17 Mart SÖON FPOBTA Bayfa -— Piriste siyasi ifşaat — Mussolini 936da Fransaya Almanya üzerine yürümeyi teklif etmiş! Gene aynı senenin martında Fransa.Al;nan topraklarının işgalini kararlaştırmış, ordu ilerlemeğe başlamış, fakat kabinedeki ihtilâf bu Sarraut Her Hitler: — 11932 yılmda iktidar — mevkline geçti. — 1934 » — Alman ordusuna son şeklini verdi. —1936 » Versay muahede- sinin — kayıdlarını yıkarak Ren sahil- lerini tahikim &t- miye koyuldu. — 1938 » Avusturyayı Uhak etti. Önümüzdeki ay veya yıllar içinde ne yapacağı be'li değildir. Fakat Fransız gazeteleri şimdiden: — 75 milyonu bulan nüfusu ile-Al. manya dünyanın en kuvvetli devleti haline gelmiştir, diyorlar ve sekiz on #ene evvel fek bir fırka Fransız askeri- nin Almanyayı korkutmıya yetiştiği zamanları tahassürle anarak: — Bu, büyümenin, kuvveüenmeni.n #nüne geçmek mümkün değil mi tdi? iye soruyorlar. Büu suale verdikleri &evab müsbettir. Vak'ada zikrediyor- lar. Aşağıda okuyacağınız satırlar bu bahis münassbetile Jour gazetesi tara- fından yazılmıştır ki pek yakın bir ma- zide Avrupanın yeni bir harb tehlikesi Beçirmiş olduğunu anlatmaktadır. — «Evet, muhakkak 1936 yılı mart a- 'yının 7 ne: günü yaptığımız hatanın Cezasını çekiyoruz. Bay Sarraut'nun 'bağırarak: y î Strasburg Alman toplarının teh- Hidi altında, demiş olmasına rağmen |di: “Ren havzasının tahkim edilmesine bö- yün eğmekle Fransa ve - İngiltere Al- “Manyaya Cermen fa'kiyetinin yerleş- “Mesine mukavemet için ne kuvvete, ne de cesarete malik olmadıklarını düşün- “mek hakkını vermişlerdir. " Fakat madem ki ayni şekilde hâdise- “ler bizi tekrar aynı tehlikelerle karşı- laştırmaktadır, o hâlde su 7 mart 1936 tarihinde Fransada cereyan etmiş olan Vâak'alara aid hakikati olduğu şekilde tesbit etmek faydalı olacaktır. ©O tarihte Fransa Harbiye Nezaretini ihtiyat genera! Maurin idare ediyordu. Bu zat geçenlerde bu meseleye aid ha- fıralarını yazdı. Bu hatıralarında da: «— Fransa bu münasebetle münasib Blan cevabı vermeyi bilmiştir,» cümle- Bini kullandı. Bu iddia bir seferberliğe tekaddüm Bden hazırlıklar bakımından hakikate Muvafıktır. «Bir gece yarısı ilk setir kıt'aları yerlerine yerleşmişlerdir. Er- kânıharb heyetleri vazifelerini gör- Müşler'ir, İlk setir kıt'alarının yar- iye ları Gdimcı kuvvetleri muntazaman gelmiye | Fransızların lamışlardır.» Bütün bun'ar doğrudur. O halde çok İyi işlemiye başlamış olan bu makine birdenbire neye durdurulmuştur.-. ve her Şşeyi #özüne almış olan Almanyanın rşısında Pranen neden hiçbir şeyl gö- Tüne alamamıştır? Büu suale general Maurin cevab ve- * «4 ağustos salı günil Nice'den St, Gatien'e geldim. Perşembe günü sant 11445 de de, resmi bir polis ile bir si- vil memtir tarafından tevkif edilerek kararı akim bırakmış! pofla marleetine :_m'“'“"“ Bu satırları gimdi pek kolaylıkla yaz- dım, fakat onlarda saklı olan ve başım- dan geçen macera o kadar heyecanlı ki, şu dakikada bile sanki yeni baştan yaşı- yorfmuş gibi oluyorum, o buhranlı daki- kaların bütün ağırlığınmı hissediyorum, fakat bu ağırlık bana adetü bir zevk ve- riyor, acı ve buruk bir zevk... * Parisli bir arkadaşım St, Gatien ile pansiyanlarını çok methetmişti. «eHele o- rada bir Röserve oteli var, tam istediğin gibi. Yemekleri temiz odaları geniş, man- zarası harikulâdedir. Sahibi de neş'eli bir adam. Fitalar da münasib. Günde 40 frank verdin mi pansiyoner olursun» de- mişti. Benim için çok para idi bu 40 frank doğrusu, amma, gidip te orada iki gün kalınca, «Keşki diya düşündüm, Pa« riste boş yere para harcıyacağıma, üç haftalık mezuniyetimi hep burada geçir. Harikulâde bir maceranın hikâyesi: 1 Ben bir casustum Yazan: Eric Ambler Bu minimini Fransız kasabasına salı günü geldim ve iki gün sonra tevkif edildim! Polisle taharri memuru sım sıkı kollarıma yapışmışlardı saaksuduna bir an evvel ulaşsan, neyse | yıramaz... Ya ölüm?.. demeyiniz.. orasına yer altında aktarmalı muazzam bir se-|ulu Tanrı karışır?.. yahatten sonra, Mont Rouge'de yeryü-|, Fotograf makinesine meftunum dedim kabinesi |zeydim.. ç ee St. Gatlen, Akdeniz sahillerinin tipik remez, milli müdafaa endişesinin sus- Ka KALŞE mıya sevkettiği kısımları bırakarak ge- | PİF balıkçı köyüdür. Dağlık sırtları, be- neralin mesküt geçtiği hakikati biz an- latalım.. Hakikat şudur ki yapılacak iş hak-| kında Fransız kabinesinde ihtilâf var- dı Vakıâı kabine reisi Sarraut ateş püs- kürüyordu, sadece lâftan — ibaret-olan yaz, pembe badanalı evleri; baştanbaşa | çam ağaçlarile bezeli ve sahile kadar u- zanan yamaçlarile çok şirindir. 700 nü- fuslu, iki kahve ve 7 mağazalı ve bir de | karakolu bulunan şipşirin bır köy.. | O gün hava pek sıcaktı. Ötelin taraça- | sında oturuyordum. Bulunduğum — yer- züne çıkacak ve Avenue de Châtillon'un- dan geçerek nihayet Bordesux oteline geleceksin... Ertesi sabah, bir kahvede birkaç santime, bir kahvaltıdan — sonra, gene yer altında ve yeryüzünde bir ce- velân yapacak ve Avenue Marcean'dan aşağıya yürüyeceksin. İşte orada Bay Mathis'sini bekliyecek, görür görmez de: amma, bundan harikulâde usta bir fo- tografçı olduğumu sanmayınız. Filvaki, bir sene Paristeki Tfotograf sergisinde çektiğim bir resmim teşhir edilmedi de- Bü, fakat bunu berkes yapar, Gayet has- sas bir makine, bir sürü filim, bir par- ça da bilgi ile her amatör, iyi fotograf alabilir... larkadaşları sükün bulmıya başladılar, İMuhakkak ki, Almanyanın yumruk azimkârlığında sivil nazırların bazıla- rından da müzaheret görüyordu. Fakat Harbiye Nazırının yanında ne milli müdafaa gürasırın, ne de yüksek aske- İ den biraz başımı uzatınca, otelin plâjını örüyordum. Durgun havoda akseden er, kurmsalın göremediğim — kısımla- | rında, banyo yapanların v se veud oldü- ri otoritelerin #ikirleri alınmamıştı. u anlatıyordu. Uzaktı i guları Halbuki ordu eldeydi, 5, 6 fırka rak gelen bir mot jın İiskele- Pam'le iba LünnümnğE yaragam kimatının hazırlandığı birkaç şehri iş- gal ultına atmak, sonra da hâdiselerin inkişafını beklemek kolay bir iş olacaktı. | Zim sulandı Fakat meselede direkt bir mes'uli- | diye mırıldandım. yet altında bulunan askeri otoriteler Kendi kendime ertesi günü yapacak- bu harekete girişmek için bu hareketin | larımı düşünüyordum. «Yarın gece, di. umumi bir seferberlik ile hemâhenk o- | yordum, bavulumu yerleştiririm. Cu- Jarak yürümesini şart koştular, martesi sabahı da erkenden kalkar, oto- Zira kısmi bir seferberlik olamazdı | büsle Toulon'a gider, oradan da Paris ve plânlar mutlak, tam bir harb haline trenine yetişirim.. of!.. Bg şınktı da çe göre hazırlanmıştı. kilmez hani.. cehennem gibi sıcakta, tren Hiç şübhe yok ki, Almanya Ren hav- | yolculuğu azablı şey?ir. Hele benim gibi zasının işgali karşısmda tasavvurları- | üçüncü sınıfla yolculuk etmek mecburl- ma devam etmiyecekti. Fakat kiyaset | yeti olursa. aksi ihtimalin gözönünde bulundurul-| Ve gene düşüncemin zincirini kopar. masıni icab ettiriyordu. Milli müdafaa |madan kendi kendime konuşuyordum: en fena ihtimalleri düşünmeden her — —. Parise ulaşmak, hoş şey ama.. tren. hangi bir harekete girişmek hakkını | den inince şu tabanvay ile gitmek olma- haiz değildi. sa değil mi usta Vadassy?. Düşün bir ke- Teknik adamları böyle söylüyorlar. | ». Gare de Lyön istasyonundan tâ tüne- Ya bütüf millet bütün küvvetile se- | 1 kadar yürüyeceksin. Çekilir yol değil, rım gibi ince, Köche fırladı. Balıktan «— Bonjur, Mösyö Vadassy, maşallah, sıhhattesiniz!... diyecek ve devam ede- cek: Röserve otelinde bir sürü resimler al. miş ve bilirdiğim filmi yıkamak ve bi- rer kopya çıkarmak için köyün biricik — Siz bu devre ilk kur ingilizcesile, | fotografhanesine götürüp vermiştim. Ben ikinci kur almancasını ve ilk kur italyan- , developman: da kendim yaparım. Zerki casını vereceksiniz, ben ikinci kur ingi- | başkadır. Amma, yeni bir meraka tutul« ü, (adamı, dokuzu da garson. Macarcaya hiç | Tuşt d Örlülr içim nUT.CESMI DIT an eve istekli yok.. Inşallah gelecek seneye... | vel almak arzusunda idim Fotografçı, - resimleri bu sabah saat ön birde vere« cekti. Saate baktım. On bir buçuktu, Fo- Şu dakikada, ben ne Pariste idim, ne |( çrafçıya gidersem, çabucak döner, bir de Mösyö Mathis bunları söylüyordu. St Üpanyo yapar ve yemekten evvel de - bir Gatlende Röserve otelinin taraçasında, İ1ki aperatif alabilirim.. diye düşündüm. .bir koltuğa gömülmüş bulunuyordum. * Uyuşan ayaklarımı şöyle bir uzatayım,| Kalktım. Taraçadan yürüdüm. Bahçe- derken, köşeden bir kertenkele fırlad: ve " g. geçerek, taş merdivenlerden cadde- geldi tam iskemlemin husule getirdiği (ye çıktım. Güneş öyle yakıyor ve hava o gölgede zıngadak durdu. Boğazındaki kadar sıcaktı ki, gözlerimin önünden bir nabzmın hızlı hizli attığını görüyordum. | <eyler uçuşuyor ve asfalt yolda bir ateş İnce kuyruğu da, beyaz çinilerin M“deibuguıı yükseliyor, suratımı yakarak ya- bir fiyonga gibi kıvrilmıştı. İliyordu. Saçlarımı elledim. vay canına!.. Fedal, işte buna derler. Kertenkeleyi | Sanki volkan mübarekler.. tel tel alev görür görmez, çektiğim resimleri hatır- | olmuşlar.. aklıma geldi. Başıma mendili« ladım. Bu dünyada kıymet verdiğim, iki | mi sardım. Yokuş yukarı tırmanarak bir şey vardır: Biri fotograf makinem, öteki | tepeye vardım, oradan da limana giden de, 15 şubat 1067 tarihli bir mektub. Ta- | yola indim. Hem eczacılık, hem de fotog- rihi bir değeri varmış bunun.. meraklısı | rafçılık yapan fotografcının dükkânı se- çıkar da, satın almak isterse, dünden ra-| rindi. Kapıyı açarken duyduğum bir çan ferber halina konulacaktı, yahud hiç-| >mma neylersin?.. Bavul ağırlaştıkça a- bir şey yapılmıyacaktı. Bırlaşacak, içi kurşun dolu imiş gibi, ba- O vakit Bay Sarraut ile en heyecanlı | tini çökerttikçe çökertecek.. e beni | haziran 1936 günü kabul et- i ti, Bay Blum'un programı başına: Fa- Fakat Fransayı gerek askerlik, gerek | £ karşı mücadele, damgasını vura- iktısadiyat bakımından seferber haline | .X iktidar mevkline geçtiği gündü ve getirmenin mes'uliyetini üzerlerine al- (B / Musolini de sinirli görünüyordu. maktan çekiniyorlardı. — —. — Parisin s0! cenah mahfellerile mev- İşte Alman teşebbüslerinin önüne | | — V ötime istinad ederek Bay başlangıçta — geçilememesinin . şebebi (p moun bir defa hükümeti eline al- budur. dıktan sonra parti prejüjelerini bir ke- D aa nara bırakarak memleketin daimi men- Yukarda okuduğunuz sutırlarla Jour | #aatlerini gözönüne alacağını ve ezcüm- gazetesinden aynen nakletliğimiz tö-İya Pransız - İtalyan anlaşmasını dirilte- şebbüs Almanyanın mn.ızum bir kuv« ceğini söyledim, bu arada Almanyanın wet haline gelmemesi için Fransa hesa-'Ren havzasını tahkim etmiye başlamış bına bir fırsat mı teskil edecekti, yoksa Olması meselesine dokundum, artık bütün insaniyet hesabına yeni bir mu- | Pransa için Orta Avrupa İşlerine mü- harebe ile bir umum? felâketin mukad- | dahale imkânlarının kalmamış olma- |demesi mi olacaktı, kat'iyetle tesbit edi- |sından bahsettim. Jemez. Fakat gene Fransız gazetelerin-| — Musolini şu cevabı verdi: den anlıyoruz ki bu hâdiseden üç ay| —. Orta Avrupa işlerine müdahale et- sonra, yani | haziran 1936 tarihinde 'meniz için artık elinizde kalan biricik eline Alman kuwellenml'—limkân; size veriyorum:-İtalya ordusu- sini hiç değilse yavaşlatacak bir fırsat 'nun iştiraki ile Piemonte'dan geçerek |geçmişt u anlatan Fransanın sabik Çekoslovakyaya yardım edebili Roma sefiritin oğlu Bertrand dö Juvo- | ,enimle birlikte Avusturyaya koş; nel'dir. Bu meslekdüş Libert& gazete- | | , cpi sinde yazdığı bir makalede diyor ki: Almanyanın Orta Avrupayı istilâ et- — «Romaya gitmiştim. Sinyor Müu- | mesinin önüne geçmek için başka çare shlini İle bir mülâkat yapmak tasavvu- | yoktur. Bunu Blum'a söyleyiniz. İster- rundaydım. Duce sefirimizin tavassutu | se yarın bir muahede imzalarım.» darbesine karşı koymak istiyorlardı. » bari, menzili| hktan başka hiçbir kuvvet beni ondan a-, — aei e — e ee e e e e e A e GAS ee zıyım amma.. fotografıma el sürdürmem. ' sesi daha kaybolmamıştı ki, tezgühtan O kadar meftunum ona ve dünyada aç- fotografçının başı göründü. Gözlerile be- İ (Devamı 13 üncü sayfada) Musolininin yanından ayrıldıktan, Alman milletinin hâdise karşısında sonra söylediklerini Bay Blum'a bil- ' ecnebi memleketlerde görülecek re- *|keri hukuk saltanatını diri de kendisinden bir mülâkat istedim. Fakat Bay Blum mülâkatta bahsedece- ğim meseleyi bildiği halde bu mülâkatı kabul etmedi.. e Tarihin bir iki noktasını aydınlatan bu yazılardan sonra bugünkü vaziyetin Fransızlar arasında uyandırdığı tees- sürden bahsedeicğiz. Aşağıdaki satır- lar dJournal'in Berlin muhabiri Bay Jorj Blum'un kaleminden çıkmıştır: Berlin — İnsanın rüya görmekte ol- duğunu sanacağı geliyor. Sulh muahe- deleri ile Fransanın pek pahalıya ka- zandığı zaferden artık ortada hiçbir şey kalmamıştır. nilen Al ya vaziyeti berakis etmiştir ve bu Hitler'in eseridir. Führer dört senelik bir zaman içinde vatanına as- jade etli, Ver- say muahedesini yaprak yaprak yırttı, Ren sahillerinde istihkâmlar yaptı ve Avusturyayı tek kurşun atmadan Al- manya ile birleştirdi. Alman milleti çılgın neş'e içindedir. m ve Parise dönüşümü müteakib (aksiyonu bir saniye bile düşündüğünü tahayyül etmeyiniz. Nasyonal-Sosya- lizmin Almanyası bu şekilde bir endi- şe tanımaz. Kendi kendine yarattığı ve bir kalkan gibi kullandığı muazzam or- dusuna dayanarak çizdiği yol üzerinde dosdoğru yürür, koca programının bü- tün tafsilâtını noktası noktasına tatbik eder. Paristen, yahud da Londradan gelen protestolar için dudaklarında an- cak istihfafkârane bir tebessüm vardır. Bir kıskacın iki ağzı arasında sıkışan Çekaslovakya şimdi çok acı saatler ge- çirecektir. Bir damla kan Ve bütün bunlar bir damla kan dö- külmeden yapılmıştır. Hitlerin sadece «Böyle istiyorum» demesi böyle olması için kâfi gelmiştiz. Sert hakikat karşım- da olmasa kâbus gördüğümü sanaca- gım Büyük Almanya doğmuştur. Değiş- mez kaderlerine kavuşur görünen de- mokrat devletlerin üzerine bütün ağır- hıği ile basmaktadır ve bu 75 milyonluk küvvetle mücehhez, muazzam surette müscellâh devlet büyük harbin müteva- zi bir onbaşısının eseridir