17 Haziran 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

17 Haziran 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

OKT — Kocalarına sadık olan kadınlar bo - yanmıyan kadınlardır. Bir İtalyan doktorun senelerce süren tedkikleri neticesinde söylediği bu sözü bizim gazctelerden birinde okudum. — Hakkı var! Demedim. — Hakkı yok! Da demedim. Bir an için düşündüm. — Hele, dedim, bic kere de ben tedkik edeyim! Evvelâ tanıdıklardan başladım: Nihadın karısı dalma boyanırdı, Hü- sameddinin karısı da öyle, Alinin karısı, Velinin karısı.. Tanıdıklarımın karıları içinde boyan - mıyan yoktu. Boyasız kadın bulmak ümidile çıktım. — İşte, fakât boyalı! — İşte, bu da boyalı! — İşte, bu da boyalı! Sağıma baksam boyalı kadın görüyor- dum, soluma baksam boyalı kadın görü- yordum. İtalyan doktorun sözüne bakılırsa bü- tün bu kadınlar kocalarına sadık değil- lerdi. Nihayet yaşlı bir kadınla karşılaştım. Ve yanına sokuldum, sorup soruşturup kocasına karşı olan sadakat derecesini anlıyacaktım.. — Nine! Dedim, yüzüme baktı: — Ne o evlâd? — Sen hiç boyanmazsın değil mi? Elini saçlarına doğru götürdü. — Baçlarımı beyaz gördün de böyle söylüyorsun değil mi evlâd? Kıma ko - yola L Bunları biliyor mu idiniz ? İlk olarak - çorabı bir papaz ördü Bugünkü —ma- nada anladığımız çorabın. - kullanış tarihi 16 nci asır başlangıcıdır.. O zamana kadar, Avrupada — daha ziyade kumaştan yapılan çorablar giyilirdi. 1589 da İngil- terede ilk çorabı ören ve bunu icad e- den bir papazdır. Kadının hislerini Nasıl anlamalı? Şişliden «Tayfun Cem> imzasile mektub gönderen bir okuyucum: «— Ben, diyor, 34 yaşında, mazisi temiz bir gencim. Yalandan iğreni- Tim. Tok ve açık sözlüyüm, Ticaretle meşgulüm. Mevcud servetim -bile or« ta bir hayat sürmek şartile, beni öm- rümün sonuna kadar yaşatır. Şimdi evlenmek niyetindeyim, Fakat, hayat arkadaşı olarak seçeceğim bayanın ve- fakâr olmasını, beni içten sevmesini, yalan söylememesini istiyorum. Evle- neceğim bayanın bu meziyetlere sahib bulunması, benden yaşlı ve hasta ol- maması şarttır. Bu meziyetlere sahib bulunan bayan, ister zengin, ister fa. kir, ister güzel, ister çikrin, ister tah- silli, ister tahsilsiz ister kız, ister du!, ister köylü, ister şehirli olsun, makbu- lümdür! Fakat, bir kadının, istediğim mezi- yetlere sahib olup olmadığını nasıl anlıyabilirim? Sizden öğrenmek iste- diğim cihet, sadece budur! * Evleneceğiniz bayanın vefakâr olup olmadığını hallerinden, sizi içten se- vip sevmediğini gözlerinden, yalan sö leyip söylemediğini de sözlerinden anlarsınız! Fakat kadını muayyen bir dereceye kadar anlıyabilmek bila, her kula müyesser olan bir mazhariyet değil- dir. Zaten bir kadının hakiki hislerini ORUN SOZU |yalı cpey olmuştur. Yarın gene tazeli -| | yeceğim! * | Ben İtalyan doktorun saçmalamış ol - duğuna değil, milyoner olmak için bir yol aramış, bulmuş olduğuna kanlim! | İtalyan doktorun sözüne inananlar da |olacaktır. Bazı evli kadınlar, kocalarına |sadık olduklarını isbat için boyanmaktan vazgeçeceklerdir. Koca bulamıyan genç kızlar da, koca bulmak eskisi gibi boyanın boya - nıp şuna buna görünecekleri yerde, bo - yanmadan orlaya çıkacaklar: — Bizi alın, sadık kadın olacağız.. işte boyanmıyoruz. Diyeceklerdir. Tabif bu yüzden tuva - let malzemesi satan fabrikaların kârla - rına kesad gelecek. Çarnaçar doktora müracaat edip: — Etme, eyleme, şu sözünü geri al! 'Teklifinde bulunacaklar ve sözünü ge- ri alması için milyonlar vermekten çe - kinmiyeceklerdir. Paranın sıcak yüzü karşısında doktor; bu sefer de: — Hayır, ben yanılmışım, boyasız ka- dınlar sadık kadınlardır. Sözünü ortaya atacaktır. Ama diye - ceksiniz ki: — O zaman da doktora gidip «madem ki ilk sözün doğru değildi. Ne diye söyle- din derlerse» ne cevab verir. Bu suale verilecek cevab bir bardak su içmekten kolaydır: — Benim ilk sözüme nasıl inandınız. Dünyada boyasız kadın var mı ki ben boyalı ve boyasız kadınlar üzerinde bir| tecrübe yapabilmiş olayım!.. İsmet Hulüsi Napolyon iskambil oyununu iyi bilmezdi Napolyon, — is- kambil — oynardı. Fakat bunu, iyi bilmezdi. Bu yüz- den yenilmekler boşlanmazdı. Kar şısında oynamak mecburiye- tinde kalanlar da sıkıntılarından kan ter içinde kalırlar- dı. Napolyonun en çok sevdiği (21) ©-| yunu idi. anlıyabilmenin muayyen bir usulü mevcud olsaydı, insanlar kadını - bir «muamma> ya benzetirler miydi? Ba- na sorarsanız, değil kadının, hattâ de- ğil erkeğin, bir çocuğun bakiki duy: gülarım anlıyabilmek- bile, mümkün sayılamaz. Çünkü samimiyetin, doğruluğun, fa- ziletin, açıkkalbliliğin birer baslet ol. maktan çıkıp ta zararlı birer safdillik ni almıya başladığı gündenberidir an oğlu duygularını, düşüncele- rini gizlemek lüzumunu daha şiddetle hissediyor. Bu ihtiyacı, çocuklar bile, insiyak- larile idrak ediyorlar. Bu itibarladır ki, bugün artık zaten bir muamma ©- lan kadının kalbini okuyabilmek, dün- yanın bütün kitablarını ezberlemek- ten bile zordur. Sonra, sizin, tahayyül ettiğiniz tabi- atte bir hayat arkadaşı bulabilmeniz, bence kolay tahakkuk edebilecek bir hülya değildir. Yalan söylemiyen insan, hele yalan söylemiyen kadın olabilir mi? Dünya o hale geldi ki, bazan yalan söylemek, suç değil, farz, sevab olu- yor ve bir marifet, bir vazife yerine geçiyor! Vaziyet böyle iken, sizin yalan söy- Jemiyen bir kadın aramanız, - ne ya- lan söyliyeyim - bana, insanı hayli güldürebilecek kadar engin bir nik- binlik gibi göründü! Eğer bu hülyadan vazgeçmezseniz, ömrünüz oldukça bekâr kalırsınız! TEYZE Kadın Köşesi Eski ve yeni elbiselerinizi dantelle süsliyebilirsiniz ? a Birçok kadınlar tanırız, her yıl moda- Bını hemen bütün telerrüatile bilirler. Yeni ve ehemmiyetli giyeceklerini zevk- le, itina ile seçerler. Buna mukabil mese- |lâ bir mevsim evvelinden kalma elbise- lerini modaya uydurmak için bir türlü akıllarına bir çare gelmez. Çünkü model-| leri hep yeni bir elbite yaptırmak niyeti- le etüd etmişler, her modeli baştanbaşa tatbik edilmesi lâzım gelen bir kül halin- de kabul etmişlerdir. Dikkatlerini, eski-| yi yeniliyebilecek teferrüat üstünde iş- letecek olsalar istifade edecek neler, ne kadar çok şeyler görürlerdi. Meselâ: E-| pey zamandır duyuyoruz. «Dantel bu se-| ne çok moda.» Niçin bu modadan kumaş-| ları yeni kalan, şekilleri eski - elbiseler | için istifade etmemeli? Modanın önümüze serdiği sayısız yeni- lik içinde bu faydalı teferrüatı bulmak pek te kolay değildir. Bun: z alışık olmak, biraz da pratik yenilikleri teba- | Tüz ettiren modellere sahib olmak Iâzım. Gelişi güzel her moda denen şeyin unu- lmuş bir modayı ihya etmesine imkân yoktur. Külfetli bir işe girişmemek için bu değişikliğin mümkün olduğu kadar basit, ucuz, onu unutturacak kadar da yeni ve şık olması lâzımdır. Bu üç şartı kendinde toplıyan, maksada uygun ör- nek pek te çabuk bulunmaz. Gözden ka- çar. Bunun için daha ziyade büyük ter. zilerin muayyen kumaşların nasıl kulla- mılabileceği hakkında verdiği krokilere göz gezdirmeli. Bunlardan bir kaçını ve- riyoruz. Her biri dantelin muhtelif elbi- selerde muhtelif tarzlarda — kullanılışını gösteriyor. Yukarıda solda: İşte renk renk dantel- den bir korsaj. Yukarıda sağda: Beyaz veya açık pem- be ince dantelden iri bir fiyonga. Ortada solda: Gipür dantelden bolero kenarları. Sağda: Dantel tünrik. Altta ve nihayet bu sene pek moda ©- lan dantel jabo, Dikkat ederseniz altısının da demode Yüz Senelik Tıhtım davasına hukuk | mahkemesinde dünde bakıldı —- Tapu dairesinden öğrenilmesi istenilen noktalara her'ıüı cevab gelmediği için duruşma yeniden talik edildi Göçenlerde, bir asırdanberi İstanbul âd- liyesini meşgul eden bir davadan bahsetmiş, müruru zamana uğramadan devam eden bu davanın yeniden tahrik edildiğini — ve yenl| bir safhaya girdiğini yazmıştık. Karagöz Abdullah ağa veresesinden Hacı Bey zade Bay Muhtar ve Vakıflar idaresi ta- ratından hazine aleybine açılmış — olan bu | dava, evvelce de yazdığımız gibi, Galata rıh- tımında, bugünkü Deniz Ticaret Müdürlüğü | binaslle olvarındaki sair mebaniyi —ve bazı mağazaları ihtiva eden arsalar üzerinde is- | tihkak davasıdır. Bu yerlerin — ziymetisyüz | bin liradan fazla tahmin edilmektedir. Ald olduğu hukuk mahkemesi bu arsa - lardan hangilerinin Karagöz Abdullah ağa- ya aid olduklarını, hududlarını, Karagöz Ab- dullah ağadan kimlere ve hazineye ne su - retlerle intikal ettiğini teshit ettirmeğe lü - zum görmüş, Evkaf ve tapudan bu kayıdla - rın çıkarılmasını istemiştir. Davanın en ye- ni safhası budur ve bu kayıdlar çıkarıldık - zan sonradır ki mahkemece bir hüküm ver- mek mümkün alacaktır. Bu davaya dün devam edilmiş, taraflar vekillerile Hacı Bey zade Bay Muhtar celsede bulunmuşlardır. Fakat, tapudan istizah edi - len noktalara hanüz cevab verilmediği gö - rülmüş, tapu idaresine te'kiden bir müzek - kere yazılması kararlaşlırlmış ve dava baş- ka bir güne bırakılmıştır. Otobüs neşriyatı davası İddia makamı bütün suç- luların tecziyelerini istedi Otobüs neşriyatından doğan davaya dün devam edilmiş, müddelumum! muavtni Hak- kı Şükrü Talimcioğlu mütaleasını serdet - miştir. Müddelumum! Yâttanamesinde — tevhiden görülen bu davayı ayrı ayrı iki — bakımdan tedkik etmiştir. Bu iki cepheden biri Recai Nüzhet, Avni Bayor ve Ahmed Emin Yalma- nin karşılıklı hakaret davalarile, Sabur Sa- mal tarafından Ahmed Emin Yalman aley - hine açılan hakaret davasıdır. Hakkı Şükrü, Vali Üstündağın Tan ga - zetesinin bir muharririne hitaben söylediği bir sözü -müteskib zühur eden hâdisalı bü - tün teferrüntile incelemiştir. Bu arada şa - hildlerin ifadelerine nazaran Avni Bayer ta- rafından keşide olunan İhtarnamenin mü - rettep olduğuna, hazırlamışında Recal Nüz - hetin de iştiraki bulunduğuna işaret etmiş, muhakeme sırasında tecelli eden bütün bu noktaları teşrihten sonra, protestoyu çeken Avni Bayerin mütebayin ifadeleri — üstünde durmuştur. Ahmed Eminden 1000 lira aldığına dair elinde bir sened bulunmamakla beraber, Ba- yerin bu parayı muayenehanesinde verdiği- ni ve bunu Adnan isminde bir şahidin gör- düğünü söylediğini, fakat Adnanın mahke - raede bu elheli teyid etmiyecek şekilde ga- hadette bulunduğunu da ilâve — eylemiştir. Müddelumumi! çekilen protestonun — vilâyet tarafından, müddelumumiliğe gönderilme - zini müteakib Avni Bayerin zuçlu sıfatile i - fade verdiğini de, anlatmıştır. Neticede Avnl Bayer ve Recal Nüzhetin bareketlerini bir iğbirarı neisi değil, fakat menfaati şahsiyeden doğan bir hareket şek- linde görerek, ceza kanununun 480 ve 68 inci maddelerine istinaden tecziyelerini istemiş- Ür, Ahmed Eminin fillini neşren hakaret et- mesi dolayısile 482 mel maddenin son fık - rasına uygun bulmuş, fakat vaki neşriyatın maruz kaldığı hakaretin defi ve hakikatın tesabürü için yapıldığına işaretle, cezanın iskatımı istemiştir. Babur Sami işinde de Dahiliye Vekâletin- den ve Evkaf umum Müdürlüğünden gelen bir elbiseyi şaşılacak kadar yenileştire- bilecek kadar dikkatle seçildiğini farke- İ Bacaksızın ma terkereler üstünde duran ve Sabur !ımlnln1 otobüs yolsuzluğunda maznunen — ve şahid | sıfatile istlevab edildiğini anlatan müddetu- mumi, bu yoldaki neşriyatın da bir skaralıkları : hakarei olmayıp, açık ihbar m.ıhlyeıinü; duğünü söylemiş ve Ahmed Eminin B taleb etmiştir. Ancak, Sabur Sami hakklfi da gazezede neşredilen resimler ve “;w" m yazıların esas meseleyle alâkası OlMAZ gihetle, Tan baş muharririn Kui Ssuçlu bulmuş, ceza kanunu: desi. göz önünde tutularak, 482 inel nin son fıkrası ve bir maddenin del'allt . Iâli sebebile 80 inci maddeye göre re% Bini, eski mahkümiyeti olmaması — Coli ni yapatik” de cezanın tecilini istemiştir. Dava, tarafların müdafaala: rına, kalmıştır. Bir spor davası Sporcu Hayri Celâl taratından «Sati İ — civerda gazetesinde neşredilen bir mMAtE, Galatasaraylı Osman Mücyyed şahsınâa a Karet mahiyetinde görerek, bir dava A etmiştir. Bu davaya Asiiye üçüncü cora mahbtfr sinde dün bakılmıştır. . Suçla vekili ortada bir hakaret # bahsolamıyacağını söylüyerek, diğer IXi Pi delik gazetede neşredilen — iki makalii' —— buna delil olarak göstermiştir. ” b "i Bu hususun tedkiki için hir ehlivukul * yinine karar veren mahkeme, — duril talik etmiştir. Üsküdar mahkemelerinin yeni binası Şimdiye kadar Üsküdarın muyakka! f,. liye binasında çalışan Asliye, hukuk ©3 meleri, bugünden itibaren Moda cadöi v eski su şirketi binasında terayı faaliyet cektir. 1 Poliste : Bir çocuk dut ağacından düştü ğ Beşiktaşda Cavidağa mahallesinde ";: 5 ran Şişil tramvay deposunda tesviyeci Ö) . nusun 13 yaşındak! oğlu Batılmış evin ’V gesindeki dut ağacıma çıkmış ve ağaç ©7 , nn kizilmazile yere düşerek mühtelli lerinden yaralanmıştır. Yaralı ı_—ocuk“j imdad olomobili ile Beyoğlu — hastantt | kaldırılmıştır. Bir çocuk pencereden düştü ? j Küçükpazarda Kâtibçelebi caddesind? “, turan Mustafanın 2 yaşındaki çocuğu 1“". guü dün oda içinde oynarken kanapti' karak açık bulunan pencereden sokağa w müş, muhtelif yerlerinden yaralanarak davi altına alınmıştır. Bir adam toprak çöküntüsü altında kaldı Beyoğlunda Bostanbaşı caddesinde * maralı evde oturan Osep dün iki metrt rinliğindeki bir toprak yığını altında & ve itfaiye tarafından çıkarılarak tedaVi tna alınmıştır. Dün bir sandal battı ga Galatada Balıkpazarında oturan »J Befer Gündoğdu dün 2971 numaralı SAN , | fle demir nakleder ve Haydarpaşaya SİİE gen Beşiktaş istikametinde Karadenisi den Tarı vapurunun dalgalarına — KP" ve sandal devrilmiştir. Denize düşen $4? ç | cı Befer etraftan yetişenler tarafından V tarılmış, sandal batmişlir. Şehir işleri: Dolmabahçe gazhmesi Derbeltii kaldırılıyor yf Şehir plânında hava gazı df?e; şehir haricine alınmıştır. Asri :pof’, hası haline ifraj, edilecek olan Do,!şl’ bahçe civarındaki gazhane de Mâf7 civarında Derbend çiftliğine nakli lecektir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: