Hergün İngiltere iîc yapılan Kredi anlaşması Yazan: Muhittin Birgen ürkiye hükümeti ile İngiltere arasında bir yapıldı. maya göre İngiltere hükümeti 'Türkiyeye on altı milyon liralık biz kre- di açıyor. Bu kredinin gerek kullanılma- B1 ve gerek ödenmesi şartları hakkında şimdiye kadar neşredilen malümata ba- karsak bunun klâsik bir istikraz mahiye- tinde olmadığ Açılacak olan krediye faiz verilip verilmiyeceği ve ve- rilecekse nisbeti ne olduğu malüm de- ğildir. Muamelenin mahiyetine gelince, bu, Türkiyenin çok iyi tanıdığı ve pek çok zamandanberi tâtbik ettiği bir usul- dür. laşma y bik tdrr_ı—lmışl : let değil, ekseriya köylü yapar. Hattâ, fransızca adını köylü çok| evre> (1) der. Şimdiye kadar Türkiyede bu usul, köy iktısadi hareketle rinde kullanılırdı. Bu defa devlet ara- kında kullanılıyor. Mesele bu kadar ba- sittir. A livrer satışların bugün tatbik edilen gekli Türkiyede ecnebi sermayesi tara- fından ihdas edilmiş bir şey olmakla be- raber, Türk köylüsü bunu çok eski za- Mmanlardanber: . Tammasının sebebi de köyde ekseri. olması, para ve kredi kı kım köy zenginleri ve w linde bulunmı Bunlar,| bilhassa Tanzi lüye ihtiyaç zamanlarında para verme ve sonra da bunlardan para yerine r ! alma usül- Jerini tatbik etmiş; , Bu usul yavaş yavaş n az veya çok büyük sermayeli ecnebili miş ve hep ayni p telif lıle kat şekill D, e tinyı mukabilini xag ile ödemek :bl haller | dahi vardır. İngiltere ile y amele de işte bu tarzda bir muamele Aki devlet arasında yapılmasın bir şey değildir. J. r. bir Iıxr 'Türkiyede limanlarda ©o #ermayesi ile Türkiye da lar veyahud Anadolunun müteneffizleri fle fakir köylü arasında yapılan muame- | & * leleri bilenlerin şu yukarıda verdiğimiz | " izahattan ürkeceklerini tahmin ederir. dakü â livrer demek, sermayenin ser- | mayesize karşı yaptığı ihtikâr demektir. Şu halde hatıra gelebilir ki büyük mayeli İngiltere küçük sermayeli T! kiyeye karşı bir muhtekir rolünü oy Jmaktadır. Landrada imzalanan anlaşma- Hin teferrüat şartlarını h le beraber bu bakımdan şu ciheti temin edebiliriz ki böyle bir şey bakh olamaz. İngiltere dostluk münasebet! uamele e$- Hasında İngilterenin para kazanmak tiyen bir alivreci vaziyetinde bulunması- na mânidir. İngiltere devleti bu işde Tür- ikiye ile bir ticaret muamelesi yapmak. dan ziyade ona karşı bir dostluk göster- ması bahsinde kendisine !ndnh olmak iste- miştir. Eminiz kt yapılan <alivrenin» şart- ları bizim için çok müsaid olacaktır. İngiltere için müsaid olan tarafları da 'yok mudur? Elbet vardır ve olmak ta lâ- gımdır. Tahminimize göre bu kredi saye- sinde Türkiye hükümeti memleketin bu- günkü dünya için çok ehemmiyetli olan bir takım maden havzalarını — işletecek ve bunu İngiltereye - zannedersek dünya Piyasası üzerinden - satacaktır. Bu su- retle İngiltere de, kendisi için çok mü- kim olan bakır, krom gibi bazı iptidai maddeleri muntazaman Türkiyeden te caktır. e mütalea ettiğimiz lümatımız he anca, nad ediyor - görürüz ki kikaten bir alivredir. Bı her kimin ç madeni bulunsa, o ken Mmuameleyi yapacak bir ec dar bulabilir. Türkiye de ayni şey Mmıştır. Şu halde, Londrada mukavele ile Türkiye il Bında her iki taraf içi: bassa iki memleket arasında mevcud sa- imza İngiltere ara- ÇE) â Kivrer, yani bilâhare teslim şar - tile satış. “|Kür yapıyor indeki insan-| , nüz bilmemek-| alı ve bil- | Resimli Makale : Aylardanberi arkasında koştuğunuz bir iş akim mi kaldı, geleceğini muhakkak bildiğiniz mühim bir para kazaya mı uğradı, bir aile meselesinde müşkülâta mı uğradınız? Mü- hakkınız va Teessür, hiddet, sıkıntı her vakit için teessür, hiddet ve sı- kıntıyı cezbeder, Karakteri aksi olan bir adama dikkat edi- | niz, hayatının hep aksilikler içinde geçtiğini görürsünü: Teessürü, hiddeti, sıkıntıyı çabuk yenmiye bakınız. Yüzünüz inızın neş'esini Eski Habeş İmparatoru Hergün b bir gemici çağırmış — On yedi n tan Marsilyalı ölm n! gemiciyi çağırmı — Dün & Son Cenevre içtimaından kafaca v vücüdce vcrqun hasta dönmüş olan e ndi de sağı lar o kadar çok Luanı | mimi dostluğun xuul ve maddi bir deli- lini gösteren bir alışveriş yapılmış olu- . İki tarafı da muvaffakiyetlerinden Si arastı lerna nda ne yıldızları k t, bu işde asıl tebrik edilecek olan Bayardır. Sebebleri: Fikir, $ onün kafasında doğ sas itibari in bu nevi tusadi 'ı..lı_ıılırırı çok iyi bilen Ce Bayar, Türkiyede çoktanberi bir |sermaye derebeyli usulü iki memleket arasında çok demok- | ratik ve çok modern bir alışveriş mua- melesine tatbik etmiştir. 2 — Türkiyede öted bu nevi m rde kredi alan mü: şebbisler veya müstahsiller, istihsal veya ödeme hesablarını ekseriya hayal üzeri- ne kurarlar. Bunların çoğunun - bilhas- sa maden sahasında! - iflâs etmiş olduk- ları mücerrebdir. Halbuki Celâl Bayar, hayal üzerine iş görmedi. Muameleyi, se- nelerdenberi fenni etüdleri — yapılmış müsmir bir faaliyete geçirilmiş müsbet iş sahaları üzerine oturttu 3 — Bu muamele sayesinde bugün Tür- kiyenin imara muh üyük İş Tı.r/uyu vanın ihracını mberi yapılagelen | kaplumba relel - | verilme! ç olan arında hareketleri uyanacak v İbo zdur. Halbuki, leket bundan çok istifade edec Daka pek çok sebebler & ö- , bu kadarı kâfidir, Tam bir samimi-|hal lle si: yetle söylüyorum: Celâl Bayar dakik ebrike lüyık 15 Çavukatın cidden Muhittin Birgen şişn ama, ben inanmadım. Bu Marsilya yalan söylerler ki Slnenm ııı!dızları ve Kuplumbağalar ünasebet var diyecek Hollywooddaki sinema y sevmeğe a Cenubi Af Cenubt Afrikadan Hollywooda kaplum |bağa ihracatı o dereci |mahalli hükümet telâşa düş meneylen nn tanesine 20 İngiliz lirası İngiliz an'aneseverliği İngiliz hâkimlerinden biri bir dava e. nasında, müdafasda bulunan bir katın cübbesi altına açık gri Tenkte bir clbise giymiş olduğunu görünce: — Bay avukat, siz eski ve an'anesever bir mesleğe mensubsunuz. Bu mesle, şeref ve haysiyetini muhafaza etmek de renk - elbise kusur ediyorsunuz.. akika sonra celse n bir mes Ziyafete davet edilen Şampiyon inek ir fıkra Ben inanmadım Bir vapurda iki Marsil lardan biri ölmüş. yah varmış. ş. Kaptan alı kamarada ya , gece onü di na verdiğim emri yerine AEAE Amerikada İllincis — çiftliklerinden rinde yetiştirilen bu inek güzellik ve hhat şampiyonluğunu kazanması şe- Davar cemiyeti tarafından Şi - ellerinin birinde verilen ziya - ar bulunmuştur. Resim, inek ablarını yemek yerken gösteriyor. m, öl Belfast radyosunda garib bir hâdise İngilterede Belfast radyosunda, bir hâ- olmuştur. Tanınmış - baritonlardan Krovter — orkestranın refakâtile şarkı ken, bir Je kaplumbağ zları ara- | töyle lenbire susmuş. Sonra ağ- stüdyodan Sdeta koşarcası çıkmış, kendisini sokağa dar atabilmiş - | Neden sonra, kendisini bulup yaka - — Vallahi, ne oldu, nasıl oldu?.. Bile - miyorum, şarkı söylerken, birdenbire ta- van başıma yıkılır gibi oldu. Önünde durduğum mikrofonun büyüyerek beni içine çektiğini sandım. Şarkım ağzımda kaldı ve selâmeti kaçmakta buldum, de- miştir. bulmuştur. ki ve bu ştir. Bu Dilencinin derdi sinema filmi oluyor Meşhur Fransız prodüktörü — Juülien Duvivier geçenlerde Paris sokaklarında |gezinirken bir dilenciye rastgelir... Di- lenci ona yana yakıla derdini döker... Julien Duvivier onu iyice dinler ve şu şayanı dikkat cevabı verir: | — Hikâyeni iyice dinledim. Hoşuma . Şunu iyi bir neticeye ulaştır ve vu - elbi; ile, koyu ren bu Bu Celseyi 15 Eel beni gör, sana iyi bir para vereyim... dan ödünç aldığını gayet bol ve koyu verd elbise ile mahkemeye çıktığı müştür. İSTER İNAN, «İki senedenberi İlma! ık almak üzere Yunan ve İtalyan balık gemileri r. Bunlar buradan aldık- ları balıkları buzla muhafaza ediyorlar. Bu gemilerin sa- hibleri buzları bittiği zaman buz almak iİstemişler, fakat İSTER İNAN, ıza bal İSTER İSTER İNANMA! kendilerine çok pahalı gelmiştir. Şimdi Yunan ge- ilince tekrar Yunaniştana gidiyorlar. Gidip gelme masrafı çıktıktan sonra, buzu buradaki fiattan daha ucuza temin etmektedirler.> İNANMA! k bir kelime çıkmadan arkasımı | Sözün Kısası Uzayan ea Mısırlı oyu üç —*treyi bulduğu hale Çaf urmadan uzayan bi çare Mısır'lının bu elim serancamıfl gazetelerde okudunuz mu? Zavallı adamcağız, bundan yıl evvel geçirdiği hafif bir kaza cesinde, boy atmağa başlamış. Ve o bugündür, derdli başının ânı endişe ile bekliyormuş. «Yük yerin bu yer değildir'» Diyen şairin bu hâdise karşısındı minim ki tutulur, töbe ve istiğfâf arzusu duyardı. Zira, yükselmenin d6 bir haddi vardır. Ve ımddı—dm böyle mı— ğe bunıu Z sek, ilkine de belâ dememiz pek yerili" de bir adlandırma olur. j Şimdi, Allah vermesin, bu - zavalli Abdü'nun -Mısırlıların yüzde seksel Aklâ yüzde onu da Muhsindir- hali arum: Coşkun nehirler gibi yör ğından taşan, selvileri Gamların alçak seviyesini aşan, peş mahalle çocuklarının merhamet rakalarile sokaklarda sersem dolaşan, baş ların B î lak )erlerdc biten n a f nı bilirim. Trenlör kalâde boylandık! Sapancadan, 5i puzün nt Acaba bu İsir ızın. hastalığı v..kı_fu 01"1 mak iç bet> m E/ı;.".r'rirri 1Ben Mısırda döğilim.. — Mısır bentiü içimdel Bremen vapurunun İki zabiti casusluk Suç ile yakalandılar ) gTf hareket etmesi mukarr ismindeki Alman vapurunun iki ndan iki kişi nar Hardy hraf!" dan salıvce: casusluk meselesi dolayısilı hmacaktır. Müddeiumumtnin « göre bu iki zabitten bir tanesi ıcıl"’;n servisinde mukayyed olmasına n—n;“ gemide siyasf bir vazife ile mükellef lunmaktadır. İkinci zabit ise vağurun radyo istW nunu idare etmektedir, eye” Beyoğlu Halkevi sergisi Beyoğlu Halkevinden: Evimizin ve halk dershaneleri gübesinin biÇkİ * Kiş, şapkacılık, çiçekçilik kuımısnndı; Sye * şan ve muvaffak olan: bayanların ı’ * rimizde hazırladıkları elbiseler, ıw'"' wçıı çiçekler, 31/Maym/938 tarihinden — Evtmizin Tepebaşındaki merkez ııııı»ı »».. çılacak sergide teşhir edilecektli B-î'“ gar kımızı bu sergiyi ziyarete saygılarım:7 vet ederiz. yursk z MAYIS