pa MI > GG ŞE, OMSAN A MN MN AŞ MM AA Hergün Türkiye bu hakikatı Artık anlamalıdır Yazan: Muhittin Birgen Biz bu Hatay davasına kalkarken s&- dece şunları düşünüyorduk: «Suriye, Milletler Cemiyeti tarafından garib bir isim altında Fransaya müstemleke ola- rak verilmiş bir memleketlir. Bu cihet bizi alâkadar etmez. İnsarlığa birçok din vermiş, bedenine birçok eser hediye et- miş bir memleketi bir müstemleke hali- ne getirmek günah veya ayıb bir şeyse bu günah, onu müstemleke olarak alan Fransa ile Milletler Cemiyeti denilen müesseseye aiddir. Suriyelilerin bu müs- temleke boyunduruğunu çekmeğe ta- hammül ettikleri müddetçe Fransa ora- da istediğini yapabilir. Yalnız, Manda kelimesini İttifak kelimesile değiştiren Fransa, enternasyonal hukuk dosyaları- na yeni bir vesika ilâve ederken eski bir vesikanm da hükümden iskat edilmeme- #i lâzımdır. Fransa, dumanı burnunda Türk olan bir memleketi bir müstemle- ke yapamamalıdır. Bu hususta bizi hu- kukan da haklı gösteren bir taahhüdü wardır. Bu taahhüdünü yerine getirme- idir. Suriyeyi müdafaa etmek bizim işi-| miz değildir; fakat, Türkün müstemleke olmasına razı olamayız, Hatay hür ve müstakil olmalıdır.» Biz bu işi böyle düşünüyorduk. O zs- manki hesablarımıza göre Fransa, bizim için dost bir memleketti. Öyle bir dost ki kendisinde, her nedense müstemleke ko- leksiyonu yapmak gibi bir merak vardır. Sanki, yeryüzünün topraklarından eline geçirdiği saha kâfi gelmiyormuş, gibi, «fazla mal göz çıkarmaz!» diye bir de Su- riyenin sahibi olmak istemişti. «Her ko- yun kendi bacağından asılır» dedik ve buna karışmadık. * Fakat, o zamandanberi geçen vukuat gösterdi ki biz, sanki tecrübemiz kâfi de- ğilmiş gibi, sadece gaflet etmişiz. İki se- neye yakın bir zamandanberi Fransa bi- zi ya oyaladı, ya aldattı, yahud da atist- t. Önce yüksekten tuttu; Türkiyenin müracaatlarını, burnunun ucuna konân müz'iç bir sineği koğan bir kalantor &- dam azametile, şöylece reddetti. Bir müd- det sonra, karşısında Türk mülletinin bu- lunduğunu görünce, biraz toplandı, na- zik salon adamı oldu ve bu defa da biş- ha tarzda bir politika tuttu, Bu politika- yı o gündenberi gördük ve adım adım ta- kib ettik. Bir taraftan Fransanın bize karşı oynadığı diplomatik oyunlardan, diğer taraftan da bizzat Lübnan, Suriye, Hatay ve Elcezirede yaptığı şeylerden şimdi gayet güzel görüyoruz ki iş büs-| bütün başka imiş, Artık gözlerimiz açılmış bulunuyor; şimdi vaziyeti vüzuh We görüyoruz: Fran- sanın Suriyedeki siyaseti, bizim tasav- vur edebildiğimizden çok geniştir. «Tür-| kün aklı sonradan gelir» deriz ama, hiç olmazsa bu söz bu defa için doğru değil- dir. Türkün aklı bu defa çok sonradan gelmiyor; işi vaktinde görüyoruz ve za- manında anlıyoruz. Fransa şunu yapıyor: Suriye ile olan Mtifak müahedesini tasdik etmiyor. De- mek ki Suriyede manda nizamı devam edecek. Manda nizamı devani edince Ha- tay hakkındaki Cenevre anlaşmasının tatbikatı da güdük kalacaktır. Çünkü Cenevre anlaşmasının tamam tatbiki, Fransanın Hataydan çekilip gitmesi, an- cak Fransanın manda nizamına nihayet vermesile mukayyedğdir, “Orada manda nilisyet bulmadığı müddetçe, Fransa da Hataydim, çekilmemek hakkını haizdir. Ayni zamana, Pransa bu intihabat ve- silesile âleme göstermek istiyor ki Ha- tayda Türkler ekscriyente de değildirler. | Gene bu sırada Hatayda Yühur eden vu- kuat - bu vukuatı ihdas eden Küyvet te bilhassa Fransanın «Gizli Elis, #İntelliğence Services dir. - Aleme isbat etmelidir ki Fransa olmasa Hatayda a- sayiş olamaz (!) Biz Hatayda bunları görürken öbür taraftan Elceziröde de şuna dikkat edi- yoruz: Fransa bu kıt'ayı Suriyeden ayır- mak istiyor, Hatayda, Halayı Suriyeye bağlamak istiyen Fransa Elcezirede aksi bir rol oynuyor. Elceziredö de Katolik, Kürd, Ermeni ekalliydti var. Bunların hukukunu müdafaa içih - mübarsk hu- kuk müdafli Fransa! - manda sahibi, EL- çezireye istiklâl istiyor ve Suriyeyi orâ- Yüni "| muamele gördüğünü söyliyen bir adam meldir. | Dünya boksörlerine Meydan okuyan 12 yaşındanberi boksa çalışan, yap- tığı İZ müsabakanın hiçbirisini kay- betmiyen, yirmi yaşlarında Tug Wil- son, bütün dünya şampiyonlarına vley- dan okumakta: «Her ne sıklette olursa olsun herkesle dövüşmeğe hazırım» demektedir. | dan kovmak için her türlü vesıtaya mü- racaat ediyor. Buna mukabil Hataydaki Türk ekseriyetimin hukukunu müdafaa | için de bunun Suriyeye bağlı kalması fikrini müdafaa etmişti ve hâlâ da onu| yapıyor. Ak, iki ölçülü ve iki yüzlü siyaset! * Bütün bu işlerin arasında şunu da ba-| İ trlamalıyız ki bu Fransa, bundan on $c- İkiz sene evvel Sevre - Sevres - muahede-! sinde eline kalemi almış, Anadolu hari-| tası üstünde geniş bir çizgi çizmişti: İs- kenderundan şimale doğru gideh bu çiz- gi Sıvası içine alıyor, oradan şarka dö- nüyor, yavaş yavaş cenuba doğru inerek | Trâk hududunu buluyordu. Burası Fran- sanm müstakbel müstemlekesi idi. Türk milleti bu Sevr muahedesini, Resimli Makale : Talihten şikâyet eden, gadre uğradığını anlatan, zaman sözlerine inanmadan önce mazisini araştırınız. hayrete düşürecek manzaralar karşısında kalmanız muhte- | İçük Papaz» isimli eserinin ilk tabı 2 İdumuzun öte tarafına kendi elimle koy- Sevr şehrinin çatlak bir kâsesi gibi, bir vuruşta parça parça etti, Fransa bugün- kü hududun öte tarafıma çekildi. Fakat, şimdi görüyoruz ki Fransa orada yerle- şiyor, teşkilâtlanıyor, Türkle Arabdan! başka herkesi öilâhlandırıyor; çeteler ivücude getiriyor; para ile vicdan, kafa ve kol satın alıyor. Demek oluyor ki Fransa değişmemiştir; Fransa o Fransa- dır ve hâlâ ümid içindedir: «Bir gün ge- İlir, bizim kırılan Sevr porseleninin par- Dünka, gazetelerde İstanbula yakın, büslere girişildiği haberini okuduk. diyesi bilir, İSTER büyük iki Şehrin imar plânlarının yaptırtılması için teşeb- Bu şehirlerimizden birincisi deniz kenarındadır. Fakat de- Bize sırtımı dönmüştür, sahiline çıkabilmeniz için şehir hari- cine çıkmanız lâzımdır. İkincisi ise önündeki tatlı meyilli a- raziyi bırakarak arkasındaXi seri yamaca çıkmıştır, geniş- liği üç metreyi geçmiyen sokaklarının sayısını ancak bele- İNAN, SON POSTA — İnsan naksız ile karşılaştığınız Sizi taliini kendisi yapar.. & Fena talih ile bize heksiz gibi görünen muameleleri in- sanlar ekseriya kendileri hazırlarlar, Başkaları tarafından bize yapılan muameleden şikâyet etmeden evvel o mumele- yi hak edip etmediğimizi düşünelim. emrasemasanmnsse0ns00an100nm00e0ma0 mmm sanAa RAN Hergün bir fıkra Nezaket yarışı İ İlki Marsilyalı konuşuyorlardı; biri: — Ben, dedi, bugün trene binmiş- tim, Trenin gittiği tarafa yüzüm dö- i nük oturuyordum. Bir kadın gelip i karşıma oturdu. Onun trende ters 0- i turup yahatsız olmasına tazı olamc- İ dım. Yerimden kalktım, büyük bir nezaketle: i «Bayan, ters oturmuşsunuz, rahat- 5 sz Olursunuz. buyurun benim yerime Oturun!» Dedim ve yerimi ona verdim. Öteki Marsilyalı cevab verdi: — Aymi hal benim de başıma geldi, i fakat ben kadının yer değiştirmek ğ için ayağa kalkıp yorulmasını doğru ! i i i : i i, nu çağırdım. «Bayan tes oturmuş- :İ şanlısile bir an evvel evlenmek arzusi- | seret direğine çektirten 'Türk sübayi lar, rahatsız olacaklar, vagonu katar- İlle, nikâh dairesinde vakitten on daki-| ne o mukaddes bayrağı fethettiği dan söktürün, çevirtip tekrar bağlar- İİ ka evvel işin olup bitmesini istemiş, ni- | rin burcuna kendi elile diken Türk #lkâh memurunun «Yüzükler hazır Mi | dırlarının evlâdı, torunudur. #İsualine karşı, siniz» dedim. sararan sanan asena saema same seneasermaana rare sarayi Bir İngiliz romancısının kütüphanesi satıldı Meşhur İngiliz romancılarından Tho- mas Hardy'nin kütübhanesi, müzayede ile 2700 İngiliz lirasına satılmıştır. Aslında 10 hira değerinde olan «Ki- bin 'Türk lirasına çıkmıştır. çalarını yapıştırır, yapıştırır, yeni bir kâse vücude getiririz!» diyor. İşte, şimdi karşımızda gördüğümüz Fransa budur. Ben bu Fransayı, hudu-! muş gibi görüyorum ve tütüyorum. Tür- kiye bü hakikati bilmelidir. İki seneden- beri, cenub hududlarımızın öte tarafın- | da görme sahasını örten bulutlar yavaş) gp, yaşamıya başlamıştı, Gazetelerde kipimiz, kendi ismini ölüler arasında görünce |70EKİebİ yavaş sıyrıldıkça, Fransanın bu hakiki çehresi de vüzuh ve sarahatle meydana çıkıyor. Bu, dost bir çehre değildir. Artık anlıyoruz: Hatay meselesi, Ha- tay meselesi değildir. Cenub hudüdları- mızın baştanbaşa emniyet ve istikbali davasıdır. Bu işi böyle anlamak ve böyle hallet- mek lâzım geliyor! SOZ ARASINDA 21 yaşındaki Meşhur Yahudi Kemancı evlendi Sözün , Kısası Süvarilerimiz E, Telü ga izin Varşova b” nelmilel binicilik müsabikii larında birinelliği ihraz ederek, şerti ik reğine bayrağımızı çektirmeğe muv& olduklarını gazetelerin telgraf haberle”, rinde, ber Türk gibi ben de, gözlerim yecan yaşlarile dolarak okudum. pid , Varşova, hattâ bütün Lehistan, süvarileri çok eskiden tanımıştır. Bu eği rihi ülke, taksime uğradıktan sonrâ, tuluşunu ve istiklâlini, Türk sirri nin, atlarını Vistöl nehri kenarınidü ağ hyacakları mutlu günün hulülüne e. biliyordu. modi 5 vi Senelerce, bütün Leh milleti, Alman ve Avusturya boy p © tında inim inim inlerken, nasıl doğtti bilinmiyen bu efsaneyi kalbinde yaşli 4 Yak, gizli gizli, o mes'ud günün GOZE sını bekledi, i İtikad edilen şeyler, hiçbir kan tinad etmese dahi, bazan tahakkuk ©, X "Umumi harbde, Rus Lehistanını sg derek Moskof topraklarına doğru yen Mareşal Hindenburg'un ordusni Türk süvarileri de bulunuyordu. ban rm atları bir sabah Vistül'ün coşku” , köpüklü suları önünde durdular. “” sudan kana kana içtiler.. ei İki seneye kalmadı, Lehistan ye” istiklâline kavuşmuştu! pri Kurtarıcı şöhreti bu mertebe ber ve kökleşmiş bulunan bir memlek e asıl Türk süvirisi, birinci gelmeğt deki hen mecburdu. Varşova hipodromun şeref direğinde dalgalanan Türk b* ğı o tarihi vecibenin kemeli şar ye Tefle ifa olunduğuna delildir. va Kim bilir, nur yüzlü koç yiğit Fg kan, atını maniaların üzerinden vekaf w sükünla aşırıp ta Türkün ezeli bayranı olan bir balk kütlesinin retli alkışları arasında yerine döP' ne derin bir haz ve ne haklı bir duymuştur? bii ; O genç Türk zabitinin hakkıdır. ag kın, gururlansın! Türk askeri sağ€ ereği de değil, suhte de ün almak Agi di erke Keman virtüözü Yahudi Menahel, | çılmıştır. Bugün dost bir memlö bulmadım. Kondüktör geçiyordu. O- #| Londrada 19 yaşmdaki Avustralyalı ni- | müslihâne a paya cebinden çıkardığı hal- ir de zer pit gi Ketralist ordunun süverilerindö” kayı nişanlısının parmağına takmak te- | esasen muvaffakiyetten başka bi * şebbüsünde bulunmuş, fakat nikâh | ummuyorduk. memurü soğukkanlılıkla yüzükleri sl- muş, nikâh defterinin üzerine koymuş, | hakkuk ettiren öz Türk evlâdların sonra evlilerin | den, yurddan ve tarihten selâm ol” merasimi bitirdikten parmaklarına geçirmiştir. w Bu ümidimizi böyle parlak şekilde Ju ep keme İİ 1916 senesinde ölen Bir adam Binicilerimiz dirilebilir mi? Nevyorkta 1916 senesinde ölmüş vi merasimle gömülmüş olan bir zat, bu - gün dipdiri olarak sokakta dolaşmakta - dır ve yakında da mahkeme huzuruna çi- kacaktır, 1916 yılında bir tren müsademesinde | bügünkü konkur da dahil olmak ölenlerden birinin cesedi bu zata benze. |âlti konkura dalia Hireceklei | tilmiş ve o isim altmda gömülmüştü. Hak buki bu zat garib bir tesadüf eseri olarak |lan veda müsabakalarına da İş 6 gün karısından kaçmış, yabancı bir ka- bilâkis memnun olmuş ve uydurma bir isim altımda yaşamıya başlamış, esasen mükemmel bir borsacı olduğu için ce - binde bulunan küçük bir parayı sermayo ittihaz ederek yeni baştan bir servet yap- mıştır. Bu zatm terkettiği kadın şimdi ölmüş olduğu için kanuni vaziyetinin dÜ- | serce semereasaman zeltilmesinde zorluk çıkmıyacağı sanıl - Muhittin Birgen İSTER İNAN, İSTER İNANMA! Binaenaleyh biz esasen hükümet, adliye ve belediye sa- rayları ile mektebleri de yeniden yapılmak vaziyetinde olan bu şehirleri imara çalışmaktan, yanı başlarında yeni bir ge- hir kurmayı kararlaştırıp onun plânlarını yaptırmanın #6- rası daha kolay ve daha masrafsız bir düşünce olacağına, he- le yeni şehir yerinde halka derhal yaptırtılmak şartile be- dava arsa verilirse kısa bir zamanda vücude geleceğine ina- mıyoruz, fakat ey okuyucu sen, eskiyi düzeltmenin yeniyi yapmaktan kolay olacağına: İNANMA! biri küçük, diğeri İSTER maktadır. Merasimle Karşılanacakla Varşovadaki beynelmilel atli "4 bakalara da iştirak eden binleri 0 6 sında gene Varşovada yapı aki bir iki gün de istirahat edecek O#” yi başlarında Süvari Bİ gg Müdürü Cevdet Bilgi” ğu halde Köstence yolu ve vapurile ayın on iki veya on üçün” tanbula gelmiş bulunacaklardı””. ge” Süvarilerimizin burada e rasimle karşılanmaları kal ğe merasim için İstanbul Komuta” kv bir program hazırl ğa bayi TAKViM