B Sayfa SON POSTA Mart © ——— —<— Son Posta'nin Büyük Edebi Romanı: 1 H Azrail - ismindeki korkunç melek, bir kış sabahı gün do - #arken Zeyrekte Ka pahtürbe sokağın - da, kapıları ve pen- cereleri sımsık) ka - palı terlikci Murta- za efendinin evine girerek genç karı - sı Naciyenin ruhu - nu aldığı zaman kü- çük yavrusu Mü - nir on aylıktı. Ölü - paün ürpertici hava- tile dolan kasvet « li sokağa biraz son - ra mahallenin in - sanları üşüştü, Bir » kaç yaşlı erkek, yü « zünün rengi sararan Murtaza efendiyi a- hp — köşebaşındaki genç ölünün başına toplandılar. Sessiz, odanın ortasına, sah te bir iki hıçkırık, Kit birkaç kof ah, of damladı... ' Acar Fatma, Naciyenin açık kalan gözlerini kapadı ve başındaki beyaz tülbendi çıkararak çenesini bağladı.. o- danın bir köşesinde hafif hafif salla- nan ceviz beşiği usulca öbür odaya gö- türdükten sonra — odadakilerin kimini zemzem almak için hacılara, kimini, şır okutmak için Hafız Bedriyeye gö derdi, Sonra kıvileimlarını — eşeliyerek! — Hakikat olen bir peri masalı ŞU HAYATI ( Jema Yazan: Nezihe Muhittin ta sedire doğru getirirken orta yaşlı birdim? Öksüz doyurmak Kâbeye gitmek- kadın yanındakine: — Ne de güzel yakışıyor eline ço- cuk zavallı tazenin!.. -dedi- — A, elbet yakışmaz mı hiç?., Bir ay önce onun da bir tanesi vardı... — Tevekkeli öyle bir köşeye sinmi- yor zavallı!, — Sinmesin de ne yapsın biçare? Dillere kclay, bir ay içinde hem kocası- saç mangalın ortasına koynundaki çı-İnı, hem de çocuğunu kaybetti. Evlere kından çıkardığı bir tutam ödağacı at- tı. Cenazeyi öğle namazına yetiştirmek için ölü evinde artık bütün işler yöne- mine girmis gibiydi. Acar Fatma şim- di basık tavanlı bir odada kerevetin ö- nüne — yerleştirdiği — tepeleme lu bir bakır mangalın karşısı - na bağdaş kurmuş, birer birerl gelen komşu kadınları, bir geyirikten do -|raklı oldu.. şenlik!, — Fatma hanım da kızcağızı paylar durür. — O da ayıblanmaz. Yaşlı hatun.. kı- zının bu halini görünce basbayağı me- | kışınca sağ ayağının ter- i, sol ayağına giyiyor, görmüyor musun kardeş?.. Bir tarafta mahallenin komşuları sonra iki yana meraklı meraklı başını| derdleşirken küçük Münir sedirin Üs- sallıyarak kabul ediyordu. İçeri giren-|tüne yatırılmış ve ıslak kundağı açıl- ler sağ olmaktan doğan — gizli bir se-|mıştı.. açılan kundaktan ekşi bir buğu nçle, iki üç gün önce bir dedikodu tütüyordu. Bu sıcak odada buharlaşan yüzünden mu'laka dargın olmalarına rağmen birbirlerine sarıldıktan sonra mangalın çevresine ve sedirin üstüne | bağdaş kurvyorlardı. Cenazenin odasın- da tüte tüte bütün evin isli havasını dolduran ölümün o esrarlı kokusuna karışan hazin. bir mırıltı, aşağıdan ge- Jen acıklı sü şırıltisi, yabancı ve kalın ellerin dokunduğu bakır tıngırtıları, ve korkunç bir tahtanın çıkardığı uğursuz bir gicirti tüyleri ürpertirken — bakır mangsala irili ufaklı bakır cezveler sü- rülüyor ve vaçlılara sunulan acı kahve- Jerden arta kalan cezve tortularını me- rakı ziyodece kabaran Acar Fatma ha- nım baş parmati'e temizliye temizliye, yalayıp bitiriyordu Aşağıda merd'ven trabzanlarına iri bir el pat.. pat vurunca odanın bir kö- Şşesinde unutulan beşikten ince ve kes- kin bir viyaklama koptu.: Münir uyan- kundağın içinden Münirin yumuk ve kızıl penibe vücudü meydana çıkınca etrafındaki kadınlar söyleşmeğe, şim- di sıkıntıdan kurtulunca ağlamağı ke- serek gülücük yapmağa başlıyan ço- cukla şakalaşmağa başladılar: — Ne de tosun, ne de güzel.. maşal- lah.: ağucuk sana evlâdım... — Nesine maşallah zavallının?... — Öyle yâ, maşallahı olsaydı anacığı yaşardı.. — Tanrım vardımcısı olsun ama şim- di buna kimler bakacak?.. — Tevekkeli zavallı tazenin gözleri| açık gitmedi!. Komşu hanımlar, hem söyl hem de min!mini Münirin küçü ve yumuk bacaklarile isyan etmesine |rağmen onu gene sımsıkı temiz ve ku- İru bezlere sarıyorlardı. Münir tekrar îbaşhyın Dbu esarete mızırdanırken Mür mıştı. Sisara dumanlarile ödağacı isleri Vet Onu kucağına almıştı. Sallıyor.. içinde körpe ciğerleri bulunan yav -| Poplatıyor fakat çocuk susmuyor, ye- Tucuk çırpma çırpına bağırıyor ve hay- kırıyordu. Acrar Fatma hanım ıhlıya pıhlıya ayoğa kalktı. Merdivenleri sar- san patpatla, ciğerleri bunalan küçük Münirin haykırışları birbirine karışı- yordu. Hangis'ne gireceğini şaşırarak sedirin ucuna büzülmüş oturan genç ve cılhız bir kadma: — Ayol! Mürvet, öyle abdal abdal ne duruyorsun kızım? Çocuğu beşikten Çıkar da avutuversene.. - diye seslen- dikten sonra hâlâ fasılalarla merdiveni garsan patpata cevab vermek için ka- pıya dönerek: — Hsv karın ağrısı.. töbe estağfurul- lah!. Getivorum işte... Diyerek kapıdan dışarı çıktı. Acar Fatma hanımın Mürvet diye seslendiği cılızca genç kadın küçük ni sığındığı bu kadın göğsünde kıvra- na kıvrsna bir şeyler araştırıyordu. O zaman kadınlardan biri çekingen bir sesle: — Bir şey söyliyeceğim ama dilim varmıyor - dedi - Bir başkası: — Benim de dilimin ucunda ama Mürvet harımm yüreğini kabartmak istemiyorum - dive atıldı - Bir yaşlıca kadın: — Ben sövliyevim - dedi - Mürvet hanıma.. çocuğu emziriver.. diyeceksi- niz değil mi? — Hav Allah senden razı olsun.. sü- tü de daha cekilmemistir belki.. Mürvet göğüs gecirerek: — Nerede cekilecek.. - dedi - Yavrum hatırıma şe'dikce #öfsüm sızım sızım sızlıvor.. günde üc defa gömlek değiş- tiriyorum Müniri beşikten alarak hoplata hopla-İ — Öyleyse ne duruyorsun &a evlâ- ten üslündür. — Boyunca sevaba girersin kardeş... Ne mutlu sana! — Hem de yüreğinin acısı diner, Sanki bu sözleri anlıyormuş — gibi küçük Münir de mızırtılarını feryad haline ğetirerek Mürvetin — kucağın « da acı acı haykırmağa başlamıştı.. genç kadın çocuğu yavaşta güöğsüne yaklaş- tırdı, pazen enlarisınin düğmesini Çöz- dü; küçük Münir başile bu açılan göğ- se soku!du ve birdenbire ağlama kesi- lerek yerine iki körpe dudaktan çıkan hafif bir şıpırtı başladı. Bu ezginin ma- nasını bilen bütün kâdınlar birbirine benziyen bir gülüşle gülümsediler. Yal- nız Hafız Bedriye hanımın kızı Medi- ha: — Ben - dedi -dün gece Tü. yamda — gördüm; — Naciye — abla - mın — ağzından yeşil bir kuş çıktı. Mürvet ablamın evinin saça - ğına kondu.. gözüm kör olsun ki dün gece rüyamda gördüm... Yaşlı kadın: — Sus kız! - dedi - dağlara taşlara.. jne yemin edip duruyorsun?.. Dünya e- vine girmemişlere rabbim malüm eder. Bu esnada Acar Fatma hanım içeri girdi. Bir kızı Mürvete, bir. de et - râfına bakarak: — Üstüme i sağlık! Bu da ne- si? - diyerek mangalın başına çömeli- verdi, Boynunu kıvıra kıvıra gürül gü- rül geyiriyordu. - Hatunun merakları büsbütün gahlanmıştı! Mürvet, annesini görünce sessiz sessiz ağlamağa başladı. Gözlerinden a- kan yaşlar Münirin kundağına damlı- |yorlardı. Komşu hanımlardan bir ikisi Fatma hanımın omuzlarındaki kulunçlara bas Uurarak merakım dindirmeğe çalıştılar. Fatma hanım bir iki defa hızlı hızlı geyirerek, kız:na: — Övle karşımda melül melül ağla- ma! - dedi - kulunçlarım kabarıyor, i- Bezamra Y UTrrmm kadak bayılacağım!. Meclise hâkim o - lan yaşlı komşüu ge- ne atıldı: — Hoş gör Fat « ma hanımcığım.. ta- zenin yüreği coştu.. Fatma hanım: — Ya benimki? -dedi- benimki taş mı kardeşler? Birkaçı birden: — Allah ikinize de sabırlar — versin, * dediler -. Fatma hanım kı- Zzına: — Sus âartık ba - kayım! -dedi- Alla » ha güç gelir bu.. ya sen ölseydin de yu - müurcağın el elinde kalsaydı. — daha iyi mi olurdu?.. Mürvet — derhal gözlerini silerek sus tu. Fatma hanmım şimdi mangala kü - çük cezveyi sürmüş- tü. Fakfon tabakasından iri bir sigara sararak: — Kardeşler! - diye başladı - demin benden evlere şenlik cenaze için - sile- cek istediler.. Hafız hanımla beraber selvi sandığı açtık. —Allah taksiratını affetsin, taze, biraz şapşalcaydı ya san- dık buram buram küf kokuyor.. hepsi darmadağın.. ama koca da kocaymış hani!.. Kaç kat hamam takımı bu?! Pembe Bursa bornozu.. beyaz ipek Ççu- buklusu, sarma pamukaki işlemelisi... Daba bilimem nesi.. hepsi aklımda kal- Hafız hanımın da, benim de par- mağımız ağzımızda kaldı. Cezvede tasşan kahveyi fincana dol- dururkun devam ediyordu: — Bilirsiniz ya? Naciye hamamda ge- ne de annesir.den kalma eski yamalı si- leceklerle silinirdi.. Yaşlı komşu, Fatma hanımın sözünü kesti: — Ölünün arkasından iyi söylemeli hanım.: Fatma hanım hiddetlendi: — Daha toprağa girmedi ya a ha- nım!. Sürme'i Hafız; ölü toprağa gi- rince rahmetle anmalı diye vâzederdi - cevabile sözünü kitaba uydurmağa çalışarak söyleniyordu: — Demem o demek değil... İnsanın içi hırs dolarsa gözünü toprak doyurur demek istedim.. zavallı tazenin silin- meğe kıyamadığı 6 canım silecekler cenazesine yaradı işte! Bir koca karı: — Murtaza efendiye söyliyelim de bari bir takınunı mescide hayrat ver- sin . Bir başkası: — Bir takımını da dul Sabbek hanı- ma versin.. zavallı kadın hamamda peş- temalını silecek diye kullanıyor da ben onun yerine yerin dibine geçiyorum.. meçhul kadın Geçen cuma günü TLondranın pıllı' Express gazetesinde bir İctopraf çıW İLord Avebury ile nikâhımı tesetl eti mek üzere ebeveyninin *vimeler, ayrT |Mis Levley Eparos'u göseriynmu yör İtegrafın bir kenarında da hayret, ve iştiha dolu gözlerle güzel gelini gej' retmekte olan küçücük bir kızcağız rünüyordu. Dailf Peri masalı işte bu İstografın Expressue çıktiğı gün başıadı: Mhd bir kadın okuyucu ne poha olursa sun bu küçücük kızcağızı bulmak istiyoft hususi bir detektifi bu 'şe memur edif' ve nihayet üğreniyor ki çocuk bir Şi rün kızıdır ve Ann Pezkoviteh adını 487 maktadır. Meçhul kadın çocuğu aiy' büyük elbise mağaza'arından birine türüyor: ğendiğini al! öryor. Va küçük kız da salendes ve tüldef yapılmaş bir baletin e'biresini beğeni y? — Güzel gelin& benzemek için, diytf Ve işte bir başka klişemizde de g€ elb.sesi ile küçük kızı pütüyorsunuz. Avrupa boks şampiyonu ma; lüb Berlin 5 (A.A.) — Avrupa ağır sik * let şampiyonu, Alman böksörü KöD lin, Avusturyalı Lazek'le yaptığı mü$ Cumbadı. eve girip çıkanları seyre- den bir kadın bunlara cevab verdi: — Arkası var — neticesinde şampiyonluğu kıvkm": tir. Köb'in, nizamsız vuruşundan ikif ci ravuntta mağlüp addedilmiştir. çime hafakan yeli doluyor.. şimdi şar- ; İki ahbab çavuşlar: Tebdili mevki