Dünyanın merkezi nasıldır? Biz dünyanın dünyanın içinde, yani ayağımızı bastığı- mız — toprakların, taşların altında neler — olduğunu doğru dürüst bil- meyiz. Gerçi dün- yada üç kilemetre derinliğind> kuyu- lar açılmıştır. Fa- ç | kat dünyanın mer- | kezi dünya yüzün- den bin uzaktadır. Bu mesafeye nazaran üç kilometre hiç mesabesinde kalır. | üzerinde — yaşıyanlar, altı kilometre Her otuz üç metre derinlikte sıcaklık bir derece arttığına göre dünyanın mer- HİKÂYE: HT N . — Bahçıvanla Hizmetçi Ayyşe, zengin bir a- ilenin yanında hiz- metçilik — ediyordu. Senelerdenberi yan- larında çalıştığı hâ- nımlarını çok mem- Bütün ma- halle halkı ile kavgâ eder, taşları kirlet ği kadındı. için — zerzevatçıyı azarlar, kapı tokma- ğini kokuttuğu — için kasabın çırağına ça- tar. Hattâ toz kaklırıp camları kirlettiği için çöpçüye bile sataşırdı. Ayşenin ha- ımları yeni bir bahçıvan tutmuşlardı. kezinde sıcaklık 180000 dereceyi bul Bu kadar sıcaklıkta erimiyen hiçbir mad- de yoktur, | Dünyanın tam merkezine, dünyanın yüzünden bir delik açıldığını farze! ve bir insan bu delikten aşağı inebilse | ağırlığı gitgide azalır, ve tam dünyanın Merkezine indiği zaman arz cazibesi de- dikleri kuvvet her taraftan müsavi o! - | lığı hiç katmaz. Fakat bütün bunlar ilim adamlarının cağından hazariyelerinden ibarettir. Belki hakikat | tahmin edilenler gibi değildir. Çünkü ne anın merkezine İnmiştir, ne | de çocukları hiç Miyen bir vardı. Bir gün küçük bir çocuk ormancda geziyordu. İhtiyar u- zaktan onu gördü: — Hele şunu kor- kutup ormandan ka- çırayım! Diyerek eline bir bıçak aldı ve — çocu- ğun bulunduğu tara- fa doğru yürüdü. Ço- 'cuk, —elinde bıçak kendine doğru gelen Ahtiyarı görmüş, sak- Tanmıştı. İhtiyar, boş yere çocuğu aradı a- radı, fakat bulamadı. İ Hele bir kere de SİZ arayın, fakat bu- Tursanız ihtıyara ha- ber vermeyin. Yalnız Tesimde çocuğun bu- lunduğu yere bir işa- ret koyun, bize gön- derin. Doğru bulan- lardan bir kişiye bir futbol topu, bir kişiye bir kilo çikolata | ve diğer yüz kişiye de Son Postanın kü- çük okuyucuları için ısmarlayıp yaptır- Civciv — Sinek avlamaktan yo- dinleneyim! Civciv — Eyvah dal değil, me- ruldum.. şu dalın üzerinde biraz — ğer engerek yılanı imiş. çi vin içinde de kıymetli sakı Yeni bahçıvan Mehmed biraz dağınık, pasaklı bir adamdı. İşte bu yüzden Ayşe ile Mehmed hep ü onların güzel bir bahçeleri ve rı vardı" didişiyorlardı. Mehmed, evin içindeki saksıları sulamak için kocaman topraklı pabuçları ile girince, Ayşe yaygarayı ba- sıyordu. Mehmed de hemen cevab y etiş tiriyordu: — İşin ne, temizl Ayşe bu cevab üzerine köpürüp bağı- rıyordu. Mehmed gene cevah veriyor. Bu hergün akşama kadar böyle devam edi- yardu. Mehmedin en çok zıddına giden cihet hiblerinin kavgayı duydukları zaman ÂAyşeden yana çıkıyorlardı. Ne de ©. dığı yeni ve çok kıymetli hediyelerden vereceğiz. Bilmeceye cevab verme müd- deti on beş gündür. olsa Ayşe eski emektardı. Temiz kadın- dı, Kalbini kırmak istemezlerdi. Mehmed, Ayşeden bütün bu kavgala- rın, haksızlıkların acısını çıkarmayı ak- X Nb korkuta- bir hna koymuştu. Düşündü, hayet kararını verdi. Ayşeyi caktı. Çünkü Ayşenin çok korkak kadın olduğunu biliyordu. zdlik ya- p! ktu. Mehmed, açık kalan bahçe kapısından girdi, usul usul yukarı çıktı; Ayşe m latıyordu. Mehmed etra: h Üzerinde ba: u. Evde hiç kim ışambaları par- bakmdı, bir duruyordu. den kaldırdı. İçi boştu. a geçirdi. Pi Ayşe bitişik yı idora çıkınca heykel nonun & ndı. bitirip te 1 dürdüğü eta- 1 boş gördü, biraz şaşaladı. Acaba hey- Kedimin adı Beşir.. Her tarafa yetişir; Koşar, zıplar, hem oynar.. Simsiyah tüyleri var. Bulursa bir mahara, Koparır bir yaygara.. Koşar yakalar onu, Bulur da bir yolanu, Yuvarlar sola sağu, Bayılır oynamağa, Beşir, derim, miyav, der.. Hep hep okşanmak ister.. Bazan benden yüz bulur, Tâ yatağa sokulur; Oturur kucağıma. İnanmak olmaz ama.. Okşanırken tırmalar. Onan böyle huya var. Tırmalar kaçar hemen, Kızarım, koşarım ben.. Tutup ta dövmek için Dövemem fakat niçin.. asına geçip | keli buradan kaldır - maş mıydi? Herhalde kaldırmış caktı Acaba nereye koy muştu? Salona köştu baktı, heykel pi honun üzerinde â yordu. Tekrar — iş daldı. Sıra piyanonur tozunu almaya ge - Tince Ayşe bir çığlık kopardı, Heykel ye - rinde yoktu. Gözleri faltaşı gibi açılmış tı. Etcafına bakındı; bakmasiyle — bağır F |ması bir oldu. Heykel, masanın ucunda | |duruyordu. Ayşe keli aramak için ko- ridora çıktığı zaman Mehmed piyanonun arkasından çıkıp masanın yanına eğil- |mişti. Ayşenin bacakları titremeğe baş- |ladı. Masanın yanmında yere oturdu. Ma- sanım uzun bir örtüsü olduğu için öbür |tarafta duran Mehmedi öremiyordu. |Biraz oturduktan sonra yerinden kalktı. | Kaçmıya hazırlanıyordu. Nasıl kendini dışarı atabilecekti. Kapıya yaklaştı, bir- den olduğu yerde kaldı; perdenin arka- sından büyük hanımın heykeli görün- mez mi? Eyvah şimdi nereden çıkacak- tı?. Bu sırada ayağı bir şeye takıldı, eğil- di baktı, bu süpürge sopasıydı, yakaladığı heykelin kafasına Indir- bemen di. Heykel parçalanıp da dökülünce Ayşe hayretten ağzını bir karış açtı. Heykelin Jaltından sağ gözünün üstünde kocaman İbir yumru ile Mehmed çıkmıştı. On üç opera yazan aşcı Aleksandr. Mon- sinyi bir aşcıydı. |Fakat bir gün aş- çılığı bıraktı. O- pera yazacağımı söyledi. Hem tamam 138 opera ak istiyordu. 3 opera yazdı. Ön- dan sonra tekrar aşcılığa başladı ve bir daha bütün ömründe başka bir şey yazmadı. * Bir kamyonu içine alan Bu kam leler tarafından Panama kanalına y bir yerde bırakılmıştı. Kamyonu oradafi bir daha kaldırmadılar, Kamyonun buf lunduğu yerde bir fidan vardı. Bu fidadi büyüdü, kocamari bir ağaç oldu. Kamyadi bu ağı gövdesi içinde Kamyot nun başı ve arkası el'an ağacın her | tarafından çıkmış bir halde görünmel*? — Bay Teki Bay Tekin bir gece evine Fakat farkı sarboş gelmişti. — Eline bir şarndan aldı, yürümeye baş- ladı. Yürürken — sendeliyor- — Şamdan Bay Tekin şaşkın şaşkın: Karım kendi — Bu şamdan da ne tu- haf.. kendi kendine — yanıp #Bönüyor.. dedi.. ve garlb ga- Tib etrafına bakınmıva baf- ladı. ne nüyordu. Bay 'Tekin hiddetli hidet- şamdanı tersine çevirdi: danı söndürürken Bay Te- kin de elindeki şamdanı ge- Daşaşağı Şamdan sönmüş gibl görü- tedir. nin yanıp — sönen şamdanı Karısı başka bir şamdana la gelmişti; fakat, gene Bay 'Tekin şamdanı bir kere dü« ha çevirmiş, mum gene ya« nar gibi görünmüştü. ina varmadan söndü! — diye — Sen kendi şamdanıni üflerken benimkini de söne dürdün. 4 Karısının sabri tükenmişm (. Bay Tekini yakasından yakaladı ve bir daha sarhoğ almıyacağına töbe ettirdi. elindeki şam- getirmişti. H karısına bağırdı: Civdi v — Ben şimdi nasıl kaça- cağım.. aman aman! Civciv — Anne, anne, anneci- ğim beni kurtar. Yetiş.. koş! Yulan civcivi yakalamak içi: —< Nn sa- ğa sola dönerken dolaşıvermişti.