18 Mayıs 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

18 Mayıs 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hatay, Fransanın değil, Hatayın malı olacaktır! Yazan: Muhittin Birgen (Baş tarafı 1 inci sayfada) ceği istikamete bakarak havanın aktığı Jaralı görmektir. Eğer hava müsaldse mevzuun Üzerinde işlenebilir. Hava mü- sakl değilse, işin başka tarafına gidilir: Sancakta huzursuzluk devam eder, çar- pışan muhtelif nüfuzlar arasında müca - gele şiddet kesbeyler ve nihayet Hatayın bulandırılan suyu içinde bütün büyük balıklar avlanır. Müstemleke — Fransası, eline geçen avı elinden kaptlırmayı sev » mez, Müstemleke, Hataya yerleşmiştir; orada oturataktır. Hiç değilse oturmakta devam edebilmek için son kuvvetlerini sarfedecektir. * Şam artık susuyor; Şam gazetelerinde Hataya dair görülen neşriyat, Hatay müs- temlekecilerinin tertib ve etrafa neşret- tikleri haberlerden ibarettir. $am, bu ha- berleri hattâ tefsir ve izah bile eltmiyor. Buna mukabil Berut sazı ele aldı. Berut söylüyor: <İntihabat durmalı, manda sta- tükosu devam etmeli'» Şamın niçin sus- tuğunu biliyoruz; Berutun niçin söyle - diğini bildiğimiz gibi! Şam sustu; çünkü, Suriye istiklâli için Hatay meselesinden daha büyük mesele- Jer olduğunu anlamıştır. Çünkü Şam, Su- tiye- istiklâlinin Türkiyede ancak — bir dost ve hararetli taraftar bulabileceğini anlamıyacak kadar sersem değildir; çün- kü Şam, Suriye istiklâlinin düşmanını Ankarada değil, Pariste aramak lüzim| geldiğini öğrenecek kadar tecrübe gör - müştür. Şamın sustuğu bu zamanda Berutuün söylemesi lâzımdır. Balon evvelâ, uçur- mak kabilinden söyleniyor; bunun için- de tehdid de vardır; uzaktan uzağa bize söylenilmek isteniyor ki eğer intihabat devam edecek olursa Hatayda sizin lis- telerin mağlüb edilmesi için icab eden tedbirler alınacaktır. Bu tedbirlerin de envat vardır: Taz « yik ile, para İle, herkes için serbest olmu- yan propaganda ile listelerin Arablar le- hine değil, müstemlekeciler lehine dol- durulması temin edilir; eğer, Türk vie - danının mukavemeti karşısında bu da te-. min edilemiyecek olursa o zaman, Cezi- re'de olduğu gibi, huzur ve asayiş kun - dakçıları iş başına geçerler ve Hatayda asayişsizliği o hadde kadar götürürler ki nihayet intihabat yapmıya imkân kal - maz. Bütün bunlar, Hatay meselesi hakkın- da yapılan anlaşmaların netice bakımın- dan, ameli kıymetinden vaktile şüphe etmemizin ne kadar haklı olduğunu gös- terir, Hayır, Berut ve onun çanak yalayıcı ları ne derlerse desinler, Hatayda in: bat devam edecektir. İntihabalın devamı bizim için bir çok bakımdan elzemdir. Bu bir çok bakımın bir tanesi de kar$ı- mızdaki oyuncuların son yüzlerine va - rıncıya kadar kaç yüzlü olduklarımı gür- memiz lüzumudur. Onları oldukları gibi göreceğiz. Bunu gördükten sonra da her türlü mes'uliyet bizden gidecek ve icab eden kararları alacağız. Hatay meselesinde yalnız bir türlü hal şekli tasavvur edebiliriz: Haltay Fransa- Tn doğil, Hatayın mali olacaktir. Hatay- da müstemlekeci Fransanın mürteci ruhu değil, hürriyet ve istiklâl âşığı Türklü - ğün münevver demokrasisi hâkim ala - caktır! Bunu, karşımızdakilerin yüzlerine a - çıkça söylemekten çekinmeğe sebeb yok- tur; bütün Türkiye sakin, müsterih ve emin bir azim ile vukuâtı seyrediyor ve hâdiselerin inkişaf hareketlerini adım a- dım takib ile meşgüuldür. İntihabat devam etmelidir. edecektir. Hatay manda niza- mında, yirmi senedir hayli iztırab çokti, bu kadarı kâfidir! Muhittin Birgen Belediyeler elçiliklerle doğrudan doğruya muhabere edemiyecekler Belediyeler, hârle memleketlerden her - hangi bir iş için istenecek malümatı elçilik- lere yazmak suretile getirtmektedir. Bun - dan sonra belediyeler, bu arzularını Hari « ciye Vekâleti vasıtasile temin edeceklerdir. bakan gazinolar, elektrik levazımatı satış deposu binası ilk plânda istimlâk edi - p yıkılacaktır. Kışla yıkıldıktan sonra bu - Sergi binası inşa edilecektir. Aristoya: — Zehirli oktan daha korkunç bir silâh tanıyor musun? dediler. —Söz, cevabımı verdi. SON POSTA - Zehirli ok., — Tek kelimenin bazan bir aile ocağını yıkmı - ya kâfi gelebileceğini hiç bir zaman — hatırdan çıkarmayınız. 14 yaşında bir kızın Yaptığı tablolar 14 yaşında bulunan geriç kız Rozita İn- gilterede teşhir ettiği 400 sulu boya, pas- tel, yağlı boya resimlerle bütün san'at münekkidlerini birl düşürmüştür. Kimisi,onu bir dâhi, kimisi de küvvetli bir san'atkâr olarak saymaktadırlar. Bu- nunla beraber san'atkâr genç kızın kud- retli ilhamlarını coşturduğu escrlerinin hepsi ayrı ayrı güzellikler taşımaktadır. Yukarıda genç kızı ve eserlerinden bi- rini görüyorsunuz. Dünyada yaşıyan insanların mikdarı Dünyanın ahalisi ne kadardır? Bunu bugün hiç kimse kat'iyetle tayin edeme- mektedir. Bir $ene evvel kürrei arz ahalisi nit iki milyar yüz milyondan ibaret ol- duğunu iddia eden Amerikslı — istatistik âlimi Dr. Pirl bu iddiasında kat'iyet ol- madığını söylemiştir. Avrüpada yapılan en muntazam nüfus tahrirleri bile her memleketin nülusu için takribi! bir ra- kam vermektedir. Bununla berâber in- lnnlır dalma mikdarlarını bir rakamla tesbite çalışmışlardır. 1650 senesinde © devrin &limlerinden bulunan birisi, bu meseleyi hal için kürrei arzda yaşıyân insanların 445 milyonu geçmediğini iddia etmişti. 1850 de, bu mik- darım en aşağı bir milyara baliğ olduğu ileriye sürüldü. O vakittenberi kürrei arz ahalisi her neşredilen istatistikte daha fazla gösterilmekte ve bugün 2 milyar 100 milyon olarak hesab edilmektedir.Bumik- darı gn Öönce istatistiğine derceden Dr. Pirl: «Kürrel arzda yaşıyan insanların, bu mikdarın iki misli bulunması da muh- ÇNK ZZZ ZZZT Hergün bir fıkra Vagonun numarası Meşhür — dalgınlardan biri trenle Ankaraya gidiyordu. Tren Eskişehir- de durduğu zaman indi, vagonun nu- marasına baktı: «1324>, Kendi kendine: — Unutmam, dedi, hürriyetin “ilân edildiği tarih! Trenin hareketine yakın istasyona döndü, Vagonlara baktı.. Düşündü: — Acaba hangisi idi? Aklına geldi; — Hürriyetin ilön edildiği senenin tarihi vagonun numarasıydı. İstasyon şefinin odasına koştu: — Affedersiniz, dedi, öize bir şey : soracağım; hürriyet hangi tarihte ilân edilmişti? MaRüSa veAA v AmELELARECELEREKEASAr KENEKEASACE EEEA AA SELABCACAACELEKCEECE Bf7 | ğ | | seresa sses NL B a ürüşal Kapitalistlere tavsiye edilecek kârlı bir iş Bir Paris gazetesinin yazdığına gö- re bir kapitalist için Eyfel kulesi gibi bir kule işletmekten daha kârlı iş ola- mazmiş. İrış:at:na 7,5 milyon — frank sarfedilen Eyfel kulesinin — ikmalinin ilk senesinde ziyaret eden 2 milyon ki- şiden altı milyon frank para - toplan - miş, Ertesi sene ise masraf — tamamile kapâtıldıktan sonra üç milyondan ziya- de kâr bırakmıştır. O vakittenberi ge- çen 37 senede en aşağı — her sene beş milyon frank safi irad vermektedir. Bu gün herkesin pek şık ve güzel bulduğu bu binaya ilk inşa edildiği zaman bir çok mahzurlar atfedilmişti. Eğer bugün bu bina yıkılırsa de - mirlerinden Paris belediyesi, inşası i - çin sarfettiği meblâğın üç mislinden faz la bir para elde edebilecektir. Genç, dilber ve Iaziletİi Japon kızları aranıyor Bugünlerde Tokyo ve Ozaka ga- zetelerinde çok enteresan bir ilân neş- redilmektedir. Japonların Mançuri Mühaceret ce - miyeti, Mançuriye hicret — eden Ja - ponlar ile evlendirmek üzere — 2,400 «genç, dilber ve faziletlir Japon kızı aramaktadır, Vilâyetlerdeki valiler, bu gelin namzedlerinin mallüp olan ev -| safı haiz olup olmadıklarını memur edilmişlerdir. tedkike 1900 senesinin Mayo modaları Sözün Kısası Yazı Çok Olduğu İçin Bugün Konamadı #rreceereoRLALALLAEYEEEAELELENLELEREAEELELEARELAADEAREAAAANT General Mariç Dost ve müttefik Yugoslavyanın hâf” biye ve bahriye nazırı General Liyumbü- mir Mariç memleketimizin misafiridir. Şimdiye kadar, muhtelif — fırsatlarlör Yugoslavyayı ziyaret eden hükümet #& daralarımız, General Mariçin — şahsındi yalnız, kendini bütün orduya ve halkl sevdiren büyük bir asker, Yugoslav bif* Hği eserinin vücud ve istikrar bulmas” na yüksek Meziyetlerini vakfeden watanperver değil, ayni zamanda, devlei ve milletlerimiz. arasındaki - tesanüdülf kuvvet bulmasına çalışan bir Türk dotf fu ve antant davasını tam ehemmiyt'i ile takdir ede.. bir Balkanlı tanımışlar dır. Geçen gün, Atatürkün, daha 1923 dür : Yugoslav ordusunun vasıflarından bahsetmiş olduğunu gösteren fıkralâfi bu sütunlarda neşretmiştik. Tarihi, istilk* Vâl destanları İle yoğurulmuş olan bu 0f7 du, en güç imtihanlar karşısında, milletin, ordusundan bekliyebileceği tün vazifeleri yapmıştır. ş Bir kaç milyonluk Sırbistanın f hk misali, cihan harbi tarihinin şerefli sayfalarından biri olarak kalacaktır. AN'9 nesi kahramanca hayat olan ordumüğk büyle vazileler görülmek için, nasıl 6” keri ve milli kıymetlere sahib olun! lâzım geldiğini en iyi takdir eder, MUult | terem general Mariç, daha ilk temasıf * ,da, iki ordunun hissi bağlılığını göre cek, Türk askerliği havası içinde hiç Jyabancılık duymıyacaktır. Sulh ve hürriyetin pahasını bizler İf idar kimse bilmez: İstilâların acısıni kimse bizler kadar tatmadı. Kanı! kazandığımızı alın terimizle imar eti P* |serbest bırakılmaktan başka bir şey miyoruz. Fakat yakın mazi, bunun, nelmilel müesseselerin bir lütfü milletlefin doğrudan doğruya hakkı olat Yukarıda gördüğünüz güzel kızlar,|rak devam edebileceğin! isbat ediyot? Amerikada bir plâjda 1900 senesinin ma- yo modalarını göstermek için o tarihte çok moda olan banyo kostümlerini giy - mişlerdir. Fransadan Polonyaya 156 deli nakledildi «Varşova» ismindeki Polonya vapuru geçen gün garib bir hamule ile Havr li- manından hareket etmiştir. Bu hamule Fransada ikamet eden ve çıldıran 156 Lehliden ibarettir. Bu zavallı deliler bir müddettenberi Fransanın muhtelif ti- marhanelerine tıkılmışlardı. Son zaman- larda Fransa hükümeti Lehistan tebaa- sından bulunan bu delilerin memleketle- rine naklini istemişti. Şimdi bunlar mem- leketlerine nakledilmektedirler, — Belki şimdiye kadar bu kadar delinin bir grup halinde sevkedildiği görülmemiştir. 156 tehlikeli yolcunun bir o kadar da doktor ve hastabakıcıları birlikte bulunmakta- dır. Bunların ekserisi sakin delilerdir. Arasında hazreti İsa, büyük Napolyon, Müussolini, Ruzvelt vesaire olduklarını iddia edenler de bulunmaktadır. Bir raîadhaneye mukabil bir kitab 'Tibet manastırlarından biri bir ra - sadhane yaptırmağa karar vermiş, İn- şasına başlanılan rasadhaneye alına - cak Teleskop için Almanyaya müracaat edilmiş. Almanya gerek rasadhanenin | lanların başına gelecekleri inşasını, gerekse teleskop'un tedarikini kabul eylemiş fakat bunlara mukabil dünyanın en kıymetli — kitablarından biri olan «Budizm» hakkında bir kita- bı istemiş. 60.000 sayfalık olan bu ki - tabın dünyada ancak iki nüshası var - |mış. Tibetliler bunu kabul eylemişler İve kitabı vermişlerdir. İSTER İNAN, İSTER İNANMA! İstanbul adliye sarayı yanalı 5 yıl oldu. Saray enkazın- dan İşe yarıyan kısımların satılması üzerinden de 2 -sene geçti, geriye kalan taş toprak yığıntıları o zamandanberi İs- tanbulun'en kıymetli iki #bidesinin orta yerinde durmak- tadır. b Dün bir gazete bundan bahsederken: İSTER İNAN, — Gelip geçen ecnebi seyyahların gözleri önünden bu manzara ne vakit kaldırılacaktır? diye soruyordu. Bu fıkrayı okuyanlardan biri: — Çirkin olan bir geyi ecnebiler görmesin diye değil, fa- kat kendi gözlerimizi tırmaladığı için kaldırmayı öğrendi- ğimiz gün, diye cevab verdi. İSTER İNANMA! Yani kuvvetli olmak! Harb tehlikesi, #f7 gak, Milletlerin Mutlaka mağlüb etmtk azmi önünde durabilir. Balkan orduları, kendi yurdlarının *Ü bölgelerinin ermniyetini müdafan M hususunda bu âzme tamamen mll“'l ler. j Sayin General Mariç, Mit Müdafif Vekilimizln misafiri olanak — Türi n kaldığı müddetçe, Türk ordusunun, DÜ ” tün şeref vazifelerini başaracak suzretii hazırlanmış olduğuna - şahid oım*: Birbirimizin kuvvet müesseselerini kadar yakından tanır, onları bir! ne kadar iyi tanıştırsak, milletli istikbale ve tanhhüdlerimize karşı İNT dını o kadar artırmış oluruz. « Kardeş Yugoslavyanın cesur ordusü nun şefini hürmetle selâmlıyalım. —— — (Ulus) döft Yolsuzluk Devam ediyor (Baştarafı 1 inci sayfada) * * 4iriyorsunuz. Eğer Fransanın buradan rüacağını samıyorsanız. aldahı: Fransa da burada kalacaktır. Bu sonunda Fransaya düşman olanlar dana çıkacaktır. İstihbarat zabitinin malyetinde nan ve Hatayla alâkası Türk biri de halka hitaben: <Görüyü : Di ej ” Şünün» demiştir. l TAKVİM

Bu sayıdan diğer sayfalar: