*Son Posta ,, nın Hi> Sıcak mıntakalara mahsus kızgin — bir karanlık, yerin üstüne bir tencere kapa- ğı gibi İnivermişti. Gökte yıldızlar, uzak- larda köy evlerinin lâmbaları, yol üstün- de gidip gelen fenerler ışıldıyordu. Li- manda çıt yoktu. Bindiğim küçük gemil- nin kaptanı bana: — Adam sende, dedi, karaya çıkıp da ne yapacaksın. Böyle yerlerde harcanan paraya yazıktır. Otur da sana şu mem- lekette gözümle gördüğüm garib bir vak'ayı anlatayım. Bahse girerim bir e- şini daha duymamışsındır, o kadar tuhaf bir vak'a... Ve anlatmıya başladı: Şu tepenin üstündeki ışıkları görü- yor musun? Evvelleri orada işlek, büyük bir bar vardı. Şimdi yerinde klüb açmış- Anlatacağım vak'a işte o barda geç- dan yirmi iki yıl önce idi. Gene bu le ayni yolda sefer yapıyordum. Harris adında bir yolcu bindi, Vaktile tüccarmış. Yol üstündeki şehirlerden bi- rinden öbürüne gidiyordu. İyi ahbab ol- duk. Tuhaf bir adamdı. Bir eli hep bıyı- ğında, ikide bir karısından derd yanardı. Ticaret için gittiği yerlerden birinde bir kadını sevip almış. Fakat çok geçmeden kadın başkasını bulmuş. Bir gün Harris! yolculukta iken bu adamla kaçmış. Eve| dönünce kadını koydunsa bul. Gidiş o gi- diş. En iyisi bu kadını unutmaktı. Öyle a- ma adama lâf anlatılmıyor ki... Aklı fik- SON POSTA Ginsi Gazibe) veya (Kuru Sıkı) Bir dakika sonra karısını önü çıktım. Dışarıda bir aşağı bir yukarı deli gibi gezinmeye başladı, Sonra birdenbire durdu. Vahşi bir sesle; — Ben, dedi, gemiye dönüyorum. Ka- yığı size yollarım. Tıbkaı humma içinde sayıklıyan bir a- dama benziyordu. — Gemiye mi dönüyorsun, peki ya on- lar... Onları böyle keyiflerinde rahat ra- hat mi bıirakacaksın? dedim. — O benim bileceğim iş... dedi ve hızlı |hızlı sahile yürüdü. * Ki hep kaçan karısında. Nereden lâf açe| - har zahibi izbandud gibi bir insan ol- san buhsi döndürür dolaştırır, ya ona, Ya| duğu için belâdan kurtulduğuma şükret- Aşıkına getirirdi. Ne kadar avutmak is-| miştim. Ama bir erkeğin kaçan karisile tedimse nafile. Âşık oralı değildi. Vâşığını görüp de ortadan sıvışıvermesini Bugün gibi aklımda, gene böyle bir yaz| Ge bir türlü yiğitliğe sığdıramadım. Bara akşamı bu limanda demirlemiştik. Arka-| gönünce, masa başında beni bekliyen ar- daşlardan biri: Haydi, dedi, çıkıp şöyle bir dolaşa- lım. Ben razı oldum. (Harris) için de gaten dünyanın her yanı müsavi. Nereye gö- türsek gidiyor. Üçümüz bir kayıkla ka- raya çıklık, Ve biraz kafaları Lütsülemek için şu tepedeki bara yollandık. O vakit- ler bu bar pek gözde idi. Vakit vakit inci, Hindistan cevizi tüccarlarile dolar taşar- G O gece nasılsa boş bulduk. Biz içeri girerken bar sahibi hesaba dalmıştı. Bizim farkımızda bile olmadı. Tam geçip masa- ya yoerleşiyorduk. Birdenbire Harris, te- lüşlı telâşlı kolumu dürttü. Bar sahibini gösterip: İşte, dedi, o! O, kim? Karımı kaçıran, Baktım, herif göril gibi iri yarı, İçim- den Allah vere de başımız bir belâya gir- mese., diye€ düşündüm. Ben daha bir şey söylemeden içeriden iri, pasaklı bir kadın çıktı, Bir şeyler arıyor gibi bir 6 yana bir bu yana bakındı. Dönüp bize bakmadan tekrar içeri daldı. Zaten baksa bile Har- risi gözlerine kadar eğik şapkası altında, Uzamış traşile tanımasına imkân yoktu. Yalnız dişlerini gıcırdattığını duyabilir- di. Şübhem kalmamıştı. Bu kadın muhak- kak ki onun karısıydı. Çünkü Harris onu Bgörür görmez derhal yerinden fırladı. Kapının yolunu tuttu. Ben de arkasından -.. Son Posta'nın edebi romanı: 57 EE —<— Ah, Şu Yazan: Nezihe Muhittin kadaşla bu mesele üstünde epeyce alıp tuttuk. Harris'in yerinde olsuk çöyle ass- cak, böyle kesecektik... Derken daha birkaç kadeh yuvarlama- muştik ki birdenbire barın kapısı açıldı. İçeriye kim girse beğenirsin? Harris! Gözleri dönmüş, elinde de bir tabanca, | benim tabancam. Demek acele gemiye dö- üşünün hikmeti bu imiş. Eşikten adımı- | nı atâr atmaz silâhı bar sahibine çevirdi ve: — Alçak herif... diye bağırdı. Ben Har- risim. Bar sahibinin beti benzi attı, Fakat ça- şalamadı. Tezgühın üstünden yanımıza doğru sıçradı. Ok gibi kapıdan - fırladı. Tabana kuvvet kaçmıya başladı. Harris de arkasından. O koşuyor, Harris elinde tabanca kovalıyordu. Nihayet avını ele geçiremiyeceğine aklı kesmiş olacak ki süklüm püklüm tekrar bara döndü. Teıı Tüşla: gibi barın içine daldı. Bir dakika sonra karısını önüne katmış, dışarı çıktı. Öm- rümde böyle acaib bir manzara görme- dim, Kadin Harris'in iki misli vardı Ba- garıyor, gülüyor, gülmekten katılıyordu. Harris, tıbkı bir mektebli kız gibi onün elinden tutmuş, denize doğru koşturuyor- du. Kıyıya varınca koskoca kadımı yaka- lar yakalamaz bir patates çuvalı gibi ka- y ——— —— —— T—Aı Hayat! Evin açık kalmış bir penceresinden 'şu ninenin başında beyaz tülbendden bir ucu yırtılmış beyaz patiskâa bir per- ü kmıştı, Siretin arkadaşı ürkek mle ile kapının tokmağını vurdu. ve paslı bir aksi sada.. bir daha.. an bir kapı gıcırtısı, ânen ayak sesleri!... rilen bir elle birbiri ar- darbelere, niha- ş fesinden üzgün bir sesi cevab verdi: Kim 0000? — Bu evde kimse yök mu? yır, kimseler yok.. A, Siret bey Ben misin oğlum? Durunuz kapıyı açı- Sinirleri ge urulan ümi m. Bitişik evin taşlıklarında tıkırdayan takunyalar sokak kapısının önünde durdular ve kapı açıldı. İyi kalbli kom- bir çatkı vardı, Gözleri ağlamiış gibiy- diler, Boğazına görünmez eller sarılıp ıztı- rabdan boğulan Siret sapsârı çehresile arkadaşının yanında duruyordu.. kadın tekrar yaşaran gözlerini parmaklarile silerek: — Yoklar! - dedi - İki gündenberi ev bomboş kaldı... Çocuğu da hastaneye kaldırdı Siretin arkadaşı da sual sormaktan korkuyorzdu. Kadın: — Buyurün yavrum - diye onları içe- ri davet etti - kusura bakmayın.. içeri girin de size olan biteni anlatayım. Küçük bir odanın sedirine yerleşti- ler. Korngu nine anlatıyordu: Tâ Müni- Nerede kadın? dedi. Ortada olmadı- | ğını görünce tıbkı inine dalan bir îıv;ııı4 İngilizceden çeviren: K. Neyyir ne katmış, dişarı çıktı. yığa attı. Kendi de yanına atladı. Kayıktı ile birlikte küreklere asıldılar, Onlar gemiye doğru üuzaklaşırken ben de kumların üstüne oturdum., Güle güle bayıldım. Nasıl gülmiyeyim, Harris'in dünyaya meydan okuduğu tabancayı ben gemide işaret vermek için kullanıyor- dum, bunun için kuru sıkı dolu idi. İçinde kurşun müurşun yoktu. Fakat ne Harris, ne karısı, ne de âşığı, hiçbir! bunun far- kında değildi. Gemi kalkıncaya kadar herif korkudan bir daha görünmedi. Harris ineceği iske- lede kadınla beraber indi. Bilmem sonra ne oldular? Yeniden evlendiler mi? Yok- sa kadın birini daha bulup kaçtı mı? Her ne hal ise,,. Benim bu işde en çok şaştı- Bim nokta şu... Bu pasaklı karının, acaba nesine iki erkek birden vurulmuştu da bu hallere geliyorlardı? — Nesine olacak, cinşi cazibesinc.,. di- yecektim. Düşündüm, ne Hollywood'la, ne de onun yarattığı bu garib güzellik taklidile hiçbir alâkası olmıyan bu saf adama cevabım muamma gibi gelecekti. Sustum. ı YARINKİ NÜSHAMIZDA: Nişanlılar Yazan: Peride Celâl Makara satıcılarının NAZARI DiKKATiNE İstanbul ve taşrada Rus maâkarası sa- tanlar" İstanbulda — Asmaaltında 12 nu- marada Rus Makarası Umum Satış De- posuna müracaatları menfaatleri iktiza- sıdır. Fiyatları öğrenilmesi ehemmiyetle rica olunur. (1059) BAKER İ — Mağazasının sattığı elbiseler 1 — PEK EL 2 — PRATİK 3 — GAYET ŞIK 4 — ÇOK UCUZ Kostümlerin zengin çeşitleri her yerden iyi ve ucuz fiat. larla — satılmaktadır. yrin geldiği dakikadan itibaren görüp işittiklerini Bir kelime, bir harf bırak- İmadan hepsini söyledi. Buruşuk göz- lerinden yaşlar akarak: — O Allahın bir melâikesidir - diyor- du - kendisini feda etti.. — Celile nerede şimdi? Kadın hıçkırtyordu: — Celile seni ölümden kurtarmak i- çin dündenberi o canavarın karısı ol- mağa razı oldu. Sen çıktığın gün nikâh- ları kıyıldı.. Eğer razı olmasaydı sen şimdi belki deli olacak, belki zindanlar- da öleceklin!... Fakat belki bugün Ce- lile ölmüştür.. ben eminim, o melâike, o hain canavara vücudünü teslim etme- |den rabbin huzuruna bakire olarak gi- | aecektir. Siret, saçlarını yolarak - fırladı. Bir deli atılganlığıle kapıya koşarken ihti- yar kadın umulmaz bir kuvvetle zayıf kollarını açarak delikanlının Önüne di- kildi: — Nereye? Kendine gel Siret bey, nereye gidiyorsun? Siret ihtiyar kadına saygı ile elini u- zatarak : — Oraya - dedi - Celileya gidiyo- rüuml, I İstanbul Belediyesi İlânları I Deri depolarının tâbi olacağı sıhhi şartları muhtevi ve vilâyet Meclisi umumt- sinden musaddak talimatname aşağıya yazılmıştır. İlân olunur. TALİMATNAME 1 — Şehir dahilinde meskenler ve ticaret yerleri arasında tuzlanmış veya tuz lanmamış olsun yaş veyahud tamamile kurumamış her türlü hayvan derisi depo etmek veyahud kurutmak üzere asmâak yasaktır. Bu gibi yerler belediyeden alınacak müsaade üzerine şehir haricinde ve civa- rile etrafına rahatsızlık ve mazarrat ver miyeceği tedkikat ile anlaşılacak — olan sahalarda yapılabilir. 2 — Şehir dahilinde yeniden açılacak kuru deri depoları için belediyeden izin alınacaktır. 3 — Gerek yeniden açılacak ve gerekseeskidenberi mevcud olan kuru deri dö- poları aşağıda yazılı şartlara tamamen uygun olacaktır. A — Her türlü taze ve kuru deri depoları meskenler veya diğer ticaret mücs- seselerile doğrudan doğruya alâkası olmı yan müstakil binalarda ve kokusu ve vaziyetleri ile muhitini rahatsız edemiyeceği anlaşılan münasib yerlere tesis olu- nacaktır, B — Bu gibi yerlerin zemini ve bir buçuk metre kadar duvarları yıka- nabilir şekilde çini, mozayik çimento gibi gayri kabili nüfuz bir madde il» ör - tülecek ve her tarafındaki havayı sür'at ve müesseriyetle değiştirecek mütead - dit hava değiştiren tertibatı bulunacaktır. € — Kuru deri depolarında her ne şe beb ve bahane ile olursa olsun yaş veya- hud tamamen kurumamış deri bulundur mak yasaktır. 4 — Eskiden movcud olan depolar, bu talimatnamenin gazetelerle neşrü ilânı tarihinden itibaren bir sene zarfında bütün bu şartları tatbik edecekler ve bu şartlara uymıyanlar başka yerlere naklolunacaklardır. (B.) (2415) (247) BAA Karagümrükte Sıhhat merkezinin te vsli için civarındaki gayrimenkuller « den bir kısmının istimlâki iktiza etmiş ve 1295 tarihli menafi! umumiye için istimlâk kararnamesine göre muamelei iptidaiyesi ifa ve ikmal edilmiş ve bu yerlerden Belediyece tanzim edilmiş bulunan ve bir sureti emlâkin bulundu- ğü mahalle diğer sureti de Fatih Kaymakamlığı ve Belediye Şubesi Müdürlü- ğünün muayyen mMmahalline tâlik edilmiş olan haritada <» numara ile göste- rilmiş olan Devriş Ali maha'lesinde Hattat Rakım sokağında Hüsnünün mu- tasarrıf olduğu 6 kapı numaralı Üç oda, bir kuyuyu havi iki katlı ahşap köhne hane ve kömürlükle ufak bahçeye «500» lira ve haritada «2> numara ile gösterilmiş bulunan ayni mahalle ve ayni sokakta Hadiyeye aid dört oda, bir kuyu ve mutfağı havi ahşap ve harap haneye ve muttasıl bahçeye «750> Hira ve haritada «3» numara ile gösterilmiş bulunan ayni mahalle ve sokakta Salihâ Sehere aid 2, 55, 57, 57/1 kapı numaralı altında kahvehaneyi müştemil altı oda, bir havuz, banyo mahalli, mutfak, kuyu Ve sarnıcı ve genisçe bahçe- yi havi haneye de <3000> lira ve haritada «4» numara ile gösterilmiş buluran ve ayni mahallede Hasan Fehmi sokağında Fatma Nazimeye aid «50» kapı nu- maralı üç odalı iki katlı eve «800> lira ve haritada «5> numara İle gösterilmiş bulunan ayni mahalle ve ayni sokakta Tevfiğe aid 71-73 numaralı altında ufak bir dükkânı bulunan iki odalı ve bir mutfağı olan köhne eve de «150. lira is- timlâk kıymeti takdir edilmiştir. Keyfi yet 1295 tarihli istimlâk kararnamesi- nin 8 ci maddesi mucibince ilân olunur. «B. AT —a ği İ Emlak ve Eytam Bankası İlânları — | Satış tehiri hakkında 16, 23, 28 Nisan 938 tarihlerinde 2/Ma yıs/938 pazartesi günü saat onda iha- leleri yapılacağı ilân edilen Büyükadada Nizamda 669, 670, G7T1, 672 esasları - mızda kayıdlı dört köşkün ihaleleri 16/ Mayıs/1938 Pazartesi günü saat an bir- de yapılmak üzere tehir edilmiştir. Key fiyet ilân olunur. —Xti Preventorium ve Sanatorium Direktörlüğünden: Keşif bedeli Muvakkat teminat Lira Krş. Lira Krş. 29099 72 225 Mevcud keşif ve şartaamesine göre Preventorium ve Sanatorlum arazisi dü* hilinde yapılacak yolun toprak hafri ile bina önündeki mecra ve maslak yefi yaziyetinin şarinamede yazılı tarzda yapılması işi 5.5.1938 tarihine tesadüf edef Perşembe günü saat 15 de İstanbulda Cağaloğlunda Yüksek Mektebler Muha * sipliği binasında pazarlıkla ihale edilece ktir. Taliblerin bu gibi işler yaptıklarına dair İstanbul Bayındırlık Direktörlüğüt” den münakasa gününden bir gün evvel tarihli ehliyet vesikası almaları ve pâ — zarlığa başlamazdan bir saat evvel dep ozitoların Yüksek Mektebler Muhasipli” ği veznesine yatırılması çarttır. Keşif ve şartnameyi görmek üzere Preventorium Direktörlüğüne, daha fazlâ izahat almak için de İstânbul Bayındırlık Direktörlüğüne müracaat edilmesi ilân olunur. — (2499) — Kabil değil.. hem kıza, hem ken- dine kıyarsın!.. — Rica ederim, mani olmayın nineci- ğim!, Celileyi onun vahşi ellerine bıra- kamam! Siretin arkadaşı da kalkmıştı: — Nasil bırakırız? - diyordu - Bir an önce kurtarmağa çalışmalıyız. İki genç olanca hızlarile koştular. Arkelarından baka kalan ihtiyar kom- şu kadın, açık birakılan kapıya başını dayayıp kaldı belirir belirmez, husust otomobilin K” pısi açılarak iri yarı bir adam dışâf? fırlıyor. Ve sağ elinde tuttuğu tabandi” yı pervasız bir hamle ile matbaa kapt' sının önünde konuşan gençlerden biri” nin başına nişan alarak birbiri ardıntf üç el boşaltıyor: - Gümmm! MIM ve loş havada gümleyen korkunç sesile beraber ince ve genç bir "ü"'d ıslak kaldırımlara upuzun seriliyor!* Birkaç saniyelik korku ve hıy[d sükütünden sonra kaldırımlara serile” gencin arkadaşı ölüm korkusundan Ü tün bir cesaretle, yüzünde vahşi bif ı“_ elinde hâlâ duman tüten tal İ sile bu feci sahneye kayıdsız bir gü Ha bakan katile atılıyor. g İ e Akşam vakti,, hafif bir yağmur çise- liyor., Babıâli caddesinden tek tük in- sanlar aşağı doğru sık adımlarla iniyor- lar. Bazı kitabcı dükkânlarile, matba- aların solgun ışıkları ıslak kaldırımla- | koşuşup biriken halk bu foc; gece ra uzanıyor.. yukardan aşağı kayan hüu-|nesinin etrafına üşüşüyor.. halk 8 susi bir otomobil bir köşede siper ala-| dan atılan birkaç babacan, insan rak duruyor.. aradan dükikalar geçi-|balığını yararak yerde cansız yor... Y]'Aığm;ır damlaları ayni hafif t; ç ölü ile hâlâ tabancasını elindt | pırtılarla kaldırımlara düşüyor.. ve ak-|,... n Ve i ; KA şam havasında bunaltıcı bir tazyik a ı>ıka|ı;e I_:Aakluşarak kolu_man ’ır'ıl"m n ğ yorlar. Fakat tani kayıdsız gU yar.,, Bir köşede siper alan içi ışıksız Kikinerek' Kolaniş hrila' ai0 wo”'w otomobilde koyu bir gölge sabırsızlıkla | * “nerek kolunu hızla çekiy 7 kıpırdıyor.. matbaaların birinin kapı- | Mobiline doğru koşuyor!.. va) sında iki ince ve yzun gencin gölgesi (Arkası T İ İ Ve etral ka vf *l