyanlar galib geleceklerine emin olmadan Almanya ve Avusturyaya iltihak etmemeğe karar ver diler, ve hemen pazarlığa giriştiler. A- wusturyalılar, zahmetlerinize karşı an- cak Trentino mıntakasını vüdedebiliriz, dediler. İtilâf devletleri daha cümerd ol- mıiya hazırlandılar: Onlara şöyle Lir for- mül gösterdiler: — Bizimle harbederseniz, Trentinodan mâda, Tyrol'ü, Triyeste'yi, Adriyatiğin ö- bür tarafında, Flume limanı hariç, Dal- maçya sahillerini, Arnavudluğun idare- sini, Türkiyede Antalyayı (Adalya) ve Afrikada Türk - Alman imparatorlukla- rının taksimi vâdederiz.. dediler, 'Teklif hiç de fena değildi. İtalya kabul etti ve 1915 nisanında Londrada gizli mu- ahedeyi imzaladı. Bir ay sonra da Avus- turyaya harb ilân etti. 700 bin delikanlısı harbde öldü. Fakat sulh müzakereleri esnasında di- —< — dünüz mü yaplığım işi! Yolcuların yar- dımına koşan bu yegâne memura da baş boğazlığım yüzündenp lâf gelecek... İn- şallah âmirinin gözüne ilişmez de, ben de bir günaha girmekten olu- TUum., Vasfi R. Zobu Mussolini 1919 da Danonçiyo ile beraber Ber itilâf devletleri, İtalyaya Ttentino, Dalmaçya sahillerinde Zara'yı ve Lagos- toyu vermeyi kararlaştırdılar. Diğer vâd- lere sünger çekildi. İtalyanlar fena halde kızmışlardı. ve mümessilleri Orlando konferansını engin bir hiddetle terketti. İtalyanlar dostca aldatıldıklarına ina- nıyorlardı. Uzun süren bir harbden fakir olarak çıkan İtalyanlar, hayat pahalılığı ile mücadele ederken, konferansta clleri böğürlerinde kaldığını görünce işi şidde- te döktüler. Zayıf ve balmumu gibi iste- nilen tarafa eğilen hükümet, halkın iti- madını kazanmak, yerine getirmek için hiçbir harekette bulunamadı. Binaenâleyh, halktan bazıları bir şey- ler yapmak lüzumunu hissederek faali- yete geçtiler. Harb kahramanı, çıplak kâ- falı tayyareci Danunçiyö, etrafına birkaç cesur İtalyan topladı. Beş altı tayyare el- de etti ve Fiumeye — yürüyerek limanı zabtetti. Ve burada İtalyan halkının, ay- ni zamanda itilâf devletlerinin hayret nazarları karşısında 1919 eylülünden No- ele kadar yerleşti. İşin şakaya tahammü- lü olmadığını gören Başvekil Gioletti, filoyu şair kumandanın üzerine sevketti ve macerayı böylece nihayete erdirdi. Ve on binlerce İtalyan yas tuttular, İtalyada meumfnuniyetsizlik başgösterdi. 19190 ile 1920 genelerinde bütün ülkede gravler i- lân olundu. İşciler fabrikaları zaptetti- ler. Bazı yerlerde de Sovyetler görüldü. Hükümet çalkalandı ve bu dağdağa için- de eridi gitti. * Ülkede hüküm süren karışıklık ve memnuniyetsizlik kausundan, Milâno- da 1919 yılında yeni bir fırka yükselâl, Benito Mussolini etrafına birkaç yüz ki- şi topladı. Ve meşhur Fascio'yu teşkil etti. Fasces, eski Romalıların bir balta etrafına değnekler bağlayıp - sardıkları bir alâmetti. Ve bunu resmigeçidlerde el- lerinde tutarak veya omuzlarına vurârak taşırlardı. Mussolini için Fastes'in mana- sı, bir diktatör etrafına temellenmiş 0- lan vatansever İtalya, demekti. 1981-ma- yısı seçiminde Mussolini ile faşist fırka- dan 32 kişi parlamentoya meb'us seçile diler. 1932 de de başvekil Giolitti istifa |etti. Mussolininin yardımı olmaksızın ye- ni bir başvekilin seçilmesine maddeten imkân yoktu. Mussolini cesaretle ortaya atıldı ve o eski parlamenter tâbiyeleri bir tarafa atarak 30 bin kara gömleklinin Roma üzerine yürümesini emretti. İnsan kıtlığında başvekilliğe gelen Facta, faşistlerin kendi şeflerinin ciyaset etmediği her hangi bir kabinede çalışma- yı reddettiklerinden vazifesinden çekil- di. Kral Victor Emanucl de boyun eğmek mecburiyetinde kaldı ve Mussoliniyi ye- ni kabineyi kurmaya davet etti. Mussoli- ni 30 birinciteşrinde yataklı vagoan ile Romaya vardı. Romaya işte böyle yürün- dü. Mussolini doğru meclisi meb'usana gitti ve: — Mevkilerinizde ikj ay veya iki sene kalıp kalmıyacağınızı tayin etmek bana aiddir.. dedi. Birinciteşrinden itibaren İtalyada yal- nız tek kişinin hükmü sürmeğe başlamış- &. (Devamı 1 inci sayfada)