1 Mayıs 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

1 Mayıs 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

malamaya başlar. Farzediyorum ki şu anda.ben bayı- mak üzereyim ve saçmalamaya başla - dım: — Milletler Cemiyeti vaziyete hâ - kim, diyorum, Cemiyetin teşebbüsü ile Çek meselesi, İspanya i vaziyeti düzelecek. Kendi halimi söylüyorum: sual soran münkir nekire benzetiyo - rum, terzim taksitleri muntazaman ö - demiyor. Cüzdanım para ile dolu oldu- u için buna pek aldırış — elmiyorum. Bizim apartımanın konturat — müddeti bitti eğer ev sahibi bizden mem - nunsa konturatı temdid etsin ve apar- tımandan çıkmasın. Ama her ay aylı - ğanı peşin vermesini şart koşmalı! İş hayatımı hatırlıyorum: — Gazetenin sahibine benden söy - leyin, diyorum, yazılarını vaktinde ya- zıp versin.. lâf değil bu, ona avuç dolu- sü para veriyorum. |— Bunları biliy Amerikada hâkimlerin gösterdikleri nezaket Amerikada hâ- kimler ârüyı umu- miye ile seçilirler. Bundan dolayıdır ki Amerika hâkimi maznuna karşı ga- yet naziktir. - Aşa- ğadaki — cümleler, bir Amerikalı hâ- kimin mazmnuna sormuş olduğu sualler- dir: «— Bay maznun! Lütfen ayağa kalkı- nız. Sizt bu suretle rahatsız etmek mec- buriyetindeyim. Çünkü kanun böyle em- tediyor. Size atfolunan suç katil denilen fHiildir. Teessüf ederim ki jüri heyeti sizi kabahatli görmütşür. Bunun bir icabı o- Jarak boğazınızdan bir iple asılacağınızı ve ölünceye kadar bu halde kalacağınızı sgize haber vermekle müteessirim. Şimdi tekrar oturabilirsiniz. Bu arada bir sual daha sormama müsaadenizi di- Jerim: Asılmak için hangi gün ve saati münasib görürsünüz? Lütfen bildiriniz.» * İnsanların menşei Amerikada yapılan tedkikler, dünyada ilk yaşayan insanların menşei bundan o bin sene evveline kadar irca edebil - Çok meçhullü bir Gönül muadelesi «F.» ve «M.> rümuzile mektub göndaren iki Bayan: — Biz, diyorlar, birbirini çok sevon, ve çok iyi anlıyan iki arkadaşız. Aramızdaki daostluk o derece ilerlemiştir ki, bütün ha- yalımızı, hiç ayrılmadan geçirmeğe karar vermiş bulunuyoruz. Diyebiliriz ki, yeryü- günde, birbirine bizim kadar bağlı iki in- #san daha mevcud değildir. Pakat işe bakın ki, gu anda, ikimiz de maymi erkeği, ayn! şiddetle sevmekte bulu- nuyoruz. Fakat bu sevginin, aramızdaki gostluğu yıkabileceğini zannetmeyin. Biz, aramızda karar verdik: Sevdiğimiz er- kekle birlikte yaşıyacağız. Bir gün bu kararımmı, sevdiğimiz adama da açtık. O da, ikimize de ayni züfi his- settiğini söyledi, ve: — Zaten, dedi, ikinizden birini tercih edebilmek, benim için de imküânsız ola- caktı! Bu anlaşmadan sonra, bu münasebete bir şekli vermeyi düşündük: O adamm i- kimizi birden nikâhlamasına bittabi im- kân yoktu. Binaenaleyh, birimizle nikâhlanmıssına, M aai Li , Çin - Japon | Başıma gelenler : 6 RKEN !ncnn.ır etrafımda yavaş yavaş göl- geleşiyorlar. Ben yarı kapalı gözlerim- le bu gölgeleri mezarıma gelmiş bana sual soran münkir nikire benzetiyo - rTum. — Dünyada, diyorum, hiç bir fena - lik yapmadım. Gerçi çok kişi bana kız- dılar ama, ben onları dırmak için değil onlarla şaka etmek için yazdım. Şaka.. hepsi şakaydı. Bakın şimdi de şaka yapıyorum. Ben şakacı insanım.. Gölgeler silindi. Başım ağırlaşu ve artık saçma ıyorum da.. Yalnız dü - şünüyorum: Kesildim mi? — Dikildim mi? Bittim mi? Acaba bir daha ameliya ta lüzum hasıl olacak mı? Eğer ola - caksa.. dikerseler de ilik açıp me koysalardı, tekrar açmak, bakmak ko Tay olurdu. zlerimi açıyorum. Karyolamdayım., Senelerce evv tırlıyorum. —0 , çocukluğumu ha - Ve bağırıyorum: ı da bitti maşallah! İsmet Hulüsi or mu İdiniz? — | Birkaç seneye kadar dünyada petrol buhranı başlıyacak Üçüncü —dünya enerji kongresine Bgöre 1940 senesin- den itibaren bü - tün dünyada pet- rol gazınım azal - dığı farkedilecek - cektir. 1945 yılın « da, bu fark daha artacaktır. Mev - cud maden ki rü ise, bugürnkü sarfiyat nazarı dikkate — alınmak şartile daha iki bin sene için kâfidir. * İnsan terinde mevcud olan maddeler Bazı âlimler in « san terinin ne gibi maddelerden mü - Tekkeb — olduğunu merak ederek tah- Kl etmişler, Tahlil ettikleri — mikdarı (1000) vahidi kıya Si sayarak şu neticeye varmışlar: Bu 987,72, sabit teressübat 12,28, uzvi mad - deler 8,12, madeni maddeler 4,16, yağlı maddeler 1,55, azot 1,98 birimizi metres olarak almasına verdik, Siz bu işe me dersiniz? karar Pes derim! Ben, bu mektubu, bana yapılmış sun- turlu bir lâtife farzedip gülümsüyorum. Fakat eğer okuyucularımın anlattıkları döğrü ise, çok tabildir ki, bu melerini tarsiye edeceğim. Çü yatın, bu Üç Insanı da bedbaht muhakkaktır. Erkek, ne vücudünü, ne de duygularını, bu iki kadına mütesaviyen takzim edemi- yecek. Bunun netlcesi de, mahram — mevkle düşecek olan kadının kıskançlık duygu- larını ayaklandıracak. Bu hissin biraa Artması ise, bem bu acaib sevgiyi, hem de © eşsiz. emsalsiz olduğu iddia edilen Gdostluğu yızacak. Yani bu iki bayancağız da, hem sevdik- leri adamdan, hem de birbirlerinden ola- caklar, Binzenaleyh, madem ki aralarında her şeyden kuvvetli bir dostluk vardır, ikisi de bir parça fedükâr davransınlar, ve bu sevda çıkmazına girmesinler, Çünkü, ne Iki karpuz bir koltukta dur- durulabilir, ne iki sevda bir gönülde sıkı- şabilir, ne de bu acaib rabıta mes'nd bir netice verebiliri. TEYZE edeceği Dünkü maçları YA . 1-0 mağlüb etti İzmir, 30 (Telefonla) — Mült küme deplâsman maçları için şehrimize gelen Harbiye takımı bugün binlerce meraklı önünde Alsancak takımile yaptı. Hava çok rüzgârlı idi, bu da oyunun zevksiz cereyanma sebeb oldu. Birinci devrede gerek Harbiye ve gerekse Alsan- cak takımları çok cansız ve isteksiz bir oyun çıkardılar. Bilhassa Harbiye takı- mı sahaya yabancı olduğundan pas tev- ziatı pek isabetsiz ve karışıktı. Birinci devre bu karışıklık içinde ve golsüz bitti. İkinci devre başladığı zaman Harbiye oyununu düzeltti ve oyun üzerinde hü- İkimiyetini kurmağa başladı. Fakat mu- hacimlerinin bozuk oyunları hücumların gölle neticelenmesine mâni oluyordu Harbiyenin bir netice vermiyen üstün- lüğünden sonra Alsancak takımı oyunu- nu açmaya ve oyun üÜzerinde mülessir ol- maya bi îadı. Fakat Harbiye de fırsat lukça r yapıyordu. Her iki ta- raf gol kaçırmakta adetâ birbirlerile ya- rış ediyorlardı. 33 üncü dakikada bir Harbiye hücumunda Celâ! Alsancak ka- lecisinin çıkış yapmasına rağmen ayunun ve takımının yegâne gölünü yaptı. Bu suretle Harbiye takımı sahadan 1-0 galib a: Fenerbahçe Ankarada galib Ankara 30 (Telefonla) — Gençlerbir- ği ve Ankaragücü klüplerinin daveti ü- zerine gelen Fenerbahçe birinci futbol ta- kımı ilk karşılaşmasını bugün Ankara- gücü sahasında 8 bine yakın bir meraklı önünde iki klüp muhteliti ile yaptı ve 3/2 kazandı, Bidâyette Fenerin nisbi bir hâkimiyeti altında cereyan etmekte olan maç, muh- telitin lehine bir cereyan aldı. 28 inci dakikada Niyazi muhtelit kale- sine kadar sürüklediği topu güzel bir e- şape ile Yaşara geçirdi Yaşar da iki be- kin arasından sıyrılarak sıkı bir — şütle takımının ilk golünü yaptı. Maçin ilk kısmı 1/0 Fenerin ticelendi. İkinci de' Düdükle beraber hare- kete geçen muhtelit Fener kalesini taz- yike başladı. Fakat Yaşar ve Fazılın u- zun vuruşları bu tehlikeyi bertaraf edi- yordu. Oyun Fenerbahçenin aleyhine &- reyan ediyor, fakat muhtelit hücum hat- tını teşkil eden oyuncuların arasında şü- tör ve fırsatcı olmaması fırsatlardan is- tifade edilemiyordu. 37 inci dakikada bir muhtelit akanında topu kesmek üzere hatalı bir çıkış yapan Yaşara hakem penaltı cezası verdi. Ali sikı bir bir şütle takımının b(rıbı:xlık sayısını temin etti. Yedikleri bu gölün verdiği hızla tek- Tar oyuna başlıyan Fenerliler soldan çok |sıkı bir inişle muhtelit kalesini sardıl&r. top Rahimin baş biraktığı kaleye sol mü- dafi Enverin falsolu vuruşu ile ikinci defa ola ziyete geçen Fenerliler eldeki avantajı kaybetmemek için yeni bir hızla muhte- liy kalesini tekrar sardılar. Kale önlerin- den Naci sıkı bir şütle 40 ncı dakikada takımına bir gol daha kazandırdı. Ankaranın enerjik oyuncuları Fenerin yaptığı bu üçüncü gole rağmen oyun ü- zerinde tam bir hâkimiyet tezidine mu- vaffak oldular. Muhtelit 43 üncü daki- kada yine Alinin ayağile ikinci golü ka- zandı. n bu süretle Fenerin 3-2 gale- besile neticelendi. Harbiye Alsancağı| lehine ne-| ak girdi, bu suretle 2/1 galib va-| de husule gelen kargaşalıktan istifade e-| ö Altına işediği için yengesi tarafından — dağlanan Çocuk öldü Kadın şım&ı mahkemede hesab veriyo veriyor ve bu işi çocuğun lerbıyesını vermek için yaptığını söylüyor! Dün asliyı ölüme sebebiyet davasına balılmıştır.9 ya şında Nezihe adında bir çocuğun yenge | si tarafından vücudü maşa ile yakılmış ve çocuk bir müddet sonra hastanede öÖl- müştür, Dinlenilen şahid öğretmen Refik: «— Okulda bir gün Nezihenin yüzünü yara, bere içinde gördüm, çağırıp — sor- dum, kapıya çarptım dedi. Ertesi gün ay- ni çocuğun, yüzünde, başında, bacakla- "İrında yaralar taşımakta olduğunu gö- rünce merak ettim; tekrar gordum. Bu sefer de düştüğünü söyledi. Halbuki yara bir yerinde değildi. Yüzünde, başında ve bilhassa dizlerinde müteaddid yaralar vardı. Hademe kadını çağırdım, dizleri- ne ve daha yukarıya doğru bakmasını söyledim. Kadın çocuğun en mahrem yerlerinde bile derin yaralar taşıdığını söyleyince merakım arttı. Sordum ve sı- kışlırdım. Bir türlü sebebini söylemiyor- du. Nihayet çocuğun yürüyemez bir hal- de sendeliye sendeliye gittiğini görünce işi tahkik ettim. Vücüdündeki bu yara- ların yengesinin dövmesinden ve kızgın maşa ile yakmasından ileri geldiğini öğ- rendim, dedi. Bu feci hâdiseyi herkes teessür içinde dinliyordu. Ceza reisi suçlu yerinde du- ran Bahriye isimli genç kadına sordu: — Dövmedim. Geceleri altına kaçırı- yoördu. Maşa ile korkutürken ıı:m.nın düştü demekle iktifa etti. Reis: Mangala düşse bile yara bir yanında olur, Kafası da, gözü de, elleri, bacakları, dizleri de mangala girmez ya. Bu yaralar kızgin bir maşa ile dağlama yerleri imiş. Anlat bakalım. Nasıl ve neden yaptın? Yüzünde ne bir teessüir, ne bir heyecan çizgisi bile belirmiyen suçlu: — İş yapmıyordu; sözümü dinlemiyor- du. Geceleri yatağını berbad - ediyordu. Terbiyesini vermek için sade korkuttum, diyordu. Halbuki dinlenilen diğer şahidler: «— Çocuğu apış apış yürürken gördük diyorlar, yengesinin iş yapmıyor, diye dövdüğünü ve vücudünü kızgın maşalar- la dağladığını ve sonra da başından &- şağı soğuk sular döküp bahçeye bıraktı- Bimı işittiklerini söylüyorlardı. Ayni 1fa- delerden bedbaht yavrucuğun hastanede ölmüş olduğu da anlaşılınca herkeste bü- yük bir nefret ve infial eseri göründü. Suçhu kadın buna karşı da: — Hayır çocuk dövülmekten değil, me- nenjit tüberkülüzten ölmüştür, dedi. Şahid sıfatile dinlenen çocuğun ağa- beysi ve kadının kocası fabrika işçilerin- den Sıdkı sorguya çekildiği zaman: — Beni mektebe öğretmen çağınp kız kardeşimin karım tarafından dövüldü- ğgünü söyledi. Ben görmedim, demiş ise de reis: O güne kadar kardeşin sana hiçbir şey söylemedi mi ve o zamana kadar ço- (cuğun bütün vücudünü kaplıyan dayak ve dağlama yerlerini görmedin mi konu komşu, hocaları görüyor da, nasmıl oluyor da sen görmüyorsun demiş, buna karşı şahid: — Geceleri altıma kaçırıyormuş, terbi- ye ederken mangala düşmüş, başka bir şey bilmiyorum demekte ısrar etmiştir. Çarşambada Fethiyede mekteb arkası sokağında oturan Nezihe henüz 9 yaşın- da imiş ve hâdise çocuğun 16 ncı okula gittiği sırada vukubulmuş ve çocuk 21 üçüncü cezada bir dmr—rek'nunu Eifal hastanesinde ölmüştür. Mahkeme çocuğun esbabı vefatırın ne- den ileri geldiğini hastaneden sormağa ve hâdiseyi gören komşuların şahid sıfa» tile dinlenmesine karar vererek başka güne bırakılmıştır. Polisi öldüren hırsızların muhakemesi Binbirdirekte hırsızlık yapmak için girdikleri evde ev sahibi polis Hasan Basriyi öldüren Nazım ile sirkate müşa- reketten Salimin duruşmalarına dün A« ğizcezada devam edilmiştir. Evvelki du- ruşmalar esnasında Salimin lehine yalan 'yere şehadetten dolayı Mükerrem adın- daki kadın da dahili dava edilmişti. Dün tahkikatı yapan müddeiumumt muavini Feridun: — Mükerremin yüzleşme zaptındak! ifadesi doğrudur ve kendisi tazyik gör- memiştir. Ancak evvelce yanaklarını ji- letle kesmiş olan beraber yaşadığı ve in tesiri altında - i iptidai tereddü- dün sebebi bu idi. Binaenaleyh tuttuğue muz zabıt doğrudur, demiştir. Suçlu Mükerrem ise: — Ben karakolda müddelumumi beyimi mevcudiyetine rağımen dövüldüm, bunü tekrar ediyorum, bu bir hakikattir, dedi. Suçlu Salim de: — Ben vak'a esnasında yoktum, eve kaçta geldiğimi ve ne kadar oturduğumu şahidlerle isbat edeceğim. Demiş ise de iddia makamı: — Hazırlık tahkikatı sırasında müddei- umumi muavinine verdiği ifadeye göl suç işlendiği esnada Salimin Nazmi ile birlikte olduğu muhakkaktır. Şahidler- den İsmotin ölüm derecesinde hasta ole duğuna göre bu babdaki şehadetinin hiğ bir kıymeti olmıyacağı aşikârdır. Bu itlk barla şahidlerin dinlenmesine lüzum yok- tur demiş ve suçlu vekili: — Gösterilen müdafaa şahidlerinin dine Jenmesi suçluların mukaddes olan müds» | faa hakkına taallüku dolayısile dinlenmes — lerini isterim, demiştir. Duruşma müdafaâ | şahidlerinin dinlenmesi için 14 ma rihine bırakıldı. İki hırsız hapse mahküm oldu Sabıkalılardan Salihin hırsızlıktan vt gene sabıkalı Kadirin de malı mesrukü satın almaktan dün asliye ikinci cezadâ — duruşmaları yapılmıştır. Duruşma sonunda Salihin Denizyollari ıs tas idaresine aid eşyaları çaldığı anlaşılarak — bir ay on gün hapse ve 1330 kuruş parâ cezasına, Kadir de 29 gün hapse 960 ku” ruş para cezasına mahküm olmuşlardı!. — Poliste : Bir gemi tamircisi kazaya uğradi Galatada Kalafatyerinde vapur kazal fsmallin atölyesinde çalışan Sadi tamir € £ dilmekte olan Samsun vapuruna — çıkarmı istedifi büyük bir saç levha İle vapurun Ti divenlerinden aşağı yuvarlarımış, saçın kışmi Sadinin alaına saplanarak ağır rette meeruhiyeltine sebebiyet vermiştir. ralı imdadı hhi ile Beyoğlu — hastanesiğf kaklırılmış, vak'a etrafında tahkikata bl! lanmıştır. Araba kazası. Bürücü Sadinin idaresindeki 1050 numd * ralı yük arabası Eminönü Balıkpazarmdü! geçerken 12 yaşında Alaksandr isminde B | kıza çarpa ağından yaralamış, arabi” Cl şyakalammışlır. N « Bu esnada Nacinin yaptığı vuruşla gelen ı Bacaksızın maskaralıkları : ——— a n — Çımenlodan yapılan vapur I

Bu sayıdan diğer sayfalar: