8 Mayıs 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14

8 Mayıs 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Koni, şimdiye kadar hiç kimsede gorınedığıııı bir maharetle, kılıcım bir yılan gibi Yazan: A, R. sür'atle yerde dolaştırdı. İnanılmıyacak bir çeviklikle bacaklarımın arasına saldırdı. O anda gözlerimde bir şimşek çaktı ve kendimi kaybettim Ağır bir — sürette ve yere — yuvarlanacağını, sandım. Derhal kaılıcimin ucünü yere — da- yıyarak bir an duraladım, İşte kont bu — fırsattan — istifade — etti. Şimdiye kadar hiç kimseden gör - mediğim bir maharetle, kılıcını bir yı- lan gibi sür'atle yerde dolaştırdı. İna- nılamıyacak bir çeviklikle, bacakları- mın arasına saldırdı. O anda, gözleri- min içinde bir şimşek çaktı. Artık, on- dan sonrasını bi TÜM, Şövalye Cem, birkaç saniye durarak geniş bir nefes aldı. Başını önüne eğe- rek mırıldandı: — Kendime geldiğim zaman, temiz bir köy odasında yatıyordum. Nerede bulunduğumu sordum. Başucumdaki ihtiyar kadın, evvelâ; «Sakın fazla ha- dedi. Ve sonra y . Meğer, kön- tun kılıcı; sol bacağımı âdeta koparır- tasına yaralamış; mahmuzlu çizme için- de bulunan bacağım, bir tarafa sark- ş... Kont, derhal uşaklarına emret- miş, beni, bir sedye ile köye mnaklettir- miş. Fondiye adamlar koşturarak ora- dan cerrah getirtmiş. Orada, ilk tedavi- leri yaplırdıktan sonra; gene bir sedye He (Fondi) kasabasına Fondideki cerrah, benim tedavimi der- uhde etmiş, fakat bir aralık, o kadar buhranlar geçirmişim ki; artık cerrahın bile ümidi kesilmiş. Haftalarca; ateş- ler içinde yanmış, tutuşmuşum. Çekti- ğim ıztırablardan âdeta bir kadid ol- muşum, Antuvan, başını önüne eğmişti. Ha- yatında, ancak bir iki defa ağlamış o- lan bu adam, kirpiklerinin ucuna ka- dar ilerliyen yaşları, şövalyeye göster- mek istememişti. Şövalye, inler gibi derinden gelen bir sesle sözüne devam etmişti: — Bilmiyorum, nasıl yaşamışım?.. Niçin ölmemişim? Hangi talih, beni ha- yatta sürünmiye mahküm etmiş? Bun- ların cevabını vermiye muktedir deği- lim, Yalnız bildiğim bir şey varsa, tam dört ay, o yatakta yattım. Hayattan bıktım, usandım. Bir gün, yaralarım'n bağlarını koparıp atarak kendimi zorla ölüme atmak istedim. Fakat, sebebini tahlil edemediğim bir hisle, bundan vazgeçtim. Artık kendimi, büsbütün kaderin cereyanına terkettim. Koltuk değneklerile yürümeye başladığım za- man, Poyraz Alinin burada olduğunu işittim. Bu vefakâr dostu görmek için, bin meşakkatle buraya kadar geldim. Maksadım, hem onu görmek, hem de senin ne olduğunu öğrenmekti. Seni burada bulacağımı, hiç ümid etmiyor- dum. Benden ayrıldıktan sonra; doğru- ca İspanyaya gideceğini zannediyor- dum. Şimdi, seni tekrar gördüğüm için © kadar memnun ve mes'udum ki, An- tuvan... Şövülye, sözünü iİkmal edememişti. Kelimeler, boğazında düğümlenmişti. Birkaç dakika, süküt ile geçmişti. An- tuvan, bir tek kelime ile dahi mukabe- le edememişti. Kirpiklerinden, dizleri- ne damlıyan yaşları göstermemek için, başını büsbütün önüne eğmişti. e ANTUVAN'IN MACERASI göndermiş. | yukarıda ettiler, Şimdi de şaraplarile de o zamana kadar avdet eder, Yalnız, | ayağa kalkmak için bana biraz yardım edebilir misiniz?... Polin, şövalyenin koluna girdı. Onu, karyolasının kenarına getirdi. Koltuk | değneklerini eline verdi. Ondan sonra, | çekilip gitti. Şövalye; kahvaltısını edip, yinerek, epeyce zahmetle ga diği zaman, Antuvan da, kapıdan gır- mişti. Antuvan; efendisini görünce, yüzün- de şen bir tebessüm belirdi. Dik bir sesle, mutfak tarafına seslendi: — Heeeeey.. Marsel! Bertran! Polin! Hortans! Şeytanın boynuzları, burnu- nuza girsin. Neredesiniz, be saygısız mahlüklar? Baksanıza, muhlerem şö- valyemin masasının üzeri, bomboş du- ruyor. Ben size, tembih etmedim mi? Şövalyemi, ön beş gün zarfında bir ho- ğa pehlivanı gibi besleyip kuvvetlendi- receksiniz demedim mi? Hani şövalye- min Malaga şarabı? Hani keklik kızart- maları? Polin, elinde bir tepsi ile mutfaktan Çıkarken cevab verdi: — Müösyö lö şövalye, kahvaltılarını bildircin kizartmasını hazırlıyordum. — Bir şişe Marsela şarabı da, bana, Muhterem şövalyemin şerefine içece- ğım. Şövalye Cem, dudaklarında sakin ve | mütevekkil bir tebessim olduğu halde, söylenen bu sözleri dinlemekte idi.| Antuvan, şimdi de gülerek şövalyenin yanına geldi. Şapkasını yandaki masa- lardan birine fırlatarak neş'eli bir ses- | le söze girişti: — Bonjur, aziz şövalyem! Bugün, renginizi daha iyi görüyorum. Herhal- de, siz de kendinizi biraz daha kuvvet- li buluyorsunuz zannederim. Acele et- meyiniz, bir hafta sonra, sizi Poyraz Ali reis ile görüştüreceğim. Haa, bakı- nız.. Poyraz Ali reis dedim de, aklıma geldi. Dün gece, sizden ayrıldıktan sön- ra, onun evine gittim. Ve bu geceyi de orada geçirdim. Size, pek çok selâm söyledi. Bugün; gemilerini teftiş etinek moecburiyeti olmasaydı, buraya gelerek akşama kadar vaktini sizinle geçire - cekti. Bu sebebden dolayı gelemedi. Fakat bu akşam gelecek. Hattâ, yeme- ği de sizinle beraber yiyecek. îçeride— ki küçük salonun hazırlanması için şimdiden emir vereceğim. Yalnız, siz- den bir ricam var, Akşam yemeklerini bizzat siz intihab ediniz. Şövalye, ayni mütebessim çehre ile, Antuvanın sözlerinin bitmesini bekle- di Gözlerini, onun gözlerinden ayırmı- yarak bu sadık adamın söylediklerini dinledi. Sonra, halim ve munis bir ta- vırla cevab verdi: — Antuvan!.. Bana gösterdiğin alâ- kaya nasıl teşekkür edeceğimi bilmiyo- rum... Akşam yemeklerinin intihabın- dan evvel, ben de senden bir şey rica edeceğim.: — Emrediniz, muhterem şövalyem. — Çok rica ederim, Antuvan, beni, fazla minnet altında bırakma, Ben, tu âlil vücudümle, kimseye minnet borcu ödeyecek vaziyette değilim. Bilirsin ki; gördüğüm iyiliğe mukabele ede - mezsem, ben çok ıztırap çekerim. Antırvanın sesi, gene bir şen'e tufa- Şövalye Cem, gecesini müsterih bir|nı halinde yükseldi: yuykü ile geçirmişti. Gözlerini açtığı zaman, güneş epeyce usullacık açılmış; (Polin) elinde zengin bir kahvaltı tepsisi ile içeri girmişti. Şövalye, dirseklerinin üstünde doğ- ruldu. Polin'e sordu: — Antuvan, nerede?.. — Dün akşam, sizi buraya getirip ya- tırdıktan sonra, dışarı çıktı Henüz av- ilet etmedi; Mösyö lö Şövalye... mafih arzu buyurursanız, garsonları her tarafa koşturayım, aratayım. — Ah, benim âziz şövalyem.. eğer yükselmişti. Kapı|minnet meselesi mevzuubahs olursa; bırakınız da evvelâ ben size borclarımı ödeyeyim. Eğer siz beni lütfen at uşak- Lğınıza kabul etmem!ş olsaydınız, şu sıska karnım, kimbilir hangi şeytanın boynuzlarile bir çingene davulu gibi parçalanacaktı. Bostan korkuluğuna benziyen şu kadid vücudum, kimbilir Maa-|nerede bir darağacının ucunda, karga ölüsü gibi sallanacaktı. Sizin at uşak- lığınızı büyük bir şerefle kabul ettiğim — Hayar kızım.. kahvaltım: ettiklen | gündenberi, bu kıymetli vazife bana yaralandığını |sonra, ben de aşağı ineceğim. Her hal-|uğur getirdi. Madridin sokak kaldırım- larında, Taj nehrinin çakıllı kıyılarında bile devriye gezen askerlerden, ellerin- deki sopa ile serseri kovalıyan bekçi - lerden rahat ve huzur bularak bir gece |bile rahat uyku uyuyamaz iken sizin | at uşaklığınızın uğuru sayesinde, Bi - rinci Fransuva hazretlerinin sarayında, prenslere lâyik odalarda, uzun geceler geçirdim. Ya, bugünkü vaziyetim, bu- günkü servetim, bunları da, hep size medyun değil miyim? (Arkas var) Günün Bulmacası BOLDAN SAĞA: 1 — Dost ve komşu bir memleket. 2 — Edebiyata dalr, yardım için top- lanan para. 3 — Boksörler vurur, 4 — Tad, donizde kara parçası. 5$ — Rabıt edatı, hayal 6 — Bir çiçek, nota, su. 7 — Kusura bakmamak, pilâvı meş- hurdur. B — Rusca evet, bir harlfin okunuşu. 9 — Hararet, isim, 10 — Budalalık. YUKARDAN AŞAĞI: 1 — Herkesin kullanması sazımaır. 2 — Bir çalgı, eski türkçenin ilk har- finin okunusu, bir harf, 3 — Ney çalan, için aksi, 4 — Su. 5 — Tasarlama, beyaz. 6 — Güneşe en yakın olan seyyare. 7 — Gümüş, muhafazakâr kadınlar başlarına sarar. 8 — Cihet, renk. 9 — İnadcı, ufak, 10 — İyileşme devri, Bir harfin oku- m.ııu. H.lll ölREMLA olBİARK L İRDDilelilki Evvelki bulmacanın halledilmiş şekli c—— ——— Yeni neşriyat Eminönü Halkevi — İstanbul Eminönü Halkevyinin 1936 - 1938 yılı çalışmalarını gös- teren bir brogürdür. İçinde bir çok resimler de vardır. Çocuk — Çocuk Esirgeme Kurumunun çı- kardığı bu haftalık çocuk mecmuasının 85 in- €t sayısı renkli bir kapak içinde çok güzel yazılar ve resimlerle çıkmıştır. Robenson — Kirazoe Issız adada 28 yıl Danlel de Foe'nin bütün dünyaea tanınmış bu şaheseri arkadaşımız Yaşar Nabi tara - fından tercüme edilmiş ve Kanaat Kitabevi tarafından nefis bir surette bastırılmıştır. Bugün muhtelif spor hareketlerine şa- hid olacağız. İstanbulda, Ankarada milli küme futbol maçlarına devam edilecek, Kolejde atletizm, Mecidiyeköyünde bi- siklet yarışları yapılacaktır. Bunlardan başka sabahleyin Taksimde Apoye Ma- tini kupası maçları ikinci haftası ile Ka- ragümrük sahasında Eminönü Halkevi bimayesindeki klüpler ligi oynanacak ve ıHakırkby sahasında da hususi bazı kar- şılaşmalar yapılacaktır. Atletizm: Kolej müsabakalarına geçen hafta Be- bekte başlanmıştı. İki yüzden fazla mü- sabıkın iştirak ettiği atlamalar, atmalar ve koşulardan en iyi derece yapan atlet- ler finale kalmışlardı. Bugün gene Kolej sahasında heyecanlı çekişmeler olacak ve 'bu mevsimin en zorlu atletizm hareketi olacaktır. Sür'at koşularında deniz lisesinden İr- fanlar, Galatasaraydan Semihi yarışırken zevkle seyredeceğiz. Biri pistin en eski, diğeri de en yeni şampiyonlarıdır. Müsa- bakaların en mühim yarışı yüz metredir. Diğer yarışlarda gönç atletleri seyrede- ceğiz. Bu meyanda birkaç mevsim pisti terkederek gene avdet eden küçük Be- sim ve Cemal vardır. Mukavemet yarışlarında yeni rekord- Tmen Hüseyin, Sokrat, Artin, İbrahim gö- ze çarpar. Kışın kroslarda birbirlerine soğuk terler döktüren bu genç atletler pist mevsiminde de rekabete - girişecek- lerdir. Atmalar e kadar alâka çekemiyecek. Çünkü eski müsabıklar ortada yokturlar veya formda değillerdir. Atlamalarda Pulat yeni rakiblerle ya- rışacaktır. Bisiklet: Seri halinde yapılan müsabakaların ye- dincisi yarın 100 kilometre olarak yapı- lacak. Yarışa gene Mecidiyeköyünden başlanacak. İstinye - Bendler - Tarabya ve Mecidiyeköyüne avdet yolu üzerinde iki kere gidip gelmedir. Bu yarış en çe- tin yarış olacaktır. Çünkü Torkom, Lam- bo ve Muhsin hemen hemen ayni puan- dadırlar. Lambo birbiri arkasına birinci geldi. Fakat ilk yarışa girmediği için pu- an kaybetti. Şimdi bunun acısını çıkar- maya çalışacaktır ve diğerleri de buşta giderken aşağı düşmemeğe savaşacak- lardır. Alsancak - Harbiye Alsancak bugün Ankarada ikinci ma- çını Harbiyeye karşı yapacaktır. Harbiye bir hafta evvel Alsancağa İz- mirde mağlüb olmuştu. Bugün kendi sa- hasında tekrar karşılaşıyor. İzmirliler bu kere daha canlı bir oyun çıkararak bir hafta evvelki galibiyetin bir tesadüf ese- ri olmadığını göstermeğe çalışacaklardır. Harbiyeliler ise o mağlübiyetin acısını çıkarmaya uğraşacaklardır. Altılar muhteliti - Galatasaray Altılar muhteliti 24 nisanda Galatasa- rayla bir kere daha karşılaşmıştı. Oyu- nun son dakikalarına kadar galib vazi- yette iken bir gol yiyip berabere kalmış- tı. Bugün gene iki takım karşılaşacaklar. Sarı kırmızililar © beraberliğin tesirile canlı oynıyacaklardır. Diğer taraftan al- tılar ise geçen hafta Güneşi mağlüb et- tikleri gibi Galatasarayı da mağlüb et- meğe uğraşacaklardır. Beşiktaş - Güneş Günün en heyecanlı maçı bu olacaktır. Taksim stadyomu gene kalabalık bir se- yirci kütlesi tarafından doldurulacaktır. Siyah beyazlılar geçen pazar Galata- saraya karşı lâkâyd oynadılar. Galib ge- leceklerine emin bir hal takındılar, fakat — mağlübiyete uğradılar. Bugün çok kuv- vetli bir rakible karşılaşacaklardır. Bugün en mühim rolü her iki tarafın da müdafaası oynıyacaktır. Güneş muavinleri müdafilere yardım edebiliyor. Beşiktaş muavinlerinde ise Faruk hemen hemen üçüncü müdafii gi- bi oynuyor. Rifat ise açığın yanından ay- rılmıyarak aşağı yukarı rakib oyuncula- Günün en heyecanlı maç Beşiktaş - Güneş Altılar muhteliti ile Galatasaray da bugün karşı! bugün muhtelif spor hareketleri yapılacak rından birini sahada yokmuş gibi le gokuyor. Güneşliler ilk maçları! zandıkları galibiyetler ve güzel © rı neticesinde başta bulunma! Bugün eski formda bulunmamakla ber gene en kuvvetli takımdırlar. Bugünkü maçın galibini evveldeti tirmek kabil değildir. Onü ancak min son düdüğü bildirecektir. C. R. Şa Galatasaray atletlerini davf Galatasaray Klübü Hey'eti İdaresi başlamış olan Atletizm mevsimini ve eski devirlerini hatırlatacak şexildi ' şarmağa karar vermiştir. Bu itibarla bütün Galatasaraylı bu kararın çizmiş olduğu hududlar de klübün şerefile mütenasib bir şekli Oşmaları İcab etmektedir. 'Yeni programın umum! hatlarını mek ve ayni zamanda takım halind€ müsabakalarında bulunmak üzere 938 Pazar günü saat 12 de klüpte D ları ehemmiyetle rica olunur. Davet olunan birinci takımın atlefi Kâzım, Cemal, İbrahim, Mehmod, Haydar, Sava, Halük, Btepan, . Sund, Faruk, Vitali. Barutgücü alanındaki mat'j Beyoğlu Yeniyol Rum A. - Baratgütü takımları saut 9 da, Pera Pera A. - B Rurm A, takımları saal 10.30 da. B niyol B. - Bakırköy Rum genç ©: 12 de, Galatazaray okulu B - Bi takımları saat 14 de. Galatasaray Barutgöcü A. takımları saat 16 da Kaf caklardır. Galatasaray lokalinde müsabakaları Dün Galatasaray lokalinde 10 taft raşında voleybol müsabakaları yöp” tır. Bu müsabakalarda Garatasarâf ( vudpaşaya, Maltepe MecidiyaköyüStğ fa Aksaraya, Çengelköy San'atlaf y mına, Adalarspor Anadoluhisarınâ * gelmiştir. Tarihden sayfalar (Baş tarafı 7 nci sayfada) Çavuşlar «meserret ve tebrik leri izhar eylediler.» Şeyhislâmla kaymakamdan ba$ii? bütün vezirler ve asker ağalarile Ğ ğalar ve devletin büyükleri p lini öptüler. ; Bu iş bittikten sonra padişah Wj dan indi. Gene sağa sola selâm Ve demin çıktığı kapıda kayboldu. Vezirler ve diğer devlet .a.ıılı" men konaklarına adamlar gö Âdet olduğu üzere giyilecek olaf ©| kavuklarını getirttiler. Bir kısmifif y yah kavuğu yoktu. Onlar da başlaâ” kavuklara siyah şerit koydular. / İşte Osmanlı imparatorluğunda damlarından başka herkesin hati ğ râzamların üzerinde sonsuz bir M yetleri olan padişahlar çok zamall dar sade ve gürültüsüz bir surettt © ler; böyle tahta çıkarlardı. Kadircat 4 SELÂNİK BA Tesis tarihi : 1688 e İdare Merkezi : İSTANBUL (G vülebieü M Türkiyedaki Şabeleri © Ö 1İSTANBUL (Galata ve Yeni msm.mmı.nn!;. Yunanistandaki Şubeleri | — SELÂNİK - ATİNA e ğ Her nevi banka n x.ınııxmııuıı# öicilündü

Bu sayıdan diğer sayfalar: