Seçim kontrol heyetini Milletler Cemiyeti nezdinde protesto ettik (Baş tarafı 1 inci sayfada) Ve tehdide maruz kaldığını müşahede M tesbit edildiği bildirilmektediz. Her- hangi cemaati istiyorsa kaydedi! - kat'iyyen serbest olduğu hatırla- Silmaktadır ve bu tazyik devam ederse Muamelesinin derhâl tatil edile - SĞi İâve edilmektedir. üğün vaziyette tek bir değişiklik var- 4 0 da Türklerin tehdid edilmelerine ar- Müsaade edilmemesidir. Bu hal karşı- gülmek mi, ağlamak mı lâzım tayin mez. Türke karşı tazyik ve tehdid ke- Bece öldü l%:o““" hayı östermesi için Tü —ÖN yüzünün biraz gülmesi lâzımdı. Bu- (B bir tek vak'a kaydedilmiştir ki, o da Ç3 haniyede eski rejimden kalma milis| n Ti istihbarat zabitinin gözü önünde bir tkün dövülmesidir. Komisyonun tel - ettiği tazyik ise hiç şüphesiz bu de- İ ,..;üledhı;ınme devam etmek istiyen O ç Ser hakkında yapı! 'îımıı—. bugüne kadar Türkler aley - ki hattı hareketi müdafaasına te - '.;:hüı dahi edemiyeceği kadar açıktır. M Lebliğ ile tarafgirliğini isbat eden de- C€re bir tane daha katmış oluyor. Hükümetimizin protestosu ladolu ajansının notu: ihbaratımıza göre, Türkiye hükü - ) i, komisyonun bu tar iletler Cemiyeti nezdinde şiddetle pro- —90 etmiştir. : ? | Komisyon tebliği geri aldı fntakş-a 11 (A.A.) — Kumandan Kolc, komisyonunun evvelki gün neş ği tebliği protesto etmiş ve komis - tebliği geri almıştır. Ümedk mürahlasımızz tenkidleri B Cneyre 11 (AA.) — Anadolu ajansı- husust abiri bildiriyor: tay intihabatına memur konsey ko- lezi bügün tekrar toplandı. ON içtimada Türkiye murahhası Nec - ',wdin Sadak, Hataydaki intihabatı kon- —n.knmıs_vm:umm hareket tarzımı şid- € tenkid etmiş ve Milletler Cemiyeti ı';:':!xlm- dayanan bu komisyon tara - K dan tutuları yolun Türkiye ve Pransa Nh ida teessüse başlıyan hayırlı dost- vl—"khnnc:ık ve halkı Türkler aleyhine ım_kodeceı mahiyette olduğunu söy - demiştir. ki: İ .'“?r Cemiyeti kontrol hey'etinin tahrikâtı ,,.:ı':kıı ediniz ki bu vahitm mes'uliyet ğ ler Cemiyetine kadar sıçramasın. Hatayda bu tahrikât yüzünden Te kanı dökülürse Türkiye cumhuri- F bunun mes'ullerini bulmakta bir lâh- Mtereddüd edemez. li İntihabat B çÖMüite intihabat mühletinin uzatıl tbini de tedkik etmiştir. Necmed - M Sadak, mühletin uzatılmasına hükü- & n ve vaziyelin vahameti dolayı - k. —hı“h razı olmi n beyan etmiş ve _.H olan ittifak hâsıl olmadığından ko- Bbu uzatma talebini kabul edeme - 'Tescil başlarken 11 ÇALA.Y — Anadolu tun husus! mühabiri bildiriyor: İnci defa olarak açılan Yenişehir Bi 2 bürosu mesâisini bitirmiştir. &ç Türkün müracaatı büro tarafın- p. “lerinde kâfi vesika bulunmadığı Ki ' Desile reddedilmiştir. rtesi günü bir Etitürk usbeci- N tecavüzüne uğramıştır. Müteca - &? tevkif edilmiştir. -— Valinin ve delegenin tedkikleri Antakya 11 (AA.) — Anadolu a - H hususf muhabiri bildiriyar: b Bütün kayıd büroları tekrar faa - ı €Tine başlamışlardır. ı lege kumandan Kole ile vali Ab- gg Alman Melek evvelki gün nahiy F * '_iollşank âsayiş ve kayıd serbesi lağ Si alınan tedbirlerin — tatbil ü etmişlerdir. 'Tevkifler =“€:ğıdndiye köyünde canavarca öl - % Beyzade Ahmedle anasının "ülııu n suçlu olarak bir çok tevkifat % $ ve bir çok kimseler de nezaret alınmıştır. ğ:'ı'“;da yedi kişi evlerinde silâh bu- iye nahiyesinde -yapılan araş - — “Su için tevkif edilmiştir. * Reyhaniye köylerinde Reyhaniyenin bazı köylerinde em - niyetin henüz tamamile teessüs ede- mediğini öğrendim. Köylerde bedevi yağmasının tevlid ettiği Türk zararı - nın pek mühim bir yeküna baliğ ol - duğu anlaşılmaktadır. Bu hususta bir kaç güne kadar takribi bir rakam ve- rebileceğimi zannediyorum, Tahrikât ve hâdiseler Süveydiye 11 (AA.) — Anadolu a- jansının hususi muhabiri bildiriyor: Kayıd bürosu açılır açılmaz — bazı muhalif Aleviler Ermenilerin teşvikile tahrikât yapmak istemişlerdir. Jandar- mu dört tahrikâteıyı tevkif — etmiştir. Fakat biraz sonra milislerle gelen andarma kumandanı mevkufları tah- liye ettiğinden bu hal âsayişi bozan - ları teşci ve teşvik etmiş've bu vazi- karşısında Türk cemaati mümes - silleri büroyu terke mecbur kalmış - lardır. Reyhaniye bürosu Reyhaniye 11 (AA.) — Anadolu a- lansının husust muhabiri bildiriyor: Garo tarafından Reyhaniye Halke- vine yapılan baskında İskenderuna gö türülen evrak henüz iade edilmedi - den Türk mümessilleri Reyhaniye bürosunun açılmasını tehir talebinde Antakya 11 (AA.) — Anadolu a - jansının hususf mu ri bildiriyor: İstifa eden istihbarat şefi Uaru An- takya ve İskenderun konsoloslarımızı ziyaret ederek veda etmiştir. men iade etmiş ve belediye dairesinde merasimle lanmıştır. Donanmamızı takviye için ingiltereye siparişlerimiz (Baş tarafı 1 inci sayfada) zırlanan inşaat programı, İngiliz tezgâh- larında tahakkuk ettirilecek» serlevhaları altında neşredilen bu makalede istikraz hakkında teknik malümat verildikteh sonra deniliyor ki: «— Bu anlaşmanın temelleri geçen se- ne, Türk amiral gemisi Yavuzun Ma! - tayı ziyareti esnasında atılmıştır. Yavuz, 1914 ağustosunda Breslau kruvazörü ile beraber Akdenizde şayanı haytret se - ferlerde bulunmuş olan sabık Alman saf- fiharb sefinesi Goebin'dir. Britanya hü- kümeti tarafından memnuniyetle karşı- lanmış olan bu Malta ziyareti meyvaları- nı vermiştir: Türkiye donanmasını tez- yit etmekte ve İngiltere de siparişler al- maktadır.» Makalede donanmamız hakkında kı - saca malümat verildikten sonra deniliyor ki: «— İngiliz amirallığı tarafından der - piş edilip hazırlanan Türkiyenin yeni bahri programı bilhassa, Torpido, deniz- allı gemisi, torpil atan küçük gemiler - şekkil olduğundan, bu progra- mün İngilterede tahakkuku kolaydır, nt sektedar edecek mahiyette değildir. duğu ve fakat bundan böyle muhafaza etmesini bileceği Türk müşterisini tek - rar bulmuş oluyor.> Bulgaristan bir ayda 7390,001 kilo çilek ihrac etti (Baştarafı 1 inci sayfada) İhracat ofisi müdür muavini Kozaro - fun beyanatına göre bir eay zarfında ih- raç edilen taze çileğin mikdarı 750 bin kilodur. Halbuki geçen sene ayni mev - simde yalnız 146 bin kilo çilek ihrac e- dilmişti. Bu sene, ayrıca 500 bin kilo da çilek marmelâtı ihraç edilmiştir. Alıcı mem- leketler arasında İngiltere ön safta gel- mektedir. * Bu satırları okuduğumuz zaman yü - reğimiz titredi. Türkiye de çilek mem - llıkeud.ix: Türkiye de çilek yetiştirir. Pa- Başkonsolos valinin ziyaretini res- | çünkü İngiliz harb gemilerinin ı'nş,ıı'.ıI ilde cinayetin esrarı henüz tamamile çözülemedi (Baştarafı 1 inci sayfada) tesbit için Son Posta muharriri işine de- vam etmiş, Ömer Lütfinin Beşiktaşta Abbasağa mahallesinde Loşbahçe s0 - kağında 35 numarada Melek isminde bir kadınla beraber oturduğunu ve Ayaspa- şada Niko Kalaycı oğlunun goförü ol - duğunu öğrenmişti. Ömer Lütfinin Ka - sımpaşada oturan bir de ağabeysi oldu - ğunu da malümatına ilüve etmişti. Ev - velâ Niko ile konuşan muharririmiz: — Ben de yirmi dört saattenberi 2972 numaralı otomobille, bu otomobili idare eden şoför Ömer Lütfiyi arıyorum, fakat nerede olduklarını bilmiyorum, cevabını almıştı. Sonra da Ömer Lütfinin karısı Meleği görmüş, andan da şu malâmatı almıştı: — Ömer Lütfi ile dört senedir oturu - yorum. Nikâhımız yok ama karı koca gi- bi yaşıyoruz. Yirmi dört saat eve gelme- yince meraklandım. Samimi arkadaşla - rından İsmaile gidip aradım, bulamadıtmn, İsmailin kızı ile Kasımpaşada ağabeysi Hacı Saide gittim, orada da polisler gel- diler ve faclayı öğrendim. Ömer Lütfi iyi bir adamdı. Benden başka bir kadınla alâkası olabileceğine inanmam, onun için kadın yüzünden bir cinayete kurban ğini tâhmin etmiyorum. Düşmanları adığına göre bu bir müşteri işi o- lacaktır. Sanıyorum ki Ömer Lütfiyi öl- düren bir müşteridir. Cinayetin sebeb.ni tahmin etmek benim için çok müşküldür. İpsaladaki vak'a İlk saatlerde zabıta da bundan başka | malümat elde edememiş, yalnız otomobi- lin meydanda bulunmadığı — anlaşılınca her tarafa telgraflar çekilerek otamobi - lin numafrası bildirilmiş, eşkâli, tipi, mo- deli tarif edilmiş, tevkif edilmesi istenil- miştir. Dün ikinci tabımızda bildirdiği- miz veçhile de gece yarısı İpsaladan müd- delumumiliğe şu mealde bir telgraf gel- | miştir, T2> numaralı otomobil tevkif edil - di. İçinde bir sarışın kadın ile Ali Rıza ismünde bir adam da var. Ali Rıza ya - kalandığı zaman bakteriyoloji memurunu |öldürdü, kendisi de öldürüldü. Otomobil de, kadın da mevkultur.» Dün ikinci tabımızda yazdığımız veç- hile bu telgraf müphemdi. İpsalada bak- teriyoloji memurunun bulunmasının mü- nasebeti olmadığı gibi, Ali Rızanın bak- teriyoloji memuru ile karşılaşmasının da münasebeti yoktu. Sarışın kadın kimdi, İpsaladaki cinayet ne için işlenmişti. Bunları İstanbuldan tahkik etmek imkâ- mı yoktu. Bunun için derhal Edirne ve İpsala muhabirlerimizi harekete getire- rek bu işin takibini Istedik. Biz muhabir- lerimizi harekete getirdiğimiz esnada da İpsala muhabirimizden ilk telgrafı aldır. Bu telgtaf da müphkemdi, Telgrafta ay - nen şu satırlar vardı: İpsala !! (Hususi) — Dün saat on ikide «İstanbul 2972» numaralı otomo- bille kazarmza gelen Ali Rıza isminde bir adam, burada meteoroloji memu - ru Muhiddin gücü tabancayla öldür - müş, kendisi de ölmü, “r. Yolda otomobilin — asıl şoförü Ömer üyü ve Lütfünün metresini de ö dürmüş olduğuna dair bir şayia var - dır. Bundan da, şüphe — edilmektedir. Araştırmalara rağmen kadın buluna - | mamıştır. İşte böylece, İngiltere, kaybetmiş ol -| Ali Rızanın Eskişehir tayyare ala - yında makinistlik yaptığı ve hâlen Dev let Demiryolları atölye şefi olduğu ü - zerinde bulunan vesikadan anlaşılmış- Üstünde ayrıca bir de kama bulun- muştur. Otomobil şüphe üzerine yok - lanmış, tahkikata başlanmıştır, Esrar çözülemiyor İpsala muhabirimizden — aldığımız bu ilk telgraf da hâdisenin esrarını çö - zecek yeni bir malümat verememiştir. Sadece ikinci kurbanın Muhiddin ol - duğu kat't olarak tesbit edilmiş, bu - nun bakteriyoloji değil, metearoloji me muru olduğu anlaşılmıştır. Hakikaten de İpsalada bir meteoroloji — istasyonu vardır. —— ——— kat bir mevsimde 750 ton değil, 750 kilo bile çilek ihraç edemez. Çünkü her şey buma münidir. Çileklerimizin cinsleri bo- zulmuş ve soysuzlaşmış, piyasaya sevk usulleri madrabazlıkla Ihtilât etmiş, am- balâj şekli HAIA o eski iptidafliğini mu - bafazadan kurtulamamıştır. Bunun - için Büulgaristan ihracat yapar, biz de buna ürk -'Fraı"ısız—senel"l(urmay heyeıeri 'İ bugün Antakyada buluşacaklar (Baş tarafı 1 inci sayfada) Örgeneral, istasyonda kendisini selâmlıyan askeri kıt'a ve askeri mızıkayı tef- tiş etmiş ve beraberinde bulunan diğor zevat ile trene tam saat 20,30 da bin - miştir. İstasyonda heyetimizi teşyi edenler arasında hariciye kâtibi umumisi büyük elçi Numan Menemencioğla pek çok generaller ve hariciye erkânı nazarı dikkati celbetmekte idi. Paris 11 (ALA.) — Havas ajansı Antakyadan bildiriyor: Türk Erkânıharbiye hey'eti yarın Antakyaya varacak ve orada Fransız hey'etile buluşacaktır. Görüşmeler, 29.5-937 Cenevre muahedesi mucibince, Sancağın tamamiyeti mülkiyesini garanti eden Fransız - Türk muahedesi- nin tatbikatını tasrih eyleyen Erkânıharbiye anlaşmalarının tesbit etmeyi istihdaf eylemektedir. Bileti almağa geç teferrüalını gelen bir çingene 45 bin lirayı kaybetti (Baştarafı 1 inci sayjada) tahminimde tamamen yanıldığımı anla- dum. Meğer, oraya o büyük kalabalığı top hyan hâdise, gişe sahibesi Hacı Nimet ablayla müşterilerinden birisi arasında çıkan şiddetlice bir münakaşaymış. Bayan Nimete ağzına geleni söyliyen Kurpani kılıklı, esmer, zayıf yüzlü a - dam? Muslafa adında bir çingeneymiş. Dört keşidedenberi, gişeden bilet alırmıç. Fakat her keşidede, bilelini değiştirmeyi mutlaka son dakikaya bırakırmış. Ve bu yüzden de Bayan Nimetle aralarında ber keşide günü kavga çıkarmış. Dün, saat tam on üçe çeyrek kala gişeye gelmiş, ve biletini istemiş. Bayan «Nimet>: — Çok geç kaldın!.. demiş. Ellimizde ka- lan bütün biletleri, on beş dakika evvel piyango müdüriyetine iade ettik!.. Kahvelerde, gazinolarda, mesire yer- lerinde keman çalıp parsa toplıyarak ge- çinen çingene Mustafa, bu cevabı alınca hiddetle bağırmış: — Benim biletimi iade etmiye ne hak- kın var senin? — Biz biletleri, piyango çekildikten sonra değil, çekilmeden evvel satarız.. Bu saate kadar aklırı neredeydi? — Ben bu saatte gelirim, başka saat- te gelirim, bundan sana ne? O bileti poy- lemiştim ya? — Parasını vermiş miydin? — Parasımnı vermemiştim ama, bileti a- lacağımı söylemiştim ya? — Ben de bekliyebileceğim kadaz bek- ledim, daha fazlasını bekliyemezdim! Çingene kemancı ile gişe sahibi ara - sında böylece epey süren ve nihayete ©- ren münakaşa, keşideden sonra, büsbü - tün şiddetlenmiş: Çünkü zavallı Musta- fanın zamanında yetişip alamadığı bile- tin numarası 32255 miş. Ve 45 bin lira da, beş aydır Mustafaya ald olan bu numa - raya vurmuş! Mustafa bu sefer de Bayan Nimete: — Sen, diyor, bana yalan söyledin. | Mutlaka o sırada piyango çekilmiş, ve büyük ikramiye de benim bilete vurmuş- tu, Sen de bunu bildiğin için, biletimi vermedin! — Git sor... Biletin müdüriyette! Mustafa Çıplak - güzel soy adı değil müi? - gişeden uzaklaşırken: — Tabif, diyor, elbette soracağım!.. Ve icab ederse, seni mahkemeye de verece- Him! O gittikten sonra, Bayan Nimet etra- fındakilere derd yanıyor: — Düşünün bir kere: Piyangonun çe-| kilmesine on beş dakika kalmış. Kalan biletleri müdüriyete göndermişiz. Aksi| Bgibi, şehircilik ellâmesi Prost ta gelip Yenictami minaresine çıkmış, Elinde dür- bünle habre Eminönü meydanına bakı - yor. Üstelik te, dürbününü ikide birde bizim dükkâna çeviriyor. uzaktan hasretle bakarız. Çilek ihraç edemiyoruz, hiç olmazsa marmelât ihraç edelim? Hayır, bunu hiç yapamayız. Çünkü şeker ucuz değildir. Buna bir çare bulsak ambalâj maliyeti 'Türkiyede © kadar pahalıdır ki böyle pa- halı bir zerf içinde sevkiyat yapılamaz. | Bunları ucuzlatmak istesek elimizde sür'atli sevk vasıtası hariçte kolay sat- ma teşkilâtımız yoktur. Hülâsa, Bulga - yistan ihracat yapar, biz de burada soyu bozulmuş bir çilek rekoltesinin yarısını yet, yarısımı çürütürüz! bakıp da bizim dükkânın yıkılmasına ka- rar verecek diye ödüm kopuyor. Bu kor- kuyla elindeki dürbün, güzüme, hemen patlayıverecek bir top namlusu gibi gö- rünüyor. Bu adam da, tam o sırada gek miş: — Biletim! diye tutturmuş! Sorarım gsize: Siz olsanız kızmaz mısınız? Sonra, mezhamete gelerek ilâve edi- yor: — Maamafih, yazık oldu fıkaraya... Biraz erken davransaydı, şimdi tam 4500 lira alacaktı! Dinliyenlerden birisi gülüyor: — Yahu, desenize, bilet kaçırmak va - pur kaçırmaktan da beter!. * 45000 lira kazanan biletin bir parça - sını da, İstiklâl caddesindeki bir gişe sat- muş. Beyoğlunda, Kalyoncu kulluğu cad- desinde, 277 numaralı evde - pansi, olarak oturan Bayan Evdoksiyaya, müj- deyi, gişe sahibi Bay Hasan Tanrıverdi De birlikte götürdük!.. Ben, büyük ikramiyenin isabetini, Ba- yan Evdoksiya kadar sevinçle karşılamış bir insan daha görmedim. Maamafih, kadıncağız, delicesina se - vinmekte haksız değildi. Çünkü zavalhı, Talimhanede, bir avukat yanında hiz « metçilik ediyormuş. Kocası. Yorgo adın- da bir eskiciymiş. Biçare adam, bundan İki ay evvel, kalb sektesinden ölmüş, fa- kat öldüğü zaman, 5 aylık hamile bulu - nan ailesine beş kuruş bırakmamış! Hal- buki, gittikçe büyüyen hamulesile, hiz - met göremiyecek bir hale giren Evdok - siya, sade kocasız değil, üslelik işsiz de kalmış. Çünkü yanında çalıştığı alle, ken- disine bu halinde yol vermek insafşızlı- ğını yöstermiş. Evdoksiya: — Üç beş kuruş birikmiş param var - dı!, O da bitmişti!.. Şu odanın içinde; ne yapacağımı düşüne düşüne neredeyse çıldıracaktım! Hasan Tanrıverdi, Bayan Evdoksiya - ya tam zamanında kazandığı paraları sa- yarken, zavallı Evdoksiya, rüya görme « diğine kendisini âinandırmak için ötesini berisini çürütürcesine çimdikliyor, — ve sevinç yaşları dökerken: — Hey Allahım ..diyor... Bana se - vinçten ağlamanın keyfini de tattırdın!.. Meğer ağlamanın da tatlısı olurmuş!.. Ben eskiden buna inanmaz: — İnsan sevinçten ağlarmıymış! der - dim! Şimdi anlıyorum ki, sevinçten ağla « mak, acı acı gülmekten tatlıymış!.. * | — 45,000 lira kazanan talihlilerden birisi |de, Üsküdarda, piyade yüzbaşısı Sabri - dir. Kendisi birkaç gün kalmak üzere Kırklareline gitmiş bulunduğu için, müj- desi, ve parası kendisine dün verileme - miş, fakat büyük ikramiyeyi kazandığı, bulunan adresine telgrafla bildirilmiştir. 12000 liaı kazanan biletin bir parçaşı, Beşiktaş vapur iskelesindeki çatal kaşık fabrikasının müdür muavini Bay Jaka düşmüştür. Ş 12000 Hra kazanan 21429 numaralı bi - letin diğer bir parçası ise, Yeşilköyde, dört ameleden müteşekkil bir grupa isa- |bet etmiştir. Bu parayı kazananlardan amele Temel: Şimdi, diyor, hakikaten temel ol - dum, Üstüme top atılsa yıkılmam artık! Naci Sadullak ” Benim gözüm de onda. Oradan bakıp —