Arkadaşım Marcadant, çalışma odama girdiği vakit ben ukvaryomdâki Yeni Ze- land balıklarıma yem veriyordum. Yü- zümü dönmeksizin bağırdım: - mi hangi rüzgâr attı buraya? Arkadaşımın kısık ve üzüntülü cevabı beni birden dondurdu: Senden.bir nasihat istemeğe geldim; insan asla sinirli bir kadın sevmemeli. bazı sersemler: «Sinirli kadınları tercih edin derler. Onlar hayat dolu, hareket ve canlılık dolu derler! Onlar her an sizi yeni bir heyecana atarlar... ilh.» Ahmak kşam başıma geleni “bilse- erdi böyle söylemezlerdi.. Arkadaşım birden koltuğa çöktü, Biraz sustuktan sonra yeniden söze başladı: Bu balıklarla uğraşman, beni sinir- lendiriyor, dinlesene sözlerimi. Bir saniye bekle dostum. şimdi seni dinlerim. İşimi bitirince arkadaşımın karşısında yer alıp oturdum. O: İki aydanberi Billie Burnsla olan alâ- ı biliyorsun değil mi? dedi. Ha; evet, şu ulaktefek Amerikalı kadın.. hani bir akşam su gibi şampanya içiyordu. Tamam işte o. Yüzü,harikulâde gü- zel azizim, hele vücu: insan onun kar- gısında diz çökmemek için kendini Zor tutar. Sonra ne tatlı bir konuşuşu var... — Kısa kes. — Hey Allahım. İlk gördüğüm akşam ona tutulmuştum. Bir gün sonra gayet iyi dost olmuştuk. Pekâlâ, neden şikâyeiçisin!. — Billienin karakterinden, huyundan. Onu sana şöyle anlatabilirim. Dinle: Kan tutmak -- Kapris -. olmadık şeyler — Billie. Bu kadın, sinir kutusu azizim. Ba- zan bir şey söylemek istesem hemen ba- rut gibi parlar, olmadık şeyler (yapar. Neyse hepsine katlanıyordum, fakat dün akşamki vak'a canıma tak dedi — Ne imiş bu? — Dün akşam yemeğe Paon Jaune 10- kantasına gittik. Sabahtan daha masa tutmuştuk. Bilirsin, ki orası çok kalabalık olur, Sekiz buçukta Billie ile buluştuk. Üstünde yeni bir esvab vardı Turunç renginde olan bu açık tuvalet nedense hoşuma gitmedi. Biraz bayağı ne bileyim ben, onu fazla dekolte buldum. Bir ara- ık bana: «Yeni elbisemi nasıl buluyorsun?» diye sorunca kekeledim: — Vallahi sevgilim bilmem biraz. gey. yani biraz.. Ne biraz. - Şunu demek istiyorum, ki fena dur- Hikâye 2 muyor, fakat. — Ne, fakat? — Fakat.. fakat.. Güzel değil mi: Güzelliğine güzel.. fakat. Canım fakatı ne? — Dinle yavrucuğum. Kumaş fevkalâ- de güzel, fakat biçim. yani göğüs tarafı fazla ka — Ne demek istiyorsun? biraz fazla açık olmuş. Billlenin o anda üzerime fırlattığı bakış beni telâşlandırdı. Gümüş kürdanlığı bo- şaltmıştı. Masanın üstü kürdanla dolmuş- tu. O zaman yavaş bir sesle; ğımız birçok adamlar var. Yemeği söyli- yelim mi ister misin? müdhiş bir bakışla bana baktı ve elini göğsü tarafına götürerek: diye homurdandı. mağa başladı. dedi. müsun? Hemen üstündeki elbiseyi çıka- rip memurun kucağına attı ve: sonlar şaşırıp baktılar, Ne bale geldiğimi «— Demek bu elbisem hoşuna — Şunu demek istiyorum, ki orası gitmedi?» diye homurdandi. arlarsın, bununla beraber büyük bir gay- retle: — Billie diye fısıldadım. Çıldırdın mı? Bana hakâretle baktı, Dirseklerini ma- sanın üstüne dayayarak: — Robum hoşunuza gitmedi, onun için çıkardım.. dedi. Skandal büyüyordu. Yanı başımızda ©- turan bir sürü delikanlı alkışlamağa baş- ladılar. Nihayet lokanta müdürü yanımı- za geldi. Soğuk bir nezaketle Kulağıma eğilerek: — Eğer madam terliyorsa hazırlâtayım mı mösyö? dedi. Görüyorsun ya, bizi kapı dışarı ediyor- lardı, Billieye asâbiyetle paltosunu giydir- dim; âlkışlar ve ıslıklar ve yuhalar ara- sında lokantadan çıktık. İşte şimdi dos- tum sana şunu sorarım: Billleye nasıl bir ders vermeliydim? — Nasıl bir ders mi? Gayet basit dos- tum.. elbisesini çıkardığı vakit sen de he. men ceketini, gömleğini, pantalonunu çi- karıp.don fanilâyla oturacaktın? Bu sözümü söyler söylemez durdum. -— Sevgilim, dedim, burada tanımadı- Herkes sükün içinde yemeğini yiyordu, Garson yemekleri getirirken Billie arabanızı — Demek bu elbisem hoşuna gitmedi! Sustum. Yeniden bir endişe içimi burk- Biraz sonra Billie garsona: — Bana gardrob memurunu çağırın! Mütereddid bir bakış fırlattım. Dostum, o anda Billie ne yaptı biliyor — Bunu vestiyere götürün! dedi. Artık sahneyi tasavvur et. ne hale uğ- radığımı bilemezsin. Billie, lokantanın ortasında kombinezonla kalmıştı. Gar- YARINKİ NUSHAMIZDA: (Ginsi cazibe) veya (Kuru sıkı) İngilizceden çeviren: K. Neyyir Nafıa Vekâletinden: Eksiltmeye konulan iş: 1 — Küçük Menderes ıslah sahasında yapılacak büyük şüt, Başyatak başındaki şüt ve «5» küçük köprü inşaatı, keşif bedeli «213.989, lira «42» kuruştur. 2 — Eksiltme 20/5/1938. tarihine rastlıyan Cuma günü saat 15 de Nafia Vekâ- leti Sular Umum Müdürlüğü Su Eksiltme Komisyonu odasında kapalı zarf usu- lile yapılacaktır. 3 — İstekliler; Eksiltme şartnamesi, mukavele projesi, Bayındırlık işleri genel şartnamesi, fenni şartname ve projeleri «10» lira «70» kuruş mukabilinde Sular Umum Müdürlüğünden alabilirler, 4 — Eksiltmeye girebilmek için isteklilerin «11949» lira «47» kuruşluk muvak- kat teminat vermesi ve «5Ö> bin liralık Nafıa Su İşlerini veya buna muadil Na- fıa İşlerini taahhüd edip muvaffakiyetle bitirdiğine ve bu kabil nafıa işlerini ba- şarmakta kabiliyeti olduğuna dair Nafia Vekiletinden alınmış müteahhitlik ve- sikâsı ibraz etmesi, isteklilerin teklif mektublarını ikinci maddede yazılı seatten bir saat evveline kadar Sular Umum Müdürlüğüne makbuz mukabilinde vermis- leri lâzımdır, Postada olan gecikmeler kabul edilmez. «41217» #2417» —— 1 — e Şarab fiatları yeniden indirilecek İnhisarlar idaresi likörü de lüks içki olmaktan çıkarı; her sınıf halk tarafından kullanılmasını temin edece , Bon nlta ay içinde şarab, konyak, vermut ve| Yerli tiplerden maada Marotelli, Penbe gö- İlkör satışlarında mühirş bir fazlalık göze|bek ve Viyolane çeşidierinin teksirine de & çarpınaktadır. Bilhassa şarab satışlarındaşmem verilecektir. Geçen sene Ünyede 3 bin mühim derecede bir yükselme vardır. "Termede 10 bin dekarlık yer ekiimişti. Bu yıl Geçen yılın ilk dört aymde 150 bin kilo şa geçen seneye nisbetle ekim sahasının Iki mis. rab salılımışken bu mikdar bu yılın ayni ay-İline çıkarılacağı söylenmektedir. larında 315 bin kiloya yükselmiştir. İnhisar-| Bu yıl mahsul bereketli olacak i k şa“ lar idaresi bu vaziyetten cesaret alarak Şa Ketabrün geen) — Bul ve , ” dirmek tedkikat dilden otlar sel iel in iin yağmurlar yağmaktadır. Şim dir Gittikçe artan bu satış karşısında fabrika» en vü AL DR MİE Geçe: ların istihsalâtının ihtiyaca Afi gelemiyo- |). Ve al aral ve ilen sebe 81 ceği anlaşıldığından İzmir ve Tekirdağ #ab-İL aa bu yal olnyacağı İçin, halk, böYOK z nl te rikalarında istihsalâlı artırmak için ye: bir sevinç içindedir. #isat yapılmıştır. ei da son dört ayda 25 bin), Bu sene gerin mahal de bol olacaktır kiloyu bulmuştur. Vermut ve likör satışları |'0"U e e? çi şimdiden seytin yağı pi- da pitlikçe fazlalaşmakladır. yümecân bie durgonluk hağamalır. Belediya, koyun, keş! ve kuzu etlerinin ki- İnhisarlar idaresi likörü Jüks içki olmak- tan çikârıp bükün bark tarafından kallamıl. |!09undân beşer kuruş indirmiştir. 115 kurup ” “İolan ekmeğe de 11 Kuruş harh koymuştur. masını temin için her tarafta propağandas| ç ,., ve mahrukat üzerinde de bu neviden tedbirler ve kararlar alınması beklenmekte- Jar ve Teklâmlar yapacaktır. Tiftik ve yapak piyasası düşüyor Tiftik ve yapak piyasasında bir durgunluk hüküm sürmektedir. Yalnız İtalyadan yapı- Jan küçük mikyastaki talebler, piyasada iesb sden hareketi vücude o getirememektedir. Bundan dolayidir ki, flatlarda, kilo başına $-8 kuruş bir düşüklük görülmektedir. Yetik deriler de 30-32 kuruştan 76-78 ku- ruşa düşmüştür. İsalyaya, son birkaç günde, 15 ton kadar işlenmiş Ankara #iftiği satılmıştır. Piyasadaki bu durgunluğun ve flat düşük- tüğünün bir müddet daha devam edeceği ve bir sy kadar sonra gelecek olan istihsal mev- #iminde de piyasaya mal arredileçeği için pi- yasanın durgunluğu zail olmakla beraber Hatların bir mikdar daha düşeceği anlaşıl- maktadır. Bu endişe iledir ki, tiftik ve ya- pak almak istiyenler taleblerini biraz daha geciktirmektedirler. Amerika ile ayamızda yapılan yeni anlaş- ma dolayısile Amerikadan da tiftik ve ya- pak talebi yapılacağı ümid edilmektedir. Bergamada yeni yıl tütün ekimi başladı Bergama (Hususi — Geçen yıl Eçede en birinci tütünü çıkırmağa muvaffak olan Bergama tütüncületi yeni yu tütün ekimine başlamışlardır. Tütüncülerin en büyük temennisi tütün- lerin kurma zamanında bankaların yardım göstermesidir. Edirnede arıcılar birliği kuruldu Edirne (Hususi) — Edirnedeki arıcılar vi- lâyet salonunda bir toplantı yaparak bir ca- rıcılar birliği. nin teşkilini kararlaştırmış- lardır. Toplantıda birliğin nizamnamesi mü- gakere ve kabul edilmiş ve buna tevfikan birliğin yeni idare heyeti teşkil edilmiştir. Biriik idare heyeti aralarında relsliğe ban- kacı Hilmiyi seçmişlerdir. Yeni birliğin ni- zamnamesi yakında İktısad Vekâletine gön- derilecektir. Geredede köylüye kredi Gerede (iuzusl) Ziraat Bankası tara- fından açılan kredi köylüyü çok memnun oi- miştir. Şimdiye kadar yirmi köye 12 bin lira kadar para verilmiş ve bir taraftan da ve- rilmektedir. İşlerini büyük bir intizam ve sür'atle gördükleri için köylüler bankanın idaresinden pek memnundurlar. Samsunda pirinç ziraati Samsun (Hususi) — Bu yil Terme ve Ün- yede pirinç ziraati tevsi olunacaktır. Bu maksadla her iki yerde kesik sulama keşif- leri yapılmıştır. Alikadarlar tarafından tan- sim olunan raporlar Sıhhiye ve Tarım Ba- kanlıklarına gönderilmiştir. Bütün göğüs (|| hastalıklarının kara habercisidir grzlkmmizçeklime ilya Dialer, Hastalık ihtimallerini GRİPİN | i alarak yok edebilirsiniz. Gripin, i Radyolin omüesseselerinde fev- f kalâde (o itinalarin (o hazırlanır, Rahatsızlıkları, ağrıları defet- mekte bir panzehir kudreti j gösterir. o Kalbinize, (midenize ve (o böbreklerinize (yorgunluk vermez. İcabırda 3 kaşe alınabilir. ç İsmine dikkat, taklidlerinden saktnınız rının üstünde kendini hissettiren şuur ve lelekkür kalkınıyordu; o kadar inan- dığı, o kadar hürmetle sevdiği o temiz ve sfif genç kız hiçbir zaman âdi bir fa- hişe olamazdı. O uğursuz mektub gel- meden bir dakika önce ne içli ve sami- miyetinden şübhe edilmez bir safiyetle göğsüne sokulduğu, şimdi bütün kırık ruhunu kavrıyarak gözlerinin önüne geliyordu, Fakat niçin öyle âdi bir mek- tubu saklamak için o kadar büyük fe- dekârlıklara razı olmuştu!... Niçin her şeyi feda etmişti Kalbinde başka bir erkek hayalinin yaşamadığına emin ol- duğu güzel, saf, yüksek ruhlu Celile nasil oluyordu da bir erkekten geldiği- ne şübhe etmediği bir mektubu sal mak için dört yıldır anlaşarak sevişti- ği bir nişanlınım aşkını, gururunu ayak- ler altına alıyordu?! Duygulu, güzel, melek Celile bir fahişe olamazdı!, Asla!, Şimdi bu kelime genç adamın bütün bir kardeş. Of... Zavallı kız! Fakat, niçin, niçin???.. Gene karan- lıklara saplanıyordu — Ben senin tevkifini, ertesi günü tahliyeni siyasi olmaktan ziyade husu- si ve şahsi bazı gizli sebeblere yoruyo- rum, Sen ne dersin Siret ? Genç adam, arkadaşının yüzüne kal- dırdığı boş ve karanlık bakışlarile: — Bilmem ki... Hiçbir şey bilmiyo- rum. - dedi - — Evet, bu bir sır., esrarlı bir şey.. fakat Siret niçin bütün bunları Celile- den öğrenmiyelim? O belki hâlâ hasta- dır.. belki.. belki de... — Hasta mıdır? e kadar dalgınsın azizim Siret. Sana ün o feci geceyi anlattım, Za- vallı kızın kırk derece ateşle çırpındı- ğını söyledim. Farkında değil misin? — Evet, hepsini işittimi, bitkin ihtiyar bir anne!... ti.. ismini bilmediğim bir adamın ayak” Isrına kapanıp seni kurtarmak için het halde Celile büyük bir fedakârlığa kat landı, anlıyor musun Siret?.. Siret bir çılgın gibi yerinden fırladı Arkadaşı onun elinden çekerek: — Haydi gidelim - dedi - Fakat Siret durduğu yerde sendeli” yor, gözleri kararıyordu. Celile onu kurtarmıştı, fakat zindi pa atan kimdi?! Yarabbi! Bu ne möğ' hiş, ne karanlık meçhul! Arkadaşı zaptolunmaz bir heyecani? sendeliyen genç adamı daha kuvveti? | Son Posta'nın edebi romanı: 56 <A ——— -——— Ah Şu Hayat! eid—— — Yazan: Nezihe Muhittin — Celile fırtınaya uğramış bir fidan gibi sallanıyordu. Ellerile tutunacak bir yer arar gibi çırpındı. Münir, koşarak onu kollsrı arasına alarak sordu: Artık benimsin değil mi, Celileci- ğim?. Söyle!. Cevab ver. son Şartımı da ksbul ediyor musun? ————— Siret, arkadaşının anlattığı son hâ- diseyi dinledikce sanki ağır bir rüya- dan uyanıyordu. Etrafına boş ve karan- luk bakan gözlerinde yavaş yavaş şuur ve tefekkürün ışıkları parıldıyarak bü- tün varlığına dönmüş ve sönmüş olan hayat yeniden canlanıyordu. Arkadaşı Celilenin başucunda geçirdiği o müdhiş geceyi, genç kızın yürek paralayıcı 17- tırablarını sesi titriyerek anlatırken ba- şı iki elinin arasında dinleyen Siret, içinden: — Nedamet.. vicdan azabları! - di- çekerek yalçın bir sesle haykırdı: — Hâlâ düşünüyor Belki şu anda Celile bir dir! Haydi yürü! Siret silkinerek fırladı, öne geçti. ir genç arkadaş hiçbir kelime söyl den, koşar adımlarla İstanbulun 1o$ Bi kaklarına daldılar... ji musun Siret” tehlike içind” nin gözleri açıldı.. derin bir ne- kabardı. Münir, kulağının bakıştığını.. bir kelime Konuştuğunu . v yordu - Sonra bitkin bir halde tevkif-İmevcudiyetini yakıyordu. Kim bilir,| . Fakat, beni, korkutuyorsun, Siret | Küçük, harab evin bulunduğu der a görürsem.. Mipezei donör... haneye girdiklerini ve orada hapishane bahtsız Celileyi bu kadar derin iç a€-İşfem' sen, iki gündür serbestsin... Ni- en zaman Biret Bİ a Celile artık işitmiyordu. Bir külçe |müdürile geçen konuşmalarını zavallıİlarile kıvrandıran ne sebebler vardı?. İçin hâlâ nişanlını aramadın? Kurtulu- ğulur gibi bir yıkık duvara dayandı. Bi o a dekan isi gibi mi e e çırpınışlarını gene ayni | Bu sebebleri uzun uzun araştırmağa| şunu ona medyunsun,, gözlerimle göÖr“|izbe sokakta uğursuz bir sessizlik Te bayılıp sükütla dinlerken kıskançlık ve ru-|hacet mi vardı? Karanlık, harab, yok-İdüm.. o seni kurtarmak için alevler içi-| taşıyordu. j mişti. hünu altüst eden bütün im-İsul evdeki masum sevgili küçük hastajne sarılmış bir hayal gibi fırlayıp git- “Arkası ve