SON POSTA .;ı Başımı delikten dışarı çıkardım ve birdenbire deli gibi sevincle bağırdım: " Bu kâğıdlar buraya lâlettayin atılmış kâğıdlar değil, Olanda! Bunlar sucuk kâğıdları değil.. Bak, üstünde bendese çizgileri de var, bunlar Jorjionun plânlarıl,, Filhakika derhal diz çökmüş, - taşa bütün kuvvetimle yapışmıştım. Gayet ağır olan taş yerinde oynamakla berar 'ber onu kımıldatmağa kuvvetim kifayet etmiyordu. ç — Olanda, bana yardım edebilir mi- Sin?. Şu taşı kaldıralım.. Olanda dehşetle geri çekildi: — Yılan., ben yılandan korkarım! di- ye bağırdı. — Canım, burada her tarafta yılan yok a.. sen tut şu taşı biraz kımıldata- lım.' Yılari birdenbire çıkmaz her hal- de.. 0 vaklte kadar sen kaçarsın, kork- mia. Yılan varsa beni sokar, Olanda gayet uzakta durup ellerini uzatarak taşı tutmağa razı olmuştu. Bir bayli uğraştık, Nihayet bütün kuvveti. mi toplayıp abanınca taşı yerinden sök- tük, kenara çekebildik. Önümüzde bir insan'girebilecek kadar karanlık bir delik açılmıştı. Taşın ağırlığından do- layı diz çökmeğe mecbur olmuş bulu- nan Olanda deliği görünce birdenbire yerinden fırlıyarak: — Oh; yılanlar var! diye uzaklaştı. 'Tüylerim Üürpermiş olduğu hal- de deliğin başından kımıldama - maşt:m, Gözlerimin karanlığa alışabil- mesi için bir müddet bekledim. Yavaş yavaş deliğin içini görebiliyordum. Bir insan boyundan daha kısa olan deliğin topraktan ibaret olan dibi görünüyor- du. Güldüm: — Ne yılan, ne de başka bir şey var, Olanda! Olanda delikte hiçbir şey olmadığına emin olunca yaklaşıp deliğe merakla bakmağa başlamıştı. Ben daha iyi görebilmek için bir kib- rit çakarak deliğin içine uzandım. Delik hakikaten Bomboştu. Olanda: — İhtimal ki eskiden bazı et met gibi şeylerin bezulmaması için konulup sak- lanmasına mahsus olarak yapılmış bir yerdir. Her halde esrarengiz bir şey bulduğunu vehmetmiyorsun, değil mi? dedi. Tekrar bir kibrit çakarak deliğe başı- mi uzattım. Olanda da eğilmiş, dikka' bakıyordu. , " — Olanda! dedim.. gmıkluıyı.lını sine gidecek. Sen yılan zannede- hikây ceksin, fakat değil!.. — Ne var? — Bakl. Şurada, dibde, yan tarafa doğru bir küçük delik var. Fakat seni temin ederim ki yılan deliği değil.. Olanda garib garib yüzüme baka- Tak sordu: — O halde ne deliği olabilir? — Zannederim, fare deliği. Bir top- rak faresi açmış olacak, Dur bakalım, le şu, tam bu taşın hizasındak; diğer putu da bir yoklıyalım.. Ayni hizadaki diğer putun önüne çö- melip onu da iki tarafa bütün kuvve- timle sarstığım zaman, hayretle, o taşın da kımıldadığını gördüm. — Olanda, bu da kımıldıyor.. diye bağırdım. anlamak fikri gelmişti. — Olanda! dedim. Ben bu deliğin içi- ne gireceğim. — İçine mi gireceksin? — Evet! — Ne yapmak için? — Toprak gibi görünen şeyin de ha- rekel etmesi ihtimali var. Bunu anlhıya- hm! Olanda işi uzattığıma son derece ca- ni sıkılmış bir halde asabiyetle: — Fakat, dedi... Ortalık kararıyor, baksana! Bugünlük bu kadarını kâfi bulsak da gitsek artık.. — Yok, yok.. Olandal Sen müsaade et! Bir girip çıkacağım. Şu zeminin ne eolduğunu da anlıyalım. Her halde Van Holzen kontlarından bir tanesi buraya gömülmüş değildir. Bunu söyliyerek kat'1 bir azimle he- men ceketimi çıkarıp mermer masanın üzerine koydum. Elime kibrit kutusu- nu alarak yarım açılmış taşın arasından iyanlamasına deliğe girdim. Deliğin - Çerisi geniş olduğu için eğilip kalkabi- Hiyordum. Bastığım yeri ayağımla iyi- €& yokladım. Kalın ve gayet sağlam bir toprak tabakasıydı. Tekrar bir kibrit yakarak, duvarlardaki deliklerin haki- katen yılan mı, yoksa fare delikleri mi olduğunu merak ederek baktım. Bir- denbire heyecanla haykırdım. Olanda başıcuma gelmişti: — Yarabbi, ne var? dedi. Deliğin i- — Korkma, Olanda!, diye seslendim. Bir şeyler buldum, iyi şeyler!.. — İyi şeyler mi?.. — Evet!. Ohi Oh!. Bunlar muhakkak fare deliği!... Bir fare yol açmış kendi-, ne ve çok da garib bir yoll. v — Garib bir yol mu?. — Evet! Dikkate şayan bir yol... Bak, İ|dekiğin ağlında muhterem farenin taşı- İdığına şübhe olmıyan bir takım kırın- |&lar var.. oh, Olandal. - Bunlar kâğıd parçaları.. kâğıd parçaları.. — Kâğıd parçaları mı? — Kâğıd parçaları!. Fakat çürümek Üzere... Hakikaten sol taraftaki deliğin ağzın- da farenin didikleyip taşıdığına şübhe Çamurlanmış ve rütubetten çürümek üzere olan bu kâğıd parçalarından bir- kaç tanesini, âdeta heyecanımdan elle- selenmelerine meydan vermemek için Be başladım. — Bu kâğıdlar buraya lânlettayin a- tılmış kâğıdlar değil, Olanda! Olanda başını sinirli sinirli salladı: — Sen deliriyorsun! dedi. Belki da bir domuz sucuğu sarılmış ve farele- olmuyan kâğıd kırpıntıları yapışmıştı. rim titriyerek, parmaklarımın ycile, ör- son derece dikkatle, alıp başımı delik- ten dışarı çıkardım. Kâğıd parçalarının çamurlarını elimle yavaş yavaş silme- Olanda fevkalâde bir merak ve he- yecanla benim hareketlerime bakıyor- du. Birdenbire deli gibi bir sevinçle ba- tirilmesine dair hükümetçe hazırlanıp Meclise verilen kanun lâyihası hak- Rında mütenddid fırsatlarla okurları- maz tenvir etmiştik, Meclis encümen- lerinde tedkik edilmekte olan bu lâyi- hanın bugün metnini neşretmek sure- tile de, alâkalım çok olan bu işe hak- Kkında; vazifemizi tekemmül ettirmiş Olandanın rengi uçmuş yüzüne deli |gibi bir sevinçle bakıyordum, Olanda: : — (Mo...Elek) ne demek? dedi. — Şüphesiz, (Dinamo elektron) ke- Limesi olacak.. diye bağırdım. Bulduk Olanda, demek ki plânlar bu civazda fare, mukaddes toprak faresi bu plân- lardan bir parçasını buralardan taşı - rnış.. buna şüphe yok! Hakikaten başka bir şey olamazdı. Bu kâğıdlar, sarı renkte parşömen kâ- Rıdlarının parçalarıydı ki biz de Bres- lav enstitüsünde bu kâğıdlardan pek çok kullanırdık. Âdeta sesim titriyerek: — Olanda! dedim. Bir dakika daha müsaade et. Diğer parçaların hepsini alayım! Emniyet getirelim. Büunu söyliyerek tekrar kibrit ça - |kıp deliğin içine eğilmiştim ki kule - nin merdivenlerinde akisler yapan a - yak sesleri bizi titretti. Hemen delikten başımı çıkardım. Benzi kireç kesilmiş olan Olanda ken- dini kaybetmiş bir halde: — Biri geliyor! Tabancan! Tabancan! Nerede?.. Diye bağırd. — Orada, taş masanın üstünde, ketimin cebinde.. Fakat merdivenlerden gelen ada - mın sesini işitince derhal ferahlamış - tık. Zira gelen adamın ihtiyar bekçi ol- duğunu hemen anlamıştık. İhtiyar mer divenleri inliyerek ve Almanca küfür- ler savurup söylene söylene çıkıyordu. (Arkası var) VI - 1935 tarihli kanunun birinci maddesi- le eklenen fıikra aşağıdaki şekilde değişl - rilmiştir: Mahalli hükümetin müsaadesile mill! ve beynelmilel mahiyelle açılan: A - Panayir ve sergileri tesis ve idare e- denlerin elde ettikleri kazançlarla bu pana - yır ve sergi pavyonlarında teşhir — ettikleri malları sergi dahilinde satanların karanç - ları; lence ve İstirahat yerleri işletenlerin bura - larda temin ettikleri kuxançlar; ©C - A ve B fıkralarında yazılı olan şahis ve mücsseselere bağlı olarak sergi dahilin - db kullanılan memur, müstahdem ve işciler; (İstisna vir ay için muteberdir. Bcnodi tebaanın bu baktan İstifadesi mensup ol - dukları Devletle Türkiye arasında mütekâ - biliyet esasının cari olmasına bağlıdır.) MADDE $? — Ayoi kanunun — muaddel 19 ncu maddesine bağlı (1) numazalı cet - vel, bu kanuna bağlı (1) numaralı cetvelde gösterildiği çekilde değiştirilmiştir. ce- (2) numaralı cetvelde gösterilmiştir. MADDE 4 — Ayni kanunun 38 nci mad- desine aşağıdaki fıkra eklenmiştir: Ancak muhtelif mahallerde bu mevl Hca- ret, san'kt, madek ve hirfet için tayin olu « nan nlabetler yekdiğerlerinin ayni olmadığı| takdirde bu nisbetler Maliya ve İktisad Ve - kâletlerince müştereken birleştirilir. Bu bir- leşmiş nisbetler ertesi mall yıldan ilibaren tatbik olunur. MADDE $ — Ayni kanunun 36 neı mad- desi aşağıdaki gekilde değiştirilmiştir: Bir mahalde muhtelif vergi nisbetlerine tâbi ticaret, san'at, hirfet ve meslek lera e- dildiği takdirde her birine tahsls olunan ma D W || aner bötme, camekün vesaire gibi hailler- le ayrılmış ise her iştigal nevi kendi nisbet- leri Üserinden, ayrılmış değilse mecmuu, en yüksek nisbete tâbi olandan bir derece aça- Bi nisbet üzerinden versiye tübi tubulur, rafarında ortaklık olmaksızın yapıldığı tak- dirde tşgal adilen mahalden her şahsın his- sesine abet eden kısmı resen takdir ko - misyonu marifetile tefrik olunarak her şah- SOLDAN SAĞA: — Üski h“mmu_nm—ummwy 1 m.l:.’ır“d:ı. radından kendi hissesine ayrılan mikdar ü- 2 — PFasıla, evlerde beslenen bir hayvan. 8 — Orta Asyada meşhur bir yayla, valide. & — Bir isim, su. B — Ekmek, işaret etmek. 6 — Bir müstemleke, bir nevi elektrik 1şı- &. T — İşaret edatı, bir renk, san'at, 8 — Bir meyva, Üye, 9 — Nota, fransısca bir harfin okunuşu, yarım. 10 — Öte beri satan bir esnaf, sual edatı. YUKARDAN AŞAĞI: 1 — Madeni eşyaların örtüsü, felâket, Kazanç vergisi kanununda yapılacak değişiklik hakkındaki proje (Kazanç vergisi hakkındaki 2295 sa-|tevi bulunduğu meblâğın tamamı — üzerin < tılı kanunun bazı müddelerinin değiş- | d&A © S zamimeten — aldıkları ücretin $e 10 0 nisbetinde hesablanır. MADDE 7 — Ayni kanunun 37 nct madde- alne aşağıdaki E. fıkramı eklenmiştir: Tiyatro, sinema ve konser salonlarile sâ” dr yerlerde kendi hesablarına münferid ve" ya toplu bir halde konser verenlerin vergi < leri yükarıki Ç. fıkrasının 1 numaralı mucibince besab olunur. MADDE 8 — Ayni kanumun 54 neü mad* desi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir: Yeni işe başlıyan beyannameye tâbi veyi işgal ettikleri mahallin gayrisafi iradları Ü* zerinden vergi verecek mükellefler işe başlâ” dıkları tarihton itibaren bir ay içinde keyfir yeti, bağlı oldukları varidat dairesine yağk e haber vermeğe mecburdurlar. Bu mükel” leflerin işe başladıkları takvim — yılına af vergileri müteakib takvim yılında tarholu “ nur. 37 nel maddenin Ç. ve E fıkralarında yü” mlt san'atkârlarla temsil ve her nevi oyuli hey'etlerinin hangi mahalde çalışmağa ba$ * hyacaklarını bunları çalıştıranlar, — bunlaf kendi hesatblarına çalışıyorlar ise hey'eti | * dare edenler, bunlar da yöksa bizzat Konâtf veya temsli verenler veya oyun oynayanlafı en geç bir gün evvel elâkalı varidat daire “ sine yazm ile bildirmeğe — mecburdurlar. Bi mükelleflerin vergileri 74 ncü maddenin D fıkram hükmü dalresinde alınır. MADDK $ — Ayni kanunun 14 ncü mad” desinin D, fikrası aşağıdaki şekilde değli * tirilmiştir: Hariçten gelen san'atkârlarla temati Vf her nevi oyun hey'etlerini çalıştıranlar bedelleri veya bunlara verdikleri ücret Osi” rinden 97 net maddenin Ç SOikrası hükmf dalresinde hesablanacak vergiyi, mükelleflir re rücu hakları olmak Üzere ödemeğe md0” burdurlar. $7 ncl maddenin E fıkranndâ zılı san'atkârların vergileri bunlar toplu b de çalışıyarinrsa diğerlerine rücu hakkı ol * Yukarıda yazılı mecbüriyete tâbi bulü * nanlar bir hafladan az devam eden temall, müsamere ve ayunlarda bunların B tamını takib öden günden itibaren — ve B mundan tibaren üçüncü gün akşamıma X8 " | gdar, geçen müddete ald vergi tutarımı bi * | sablıyarak alâkalı varldat dairesine bir 1f * galiye Ile bildirmeğe ve ayni günde etmeğe mecburdurlar. Bu mecbüriyete viâ ” yet edilmediği takdirde bilet bedelleri velİ ücretler resen takdir olunarak vergileri j ve bir misli zamla, ram için alâkalılara TÜf hakkı olmamak üzere, yatırmağa meebur 6” | danlardan tahsil olunur, ğ her oyun, temsil, müsamere veya konser Tesi için san'at lera ettikleri Mg Jabileceği müşteri sayısının beherine iki B bilet bedeli üzerinden vergi tarholunarak Ö misil zamla ve zam hakkında asil mi | lere rücu hakkı olmamak üzere alnır. ’r mükerrer satılan ber bilet için bilet alınacak vergi on mistl olırılnııı’ı;_ kında asıl mükelletlere rücu hakkı olmtf mak Üzere alınır. 54 ncü maddede yamılı Ihbar takdirde, bu ihbar yapılıncaya kadar » müddete ald vergilere © 13 zammolunur. _wmmm' fihbari yapmağa mecbur olanlardan alifif rin lezzetle yediği kâğıdları bir şey zan- nediyorsun, Allahaşkına çık şuradan, akşam oldu zira.. — Aslaf Asla! Olandal.. Bunlar do- muz sucuğu kâğıdları değil.. parşömen kâğıdlarının parçaları bunlar.. oh, bak! Hendest çizgiler de var.. Sevincimden boğazım sıkılıyor, elle- Tim titriyordu: Olanda aşağı eğilerek: — Ne oluyorsun? Kendine gel! dedi, Olanda, âdeta hiddetle: — Bütün taşları kımıldıyor diye sö- kecek miyiz canım? dedi. Vazgeç şu iş- den! — İmkânı yok, Olanda! Lütfen gene gardım et. Madem ki bu yerler eskiden vardı ve bu kadar mahirane, gizli ya- pılmış.. o halde Martanin bunları bil- mesi mümkündür, —EYyt. — Esi.. bir defa her halde görmeli- yiz. Sen şu taşı açmak için de bir yar- — Olanda, Jorjio'nün plânları!. Jor- dim et bakalım.. jlo'nun plânları!.. Gene Olandanın yardımile, son dere- Saçmalama, nerden hükmediyor- ce güçlükle, bileklerimiti son derece yo- | sun Tulmüş olmasına rağmen, üdeta son| — Bak Olanda, deli olacağım! gayretimi sarfederek taşı yarı yarıya| — Ne var? aralık edebildik. Bu taşın altında da| — Bakl. Kâğıd parçasının kenarında ayni şekilde bir delik meydana çıkmış-|el yazısile bir kelime var. Almanca.. o- tı. Tekrar bir kibrit çakarak deliğin içi-|kul Deli olacağım.. ne soktum. Bu delik de bomboştu. Fa-| Olanda da son derece meraka düş- kat yân taraflarında karşılıklı olarak |müş, heyecanından âdeta rengi uçmuş- gene o mahud fare delikleri burada da|tu. Boğuk bir sesle: vardı — Yazı okunuyor mu?.. diye sordu. — Hayır!... Durlf Evet.. okul... Bak, Blr;iınunıklmlumıwıık I 2 — Dost bir memleket, yüz kısımların- dan biri, 8 — Asrl 4 — İsmi var cismi yok bir kuş. 6B — Bovyet Rusyanın bir kısmı, erkek. 6 — Rabit edatı, şarki Anadoluda bir nehir. T — Tur. Ka F "ımm gitmekten gevk aldığı yer. İ 4 ğ maddenin D. fıkrası hükmü dalre - 9 — Topruk. 10 — Yüzde ve vyücudde Çıkar, koşucula- , Fın ayaklarında vukua gelen bir ârıza. # a ı ı İklaleli İkslarr Tolsi EİYMs | M ni r (a| duğu meblâiğin tamamı üzerinden $, 5 nls - betinde, 1t - Biletle girilmiyen ve içinde konsomas- yon yapılan yerlerde çalıştıkları — takdirde Aaldıkları ücretin. ©& 10 u nisbetinde, HMI - Biletle girzilmekle beraber — içinde konsomasyan yapılan (D NUMARALI CETVEL M 10 ncu müuaddel madde mucibince vergiye tâbi serbest meslek erbabından Ti Birinet İkinct Üçüncü Dördüncü J* Sınıf Sinit — Sinit — Sinit — Ü Nüfuau 200000 ve dabha yukarı olan şehirlerde Lira — Lira — Lira — Lira 4 650 — 200 — 80 30 » 60000 dan 200:000 e kadar olan »— S0 Ü SE w :'ğ '> 10000 den 500006 » » » 30 .f Diş tabiblerinden ve dişellerden birinci sınıfa ayrılacak olanlar bu cetveldeki yerginin tamamını, diğer sınıflara ayrılacak olanlar bu cetveldeki maktu verginiü Binı verirler. İntar: ij 1 — Nüfüsu 10060 den aşağı olan maballerdeki serbesi meslek erbabı makt — | den müztesnadır. 2 — Nüfusun hesabinda yeni nüfus sayımı yapılıncaya kadar 1935 senesindeki fas sayımı esas olur. 3 — Meslokl teşekküllerle belediyeler bulundukları şebrin nüfusuna göre bu #0