« / Neredeyse :ııııı-nı' “Son Posta,, nın HikâyeSi : eenamamdnmdmadamdııirm aımamınz KÂRAHO'NUN EVİ SD AAA KA L YANAARDI0CUIINIARANAAA . Çevirer * ank Beremen — #W K')ylulr.. Amerikadan dönmüş hemşerilerinin evinden çıktıkları münakaşaya giriştiler. — Daha dün derviş şalvarını çekuık tarlasına yollanırdı. Aradan on yıl [,V—g- ti. Bu on sene sanki on gün kadar kısa., Kral çocukları gibi döndü.. Elli bin altını olan i? Ben iki yüz lirası bile yok fikrindeyim. — Ne münasebet.. Kız kardeşi diyordu: | 57 'Amerikada büyük bir ticarethanesi mış. Buraya evlenmek ve oev yaptır - mak için gelmiş. flara kulak asma.. f 3 gin olan Rauftur Ama İecek.. var- Ben işittim, Boyuna ispan- ok bilmem Si ağzındatı Kiç düş- ylü değil mi? İşte yatarlardı. Bunları unt Kâraho Sınvmv ! Kâraho Sinyat öküzl de ispanyolca » nuşacak, — Ne olursa olsun çift sürmekten kı tuldu ya.. Biz de Amerikaya gitseydik zi- gyan mı edecektik sanki? * Amerikadan dönen Derviş ertesi günü kız kardeşile beraber iadei ziyarete baş- | ladı, Başında kocaman kenâarlı bir şapka vardı. Elinde bit kırbaç.. Kadınlar erkek- ler onu hürmetle karşılıyorlar ve kapı- lara kadar uğurluyorlardı. Erkekler ya- Tın yaptıracağı evde iş ulmak * düşün- da kızlarını evermek erde onu suallere bo- ğuyorl ırdı Derviş boyuna anlatıyordu: — Kârahot! Bizde Kolombiyada sokak- lar ipek gibi tertemizdir. Hükümet halk: rahalı için titrer. Bir sabah © kıyordum, Kom: dum: «Allah aşkına Sinyor Karpa yalvarıyordu. Bu defalık beni Sinyör Karpanti dostumdu, karlına bü- yük bir hürmetle - bizde kadınlara çok hürmet edilir - fakat Sinyorita sokağ çin pislik attınız? diyordu. Hemen oraya Hatırım için bu selerlik bırakın!» «Hatırın olmasa onu hapse ata- diye cevab vordi. *!r.ıhr.î bakındı. Dinliyenler ah- mak ıhmu gülümsü yorlardı. — Sinyör Karpanti kimdir bili sunuz? Kolumbiya valisi. rımdandır. (Cebi çıkararak) bu saati de o hediye ett. Hini cebinde taşır, Orada sokaklar m! ni şör mü- - En iyi dostla- | Soa Posta'nın edebi tefrikan: & | BABA - İ OYAZaAn: Avuçları içinde sımsıkı tuttuğu elle- rimi dudaklarına götürdü: — Evet, dedi. Hakkımnız var. — Fakatı yok, dedim — Bana inanınız küçük abla, Omrwrr ân sonuna kadar dedi. izi unutmu » min en güzel hatıra- n ve sizin yanınızda ge- olacak... Banla, bir netile, fedakârliğile, fera, retile size verdiğ tiği enerjiyi ve te i hiç bir kuvvet veremez... Mücadeleye imanım — vardı. Çarpışmağa cesare vardı. — Fakat şimdi g sonra yeni kuv- vetlerle işe ğ Sonra nasıl oldu? Bilmiyorum. Elle- rimi daha, daha kuvvetli sıktı ve birden onları bırakarak omuzlarımı — tuttu NWücudümü âdeta hırpalar gibi kendine doğru çekti.. — Feriha... Diye ismimi — Feriha... inledi. diye tekrarladı.. l parasını ver- gün.. n den kocaman bir saat | bi kokar. Beruta çıktığım vakit koku - sabredin: Bura valisi kim? Gidip bir ku- lağını çekeyim. Böylece hiç durmadan ve iki cümlenin arasına bir Küraho sıkıştırarak Derviş boyuna söylüyordu. * İkindi haftanın başlangıcında Derviş evi yaptırmağa başladı. Şimdi elinde kır- | kendi köylüsü olan amelelerin ba - şında sabahtan akşama kadar duruyordu. nler geçti. Derviş t arından birine talib olmamıştı. Kadi Köyden kimsey si neci.. Moruk değil mi?. yok./ Geçen gün de şeyh Salihin” öğlü Timran köyünden evlendi. Ben öyle ne oradan, ne orum ki De bur kız almıyacak u. Fakat efendi bir ti nin parasını vermiyordu. yevmiyelerini istedikleri vakit: — Beruta gide; yım! demişti. Hangi banka bu.. Bu söz üstünden beş gün geçti. Hâlâ paradan eser yok.. Boruta gidip geldiği halde köy şeförü- nün de parasını vermemişti. Son defa de bankadan âla - Bir akşam'stü ameleler toplanıp evine gittiler, Bu da fayda vermedi. Nihayı rica etti T Derviş papazla hocanın maksadını an- layınca: — Kolay! diye lâfa başladı. Bir paket sigara parası bile değil. Bir gün otor bille kıra çıkmıştım. Sigaramı unutmu- şum.. Kolombiyaya husust bir araba yol- ladım. İki gün gitme, iki gün gelme döl Bir paket sigara bana elli dolara | vakit | dan ölecektim. O ne pislik Kârahu!. Biraz dırım te lgrafla bin İngiliz yollıyacak. papazla hocanın tavassutunu | " lmuştu.. Kâraho! Ben kaçmıyoru: “|dolamıştı. OĞUL SUAD DERVİŞ | Nefesi yüzümü, kul. 8: tı. Ve bu nefesi alnımı, klarımı okşuyordu. Onunla sekiz gece başbaşa bu bod- rumda kalmış, Onunla daş olmi tum. Fakat bu çağırışa cevab vermeğe cesaret edemedim Başımı önüme doğru indirdim. Gözlerine bile baka- madım.. Fakat o birdenbire kolunu belime Ve öteki elile çenemi tuta- ak başımı kendine doğru kaldırdı: — Seni seviyorum, dedi. An' un Feriha? Seni sevdim... e sevdim ki.. .| mr Seni Ve sı kadar ebediy n bir an dudaklarımı zede! ak gösterdi. cak dudakları uzun, et yen bir iş! Ben bütün genç kızlardaki iştiyakla çok ğim ve aralarında çok bahti- var olduğum bu kollardan sıyrıldım... Ve elimle yüzümü kapıyarak: — Ne yapıyorsunuz?.. Ne yapıyorsu- nuz? diye mırıldandım. O da, orada, olduğu yerde kalmıştı. Baş, diş, nezle, grip romatizma, nevralji, kırıklık. ve bütün ağrılarınızı derhal keser. İcabında günde 3 kaşe alınabilir. dı lar. O zaman Derviş kıymetli saatini çıkarıp: aldı; evirip çevirdikten sonra: nekeden sını biliriz. Sinyör... mi? Kah! Kah'! biriydi. la alay ederek ve gülerek ket sebebi ı İ | ya.. Kolombiyadaki vekile yazdım. Yıl - Ameleler bu palavraya kulak asmadı- İlar. Ertesi gün binanın önünde - toplan - — Bunu rehin olarak alın! dedi. İçlerinden en yaşlısı elini uzatıp saati — Sana kalsın efendi! diye bağırdı. Te- yapılmış. Biz hakkımızı alma- — Ten , Ne * Bu| diyorsun - Sinyör Karpantinin hedi: Palavraya karnımız tok.. — Zaten senin baban da dı — Sen gene tarlaya dön!.. daşlarına kleri binayı Derviş ) Buna mukabil ameleler onun- ark işaret ğa başladılar. rıyordu. raho! Kârrahot. ırıyorlardı Kârrahöt diye * zerine Derviş hemen erteri gün Amerikaya döndü, Kız kardeşi hare- en yedi ay sonra öldü. E; ka - dınlara inanmak lâzımsa bu ölüme bulmuşlardı. Bunun ü — Timran köyü muhtarının karısı ona kızını almadı diye birçok beddua etmiş- ti de ondan öldü. Papaza da inanılırsa o da, ölüme, Der- vişin dinsizliğini sebeb gösteriyordu. Hâlâ köyde yıkılan evden küçük bir duvar kalmıştır. Köylüler bunu boya - mışlardı. Yeni nesil çocukları buranın sahiblerinin ismini bilmedikleri için üs- tüne şu levhayı asmıştılar: «Burası Kârahoönun evidir,» YARINKİ NÜSHAMIZDA: Sayfiyede bir gün Yazan: Ark. Buhov Çeviren: H, Alaz ——— — Affedersiniz, Affedersiniz yordum.. Sevinçten mi.. dum? diye — kekeledi... 'Tees ç sürden mi?, nedehn?.. Neden ağlıyor- — Feriha., Feriha sizi darılttım mı?. Cevab veremiyordum, Bu göz yaş- ların içimi üzen, ve içimi bahtiyar oden | ş birbirine zıd tarafları vardı, O, kabahatinden, yaptığı, işlediği münasebetsizlikten tamamile p bir halde idi: — Sizi darılttımsa atfediniz..; Diye tekrtârlıyordu. «Hayır, sana dargın değilim, seni se- orum, Beni sevdiğini söyledi 'udum, Gideceksin diye yeis için- Neden ağlıyorum, saadetten kederden mi? Bilmiyorum» demek istiy Bütün öyliyemiyord ı. Müti bir şey ğir, ağır bana yet! Hâlâ, bu kadar 'a hâlâ onun nasıl kıbn.ul l ve| l öperek ynplı L SAJ tan dolayı özür dilediğini unu- tamam... — Çok büyük hata ettim, bir rezil gibi hareket ettim. Fakat inanınız ba- İdaremiz mesa! Za ınıllm sler ay “Binaenaleyh tekli ım geldiği alâka Eksiltme ş olup aşağı- zalı saatlerde t evveline kadar Günü Saali 4/1/938 6/7/938 5/1/938 5/1/938 — Telgraf bandı Nâçlar Neft yağı Meşe kereste Amyant Klingrit, cam, Lino- Pazartesi Salı Salı Salı U—— ll — 1115 1130 6/1/938 7/1/938 8/1/938 Çarşamba Perşembe Cuma Üa 1L — t; M Hamızlar, Sabun, Grafit, Üs- tübeç v.s. Ampuller Krikolar Otaomobil lâs Çarşamba Cuma l — Ül— il— ll çe Bi Üze 1115 d, Uye ü— dlpe 15/7/938 19/7/938 25/7/938 26/1/938 1/8/938 1/8/938 4/8/938 10/8/938 11/8/938 12/0/938 v ocakları kineleri ne vereni dekleri Belediye Reisleri ile Fabrika Sahiplerinin Ehemmiyetle NAZARI DiKKATİiNE: Motör, makine ve dalmi mahrukat masrafından kurtulmak İster misiniz ? Şu halde yeni icad edilen Demir Arslan DEVİR DANM MAKINALANININ tesisi için Geliboluda Demir Arslan adresine müracaat ediniz. Kapalı Zarf Usulile Eksiltme İlânı Zouguldak Amele Birliğinden: 1 — Eksiltmeye konulan iş: Zonguldakt a amele birliği hastane binasının etrafına inad duvi nşasıdır. Keşif bedeli 29301 lira 85 kuruştur. 2 — Bu işe aid evrak şunlardır: A — Mukavele projesi, B — Eksiltme şartnamesi, © — Fenni şartname, D — Vahid fiat ve keşif hülâsa cetvel leri. E — Dokuüz parçadan ibaret plân ve maktalar, İstiyenler bu evrakı 9 İlra mukabilinde Ankarada İktısad Vekâleti maadin umum müdürlüğü muamelât müdürlüğü nden, İstanbulda İktisad Vekâleti ma- den irtibat memutluğundan ve Zongulda'kta amele birliğinden tedarik edebilirler. 3 — Eksiltme nunda bü 15/1/938 Cuma günü saat 15 de Zonguldakta amele birliği salo- lik faal heyeti huzurunda yapıl acal ebilmek için valible rin nin 3297 sayılı aüs! 4 — Eksiltmeye g mesi ve Resmi Gazı 2198 liralık muvakkat teminat ver- nda çıkan -talimatnameye tevfikan vesikası ibraz etmesi lâzı mdir. Talibleri müteahhitlik 5 ı teklif mektublarını üçüncü maddede ya mate kadar amele uz müukabilinde vermeleri icab eder. Postada ulacak «&100> Deniz Lisesi Müdürlüğünden: 1 — Lisemizin birinci sınıfına orta okulu bitirmiş ve yaşı | Eylül 1938 de 15-17 nci sımfa da Lise biri bitirmiş ve "yaşı 16-19 nda bulunan okurlar mü- alınacaktır. gı( lğğeler kabul ödilmez, ve sabal 2 — Dilekçe ile 1 Haziran: 25 Temmuz arasında müracsı 3 — Dilekçeye «fotoğraflı nüfus kâğıdı veya müsaddak toğraf, kendisinin ve annesi ile babası ve ailesinin milli ahlâki —durumunu bildiren polis tahkikat adı, orta okulu bitirdiğine dair diplama veya tasdik- name, askerlik öğretmeninin gizli rapou ve aşı kâğıdı> 'iliştirilmelidir. — 2026 edi i ti, 9 başı açık fo- ve ğrel kadar büyüktür ki yalnız sizi seviyo- rum. Bu, l oldu? Bu sevgi nasıl dı? Nasıl şimdi bu şiddeti buldu? l sekiz gün| tanırmışım n okşadım... Onuün saçlarını ol n — Çok, çak m Diye tekrarladım , O zamanlar saadı cak böyle bir ânımız zın bütünü bir tek şeye vakfedilmişti. O, yavaş yavaş yerinden doğrulmuş- tu. Benim de göz yaşlarım dinmişti, O- Yerde, önümde taşların üzerinde Jdi.|nunla beraber her i hazırlamıştık. Beyaz muslin elbisemin bol eteklerine e gitmiştik. Gel- dinü .;;uzunü sürüyordu. Onun uçla- ar vardı, o uzuma vurmuş tatmak için an- M ardı. Hayalımı- ıyamıyacağım gibi geli- tiğinizi söyleyiniz, Diyordu... Ve sonra kayıkhanı mişlerdi. Tek kollu ih ce, Tek kalmiş elile ve bana: — Seni artık ağır ruz abla! demişti er ge- di, yemin ede- | üstahlık ve nan fur)uk değil, kalbimin zâfına kapıldım. tehlikede olduğumu Ikt buradan çıkarken | yakalanaca * Ve beni bekliyen şe yin ne olduğu malüm,.. Böyle bir vazi- yette, böyle bir tehlikeden - kendisini | muhafaza etmiş ” bir arkadaşa yalan |söylenilmez. Bana inanmız.. böyle bir kadaşa, onu kıra en ufak bir ha- | g; karet ve saygısızlık yapılamaz... inden kurla- an gibi arka- daşsın, kızsın — vall Tam ark Kayıkt nerler ne karanlık gâh duvara, yordu. Necati giderken ellerimi ö Elektrik fe- 1 suya aksedi- bir kere daha gamada: «Se ştun! O günü hiç m, Sana «Hayırl» demiş- me tekrarlıyorum, Mürüv- vet! Ben sevmi: hayatını mu! Çok müteessir, çok maheubdu. Onun omuzlarına ellerimi koydum... Gözle- |rimi kapadım ve ancak kendimin işite- bileceğim bir sesle: kendi hayatım p'ıhn:'na sakladığım bu — Size dargın değilim, size inanıyo-|idam mahkümunu çıldırasıya sevmiş- na Feriha! İnanınız! Bu, ne saygısızlık, İne de ahlâksızlıktır, Size hürmetim o tum ve size inandığım için çok mes'u-|tim. Onu o kadar çok, öyle fazla düm,., dedim, Çok mes'udum. miştim ki... (Arkası