OKM AA e KAT İŞ gö eç Çü a n oe gEmRe aA SA Hergün Yeni Türk - Yunan Muahedesi Yazan: Muhittin Birgen —— ürkiye ve Yunanistan arasında ı evvelce aktedilmiş olan dostluk ve tesanüd muahedesine zeyl olmak ü- zere iki memleketin mümessilleri arasın- da yeni bir muahede imza edildi. Bu muahede, iki gün evvel üzerihde dur - duğum tarihi mukadderat birliğinin, ni devir icablarına göre, yeni yeni $ lar içinde, yeni bir kalıba dökülmesinin hesabına yapılmış bir Bunu anladıkları zaman, birbirlerine dostluk elini uzatmakta tereddüd etme- diler. Bu, tarihi bir tekâmülün ilk saf - hası idi; ilk dostluk sözlerinin karşılıklı Madelerini-bu dostluğa müsbet bir ifade vermek istiyen bir tesanüd muabedesi | takib etti. Ayni zamanda Balkanlılık fik- rinin esaslarını da ihtiva eden bu tesanüd muahedesi Türkiye lle Yunanistanı bir- birlerine gittikçe yaklaştıracak olan bir hareketin ilk vesikası ve ilk müsbet adı- mı oldu. Son imza edilen muahedede bu tesanüd ruhunun bir kere daha kuvvet - lendirilmesi ve ruh itibarile biraz daha genişletilmesi demektir. * Müuahedeyi tahli! edecek olursak bu fikrin doğruluğunu dahâ vazih olarak gö- rTürüz. Muahede, her iki memleketin de dahili ve harici emniyet meselelerinde birbirlerine dayanabilmelerini temin e - den ahkâmı ihtiva ediyor, Dahilt emniyet bakımından “Türkiye Yunanistana ve Yunanistan da Türki - yeye karşı tam ve kat'i taahhüdlerle bağ- lanmışlardır. Birbirlerinin rejimleri a - leyhinde birinin veya diğerinin toprak - ları üzerinde en küçük bir harekete, bir propagandaya ve bir toplanmaya müsaa- de etmiyeceklerdir. Bu sarih taahhüdler, her iki memleketin de kendi dahili bün- yelerine göre birbirlerine karşı ne ka - dar samimi ve dürüst dostluk duyguları taşıdıklarının en açık delilleridir. Harici emniyet meselesine gelince, bu noktada muahede iki ihtimal g Âkid devletlerden birinin her hangi ü - Ççüncü bir veya bir çok devletler tara - fından taarruza uğraması halinde diğer âkid ya tecavüze uğrıyacak dostu veya müttefiki Tehinde silâha sarılıp harbö İş- tirak eder, yahud da böyle hareket et - meyip hayırhah bir bitaraf rolünü oynar, Birinci ihtimal muahedede bu tarxda sarih olarak ifade edilmemiştir. Ancak, diplomatik dilin türkçeye tercümesi bun- dan ibarettir. Türkiye ile Yunanistanın coğrafi vaziyetleri bu gibi ahvalde sarfh taahhüdlere girmeğe müssid değildir. Bir tarafın uğradığı bir tecavüzde diğer ta - yafın da dostu ve müttefiki ile birlikte hareket etmesi, bazan her iki tarafın da zararını mucib olabilir. Bu takdirde ta- raflardan birinin olsun bu zarardan çe - kinmesi tabildir. Böyle bir vaziyette iki devlet vaziyeti todkik edip ona göre hir hüküm vereceklerdir. İkinci ihtimale gelince, bunda muahede sarihtir. Bir taraf diğerine karşı döst bir bitaraf rolünü oynıyacaklır. Fakat, bu passif, bir bitaraflık olacak değildir; hiç bir mütearrız veya mülcarrızlar grupu Akidlerden birinin topraklarını veya sü- larını diğerinin aleyhine icra etti; ketler için kullanamıyacaktır. Böyle bir teşebbüs vukua geldiği takdirde bitaraf rolünü oynamak vaziyetinde bulunan &- kid, icab ederse silâha sarılıp buna mü - manaat edecek ve bu suretle de harbe karışmış bulunacaktır. Bu noktada kar- gılıklı taahhüd sarihtir. Hiç bir müphem ve şüpheli nokta yoktur. v Bu tahlil Mle anlaşılır ki zahirde m: nası zayıf gibi görünen muahede, fii yatta karşılıklı alınmış kuvvetli bir hüd mahiyetindedir. bir taarruza uğradığı zaman va: ne iki taraf dostça tedkik edecekler. B tedkik neticesinde öteki tarafın da har- be iştirakinde müşterek bir fayda varsa ona göre karar verilecek. Fayda yoksa| öteki taraf bitaraf kalacaktır. Ancak bu | bitaraflık onu bir harbe kadar sürükli - yebilir; çünkü topraklarını ve sularını, ö- tekinin aleyhine kullanmak istiyenlere karşı, neticenin kâr ve zararına bakmadan silâha sarılmıya mecburdur. Bu taah - hüd tam manasile bir dostluğun en gü- zel delili değil midir? Şu hâalde yeni muahede, Türkiye emlokı | | ile i| ması neden mümkün olmasın? SON POSTA 9E Tesadüf ve kabiliyet meselesi.. 3 Resimli Makale: Sözün Kısası Yazı Çok Olduğu İçin Bugün Konamadı — KOLAYDIR Fransa ve İngiltere Fes-i | Hernoktada anlaştılar (Baştarafı 1 inci sayfada) Sabah saat 10,30 da başlanmış olan müe zakerclere, kısa bir öğle tatilini mütea « kib devam edilmiş ve akşam saat 16,40 de nihayet verilmiştir. Bilâhare neşredilen tebliğden anlaşıl « dığına göre, görüşülen bütün meselelen etrafında'tam bir anlaşma hâsıl olmuştur. Vindsor sarayma hareketinden evvel sız sefarethanesinde matbuat mü «e messillerini kabul eden başvekil Dalad « ye, İngilterede gördükleri hüsnü kabul « den fevkalâde mütehassis olduklarını söyledikten sonra, demiştir ki: Gizli noktalar e— Tedkik ettiğimiz bütün meseleler hakkında tam bir surette anlaştık. Bu hue susta fazla tafsilât veremiyeceğim, çün- kü müzakerelerin gizli tutulmasını ka « rarlaştırmış bulunuyoruz. Yalnız şunu kaydetmek isterim ki, bundan evvel müteaddid defalar müza- kere edilmiş ve hiç bir neticeye bağlan « mamış bazı meseleler hakkında dahi an- Taşmış bulunuyoruz.> Daladye müzakerelere yarın sabah tek- rar devam edileceğini ve akşam Parise döneceklerini ilâve eylemiştir. Fransız Hariciye Nazırının beyanatı Fransız hariciye nazırı Bone de, bu - günkü müzakerelere mevzu teşkil eden meseleleri gazetecilere anlatarak demiş - tir ki: — İngiltere ve Fransanın İtalya ile ©- lan münasebatını, Milletler Cemiyeti konseyinde görüşülecek meseleleri — ve bilhassa Habeşistan meselesini, İspanya « nın vaziyetini ve Fransa ile İngiltere a - sında askeri işbirliği meselelerini ted- kik ettik. Bugün neler görüşülecek ? 'Yarın cereyan edecek müzakereler es- nasında, Almanya ile olan münasebatı « İtalya başvekili B. Mussolininin çalış-| m: , Çekoslovakya meselesini ve Uzak - tığı bina olan Venedik sarayının kapısın-| şark vaziyetini tedkik edeceğiz.> da, geçenlerde ilk defa olarak, genç fa- Sarayda şist teşkilâtnın Balilaları nöbet bekle-| Bundan sonra Vindsor sarayına hare- miştir. Yukarıdaki resim bu — delikanlı- ket eden Fransız nazırları kral ve krali- gi .| se tarafından kabul edilmişlerdir. lardan birini Venedik sarayının kapıstn- | < v LA D Am yeme - da göstermektedir. ğine alakoymuştur. Yemekte Çember - layn Lord Halifaks, diğer hükümet er- kânile Fransız sefiri Korben ve heyete refakat eden mütehassıslar hazır bulun « muşlardır. Fransız - İngiliz askeri işbirliği Londra 29 (Hususi) — İngiliz ve Fran- sız nazırları arasında dün cereyan eden müzakerelerin tam bir anlaşmıya mün- ver olması bütün efkârı umumiye tara « fından büyük bir memnuniyetle karşılan- amıştır. Bilhassa, İngiliz ve Fransız askeri kuv- yetlerinin işbirliği hakkında varılan an- laşmaya büyük bir ehemmiyet atfedil « mekte ve bu anlaşmanın bir askeri itti « fak mahiyetinde olduğu söylenmekte - dir. Müzâkereler neticesinde verilen karar- darın gizli tutulacağı ayrıca tebarüz et - tirilmektedir. Tafsil verilmiyor Londra 28 (A.A.) — Bugün öğleden sonraki görüşmelerden sonra, salâhi « yettar mehafil, her hangi bir tafsilli vermekten imtina etmişlerdir. Röyterin bildirdiğine göre, evvelce bu- gün müzakeresi kararlaştırılmış olan Çe- koslovakya meselesi yarına bırakılmıştır. Fransız nazırları, İngiliz - İtalyan an- laşmasının vücude getirilmiş olmasından dolayı memmpuniyetlerini izhar etmişlei ve Roma ile Paris arasında başlıyan mü- zakereler hakkında malümüat vermişler- dir. Habeşistan meselesinde, İngiliz V€ Fransız nazırları, 9 mayılda toplanacak olan Miltetler Cemiyeti konseyine mü * racaata karar vermişlerdir. Pragdan malümat alındı Pres Asosyasyonun bildirdiğine görer bugün, Pragdan bazı mütenimim haber” ler ve malümat alınmıştır. Müzakereltf esnasında bu malümattan da istifade € * dilmek istenmesi üzerine, Çekoslovakyi meselesinin müzakeresi yarına bırakıl * mıştır. Yarın görüşülecek meseleler ara” | gında frankın istikrarı, İsviçrenin bita * şaflığı ve Uzakşark meseleleri de vâr ” dür. - Bir genç iyi bir işli yalnız bir defa başarırsa halk bunu evvelâ tâlihe hamleder, sonra da sür'atle unutur. Ayakta durabilmek istiyorsanız dünkü — muvaffakiyetin üzerine yatarak bugünkü vazifenizi ihmal etmekten vazge- çiniz. İyi bir işi bir defa yapmak yetişmez, onu devam et- tirmelidir. Mühim bir işi bir defa başardıktan sonra: — Bir kere yapmak yetişir, diye düşündünüz mü? Güç bir vazifeyi neticelendirdikten sonra: — Artık halk kabiliyetimi anlamıştır, mütaleasına ka - pıldığınız vaki midir? Bu takdirde kendi ketdinizi Mahvolmuş telâkki edebi - Hirsiniz. 4| Venedik sarayını Amerikayı saran | Bekliyen cocuklar l.—_.._-——_ Yeni bir iptilâ HERGÜN BİR FIKRA Marsilyalılar arasında Yalancılıkla meşhur bir Marsilyoli gene kendi gibi bir Marsilyalıya am- casınmı çiftliğinden bahsediyordu: — Benim amcaman bır çiftliği var- dır. O kadar büyüktür ki bittiği yeri kimze bilmez. Dedi, öteki Marasilyalı ondan aşağı kalmak istemedi: — Bu da bir şey mi, dedi, benim amgamın da bir çiftliği vardır. Hem 0 kadar büyüktür ki, bittiği yeri kim- se bilmediği gibi başladığı yeri de gene kimse bilmez. Yeni ve büyük Bir hava hattı Almanların Deutsehe Lufthansa tüy- yare kumpanyası ile Fransızların Air France tayyare kumpanyası arasında çok mühim bir anlaşma yapılmıştır. Nisanın başlangıcındanberi tatbik edilmekte olan bu anlaşma neticesinde Berlin ile Hindi Çinftde Hanoi şehri arasında çok munta- zam hava seferleri yapılmaktadır. : ; Alman tayyaresi Berlin ile Bs t nî::':e'_'j':h:'“m *“';:- ""'“'"k': rasındaki 4000 kilometrelik mesafeyi bir ŞELNEE GeRLEEC hamlede kat'etmektedir. Bağdada u;ı:,g,'_f’:::mw '_';j'!":'_'l“? "'lm':î varmaz yolcu ve postayı onu beklemekte | (ve WM'""“'"M ai m'“'““' e olan Fransız tayyaresine nakletmektedir. | Crdiyi beyanatta egöz ıldıun"hwdmh- Fransız tayyaresi de hemen bareket ete| ) DiL CA a M mektedir. İki şehir Berlin - Hanoi arasın- bolatif buylü """"w_ e tabit daki 13400 kilometrelik messfe dört bu-İ Ch relerile görünmeğe bi yük“""' guk günde kat'edilmektedir. Jodpur, Al- müşahede - eöylemi; Pikford lahabad, Kalkütta, Rangun gibi büyük| , ya, ’"_"Whl 5 ; m'"'“"ı h şehirlerde tayyareler dört beş saat te- ni tabil hâllerinde bulundurmağa d vakkuf etmektedirler. Bu tayyare yolecu- hattâ çok sade giyi ğe ba larımın sayısı hergün artmaktadır. Bu Tni da söylemek a ç v servisleri yapan tayyarelerde sekiz kol- Y K tuk, dört tahta Koltuk; bir bar; bir siga-|, 4a Pikfordun 'bu sözlerini - gevzuü ra içenlere mahsus kamara ve oyun ma- bahseden bir İngiliz gazetesi, Şikago gü- aslari bulunmaktağır. ' Yoleularm heyae | *7 yeatielağadi — yükellerde. gamae larını mümkün mertebe korumak / için | YaPSn ';':d;:':ım% e p::ıîî tayyarclere fazla sür'at verilmemektedir. t « Bu iki büyük kumpanya şimdi başka| "” f““'"“'m kolay — olamıyacağını hatlarda dahi birlikte çalışmağa karar | “Y'üyor. vermişlerdir. Kadınlar tabit yüzlerine dönecekler mi? Amerika yeni bir oyunun cezbesine kapılmış bulunmaktadır. Toplantılarda, sokaklarda, evlerde, dükkânlarda, — oto- mobil, tren, vapur, tünellerde bir kelinşe ile her yerde herkes parmakları ve bir kaç küçük eşya ile «yüz> şekilleri yap- maktadır. Bu iplilâ mahud yoyodan faz- la Amerikalıları sarmıştır. Amerika kadınlarının müdhiş ruj sarfiyatı Amerikada kadırilar bir senede 40 bin direği boyayacak kadar dudak boyası kullanmışlardır ve bu rakam resmi ista- tistiklerden alınmıştır. Yunanistan arasında inkişaf halinde bu- lunan bir dostluğun en mühim bir adı - mı demektir, Hattâ biraz daha ileri gide- biliriz: Bu kat'i bir adım ve kat'i bir ka- rardır. Bu kararı vermek ve bu taah - hüdlere girmek için iki memleketin çok düşünmüş bulunması Iâzımdı. Düşünmüş- ler ve karar vermişlerse, bu demektir ki, Türkiye ile Yunanistan artık mukadde - ratlarını birbirlerine bağlamak zamanı - nın geldiğine kani olmuş bulunuyorlar, Buraya kadar geldikten sonra, yakın zamanlarda daha mühim adımların atıl - Habeşistana tayyare ile Tayyare görünce düşüp balık gönderildi ölen İ'lğlhl İwyl"s" Bundan dört beş gün evvel Romadan Ömründe tayyare görmemiş olan bir| Habeşistana tayyare ile 300.000 aded kü- İngiliz köylüsü, köyüne iki tayyarenin | çük balık gönderilmiştir. Bu balıklar indiğini görünce heyecanlanmış ve aşırı | meşhur Tsana gölüne dökülecektir. Mak- helecanından kalb durmasına uğramış, İsad göldeki balıkların hem adedini ço- düşerek ölmüştür. galtmak, hem de cinslerini ıslah etmektir. İSTER İNAN, İSTER İNANMA! Muhittin Birgen F Hükümet kitab ve defter kâğıdı gibi kullanılmış her tür- lü matbuaların kese ve torba kâğıdı halinde istimalini mah- zurlu gördü, men'i için bir lâyiha yaptı, Meclise yolladı. Lâyiha kanun halini alacak mı, almıyacak mı bilmiyoruz, alması da mümkündür, almaması da. Bu hususta şimdilik söyliyeceğimiz bir çey yoktur, ağlamaları sonra İşitirsiniz. İNAN, Fakat teklif ksnun halini aldığı takdirde, kâğıd fabrika - l mizin okunmuş kitab ve gazeteleri iptidaf madde olarak sa- tın aldığını henüz işitmediğimize göre bugün için az çok I bir kıymet ifade eden bu hurda küâğıdlar için bir sarf ma- halli bulunabileceğine: İSTER İNANMA! İSTER