TIKAHKAHA Parkta Bir küçük köpek, bir erkeğin ayakları |arasında dolaştı. Erkek yanında oturan İkadına döndü: | — Bu güzel köpek sizin mi? — Hayır bay. Erkek köpeğe bağırdı: — Pis köpek hoşt, hoşt * Ayyaş Ayyaş, apartımanın üçüncü katından aşağı düşmüştü. Koşuştular. Biri bir bar- dak su getirdi. Ayyaş suya baktı: — Bir bardak şarab getirmeniz için ka- çıncı kattan düşmem lâzımdı. nemturu — Bir kere daha desti alebe geldim. Gene ce- sizi hac- z erecek olursanız.. Başkası mutlu sana.. ğim başkası idi. Beni * Tabiat — Bir insanın tabiatini yazısından an- lamak mümkündür, Ya ben yazı yazmasını bilmiyor- Bam. Tahlatsiz olduğuma mı hükmedile- Cek, — Camdan — bakıyordu. Birdenbire füc'eten ölüverdi. Öğrenirsin — Bana Ali beyin adresini söyler sin? — Söyliyeyim: Şişlide tramvay cadde sinde. — Evinin numarssı? rinde numara vardır. Oraya renirsin! gidince öğ- * Lokantada — Gı_cr hafta Tokantanızda yediğim | pehlivan — Sen benim saçla- İkti timı çeki bacağını me, ben de senin Değil mi? Nişanlılar arasında: . — Beni, yalnız benim için seviyorsun değil mi? — Tabil, hem bunun doğru olduğunu evlendiğimiz zaman anlıyacaksın! — 992199? — Ailenden kim gelirse gelsin; evimin kapısını açmıyacağım! Köpeklerin de ağaca tırmandıkla- vımı hiç duymamıştem. Büyük felâket — Bayan Neclânın kocası ölmüş, ne ler ya... Ayni günde kendisi de ölmü: — Bundan hiç haberim yoktu. Meğer — Ne de alıngan şey, ikide bir dan- |Pa gelen felâket ne kadar büyük - p arkasını çeviriyor a— Pişman oldum Amca, yeğenini hesabdan ediyordu — Sana günde haftada ne eder? ruş! erin, iyi bildin; al sana otuz beş y imtihan beş kutfuş versem, — Nişancılığına güveniyorsan şu is- kambil kâğıdımı vurursun! , — Bir lira eder demediğime BPişman oldum. şimdi İspirtizma masasında — Bir Tuhu ruhu gelsin! garsonun — Bir garsonun — Bir bira getir! — İşte onu bilmiyorum, kapının üze- | y — Sorma, acı acı Üstüne gelir der - su f Yareren Bu sözleri söylerken yan gözle İngi- | Ali beye baktım: isliyordum, rhal ayağa kalktı, ve: dedi... —«İntakı hak> derler, bir söz vardır. Bu yanlış oku- nuşta ilâhi bir isabet olsa gerek. İlk- mektebl çok — âcil el kendi: vatı £ h H'ı'( larla onlara | etti. Sonra bu yar- | Gene vali paşaya | birer süzdü vazifelerin damdan ümidi kesti, - Efendim, dedi... Affı devletle m ederim, Ben, bu s ile söyledim, Ve: eBakı », emri devletinize muhalif yeltenecek kimse v muavene- mı? ilkmektebler pundan asıl il ı Rum lerinin Me: İve irfandır. Ve bu ma a ve ahirette, selâmet ve saadeti kaddı hocası Fatma m söylüyordu: Kadıncağ; mçk.be.ıJç okuyan çocuk nasiha , birisi tarafın n: «Efendim ni söylermiş. Fakat çocukla ş ha ü hanımın *m nasihat .ı—nhmı evabını alınca, hiddetle rinden fırlamış: — Çenen tutulsun piç!... demiş. Bir daha «Efendim!» dediğini işitmiyeyim. Ben öyle arospu orospu lâflar iste Görüyorsunuz ya? Böyle ü ların çocuklarını okutacağız d nâ evlâd ve ııhfadı !"m- ye- Bu kebairden bir günah olmaz Bu sözlere, Ali beye, arından birisi, 'İstanbula gelmiş. Padişahtan son dere- ce izzet ve ikram görmüş. Memleketine İngiltere Kralının Yatını merasimle Gezecek üç çocuk On üç, on dört yaşlarında üç Ingiliz çocuğu, Veymunt'da sahilden — Kralın yatına meği tasarlarlar. Denize at- larlar. 2 mil kadar yüzdükten sonra ta- katleri kesilince, imdad isterler ve bir zırhlının motörü tarafından kurtarılır- lar, — Yamı lerine yatı göstermeği mişt ı.,. Devlet kapısında elli Yazan: Eski Dahiliye Nazırı ve eski meb'us Ebubekir Hâzım İngiliz Ali Beyin, vali paşanın önünde anlattığı garıb bir fil hikâyesi bakalım, ben vâdimi yerine | Bu sözlere, AR Beye, vüdettikleri herkes , gördüğü sonsuz ik. i ödemek, mukabeles . Bu maksadla da, pa: hediyeler göndermeyi Bu arada, İstanbula, bir ta n min- ı, harem Fakat, | yaramaz ve çok sevgili | si, bu acaib hayv n hortumuna bir çuvaldız batırım 4 an da, iri, kalın hortumunun b e, bu muzib cariyenin kolunu sa- Bunu haher alan padişah, sal emir vermiş: | - Bu hayvanı hemen, saraydan ve İstanbuldan sürün! | nabeyinci: Yarın aklına e- ser de, !lı gene ister belki'» diye dü- ayvanı pek uzaklara sür- 1t edememiş. Edirnenin A- ne gondemuz ncLı başı boş kalan koca hayvan, köyün yerdeki, ağaçtaki bütün mahsul- lerine taarruza başlamış. Ve bu taarru- zünu hergün biraz daha artırmış. F: kat ahali, bu muzır devden yaka silkti halde, başını kurtarmanın çaresini bu- lamamış. Çünkü: — Padişah malıdır! diye, hiç kimse, Manersı vesaeres aA Niğde tahrirat kaleminde bışlayıp İstanbulda darağacı altında biten memuriyet hayatı 19 yardımda bulunmuyanlardan başka, gülüyordu. file el sürmeye cesaret edemiyormuş. Böylece bir iki sene geçmiş. Halkın sabrı suyunu çekmiye başlamış. Tam o iden muzafler ordusi- sadrâzam, Ahır köyünün i g.ıyu-l.ın ortasına otağını kurmuş. Bunu gören zeki köy imamı, köylüle- re: — Ey ahali, demiş, bu fil belâsından kurtulmak i mükemmel - bir fırsat çıktı. Cümlemiz bir olup sadrâzamın huzuruna çıkalım. Şu mahüd filin, bi- raz da başka köylere gönderilmesini rica edelim. Yalvaralım, Ben bu işi yal: nız başıma da yaparım, sadrâzamın hu- zuruna yalnız başıma da çıkarım & K ihtimali ğ dirde: Bak şu küstah imama,. hın fili ak)hınuc söz söylemiye cür'el ediyör! diye, beni asar, keser, filin har- tumuna bağlayıp, parça parça ettirir. Fakat hep beraber gidersek, bir şey ya- pamaz, Bir fil için, bir hiddet uğruna, koskoca bir köy ahalisini asıp kesemez ya? Ne dersiniz? ylüler, imamın bu teklifini k i | bir sevinçle kabul etmişler: — Hiç karkma.. biz de peşindi demişler, ve imamin arkasına duşup otağın yolunu tulmuşlar. (Arkası var) Bir mütekaidin Müracaatı Neticesiz kalmış Mütekald zabiilerden Şerket — Aydın im aldığımız bir mektubda — kudret ve zindegi ile çalışıp vatana — hizmetine devani edecek bir yaşda bulunduğu için bir nahiye müdürü olarak hizmet etmek üzere 17 Mart 838 de istida ile müracast ettiği fakat. Haziranın 24 ü olduğu halde henüz mürâcaatmın netlcesiz ve cevab - sız kaldığı yazılmakta ve bir çok harblere ve milli harekâta Iştirak ederek yarar - lıklar gösterdiği için bu ihmale üzüldüğü ilâve edilmektedir. e İstanbul Sıhhat Müdürlüğünün nazarı dikkatine Vaniköy caddesi Eskihamam'da oturan nit bir kadın dün İdarehane- gunları söyledi: 6 çocuğum var. Kocam işsiz kaldı Evvelce Gedikli başçavuşu İdi, polis mek- tebinden mezundur. Tahasili vardır. Muh- telif yerlere müracaak etti, iş verilmedi. İçra evden çıkardı, sokakta kaldık. Sıh- hat müdürlüğüne müracaat etilm, 1 lira verdiler. Başka yardım bulamadım. Ço- guklarımın en küçüğü B aylıktır, çalışa- mam., Büyük oğlumu veya kocamı bir işe bu fecl hayatımız son erebilir. ettim, — bu gösterilen —— şefkatli çocukla; n mek - birkâaç gün sonra yatı ge Çocuklar, Bi ve kocama bir iş bulu Muavenet müdürlüğü temin etti. Henüz bir netice hazıl olmadı. Bizi bu halden kartarmak için alâkadar makamların hi- mayesine sığınıyorum » e Kartal - Yakacık otobüsleri çok bozuk bir halde Kartal okuyucularımızdan Ahmed Kı- zıltuğ yazıyor - Kartal ile Yakacık arasında olobüs seferleri yapılmaktadır. Bu otobüslerin hurda denecek bir hale gelmiş olduğunu, pazar günleri Yakacığa gezmeğe gidenler görmekte ve yollarda bozulan otobüs yol- cuları çok defalar yaya kalmaktadırlar. Bu yol üzerinde bu yüşden vukun gel- mesi mühtemel çok acı bir facladan son- ra bu otobüslerin fenni muayeneleri yz- pulacaksa, geçkalınmış ve bir kaç yatan- daşın canına kastedilmiş olacaktır. Bu hatta ötobüslerin hareket aaatleri dç şoförlerin arzsusuna bağlıdır. Otobün saatlerinin tanzimi ve bir kazanın önüne geçecek tedbirlerin alımnması için Kartal kaymakamlığının ve belediyesinin nazarı dikkatin! celbederiz, e Kazlıçeşme halkımın bir temennisi Zeytinburnundan yazılıyor: — Burada Kazlıçeşme camiinde bir nolâ vardır ki, lâğımları bozuk olduğu için gimdi. muhit müşkül bir vaz burada bir a tin ortadan kaldı patıldı. 1 eanaf,