.. Hergün En güzel diplomasi: 125 milyon! Yazan: Muhittin Birgen wrupa politikasının bütün mih- A verleri değişmiş olduğu çu günlerde artık daha vazıh görüyoruz: Dünya, gene kuvvet dünyasıdır. Bu ha- kikati anlamakta gecikenlerin halleri ha- rab, gafletlerinin âkıbeti elimdir. Na 1.Sosyalizmin Almanya idare- Mein Kampf n, hakikaten uzun bir müca- dele devri içinde yazmış olduğu sayfalar hiç kimseye meçl n gelip ne siyasetin evvelini do, olarak tasvir ettiğini t. Bundan 'dolayı beş senedir diplomasi, bütün mariletlerini gösterdi, bütün gay- retini sarletti, Avrdpanın siyasi müca- dele meydanına en mahir ciritcilerini ip istediği gibi at oynattı. Netice : Avrupa haritasının ortasın- nn en eski devlet firmal dan biri yirmi dört saatte yok oldu. Demek ki, bütün gayretlere Tağınen, dünya gene yumruk dünyasıdır. Kim onu evvel ve yüksek kaldırıp evvel ve ağır indirebilirse o kazanıyor ve daima da o kazanacaktır. Fransız gazeteleri hükü- metten siyas! tedbirler almasını istiyor- lar; siyast tedbir, boş bir sözdür. İş yüm- ruğu çabuk kaldırıp çabuk ve kuvvetli indirmektedir. Üst tarafı lâftır. * Bunur içindi. jon günlerde Tü hükümetinin mi izı bir kat daha kuvvetlendirmek için beş senelik bir program hazırlayıp bunun tatbikine 125 milyon lira tahsis etmesi kadar bizi memnun edecek bir şey daha olamaz. En güzel diplemasi budur. Bu hakikati gali- ba Avrupada en iyi bilenlerden biri vo belki birincisi Bizleriz. İstiklü! mücade- Jesini biz diplomasi ile değil, yumrukla k. Bu mücadelenin tarihini bilenler hatırlarlar ki derin nen, inte hesab eden ve politika semasında parlak yıle dızlar gibi şule saçan nice siyaset ada- mımız, arada sırada Mustafa Kemal Pa- gaya diplomasider, «siyaseti âliye» den ve «tedabiri hekimane» den bahsetmiş- Jerdir. O zamanki milli şef, bu nasihatle- rin hepsine de ayni cevabı vermiştir: «Hele bir şu hasım ordusunu yok ede- lim!» Ondan sonra diplomasi işi kolaydır, çorab söküğü gibi kendiliğinden — gelir. O zamana kadar Ankarayı tanımaya te- nezzül etmiyenler, Ankarada bir takım serseri çeteciler bulunduğunu söyliyerek selâm bile vermeğe razı olmıyanlar, yum- Tuk tam zamanında ve tam yerinde ine dikten sonra nasıl birdenbire değişmiş da yumruk en kalmamış- lerdi. Führer, Şuşnigi devirdi; bu, o ka-| gar büyük bir şey değildir. Türk ordu: nun arkasından harekete - geçen Türk diplomasisi Loyd Core'u düşürdü. Onu düşürmek için bin diplomatın kuvvetini bir araya getirmek ve yıllarca çalışmak kâfi değilken bir haftalık bir askeri ha- reket her şeyi temine muvaffak oldu. Bu bakımdan, bütün Türkler Nutku ve Nut- kun buna dair olan yerlerini dikkatle o- kuyup ezberlemelidirler, * Evet, 125 milyon Hra 125 milyar Giplo: mattan daha kuvvetlidir ve dünyanın şu günlerdeki manzarasına bakınca Türk hükümetinin ittihaz etmiş olduğu bu ediplomasi» tedbirinden dolayı tama- men memnun olabiliriz. Memleketimiz, çok şükür, biraz sıkıntı da çekse bu yüz yirmi beş milyonu ve hattâ daha da fazlasımı verebilir bir va- ziyettedir. Hattâ bunu vermek için biraz da sıkılacağımızı farzetsek bile gene se- ve seve vereceğiz. Çünkü gözlerimizin ö- nünde duran hakikat bize şunları söylü- yor: Hak, adalet, muahede, bütün bunlar hiçtir. Kollektif emniyet, bir diplomasi vahimesidir. Milletler Cemiyeti, her ta- rafı parça parça olmuş bir oyuncaktır. Gün geldiği zaman, dayanacağımız ye- gâne sağlam kuvvet, milli müdafaa kuv« vetimizdir. Merhum Avusturya devletinin Viya- nada mühteşem harbiye nezareti binası- nın üstünde Lâtince şu meşhur şu cümle yazılı idi: «Sulh istersen harbe hazır ol!» y Sulh istediği gübhesiz olan —Avusturya, harbe hazır olamadığı içindir ki göçüp gİtL Bu, herkesin ibretle hatırlaması lâzım gelen bir hâdisedir. 125,000,000 ll- ra, on sekiz milyon Türk için adam ba- gına senede yedi lirayı bile tutmıyan h!rl Resimli Makale : İnsan sevdiği için çarpışır, takdir ettiğini sever, tanıdığını takdir eder. Tanımadığımız, takdir etmediğimiz, sevmediği- miz bir insan için kalbimizde yer bulunamaz. SON POSTA takdir ve sevgi uy: Mzaherete ihtiyacı olmıyan İnsan yoktur, sıkıntı zama- mında destek bulmak iİsterseniz evvelâ kendinizi DE Destek ihtiyacı.. $8 Sazün Kuti Kaplan yılı E. Talu n eski bir medeniyete malik O* dukları halde, yerlerinde sayıP da zamana ayak uydurmasını bilmedik” leri için yakın bir istikbalde ellere &5f olmağa namzed bulunan Çinliler takvil hususunda da kimseye benzemezlermi$ Filhakika, Çinliler, zam: yustanberi, on ikişer y yırmakta ve her devreye, mahlükunun adını vermeki devrelere # tabiatin — bif Çinde «Öküz» devr ğunu ve «Kaplan» devresinin başlı ta olduğunu haber veriyorlar Bu isimler yeni değil, binlerce yıl ©? velinden tayin edildiğine sinde bir kehanet veya keramet bulunu? |bulunmadığı düşünülecek meseledir. Maalesef, gözümün önünde bir Çf takvimi yok. Olsa da, bu dil bana söyle tanıtınız, andırmanın sırası sonra gelir. Soöz Tütün içişten seciye Nasıl anlaşılır ? Virginla, tütün kumpanyası 'reisi ve piro tiryakisi Pevn şöyle demektedir: — Bunca yıllık tecrübelerime dayana- | Kâttir: İskoçyada Adleigh Greten komu- pşpaz da, «sinema, din için pek büyük ARA | HERGÜN BİR. FIKRA | Sizde küçükken zeki idiniz ! Meşhur İtalyan dliml Pic de la Mi- randale çocukluğunda fevkalâde zeki idi. Onun bu hususiyeti bir mecliste mevzuu bahsolduğu zaman hazır Dü lunanlardan bir — Küçükken seki olanlar, büyü- dükleri zaman budala olurlar, dedi. Pic de la Mirandale derhal ona dör- dü ve şu suali sordu: — Siz de küçükken zeki idiniz, öy- İskoçyalıların meşhur hasislikleri Avrupa milletleri arasmda İskoçyalı « İar fevkalâde hasislikleri İle meşhur ol- muşlardır. İngilizcede, fransızcada (İs « koçyalı kadar hasis) dıye darbı meseller bile vardır. Anlatacağımız vak'a tamamile haki « SIN A k söyliyeyim içenler, ağır, uy-| Dü bir emri hayır dolayısile bir iame aç - :I Mr'nehıı ı:::h durh;.As:ıum:ı:. miş. Komün müdürü, halkın hasisliğin: dan hoşlanmadıkları muhakkaktır. Her|iyi bildiğinden düşünür, taşınır ve — şu geyi inceden incaye tedkik ederler, Sigara içenler ise, asabi, tez canlıdırlar, Bununla beraber, başladıkları işi başar - madan bırakmazlar. Puro içenler ise, en iy! tütünü arıyan ve iyi işlere konan insanlardır. imde Lord Baldwini pipo İçerken orsunuz, Sokaklarda gazete satmak usulünü kim buldu | Sokaklarda gazete satmak usulü za - manımıza aiddir. Bundan elli sene evvel İngilterede gazeteler, ancak abonman suretile tedarik edilebilirdi. Times gaze - tesini satmak saadetine nail olanlar ga- zeteyi satmayıp kiraya verirlerdi. O va- kitler gazete lüks eşya olarak telâkki e- fdilirdi. Bundan tara elli sene evvel so « kaklarda gazete satmak usulünü çıkaran İngilterede Yartmouthda ikamet eden Middleton adında iki kardeştir. Bu iki kardeş bu yüzden hatırı sayılır derecede para kazanmağa muvaffak olmuşlardır. yüktür. Bu yük bizi yıkamaz. İcab ederse iki mislini, üç mislini verelim de, sulh içinde, mes'ud ve müstakil yaşıyalım ve kimse bize yan gözle bakamasın! Muhittin Birgen Nafıa Vekâleti yıllardanberi söylend yi daha başardı: Bu mühim mesele sağı haiz olun 18 yük vagonunun Almanyay: sıdır. İlk kısmı pek yakında memlekete gonlarla yaş ve taze meyva taşınacak, n İSTER İSTER İNAN, tasavvur sahasından çıkarılamamış olan mühim bir mesele- bir para alınacaktır, memlekette mühim bir eksiklik gideril- diği için memnun olalım, ve Nafıa Vekâletine teşekkür ede- tedbiri ittihaz eder, Yüz elli balon yap - tırır. Her bir balona bir zarf rapteder ve üzerlerine komün müdürlüğünün adresini yazar, Böylelikle halkın bu emri hayra iştirak edeceğini umar... Tesadüf bu! Balonun biri rüzgâre kapı- |lır ve Danimarkaya kadar gider. Orada |bir kız balonu bulur ve zarfın içine 13 şilin koyar ve posta ile parayı gönderir. Komün müdürü parayı aldığı vakit şu nükteyi savurur: — Anlaşılan diğer balanlar hep İskoç. yada kaldıl: Keman çalan bir şoföre isabet eden tali İşsiz zamanlarında keman çılmağı itiyad edinmiş olan Peştenin taksi ş förlerinden birisi geçen gün bir eskici dükkânından bemen hiç pahasına kırık dökük bir keman satın almıştır. Bu he- veskâr şoför satın aldığı kemanı evine |götürüp evirip çevirirken iç taraflarında |kimin tarafından yapıldığına dair çok es- ki bir -etiket gözüne çarpmıştır. Bunun üzerine şoför hemen kemen mütchassıs- larına gidip kimin tarafından yapıldığını anladığı vakit kendisine büyük bir tali- hin teveccüh ettiğini görmüştür. Meğer keman meşhur Stradivaniusun eseri imiş. Bugünkü kıymet! ön bin lirayı bulmak- İ tadır. | iği halde bir türlü iç memleket halki uk hava techizatını | müsald gıdalardan 'a ismarlanmış olma- gelecek olan bu va- akliyattan da çok az sonra da meyva ve İNAN, İSTER mez. Lâkin, çinceyi öğrenmek — sabrilil göstermiş, dünya yüzünde elbet bir $ insanlar vardır. Acaba bunlardan birk merak edib de, meselâ umumt harbif hangi devreye isabet ettiğini araştırı mıdır? Eğer yapmamış ise, tavsiye € rim, Çünkü, ne yalan söyliyeyim? Hdf devreye bir ad takan Konfuçyus sisteri” nin bu Işi öyle pek de rastgele yapmadi” ğına, bunu bir takım ince hesablara, i#t? betli tahminlere istinad ettirdiğine, dÜ * yündükçe, ben bile kanaat getireceğim: Neden mi? İzah edeyim.. Geçen on İB yıl «Öküz> devresi imiş, değil mi?. Sefi on iki'yıllık dünya vukuatını gözden ©? girin.. Siz de, benim gibi, bu isimde çok isabet görürsünüz... Bununla beraber, bu da gene bir. 46 değil. Lâkin, «Kaplan» devresi başltf başlamaz, Avrupanın göbeğinde ateş alsl barut fıçısma ne dersiniz? Önümüzdeki on iki yıllık devreye 8Ü izafe edilen yırtıcı hayvan, bizleri Ö” kendisine benzetecek mi? Bizler ki, SW hun remzi «zeytin dalı» ve <ak güverci? devrelerine teşneyiz?.. AT Kilisede sinema Oynatan asri papaz Londra papazlarından biri, kilisesinde sinema perdesi kurarak Robert Taylorun inidilğ, bir filmini oynatmıştır. Cemaatten 60 kişi |sinemayi büyük bir zevkle seyretmiştir.| Gayrimübadil bonoları yükseliyor Gayrimübadil bonolarının kıymet * bir kazançtır ve terbiye vasıtamdır. de-İjendirilmesi hakkında hükümetce Y€ * mektedir. ni tedbirler alınacağı haberlerini, 13' : br ge rimübadiller büyük bir memnuniy' Hindistanda her yıl 70000 |. karşılamışlardır. 100 kuruşluk kız ağaçla evlendirilir. — |bono da 23 den satılmağa başmm:. Hindiktânda DAİA oakt vulammakta (e-| 7 Ha da işiye doğru bir adımı ÖĞ yılmaktadır. Malümdur ki, 10 kur! lan çok garib bir âdet vardır. Her sene kadar düşmüştü yetmiş bin genç kız ağaçlar ile evlenirler. 3 Bunun sebehi şudür: Evlenecek bir kaç| — Taksimde asri helâ yaptırılıyor kızı bulunan Hindli aileleri evvelemirde 'Taksimde Sular idaresinin kar$i * €n büyük kızlarını evlendirirler. Halbu-|sSındaki sahada yapılacak asrt helâ i ki çok kere büyük kız kısmet bulamaz ve| çin lâzım gelen isti küçük kıza kısmet çıkar. Küçük kıza çı -| lanmıştır. Helânın — in: kan kısmetin reddi doğru da değildir. — |başlanacaktır. An'anelerine çok bağlı olan bir millet için bu mühim bir mesele şeklini almıştır. Hind rahiblerinden biri düşünmüş, ta- | Hamam ücretleri indirilecek Şehir meclisi hamamlara verllnfğ' Pai bir Şice eli suyun metre mik'abından on kurui; # ) U SA l İnmasını kabul etmiş, fakat hamaml Küçük kızlara kısmet çıktığı takdirde, | ı u fiatın ç veya dört kufuy olf yahud da hiç kızmet çıkmadan, büyük a8 arın mi kızı bir ağaç ile evlendirmektir... <Ağaç> z Belediğ? itiraz edecek değil ya!.. Fakat «vazii ka - Hüi K n DU im ücretlerini esasen pahalı bül | nun> aynl zamenda ağaçların Baruranü | L D ei için tedkikatfl korumağı düşünmüş. Meselâ ağaçların ötbnalelidi bir nev'i evlenmek hakkından mahrum | ' Yaktadır. bulunmaktadırlar. Çınar ağaçlarında «boşanma» yoktur.| — Bugün limanımıza Satunya vapür «Çınar>» ağacı ile evlenmiş olan bir'kız|le muhtelif milletlere mensup 300 Kâ Hindlilerce ömrünün sonuna kadar be -|dar seyyah gelecektir. Seyyahlar kâretini muhafaza etmek arzusunda bu-|rimizde bir gün kalacaklardır. lunan bir kız telâkki edilir. eee yi Hurma ağacı emödern» bir ağaçtır. Ev- lenme şartları kolay olduğu gibi kolayca T A K V i M da boşanılır... Bundan ötürü kızlar hep hurma ağaçları ile evlenirler... İSTER İNANMA! lim: Bu sayede büyük şehirlerimiz çürük meyva yemekten, da meselâ balik gibi çabuk bozulmaya mahrum kalmaktan kurtulacak demek- tir, burası muhakkaktır, buna inamyoruz, fakat müstahsil ile müstehlik arasına giren mütevassıtların sayısı eksilme- dikçe soğuk hava techizatını haiz vagonların gelmesinden sebze fiatlarının ucuzlıyacağına: İNANMA!