Joe Louis, nasıl mağlüb etti ? hâsılat bir milyon doları buldu, 147 radyo istasyonu maçı nakletti Joe Louis Novyork 38 (AA.) — Şmeling Luls dün » Ya boks şampiyonasmı neticelanmiştir. Maç başladıktan iki dakika 4 saniye son- ra, Zenci boksör, rakihi Şmeling'i mağlüp et- miştir. Şmeling Luls'in mefes — aldırımıyan bamlelerinin tehlikesini takdir edemiyerek #oğukkanlılıkla kantre etmeğe , çalışmıştır. Bu arada böbrekleri hizasına bir kroşe ye - miştir. Fena halde sarsılan Alman şampi - yonu sendeliyerek dia üstü çökmüş, bir at i- Şin ayağa kalkmış, fakat derhal hücuma ge- gen Luis, sol bir kroşe ile Şmeling'i — teki yere yuvarlamıştır. Bunun üzert: Meneceri Max Machon ringin ortasına hav- lu atarak, hakemin saymasını bitirmeği bek- Jemeden mağlübiyeti kabul etmiş ve bu su: Tetle Luis nakavt ile galib gelmiştir. Bütün dünyayı alâkadar eden bu maçta 80 bin kişi bulunmuştur. Şıneling ne diyer? Maç biter bitmez, — hücresinde kendisini Riyaret öden gazetecilere Şmeling şu beya - netla bulunmuştur: «Daha maç başlar başlamaz böbrokleri - min hizasına müdhiş — bir yumruk yedim. Bancıdan saniyelerce kendime — gelemedim. Yalnız, Lüls'in bhemen vaziyeti kavradığını 've çok şiddetli kroşelerle bana hücum ettiği- ni hatırlıyorum. Maç neticesinin — benimle Luls arasındaki kuyvet nisbetinin bir ifa - desi olduğunu zannetmiyorum. Luls Ve üçüncü bir karşılaşmada bulun - mak için elimden geleni yapacağım. Boks - dan çekilmeyi azlâ hatırımdan geçirmiyo - Tum. Maçtan evvel yapılan tartıda Şmeling'in OTA kilo, Luis'in 901 kilo ağırlığında olduğu teabit edilmiştir. Buna nazaran her iki bok- #örün de antremanlarda birkaç kilo kaybet. tikleri anlaşılmaktadır. Maçı seyretmek için Awrupa ve Amerika- min muhtelif yerlerinden bir çok meraklılar gelmiştir. «Hamburg» Transatlantiği ile Al - manyadan 250 Alman gelmiş, — «Kinmeri> de spor meraklısı bir çok İngiliz ve Fransız getirmiştir. Bu maç münasebetle — Nevyorka 30 bin yabancı gelmiştir. Zenciler bayram yapıyor Nevyorkun Zenci mahallesi olüin Harlem bir bayram yerini andırmaktadır. — Zeneller bu eşsiz muvaffakiyetten dolayı birbirlerini tebrik etmektedirler. Maça sahne olan Yanke stadı &0 bin kişi le ağzına kadar dolmuştu. Baat 10 a doğru ringin etrafım çeviren tribünlerde elektri ler söndürülmüş olduğundan, karanlıkta | çilen binlerce sigaranın ışığından başka bir 4*y görülmüyordu. Ringin etrafındaki koltuklarda — meşhur Kinema yıldızlarının yanında Nev Şersey Nev York Panallvanya valileri ve bunların arasın- dt ringe doğru yaklaşmağa — çalışan imza Mmeraklıları görülüyordu. Bir tarafta son hazırlıklar yapılırken Gl- Üer taraftan boksörlere eldivenleri geçizilip Bağlanıyordu. Bu sırada Amerika boks spo - Tunun büyükleri göründüler. — Ve, Şarkey'i 'Toni Galetsiyi, Dempsey'i, Bradok'u, Tün - Dey'i, bu maçın galibini kendisi ile maça Vet eden Maks Ber'i ve İngiliz — Var'ı Hödetle alkışlıyordu. Her şey hazırdı, hakem Şmeling'i halka takdim edince kulakları çınlatan — bir alkış koptu. Ayni alkış Luls için de tekrarlandı. Bu seremoniden sonra, Amerikadaki bi Büyük maçları idare eden hakem Artur Do- Dovdn ber iki boksöre de dürüst bir müca - Gelede bulunmalarını hatırlattı. heyecan ve helecandan nefes bile alamı Yorlardı. Ringin etrafını çeviren 30000 derin bir süküt içinde idi. Pakat büyük ma- Bin başladığını İlân eden göng — İle beraber Müdhiş bir bağrışma, ve bir haykırma koptu. İlk dakikada maçın nasil — netlioeleneceği Bakkında hiç kimsede bir kabaat yoktu. Nİ- d alk Amerikadaki boks maçı Beyirciler | Sehmellingi ve Sehmelling Bayet bugüne kadar — görülmüş olan boks maçlarının ön sansasyoneli başladı. Bir iki saniye gezildikten sonra, Luis Al- manın üzerine bir kaplan gibi atıldı. Ken - dinl toplamıya vakit bulamıyan — Şmeling'i şiddetli bir yumruk serisi altına aldı. Bu hü- cuma karşı tabiyesini yapamıyan — Şmeling üstelik bir de zencinin — yumruklarındaki Gehşetl takdir etmemiş olduğu görülüyor - du. Zencinin bu sürekli ve karkunç yum - çok müdhiş yedi. Bu an- birdenbire ringin halatla - diğini ve sendeliyerek mukaba - Jelan solunu böbrekleri hizaı da, Şmelir kuvvetile gözle gö - Tülm derecede £ indirmeğe de - vam ediyordu. Buna kargı Şmeling yarı bay- gin bir halde sadece mihaniki hareketlerle kontre etmeğe çalışıyordu. — Bu sırada Luls müdhiş solunu tekrar tam olarak isabet et- ı g yere çöktü. 80 bin kişi- | nç gürültüsü tarif edilmi - buldu. Hakem — âltıyı ga « & kalktı, fakat hâlâ kendine gelemediği belli İdi. Luls tekrar hücuma geç tL Henüz bir buçuk dakika — olmamıştı ki Alman şampiyonu yere yuvarlandı. — Lâkin göktüğü yerden birdenbire fırladı. Luls tek- Paf saldırdı. Onun — galdirmasile — Şme - ilag'in yere kapanması bir oldu. Bu andan itibaren Şmelingin köşesi maça devam et -| menin artık münasız olduğunu — anladı ve Max Machon ringin ortasına havlu attı. Baş Pladıktan 2 dakika 4 saniye sonra bütün dün- yanın alâka ile beklediği maç nihayete er - | €. Dünya şampiyonluğu kendilerinden a - Hnamadığı için Amerikallar Luls'i çılgınca alkışlıyorlar ve haykırıyorlardı. —© Amerika sporunun matbuat erkânı, Şme- | Png'in maçı sırf yanlış tabiye yüzünden kay |betlmiş olduğu kanaatindedir. Luis, maçtan | |Sonra kendisile görüşen gazetecilere Şme -| (Eng'in yumrauklarından müteeasir olmadığı- Hü Söylemiş ve demiştir ki: — Bu kadar çabuk yeneceğimi hiç sanma- maştım, Dühuliye hasılâtı bir milyon doları bul - muştur. 147 radyo istasyonu maçı naklet - miştir, Alman boksör hastanede | — Nevyork 23 (AA.) — Şmeling, maçı mü- teakib kendini, tamınmış — mütehassıdlardan bir hekime muayene ettirmiştir. Muayene - den sonra Alman boksörü bir hastaneye ya- firilmiştir. Röntgen ile alınan — resimlerde, Şmeling'in böbrekleri üzerinde bir darbe İzi olduğu müşahede edilmiştir. Bundan başka bu tıbbi muayene neticesinde bel kemiğin - Geki iki halkanm da çatlamış olduğu anla - | | şıtmaştır. | Alman boksörü, muayenesine ve tedarvi - &ine devam edilmek üzere bir müddet has - | tanede kalacaktır. Yerli mallar sergisi hazırlıkları 22 temmuzda açılacak olan önuncu yer- H mallar sergisinin bu sene sonuncu ol -| münasebetile her bakımdan mü -| nmel olması için sergi komitası faali- | etle çalışmaktadır. imizdeki radyo firmalarından biri m. n makine- di aretçilere bunun hakkında fi k bir faa- edilecektir, Bu seneki serginin ziyaretçiler için büyük sürprizleri iht edoceği ve sergicilik bakımından büyük ek ve z KUN SÖON POSTA iğde tahrirat kaleminde başlayıp İstanbulda darağacı altında biten memuriyet hayatı : 18 Devlet kapısında elli ) üt yıl Yazan: Eski Dahiliye Nazırı ve eski meb'us Ebubekir Hâzim Konyada kız rüşdiye hocası çocuklara, biri tarafından çağırıldıkları zaman daima “efendim,, diye cevab vermelerini söylermiş. Kızlardan biri babasına bu şekilde cevab verdiği için bir hayli dayak yemiş! Bu iş maarif idaresi namına gö- rülecek ve ele geçirilecek varidat, ilk mekteblerin masa: i karşılayacaktı!. Fakat bu meselenin böyle küçük bir parlâmentonun umumi heyeti tarafın- dan müzakeresi, işi lüzumundan fazla uzatıyordu. Zaman geçiyor, fakat müs- bet bir netice alınamıyor, müsbet bir iş görülemiyordu. Bu taahhür, vali pa- şanın da nazarı dikkatini celbetmişti. Valtinin delâletile, bu heyetten bir ko- misyon intihab edildi. Bu komisyon, geceleri, mektubcunun evinde toplana- rak tedkikatta bulunacak, ve bu incele- melerin hülâsasını, pazar günleri mec- lise bildirecekti. Fakat bu komisyo- nun, muntazaman yaptığı toplantılar da elde ettiği neticeler de, heyeti umu- miyenin türlü türlü itirazlarına uğru- yordu. Pazar toplantılarına, mükellef bir ziyafetin rehaveti içinde giren âza, iki üç saat süren müzakereye taham- mül edemediği için, iş uzadıkca uzu- yordu. Tam o sıralarda, İstanbulda intişar eden «Tarik» gazetesinde hoş üsluplu bir Konya mektubu çıktı. Bu mektub fzanın memur -yani münderis vakıflar- la alâkasız- kısmını pek bhaklı olarak sinirlendirdi, Ben de bittabi hiddetle- nenler arasına karışmıştım. Bu mek- tubda, bizim meclisin devam tarzı, ve gördüğü, daha doğrusu görmediği işler, müstehzi ve tenkidkâr bir üslupla an- latılryordu. Muharrir, bu yazısımı, şu meşhur Fars beyitile sona erdiriyor- du: Erz peyi maslahat mecils-arastend, Nişestendü, gültendü berhastend! Yalnız, bu meşhur beytin aslında «söylediler!» mânasına gelen «Güftend» kelimesi, muharrir tarafından — kasten | Hordend şekline sakı ştu. Bu suretle, beyitin ası, şu şekli almıştı: «İş görmek için toplandilar: Fakat|;, oturdular, yeyip içtiler, ve dağıldılar!.» Meclisi bu tenkidlere ma nrakan taahhürlerin başlıca bir tek sebebi var- dı: Kat'i surette hatırlıyamıyorum, ya «Buğday pazarı», yahud da «Buğday hanı» isminde bir münderis vakıf tali- mat ahkâmınca en önce zaptedilecekti. çünkü bu vakfin geliri, binttisbe ol- dukça yüksekti. Halbuki bu vakıf, *gene iyi hatırlıyamıyorum- ya Çele- bilerden birine, yahud bizzat postnişin Saffet çelebiye âlddi. Ve vakıf sahibi, vali paşadan ricada bulunmuş. Vali paşa da, bu ricayı her nasılsa kabul ederek, o vakıf hakkın- daki müzakerenin sonraya talikini emir buyurmuştu. Fakat, gelirleri zaptedilecek vakıfla- esinde ilk isim -binnisbe ehem- miyetinden dolayı-bu «Buğday pazarı», veya <«Buğday hanı» idi. Bu itibarla, onun zaptının sona atılması, meclisin hakli infidline, itinazdma maruz kalı- yordu! Bu sıralarda, bir gün, vali paşanın konağında bulunuyorduk. Yemekten sonra, mektubcu ve diğer zevat, yalnız bir odada sigara, kahve içiyorlardı. Biraz sonra da, mahud ictimaa girile- cekti. Orada bulunanlardan birisi, ge- ne bu meseleyi diline dolamış: — Bence, diyordu, Buğday . pazarı listenin başında dururken, altındaki ehemmiyetsiz şeylerle uğraşmak gü - lünçtür!. Bütün kıyamet, buradan ko- İpuyor. Bütün itirazlar bu yüzden çı yor. Bu ciheti mutlaka ha'letmel 'Tam bu sözlerin söylendiği sırada, odaya İngiliz Ali bey girmişti. Konuş- İmanın mevzuunu öğrenince: — Ben, dedi, bu meseleyi bir an ev- vel hallettirebilirim, Fakat bu mesele- de Saffet Çelebinin menfaati var. Hal- buki Saffet Çelebi ile benim aram za- ten o kadar iyi değil. Bu itibarla, bu bahsi doğrudan doğruya açarsam iyi olmaz. Aramız büsbütün berbad olur. tekemmülleri haiz olacağı anlaşılmakta- dır. Fakat içinizden biriniz, içtima esnasın- da bu mevzua dokunursa, ben arkasını gefiririm, Birinizden birinizin sadece *«Buğday pazarı» demesi bile kâfi... Ö- tesini bana bırakın. Ben icab eden söz- leri söyler, vali paşaya belki emri boz- durabilirim! İngiliz Ali beyin bu sözleri, uzun bir sükütla mukabele gördü. Memurlar- dan hiçbirisi, vali paşanın emrine mu- halefet sayılabilecak bir «öz söylemiye, bir hareket yapmıya cesaret edebilecek gibi görünmüyorlardı. Bu vaziyet karşısında fazla tereddüd edemedim, Ve İngiliz Ali beye: - İstediğinizi ben yaparım! dedim. Ali bey, memnuniyetle: — Bravo! diye haykırdı ve beni tepe- den tırnağa kadar süzdükten aonra, şübheyle sordu: — Fakat nasıl yapabileceksin? Ben, bu suale cevab vermedim. Fa- kat: — Nenize lâzım, dedim... bahsi açacağım. Ben bu mın kat'iyeti karşısında, mde durabileceğime inanmış gibi ğ * — Fakat, dedi, husumet yalnız Ha- ziım beyle bana teveccüh etmesin... Ben söze giriştikten sonra, sizler de ta- mamen lâkayd kalmayınız... Bir iki ki- şi de kalkıp benim sözlerimi tasdik et- sin: «— Ali beyin hakkt var... Bu buğ- day pazarı meselesi neticelendirilme- Hdir'» filân desin! Eğer bana bu yardımı da vüdederse- niz, bugün bu yılan hikâyesi gibi uza- yan meselenin altından kalkabiliriz! Benim az evvel gösterdiğim cesaret, orada bulunan diğer memurlara da si- rayet etmiş olacak ki, Ali beyi bu sefer cevabsız bırakmadılar, ve: .- Uulan!.. Cadaloz göründü E «Nasıl oldu da | mendebur bunu bana verdi.» -a< sunTa ae P GA “«Sensit boğazımdan geçmedi. ala ü okuyacaktım, ayağa kalktım. — Hay hay, dediler... Çekinmeyin, O kadarını yaparız! AlI bey gülerek hepimize birden sors du: — Meşhur bir fil hikâyesi vardır. O- nu bilir misiniz? Hepimiz birbirimize baktık. Bir ce- vab çıkmayışından, kimsenin bilmediği anlaşılıyordu. Ben: — Beyefendi, dedim. Kimsenin bil- mediği anlaşılıyor. Lütfen anlatsanız? Ali bey güldü, vı — Ha dedi, Şimdi anlatmıyı ğım... O hikâyeyi, şark meselesine dö- nen şu «Buğday pazarı» meselesinin a- lacağı şekle göre söyliyeceğimil... Biraz sonra, içtima salonuna geçildi. Herkes, hep benim bu netameli bahsi nasıl açabileceğimi, hem İngiliz Ali be- yin neler söyliyeceğini, hem ne netice alınacağını, hem de İngiliz Ali beyin anlatacağı hikâyenin ne olduğunu me- rak ediyordu! Evvelâ bermütad, bir evvelki içtima- m zabtı okundu. Ufak tefek bazı işler görüldü. Ve sıra mahüid vakıf listöleri- ne geldi. Kâtib sıfatile listeyi ben oku- yacaktim. Ayağa kalktım, ve okumiya başla- dim: 4 — Buğday pazarı! Vali paşa derhal kaşlarını çatıp gür- ledi: — Ben bunun tehir edilmesini söy- lememiş miydim? Ben: — Affhı devletlerini istirham ederim! dedim. Listenin başında bulunduğu için sehven okudum! (Arkası var) Bir Kedi- Köpek hikâyesi «Ne de tatlı mübarek. « aN - AŞ | M o dalavere olduğunu ça ÖRUP — biliyordum ama.e . #Hele * b