EEELSPE A SS L aef hi ö künlrlid. n saik aümekidie Di *İfşa eden idam olunur!,, Harb sanayi casusları arasındaki mücedele Olanda kapının eşiğinden birdenbire yanıma gelip koluma sarıldı. Hiçbir yere değmemeğe çalışır gibi son derece çekinerek ve etrafına ürkek gözlerle bakarak : “Ne garib oda, oh !...,, diye mırıldandı Bu hal biçare Martanın mü- nendis Jorjioyu belki de babasından gizli olarak buraya aldığına delâlet e- debilirdi, Merdivenleri biraz dahâa çıkıp bura- ya bol aydınlık veren geniş, demir mazgallı pencerenin önüne geldi iz zaman kuleye dışarıdan da ayrıca giri- tebilen diğer bir medhal olduğunu hayretle gördük. Kulenin dışarıdan da bir kapısı olduğu anlaşılıyordu. Mazgallı pencerenin sağ tarafında kulenin iç merdivenlerile birleşen bu vol biraz sonra tekrar ayrılıyor ve tâ kulenin çatısma kadar gidiyordu. Nihayet yılanlı kulenin, bedbaht Vah Holzenlerin ömürlerinin son günlerini ikmal ettikleri biricik odasının önüne gelmiştik. Bu odanın kapısı da tıpkı dış kapı gibi yeşil renkte, demirden, fa- kat daha kalın idi. Olanda odanın kapısını görünce birdenbire durmuş, yorulmuş gibi sık sık nefes alıyordu. Ben gülümsemiye çalışarak: — Merdivgnler seni Olanda!. redim, Olanda: — Evet.. merdivenler çok yüksek... Oh! Bu kapı!. Bu kule!. Ne delilik!, Ben sevinçle: — Olanda! Kat'iyen eminim!.. Bak! diye bağırdım. Bu kapının kilidi kırıl- mış.. ne kolaylıkla açılıyor. Bu kapı gok işlemiş!. Olanda sararmış bir haldeydi: — Kapının kilidinden de esrar mı çıkarıyorsun şimdi?.. diye söylendi. Kapı, velev ki çok işlek, veya çok açıl miş bir kapı olsa da bundan ne mana çıkar?.. — Ne mana mı çıkar?. Sen . söylenilenlerin farkında değilsin!. Bu küleye senelerdenberi hemen hiç kim- gsenin ayak atmağa cesaret etmediğini söyleyip durmuyorlar mı? Halbuki ka- pının pek çok açılıp kapanmış olduğu buraya bilâkis pek çok girilip çıkıldığı- ni isbat elmez di? Eğer bizden evvel pek mahirane aranmamışsa en doğru iz yordu galiba galiba ni üzerinde olduğumuzu zarinediyorum!. | Bunu söyler söylemez de kapıyı itip açtım ve odaya girdim. Olanda bu ge niş, garib, insana haşiyet veren taş oda- nın eşiğinde üdeta çivilenmiş kalmış gibi, dehşetle odanın içine göz gezdir- — meye başlamıştı. İçeri girmek için bir (adım attı, sonra öbür ayağını kımılda- — tamıyormuş gibi adımını tekrar geriye — çekti. Ben yan gözle Olandanın bu müd hiş heyecanını farketmekle beraber hiç oralarda olmaz gibi görünerek bir müd- det odayı gözden geçirirmiş gibi oyala- narak Olandanın kendine hâkim olma- gını bekledim. n Vakıâ Olandanın pek de hakkı' yok değildi. Vakit gündüz olmasa bu oda- ya girmenin hayli müşkü! bir iş oldu- ğuna şübhe yoktu. Zira, oda son derece garib ve insana haşiyet verecek şekil- de inşa olunmuştu. Duvarları fevkalâ- de kalın taşlardan yapılmış, köşe köşe, bölbe bölme, gayet karışıktı. İnsana ev- velâ Tibet rahibleri olan Sama'ların çi- le çıkardıkları esrarengiz bir. mâbhed köşesi, yahud, günah çıkarılan gizli bir oda hissini veriyordu, Zira duvar- lardaki her kesme taşın ortasında bü- vük bir kabartma haç resmi vardı. Ay- 7 m her iki tarafında taşla- pas içinde büyük demir hal- kalar ilk bakışta insanın gözüfe çarpı- yordu ki bu demir halkaların niçin ku!- lanılmış olacaklarını kestirmek müm- değildi. Acaba bu demir halkalara nlar kalın zincirler mi bağlı idi? Acaba Van Holzen'ler kendilerini bu zincirlere bağlatarak mı — vücudlerini 1 ? Van Holzen- 1 kendilerine bu ettiriyorlardı? Her halde bu demir hâlkalar, bu duvar- lardaki yüzlerce putlar, garib garib, lJoca loca ayrılmış köşeler İnsana bir- denbire burada uzun işkenceler içinde birçok insanların öldürüldüğü gibi ga- — Tib va müdhiş bir his veriyordu. K l ge ĞY l S ARMAN Olanda kapının eşiğinden birdenbire yanıma gelip koluma sarıldı. Hiçbir ye- re değmemeğe çalışır gibi son derece çe- kinerek, etrafına son derece ürkek göz- lerle bakarak: — Ne garib oda, oh!.. dedi. Ben Olandaya hiç cevab vermeden elimdeki büyük anahtarı gayet müstc- rih bir tavırla pantalonumun cebine koydum. — Olanda! Bak, eğer şu tek pencere olmasaydı bu odayı hakikaten korkunç bulmakta hakkın olurdu. Fakat şu pen- cereden mükemmel aydınlık giriyor. Mazgallı filân da değil.. binaenaleyh hiç de kasvetli değil. Hâlâ son derece hassas bir dikkatle etrafına bakınmakta olan Olanda ürpe- terek: — Bak! Şurada taş bir masa var!.. Dedi. — Olabilir a!.. Evet, taş bir masa!.. — Bak!.. Şöminenin yanında bir de garib bir dua yeri mi, tabut yeri mi ne var?.. — Tabut yeri mi?.. Hay çok yaşıya- sın sen, Olanda!.. Ayol o, âdi bir taş hücre!. Oturmak için.. hattâ bak, şu kö- şede, yerdeki dört lekeyi görüyor mu- sun?.. Olanda yerinden sıçradı ve bir soluk- ta: — Hangi leke?. ; Kan lekesi değil, « Taşlar üzerinde bu lekeleri orada evvelce bulunan ağır bir şeyin bıraktığı aşikâr!.. İhtimal ki orada da büyük bir taş karyola vardı evvelcel. Bulmaca ğ © © y OyEŞ U * 1 — Türkiyenin en güzel gazetesinin lami. 2 — Bir hayvan, hiçbir vakit. 3 — Parmakta çıkan bir hastalık, « — yağar. *& — Feryad. & — Düşmanımınn uğraması mukadder 0- lan şey. 6 — Bu, karışık renkli 7 — Lisan, başi boş. B — Lâükırdı, ekmek yapmak için en lü- kışin 10 — Kuvvetin gizlendiği yer, büyük anne. YUKARIDAN AŞAĞI: 1 — Şark milletlerin! bağtıyan pakt, su. 2 — Bir nakil vasıtası. $ — Bir kışım Karüdenizlilere verilen 1- sim, Çinlilerin dini relsleri. 4 — Mahkümlara vurulur, istikbali keşif. $ — Birinci, bir nota. 6 — Bir millet. — Beykir, sevgilli. Sonradan kaldırmış olacaklar!. Yahud kendi kendine kırılıp harab olmuştur, kim bilir? Bu lekelere baktığımız sırada zemin taşlarının da gayet garib bir şekilde ob düğü gözümüze çarpmıştı. Yerlerdeki taşların üstünde artık silinmeğe yüz tutmuş, büyük büyük, fakat eskiden beyaz olduğu anlaşılan put şekilleri vardı. Ancak, her putun etrafına garib bir surette içiçe yuvarlak daire şeklin- de çizgiler çizilmişti. Bu daireleri dikkatle görmek için e- ğilmişken, birdenbire Olandanın ko- lumda tepeden tırnağa kadar titrediği- ni hiseederek hayretle doğruldum. O- landa âdeta vahşi bir ses çıkarmıştı. Bana duvarı göstererek: — Yarabbi, bak! Delikler!., Diye kekeledi ve geri geri yürüyerek beni de kolumdan sürükledi. — Delikler mi? — Evet., oh.. yılan delikleri! Demek söylenilenler doğru.. Hakikaten duvarlarda bir insanın ko Tunu uzatınca yetişebileceği yükseklik- te ve bir insan bacağının sığabileceği genişlikte delikler vardı. Fakat bu de- likleri kâmilen örme taş duvarlarda yı- Tanların delmiş olmalarına imkân ola- mazdı, Onun için kolumda bana sımsı- kı yapışmış olan Olandayı âdeta öfkele- nerek şiddetle sarstım: — Olanda! Allahaşkına hassasiyeti bırakl. diye bağırdım. Böyle korku ve evham içinde alık alık bakınacaksak hiçbir şey yapamayız. (Arkası var) Bugünkü program İ$VANBUL 29 - Nisan - 1938 - Cuma Öğle neşriyatı: 12.80: Plâkla Türk musikisi, 1250: Hava- diş. 13.06: Çocuk Bayramı ve Haftası müna- sebetile Çocuk Esirgeme Kurumu namına Kadıköy Halkevi koro hey'eti. 1330: Muhte- lf plâk neşriyatı. Akşam neşriyatı: 17: İnkılâb tarihi dersi: Üniversiteden naklen, 1820: Çocuk bayramı haftası müna- sebetili Ç. Esirgeme — Kurumu, — namına könferans: Dr. Şükrü Hazım (Çocuklarda sinir hıfzıssıihhası), 1848: Beyoğlu Halkevi gösterit kolu tarafından — Lir temsil. 19.) Çocuk terbiyesi: Al! Kâmi Akyüz. 19.53: Bor- İsa haberleri. 20: Muzaffer İlkar ve arkadas- ları tarafından Türk musikisi ve halk şarkı- ları, 2048: Hava raporu. 20.48: Ömer Riza ta- vafından arabca söylev. 21: Nihal ve arka- daşları ltarafından Türk musikisi ve halk Şarkıları, (saat âyarı). 2146: Orkestra. 22.15: ajans haberleri. 22:30: Plâkla sololar, opera ve operet parçaları. 2250: Son haberler va etesi günün programı, e ANKARA 29 - Nisan - 18938 - Cuma Öğle neşriyatı: 1230: Karışık plâk neşriyatı. 1250: Plâk: 'Türk musikisi ve halk şarkıları. 13.15: Dahi- N ve harici haberler. 1730: — Halkevinden naklen İnkılâb dersi. Akşam neşriyatı: 18.30: Karişık plâk neşriyatı. 19.15: Türk musikisi ve halk şarkıları (Hikmet Rıza ve 8 — Erkek elbiselerinin bir parçam, rabıt Arkadaşları). 20; Saat âyarı ve arabca neş- edatı. 9 — Arabea nefi edatı, bir kız lsmi 10 — Örtülü, rabıt edatı. " ABLIA Si bi riyat. 20.15: Türk musikisi ve halk şarkaları (Cemâl Kâmlil: İstanbul radyosu okuyucu- larından). 21: Konferans: Çocuklarda has- ftalıklara karşı muafiyet (Dr. Sami Ulus). 2115: Piyano le könser: Naciye Necil Akses (Bestekâr Necil Kâzım Akses'in plyano eser- lerinden). 21.38: Saksofon solo (Nihad Esen- gin), 22: Ajans baberleri. 22.15: Yarınki prog- ram, ( Yai serişa — Bir Avrapalı gözile Amerikada Spor — Kerim A. Bükey tarafından dilimize çevrilen güzel bir eserdir. Eser — metnini tsah eden mâpalı, iyi basılmış resimleci vardır. Ve bil- hassa bize meçhul kalmış bir büyük âlemin gençlik ve hareket hayatını ifade etmek iti- barile mühim bir boşluğu doldurmuş oluyor. Karacadağ — Diyarbakır Halkevi tarafın- dan çıkarılmağa başlanan kültür meomua- mdır. İlk sayıı intişar etmiştir. ga ai İkü |tulamadı. HM SP OR Z Estonyadaki güreşler nasıl cereyan etti ? Çok az bir seyirci önünde yapılan ilk güreşlerde Saimden başka bütün güreşcilerimiz yenildiler 'Tallin (Hususl surette gönderdiğimiz ar- kadaşımızdan) — Avraupa güreş şampiyona - d#ının on ikinci müsabakaları Tallin şehrinin könser salonunda yapıldı. Türkiye, Çekos - lovakya, Polonya, Almanya, Letonya, Eston- ya, Finlandiya, İsveç, Danimarka, Norveç, Fransa, İsviçre ve İtalyanın iştirak ettiği bu müsabakalara sabah on birde başlandı. En küçük bir merasim yapılmadan başla- yan müsabakalarda sekiz yüz seyirel vardı. bukl beş senedenberi tertib — ettiğimiz Balkan oyunlarının gördüğü alâka ve inti - zamdan sonra koca bir Ayrupa şampiyona- sinin bu kadar sönük geçmesi şayanı hay - rettir. Konser salonunun sahnesine yerleştirilen güzel bir minderden başka bir kıymet ifade etmiyen organizasyonun bütün fevkalâdeli- ği mindere çıkacak güreşeilerin büyük şöh- retleridir. Finlandiya, İsveç, Estonya, — Norveç, ve bizden masda müsabakaya iştirak eden mil- letler yedi siklet üzerinden güreşci bile ge - ürmemişlerdir. 1924 Paris olimpiyadındanberi umum! a - lâkayı kaybeden Greko Rumen — güreş düşe düşe bu hale kadar gelmişdir. Gimal mem- leketleri — mevcud alâkalarını — azalttıkları gün amatör güreşin seyirci — bile bulacağı şüphelldir. Avrupa şampiyonasındaki alâka- yı göürdükten sonra güreşin vatanı — bizim toprak olduğuna bir daha inandım. Müsa - bakalara on biri on bir geçe başlandı. 56 kile: fİlk müsabakayı Çekle, Danlmarkalı yap- tı. Daha hâkim güreşen Çek yirmi dakika- du ekseriyetle galib ilân edildi. Küçük Hüseyin - Peterson (İsveç) ha « kem: Alman. Hüseyin kuvvetli ve maruf rakibi kar - gısında biraz çekingen güreşiyor. Bir kafa kol yüzünden alta düştü. Ayağa kalktılar. Beşinci dakikada Hüseyin bir salto tecrübe etli, tutturamadı. Hüseyin gene — kafa kol tecrübe etti. Uzun boylu hasmına kolay o - yun tatbik etmeğe imkân yok. Yedinci dakika: Hüseyin gorluk çekiyor. Hasmı burgu takabilmek için uğraşıyor. Ni- tekim muvaffak da oldu, Ve dokuzuncu da- kikada Hüseyin çok müşkül anlar geçiriyor, tazyik tahammül edilmez bir hale geldi. Hü- | seyin 945 inci dakikada mağlübiyetten kur- Üşüncü müsabaka: Pertunen (Finlan - diya) He Strahpe (Norveç) arasında oldu. Bu sikletin en kuvvetli güreşcisi Pertunen çok hâkim güreşmesine rağmen sayı hesa - bile kazandı &L kilo: * İlk müsabaka Finlandiyalı e Danimarkalı arasında oldu. Finlandiyalı sayı besabile ga- Hb geldi. Yaşar Erkan: Kundzins (Letonya), ha - kem: Fimlandiyalı: Müsabakadan evvel kur'aları öğrendiği - mir zaman Yaşar, Berlin olimpiyadında dör- düncü olan hasmının küvvetinden bahsedi - yordu. Maneviyatını yükselmek için «sen o- limpiyad birincisisin. dedik.. Yaşar müsa » bakaya hirçın ve sert başladı. Üçüncü da - kika ayakta birbirlerini yokluyorlar. Beşin- ci dakika, Yaşar hafif bir farkla daha hâ - kim. Sekizinci dakikada Yaşar bir ihtar al- dı. Yaşar hakikaten Jena çalışıyor. Ön da - kika bittiği zaman berabere ilân edildiler. Yaşar kur'ada alta düştü. — Yaşar oyun yermemeğe çalışıyor ama, hasmı burguyu ko laylıkla takdı. Yaşar köprü kurdu. Sol ko - Junu tamamen hareketsiz bir hale sokan Le- tonyab bastıra bastıra köprüye getirdiği Ya- şarı ı_ı füncü dakikada yenmeğe muvaffak ol- du. Üçüncü müsabakada Alman Gperiling İs- viçreli rakibini sayı hesabile yendi. Dördüncü müsabakada Estonyalı, Nor - veçli rakibine itllfakla galib geldi. Beş'nci müsabakada İsveçli Svenson Po- tonyalı rakibini 11 dakikada yendi. 66 kile: İsveçli Anderson, Danimarkah — rakibini sayı hesabile mağlüp etti. Yusuf Aslan - V. Vali (Estonyalı), hakem: İsveçli. Güreşin üçüncü dakikasında Yusuf Aslan <a düştü, Yuszuf durgun, fazla ihtiyatlı ha- rekel ediyor. Rakibi burgu takmağa uğraşı- yor, Yusuf müdafaadan bir türlüü — hücuma geçemiyor. Beşlaci dakika, Yuszufun — güreşi iyi gitmiyor. Estonyalı yerde her oyunu tat- bike çalışıyor, sekizinci dakikada hakem &-| yağa kaldırdı. Estonyalı hâklım, Yüsuf kena- râ çıkıyor. İlk ön dakikada #ttifakla ı.wı.l yalı galib ilân edildi. | Müzabakaya ayakta devam ediyorlar. On ikinel dakika: Hemen hep minder haricin - de geçti. Güzel ve sür'atli bir kafakol ka - pan Estonyah Yusufu ön üç dakika, elli beş saniyede mağlüp etti. Bu siklette Finlandiyalı, Letonyalıya hük- men galib, Alman da, Nörveçli rakibini 6,26 dakikada tuşla mağlüp etti. 12 kilo: Norveçli, Letonyalıya 15,16 dakikada ga- Hb geldi. İsveçli ve Alman iki Avrupa şam- piyonu arasında yapılan ikindi müsabakayı Alman sayı hesabile kazandı. x Balm: Szajevski (Polenya), bakemı: Ea - tonyalı. Takımın en ihtiyatlı ve tecrübeli güreş « eisi minderde emin hareketlerle işe başladi 'On dakika iki tarafın mukabil hareketlerile geçti. Devrenin ortalarında güzel bir çapra$ yapan Salm hasmını köprüye getirdiyse dt yaptığı hücumu takib etmedi. Devre ayaktb berabere bitti. Kur'ada Polonyalı alta düştü. Salm Jik dakikada yerde tabik ettiği bil göğüs çaprazile hasmını olduğu gibi sırtüstü yere yapıştırdı. Saimin bu muvaffakiyeti gü- nün flk gulebesidir. Küçük Hüseyin, Yaşar, Yusuf Adan is - H, Finlandiyalı hattâ gibi yapışır tarada minder üzerinde durma- dan çalıştıklarını gördükten sonra daha bit müddet burada sıraya girmek kolay değildir Evvelce de yazdığım gibi Estonyaya gel- diğimiz günün akşamı Mustafanın elindeki çıbanı yardırmak mecburiyeti hasıl aldu. O1 beş günden evvel yaranın kapanması ihti - mali yoktur. Son dakikada karşımıza çıkan bu talihsizlik bize Avrupa birinelliğine ol < masa bile, mutlaka ikinciliğe mal olacak ka- dar büyüktür. Kendilerine için tam takımla gelmedikten başka Macar- lar gibl bhiç iştirak etmeyenlerin vaziyetini gösönüne getirecek olursak takımın Polon « ya ve Pragda maç yapması bugünkü halle- File büyük bir hata olacaktır. Ömer Besim Güreş kongresinin kararları Avrupa güreş birinellikleri mümasebetlit | toplanan kongre, ön sekiz milletin murah * haslarının huzürile açıldı. Avrupa birinetlik müsabakalarının bun * | dan böyle bir sene Şimalde, diğer sene Ce * nupda yapılması kararlaştırıldı. Müsabakalar hem Greko Rümen, hem d€ serbest güreş olacaktır. 1930 senesi müsaba- kaları Norveçde tera edilecektir. Su sporları programı İstanbul su sporları ajanlığı bu mevsimi tertib edeceği yelken, kürek; ve yüzme ya rışlarının programını — hazırlamıştır. Dahâ gimdiden alâkadarlara birer tane gönder * miştir. Bu programa göre ilk yüzme müzabaka- sı 6 Haztranda, ilk kürek yarışı da 12 hazi © randa yapılacaktır. Yelkende de ilk karşı “ laşma 26 Hazlran olarak seçilmiştir. Beyoğlu 3 ncü Sulh Hukuk Hâkimliğindeni İbrahim ve Mehmedin müştereken mu “ tasarrıf oldukları Kasımpaşa — Camlilkebif mahâllesi Dörtkuyu meydanı Pirin sokağın” da gaki 42, 44, 46 ve yeni 46/1, 48/2 ve 4879 numaral iki dükkâni müştemil ve beş bİS lira kıiymetli üç evin tamamı şuyuun M için açık arttırmaya konulduğundan ı/ı/ı!"I Çarşamba — günü sant 18 den 16 ya kadaf Beyoğlu Sulh Mahkemesi — Başkktihliğindi. müzayede Nle satılacaktır. Arttırma — bedeli muhammen kiymetinin © 75 ini buluraa © gün ihale edilecektir. Bulmadığı takdirde ı'.)' beşinel güne gelen 16/6/938 Perşembe günü şaat 15 den 10 ya kadar İcra olunacak ve © çok arttırana ihale edilecektir. Gayriman * kulün evsafı mahkeme başkâtibi nezdindeki 887/28 No. lu dosyada yazılı olduğundan 60” lamak isteyenler oradan okuyabilirler. İBS” leye kadar birikmiş maliye belediye verii” leri ve dellâliye müşteriye aiddir. Gayrimef” kul sırf mülktür. Arttırmaya girmek istt * yenlerin muhammen bedelin $ 7,5 :m de teminat akçesi veya Ulusal bir | teminat mektübunu getirmeleri şarttır. A” tırma bedeli ihaleden itibaren beş gün u":l de mahkeme kasasına yatırılır. Akal tak dirde ihale bozularak farkı fiat, zarar ve #” yan ve faiz bilâ hüküm kendisinden alMi” caktır. — 2004 No, Ju dera ve iflls K. ıınq 126 nci maddesine tevfikan gayrimenkul Ü ” zerindeki İpötek sahibi slacaklılar ile GÜ alacaklılar gayrlmenkul üzerindeki ni hususile faiz ve masrafa dair olan dd larını isbat için ilân gününden itibaret YÜ mi gün içinde evrakı müsbitelerile ııl"ıd gatış memoruna müracaat etmelidir. l"j takdirde hakları tapu kütüğile sabit olti — yanlar salış parasının paylaşmasından ’i' riç kalırlar. Şartname mahkeme di ğ sinde herkesin görebilecii yerde — azılmil tır. Fazla malümat — almak 037/23 sayisile başkâtibliğe müracas$ leri ilâm olunur. (7240)