murtaya — benzetmiş, tapkı onun gibi de be- yaza boyamıştı. Bü- tün ömrü ranlık, tozlu bir yerde geç- mişti, (herhalde bir oyuncakçı — dükkân olacak) Ne kimse — nu almak istemiş, ne de o kimsenin gözü- ne çarpmıştı. Aman ne kötü talih! Bir gün bir adam gikageldi (kim oldu- ğunu kimse bilmiyor. du, galiba bir eskici) daha bazı şeylerle, za- vallı yumurtacığı da bir sepete koydu, yüklendi gitti. Yolda giderken bizim zavallı tahtadan yumur- tacık, sanki Jâzımmış gibi bütün öteki yol arkadaşlarını iterek sepetin dibine indi ve ağır olduğu için orada bulunan ufak bir delikten pat! diye düştü. Sanra yuvarlandı, yuvarlandı, gitti, bir ağacın dibinde otların arasında durdu. Bekledi, bekledi, gelip kimse aramayınca korkma- ğa başladı. Ortalık iyice kararmıştı. Za- vallı yumurtacığa geceyi böyle buz gibi toprak üstünde geçirmek pek fena geldi, Buuuv! Ne de fena Tüzgâr esiyor. Derken yavaş, yavaş yaprakların ara- sında, birisi yumurtacığa yaklaştı... Ko- caman bir yılan! Eyvah! Yumurtacık ha- pı yuttu, çünkü yılan da onu yutacak! Yılan ağzını, koca- man, koskocaman açlı. — Fakat! Yu- murtacık çok sert, çim yumurta böy- le? Yenmiyor bile! Ve yılan, © hid- detle, yumurtacığa kuüyruğile bir vu. runca çayırın or- tasına yuvarladı. Biraz sonra yu- murtacık bir ayak sesi daha duyda. Bu sefer gelen bir sansardı. Usul usul yaklaştı, 0 da ağ- zını kocaman ıçnf_fâg ve yumurtacığı »- İ sırdı. Fakat ısırmasile ay! diye bağırması bir oldu. Üç dişi binden kırılmıştı. Hid- detle bağırdı: — Bu ne sert yumurta böyle? Hiç gör- memiştim. Ve o kızgınlıkla, yumurtacığı dört aya-İen çok sevdiği şekerlerden bir avuç. Ayşe altınd — Yatak Bay Nabiyi soyan hırsızlar onun yata- Bırun altında saklanmışlardı. d. ğile birden tuttuğu gibi fırlattı attı, Yu- murtacık yuvarlana, yuvarlana tâ gölün kenarına kadar gitti. Bereket versin ora- da sazlıklar vardı da onu göle yuvarlan- maktan korudular. Artık orada uyumaya karar vermişti. Sabaha karşı kırmızı, uzün bacaklarının üstünde bay leylek geldi. Yumurtacığı çayır kenarında gö- rünce aklına bayan leylek geldi. Bayan leylek yavru çıkartacaktı, kaç günden- beri yumurtaların üstünde yatıyordu. Bu yumurtayı bulunca bay leylek onu bayan leyleğe hediye etmeğe karar ver- di. Uzun gagasına alınca yuvaya geldi. Öteki yumurtaların arasına onu da yer- leştirdiler. Böylece günler geçti. Bir sa- bah yumurtaları birer birer kırılıp için- den leylek yavruları çıkınca bayan ley- lek gagasile bizim yumurtacığa vurdu: Fakat hiçbir ses çıkmayınca «Haydi BSUN YUSTA Balonun mucidi Mongolfier kardeşler, ilk balonu kâğıddan yaptılar ve içini sı- cak hava ile doldurdular. Bu tecrübeyi 1873 de odalarında yaptılar, balon tava- na kadar yükseldi, 25,000 Dolarlık pul İngilterede — bir — g müzayedede — satı- ; lan bu İsveç pulü için 25000 Gdolar verdiler. Pul meraklıları işte — böyledirler. Nadir bir pula sa- hib olabilmek için ne kadar çok para olsa gene vermekten çekinmezler. Aletleri camdan orkestra camdan yapılmış. defol buradan» diye bayan leylek zavallı yumurtacığı yuvadan aşağıı attı. Yumurtacık yuvarlana yuvarlana dam- Yardan aştı, saçaklardan kaydı, nihayet Ayşe kızın önüne düştü. Ayşe kız, öksüzdü, ona acıyan çiftlik sahibi, tavuklara, kazlara baksın diye al- mıştı, ama çok fena muamele ediyorlar- dı. Dövüyorlar, azarlıyor, üstelik çift- likte bütün eski çorabları ona tamir etti- riyorlardı. Ayşe kızın parmakları batan iğnelerden kan içinde kalıyordu. Kızca- Rız önüne düşen yumurtayı aldı, sildi. e- virdi çevirdi, sonra elindeki çorabın içi- ne attı ve başladı üzerinde çorab örmeğe. Oh! ne rahat etmişti, artık elleri kanamı- yor, çorablar leke olmuyor, kendisi de hiç azar işitmiyordu. Artık o da işe yarıyordu. Bir gün gene Ayşe kız çorab örüyordu, baktı yumur- tada bir çizgi var. Evirdi, çevirdi, biraz oynattı, yumurta orta yerinden — açıldı. İçinden ne çıksa beğenirsiniz. Ayşe kızın Bay Nabi bir daha ayni şekilde soyulmak istemiyordu. saklanan hırsız Minimini bir masal TT ; H $ : $ İstanbul 44 ümcü mekteb şadılar. Semiha Özkardeşler yumurtacığı kapatarak işine başladı. Düşündü, taşında ve nihayet bir çare buldu. Kalan.ştı. Almanyada yeni bir orkestra vücude getirdiler. Bu orkestranın bütün Aletleri : Kiğkıhnalıfnmmüıı lam sen benim evlâdımsın. Seni bir kuş alıp kaçırdı. dedi. Baba, oful sarmaş dolaş evle- rine dönerek uzun yıllar bahtiyar olayak ya- kız şekerlerini sevinçle yedi, sonra gene Bay Nabi yeni tcadı sa- | ” — ” yesinde yatağının atlı- müddeti on beş gündür. na saklanan hırsizi ya- — Yıldız, öğleden sonra ihtiyar komşumuza gi- dip çok sevdiği şu kita- — Aman teyzem de bu angaryaları neteden bulur bilmem ki. — Hem de ne can sıkıci kitab. Bari çok okut masa da çabuk kurtul- — Buyurun Bayan Yıl- dız, bizim hanım sa- londa, — Geldiğimi görmedi galiba, Hiç oralı değil, — Bir şey söylemiyor ama ben okumaya bâğ- lıyayım. bi saçları vardı.> — Öf! İki saatten fazladır okuyorum da hâlâ «kâfi» demiyor. Çok oldu arlık. sağırdır. , Mükâfatlı Bulmacamız ufak dört köşeler var. Bu dört köşelerin içi- mi harflerle doldura- gaksınız. — Fakat bu harfler öyle olacak ki birinci sıra: (Soldan sağa ve yukarıdan 2- gağı) okunduğu za- man; hepimizin oku- mayı, yazmayı öğren. diğimiz yerin adı çı- kacak. İkinci sıra: (Soldan sağa ve yukarıdan a- şağı) satıcıların içle- rine sattıkları, ü- zümleri, sebzeleri koydukları kabın a- dıdır. Sırtla eşya ta- şındığı zamanda, sırt. ta eşya taşıyanların bir kısmı da eşyaları bunlara koyar, taşırlardı. Üçüncü sıra: (Soldan sağa ve yukarıdan aşağı) küçük mana- sına gelir. Dördüncü sıra: (Soldan sağa ve yukarıdan aşağı) bir bezin veyahud bir N’V' üzerine bir damla yağ veya bir damla mürekkeb damladığı zaman bir İZ bu ize verilen isim. y Bu mükâfatlı bulmacayı doğru bulanlardan bir kişiye bir futbol topu, “'np şiye bir kilo çikolata ve diğer yüz kişiye Son Postanın küçük okuyuculari yaptırdığı güzel ve kıymetli hediyelerden vereceğiz. Bulmacaya cevab etedt a Buülmaca cevabını bize gönderdiğiniz zarfın üzerine bulmacanın gazı tığı tarihi yazınız.