Askerlik Bahisleri: Büyük harbden alınması lâzım olan küçük dersler Motörlü vasıtaları tozdan koruyacak tedbirler ihmal ediliyor. Sübayların silâhları kâfi değildir. Yüzbaşıya dar olan sübaylara filinta verilmelidir. Miğferlerin boyası da bugünkü ihtiyacı korumaktan uzaktır Büyük harbde kullanılan tanxlardan Giri Almanca Militer Wochenblatt'a mü - —Nh Wim Brandt imzalı bir yazı var, %ın, elyevm Hitler hücum kıt'aları .%: kumandanlarındandir ve umumi de iştirak etmiştir. Mühendis Wim 'hu“ yazısına «Büyük harbden küçük Tn '©r> serlevhasını koymuş. Bu dersle- iı,:'"“"' unutulduğundan acı acı şi- Y ediyor. Mühendis Brandt bu şikâ - .:"dnde haklıdır. Çünkü, harbde, ba - h 'Mmmıy.uiı gibi sanılan teferrüa- “id küçük şeyler, büyük neticeler ü - :'W Müessir olabilir ve hattâ, bazan, b harbin, bütün seyrini değiştirebilir. hoktaya işaret ettikten sonra sözü asıl lara bırakabiliriz: muharebe ile beraber bütün kıtaatın par- lak koşumlu nakliye vasıtaları hep orta- dan kalktı ve onların yerini tipleri ara- mızda meşhurlaşan sahra arabaları aldı. Halbuki ayni sakim âdetler tekrar baş göstermektedir. Meselâ motosiklet bölü- ğünün benzin arabası vesaire. Bu araba, sıra sıra benzin bidonlarile doludur. Hal- buki sakatlanan bir —makineyi veya patlıyan bir lâstiği icabında bu araba- ya yükletmek lâzımdır ki bunun için hiç bir yer yoktur. Onun içindir ki arduda kullanılan bu nevi motörlü vasıtaların da mümkün olduğu kadar mütenevvi tipte olmamalarına dikkat etmek lâzım- dır ve bir nakliye kamyonu icabında mo- Büyü * |törlü her kıt'anın işine yaramalıdır. Bun- ilr Yük harbin sonlarına doğru, bütün | dan başka nazarı dikkate alırıması lâzım W Ve bafif makineli tüfeklere birer kı- | gelen bir nokta da erat ve sübayların ta- —:'“hnk bir zaruret olmuştu. Hattâ 68 | şıdıkları miğlerlerin boyasıdır. Bugünkü bi li otomatik tüfeklerin dibcikleri için | miğferlerin boyası yağmurdan ıslanınca tenekeden veya yelken bezinden| parlamaktadır. Halbuki büyük harbin ü'fhh: yapılmıştı. Siperde lüzumu |sonlarına — doğru — kullamılan — boya- 'hın zaman iyi işliyebilen otomatik d-!nm böyle bir mahzuru yoktu. Ya miğ - Ttih; * Çamura, toza ve yağmura karşı !yllhrleri bez kılıf içine almalı, yahud da drebenin tebarüz ettirmiş olduğu bir Aaza edilebilmiş olan silâhlar olduğu | boyalarının cinsini değiştirmeli, Muha - rebede zayiat vermek noktasından bu hç y * haline gelmişti. Bugünün asker - | raeselenin de büyük bir ehemmiyeti var- Nh)'almdı bütün nakliyatın motörlü | dır: * * larla yaptırılmak İstenmesi meyli| , | ——0 : n gözönünde tu -|Bir vergi meselesi ve soyadının nkü asfalt olmıyan faydası SON POSTA Tarihten sayfalar : Üçüncü Mehmed saraya dönüyordu. Bu sırada yolunun üstüne derviş kılıklı bir adam çıktı. Padişahıa karşısında dur- duyve sakalını titreterek haykırdı: — Elli altı gün sonra bir büyük hâdi- se olacaktır. Gafil olma, padişahım! Üçüncü Mehmed tahta çıktığı zaman on dokuz kardeşini, son günlerde de bir|),yarak kendisine bir oyun yapılması ih- oğlunu öldürtmüştü. Üç sadrâzam idam ettirmişti. Bununla beraber ne dedesi Selim gibi şaraba, ne de babası Murad gi- bi afyona düşkündü. Hiçbir namazı ka- çırmazdı. Son senelerinde ölüm korku- sunu daha yakından ve kuvvetle hissedi- yordu. Dervişin haber verdiği büyük hâdise ne olabilirdi? Padişah için, hayatını kaybetmekten daha büyük bir hâdise akla gelmiyordu. Belki bundan başka şey düşünmüyor; kovmak istedikce kafasına daha kuvvetle günleri sayması da şübhesizdi. Aradan elli altı gün geçti. makam Kasım Paşa vekâlet ediyordu. O gün Kasım paşa her zamanki gibi er- kenden kalkmış, sabah nmamazını kılmış ve divanı hümayuna yollanmıştı. Orada devlet işlerine bakacak, şikâyetcileri din- liyecekti. Diğer vezirler de birer ikişer geliyor- lardı. Bu sırada Topkapı sarayının iç tarafın- dan (Kubbealli) nın bulunduğu yere bir #dam çabuk çabuk geldi. — Babüssaade ağası kapıcılar kethüda- sını ister! Dedk. Kapıcılar kethüdası Hüseyin ağa he- men saray tarafına doğruldu. Orada da- rüssaade ağasının karşısına çıktı. Ağa ona ipek içine sarılmış olan bir tezkere uzat- ti — Bu hattı hümayunu kaymakam pa- şaya veresin! Dedi. Hüseyin ağa çabuk çabuk eski yerine | döndü, Kubbealtına girdi. Kasım Paşaya verdi, Kasım Paşa kâğıdı açtı. Göz attı. Bu, yerleştiğini hissediyordu. Böyle olunca cü Mehmedin ölümünü henüz kimseler | Sadrâzam Malkoç Yavuz Ali paşa ordu | Yorlardı. ile Anadoluda ve zorbaları yatıştırmakla | Şeyhislim Mustafa Efendi divana çağı- meşgul olduğu için İstanbulda ona kay- |Tilmıştı. Vezirler de toplandıktan sonra *kk Kasım Paşa şaştı. Tekrar yazıya baktı. Üçüncü Mehmedin yazılarını pek çok görmüş ve iyice tanımıştı. Bu yazı o yazılara hiç benzemiyordu. Kendi kendine mırıldandı: “Bu noktasız yazı padişahımızın hattına hiç benzemez. Elfaz ve ibaratı da okunmaz.,, Babam kelimesini okuyabildi. Padişahın babası da hayatta değildi.. Yazan : Kadircan Kaflı Son kelimeler korkunçtu. Fakat vezirler buna alışmışlardı. Aşağı yukarı her padişahın emirlerinde sık sık bu tehdid bulunurdu. Kasım Paşa da biraz sarardı, üzüldü. Padişahın hasta olduğu hakkında saray- dan hiç bir haber sızmamıştı. Bunu hatır- timalini de düşündü. Bunun için Kızlar ağasına bir tezkere yazdı. Bunda şöyle diyordu: «Bu abdi zaife bir hattı şerif getürdü- ler. Aslını bilemedük. Yohsa garaz bizi imtihan mıdır? Yahud bermurad ölmüş | biri midir? Def'i şüphe buyurasız!'» Kapıcılar kethüdası hareme gitti Çok geçmeden döndü. Kaymakam pa - şayı çağırdıklarını söyledi. Sarayda padişahın tahtı haremin iç ka- pısı önüne konulmuş duruyordu. Üçün - bilmediği için tahtın dışarı çıkarılması -| nin sebebini anlryamıyorlar, merak edi- |hep beraber divan ile saray arasındaki kapıdan geçtiler, tahtın kurulduğu yere |geldiler. Tahtın iki tarafına dizildiler, Birinci Ahmedin cülüsu Saray memurları, çavuşlarla Yeniçeri ve diğer asker ağaları da toplanmışlardı. Kaymakam o sırada çavuşbaşı vasıta- sile sarayın mimarbaşısına bir tezkere göndermiş, padişahın görnülmes: için lâ- zam gelen işlerin yapılmasını emrotmiş - ti. Çünkü bu iş onun tarafından yapılır- &. Herkes dizilid e ortalık düzene k haremin iç ka- da bir çocuk gö- ründü vardı ray ada yah kavuk giymişti. Sa- 1 ve sarayla sık sık münase- betleri olanlar onu hemen tanıdılar. Ba- şındaki kavuk ise matemde olduğunu an- latıyordu. Demek ki üçüncü Mehmed öl- müştü. Oğlu birinci Ahmed onun yerine tahta çıkıyordu. Birinci Ahmed hiç şaşırmadan ilerledi. Ellerini göğüslerine koyarak baş eğen iki taraflı vezirlerle çavuşları ve ağaları se - lâmladı. Tahta doğru yürüdü. Naimanın yazdığına göre «kemali şevkot ve me - habet ile cülüs eyledi.» On dört yaşında ve doğru dürüst üç sa- tır yazamıyan bir çocuğun şevket ve me- habeti acab nice olur? (Devamı 4 üncü sayfada) Atinalı gençler Edirnede tezahüratla uğurlandılar h. motörlü vesaitin pek fazla çı - ıq== toza karşı bu silâhların müessir Si Tuhafaza edilmesi behemehal 1â- _:: kılıfı içinde ayrıca bir bez par - Nq.n'lnlm:yıcık olursa tabanca da az İ ç da bozulabilen ve ihtiyaç anında kitmiyen bir silâhtır. Halbuki taban- Tün £ Sübayın nizami silâhdır. Bugü - Sübayı ne meç, ne de kılıca maliktir. Açık arazi veya siperde yaşı - _?“ ylar için çok faydalı bir “Seriya keşif kollarında kullanılan Sabzalı hançerdir. Bu hançer, ica - kesmiye ve koönserve ku - Laçmıya yaradığı gibi tısa mesafe lâ da bir hayli faydas: vardır. fih muharebe hattında bulunan bay için tabanca da, hançer de kâ- Yan silâhlardır. Kanaatimce, rüt - şiya kadar olan bü! sübay- #tomatik mitralyöz tabanca veya Yerilmelidir. Mitralyöz tabanca - * kiymeti ölabilmek için bol mer- Unmak Jâzımdır. Bu ise sübaya Verebilir. Bundan ötürüdür ki fi- M Şayanı tavsiye silâhtir. Çünkü h"mhinım.ı: teşımıya mocbur ol - Aiyacı olan cephaneyi, beraberin- ü derlerin cephanelorinden tedarik " Sübayların taşımaları lâzım ge - " iğa gelince; vaktile bir piyade Üa İ seferde bir çanta taşırdı ve işin Ve İstiye de almazdı. Fakat bu- * lî" Müharebe unsurunun matara " yor. Halbuki matara ve ğq::hllıjıîvf»r halinde elzem olan iki ge arda ise, manevra ve mü- B n bu ağırlıkları artoğmen - !:tmn.ı ehal taşılmak lâzımdır. Hattâ tiper Y Bücum Çantasile açık ara - dahi kazmıya mahsus kazma ve kü- k.qı faşıtmalıdır, Zamanında iş başka idi. Fakat R F? DLKEELİE TFT I!:rğ Bi bi PP !! 3 , Muş (Hususi) — Burada geçen gün!| | . #y l oriy birçok noktaları da ek- bir tücear mükellef ile bir ahsildar ara- | < . Kaçım paşa daha dikkatle baktı; :n'?' k:î.:ir:;;ıı::ı:m -'uz"::':â::: fakat bir türlü okuyamadı. O zaman Hü- a " Tahsildar bu adam- | e : dan kazanç vergisini istemekte, mükel -| * — Bıîıî öek et ha aradığınız mükellef değilim, bi- | gç gçapı sdası verdi ve hatlı hümayun- R ur dedi, zim mahallede babasının ve kendisinin | — K, Paşa şaştı. Tekrar yazıya baktı. ’;m""“mu“:îw"g:'d”"’" ı':”' Yar- İÜçüncü Mehmedin yazılarını pek çok| ir, ası) mükel lur, verginin ondan | v s L V l e tanımıştı. Bu yazı o ya- aranılması lâzımdır. diye iddia etmekte / 100 hç henzemiyordu. Kendi kendire | idi. Halbuki bahsettiği adam da kendisi| »— | . : için ayni iddiada bulunmuştu. Herkesin bir soyadı bulunduğu “için tahakkuk me- murlarının mükelleflere soyadlarile ts- Yaltahkir hakkuk yaptıkları takdirde bu gibi yan-| — Hattı hümayunun satırları ârasında o- lışlıkların ve çetinliklerin önüne geçile-| puyabildiği birkaç kelimeden birisi de veği' göçkesledir. S . . | (babam) di. Karamanda belediya işleri Kasım Paşa kendi kendine soruyordu: Karaman (Hususi) — Belediye ba: — Babam, diyor. Halbuki babaları ha- kanlığını vekâleten ele alan kaymakam| Yatta değildir. C, Ünselinin çalışmaları verimini göster-| Epeyce düşündüğü halde bilmeceyi bir mektedir. Şimdiye kadar bakımsız kalan|türlü sökemedi. Nihayet Hüseyin ağaya yolların tâmirine ve parkların tanzimine| ©Tir ve: büyük bir hız verilmiştir. Daha şimdiden| —— Reisülküttab efendiyi çağır! şehrin temizliği ve güzelliği yerine gel-| Hasan Beyzade geldi. Kasım Paşa kâ- miş, bilhassa halkın barındığı ötel, kahve | 8'd1 ona uzattı: ve berber dükkânlarının temiz tutulma-| — Şunu Babüssasde ağası göndermiş. sına büyük bir önem verilmiştir. Halkm | Hattı hümayundur demiş. Halbuki pa - istirahat ve sağlığile alâkadar her şeye| disahımızın yazısına hiç benzemez. Hele büyük bir ehemmiyet atfedilmektedir. — |Pit bak da okuyuver. edi. Karamanda at koşuları Hasan Beyzade her halde Kasım Paşa- Karaman (Hususi) — Memlekette at|dan daha çok okumuş ve yazıların her neslinin ıslahı ve atcılığın teşviki için at | çeşidine alışmış olmalı ki okumakta o ka- koşuları tertib edilmiştir. dar güçlük çekmedi. Okur okumaz da Koşular vali C. Bardakcının himaye- | biraz sarardı. Kasım Paşaya yaklaştı. Ya- sinde ve kaymakam Celâl Ünselinin baş-| vaşça tezkereyi tekrar okudu: kanlığında yapılacaktır. Hazırlıklara şim.| «Sen ki Kasım Paşasın. Babam Allab diden başlanmış ve koşu yeri olarak| ermrile vefat eyledi ve ben tahtı saltana- Konya at meydanı seçilmişlir. Bu koşu-| ta cülüs eyledim, Şehri muhkem zapley- lar halk &rasında derin bir alâka uyan-|Jiyesin. Bir fesad olursa senin başın ke- dırmıştır. serim!e tına hiç benzemez. Elfaz ve ibaratı da 0- üç satırdan ibaretti. Fakat katışık birî — Bu noktasız yazı padişahımızın hat-|"* Atina üniversitelileri Ata türk anıdı etrafında Atina üniversitesi talebelerinden yüz| kalabalık bir halk ve gençlik kütlesi tae gencin altı profesörle birlikte Edirneyi|rafından heyecenala uğurlanmışlardır. ziyaret ettiklerini ve Edirnede bu müna-| Atina gençliğinin Edirneyi ziyaretleri sebetle yapılan dostça tezahüratı dünkü | şehirde büyük bir sevinç ve heyecan u- nüshamızda yazmıştık. Üniversiteliler E-| yandırmış ve bu ziyaret film ve fotograf- dirne istasyonunda umumi müfettiş ile'larla tesbit olunmuştur. Avrupa güreş şampiyonasından bir intıba Avrupa güreş şampıyonasına iştirak e den peniwvanlarımızın aldıkları derece- leri vaktinde tafsilâtile bildirmiştik. Reş mimiz Tallinde yapılan şampiyonaya baş- lTanırken bütün güreşçleri bir arada gös termektedir. | | | aZ AA MEDİŞARATRRRAÜRZDİDA M GAT ÜR NL YS GİMN AA v