we Muart B ugün, şu anda Darüşşefakalı- lar, şerefli ocaklarının tam Üncü yağına basışını kutluluyorlar. mes'ud günde yakım — ta - İi bizinle — beraber, gözden ge lesr göreceklerdir. ki, Darüşçefaka, Metmlekette yükselen maarif âbidelerinin Şereflileri arasında en müstesna mer- Vi işgal eder. Darüşşafaka nasıl kuruldu? aşlarında, maliye nazırı Yusuf Ziya #şa, Gazi Ahmed Muhtar Paşa, Vidinli Vlik Paşa gibi kimseler de bulunan Mmiyeti Tedrisiyei İslâmiye», Darüş- Mlakayı, 1878 yılmda, münhasıran fakir, üz ve yetim halk çocuklarmı okut - k gayesile kurmuştur. Süde bu gaye bile, Darüşşefakanın sa - lhî bulunduğu manevi makamın irtifat kkında fikir vermiye bol bol kâfidir ka- Tüatindeyim. k'Ct i Tedrisiyel İslâmiye» âza » ti Darüşşefakadan — evvel, Beyazıdda T mokteb açmışlardı. : Tamir edilen «Valide Ümmetüllâh> L'*lın—bma. açılan dershanelerin kürsü - ihi fahriyen işgal eden değerli hoca- ? arasında, bizzat Gazi Ahmed Muhtar afa da, Gazi Tevfik Paşa da, büyük Tilliyetperver Namık Kemal de bulun- Tuştur, Ve o demokrat mücssesenin sıraların- Çarşı çıraklarile kalem efendileri yan- â olurup okumuşlardır. Fakat o mektebi kuranların bütün ga- İeleri bundan ibaret değildi. Onlar, kara cahiller diyarına dönen bed baht memlekette, bir nur ocağı kurmak Enelindeydiler. Yükselmek için maddi imkân ve küd- Tet Bahibi olmıyan bütün yetim, öksüz fakir memleket yavrularını, şefkatin Okaklığına, feyzin ışığına kavuşturmak Bayesi, yüreklerinde mukaddes bir ocak L tütüyordu. Nitekim, günün birinde a da muvaflak oldular. Ve Sultan Selim ile Fatih camileri ara- idaki tepe üzerine, bugünkü Darüşşçe- binasının temeli atıldı. tktebi kuranlar, kız çocuklarını da Ghaletin karanlığından kurtarmak ar - nday İşte bu maksadladır ki, bina, bir kısmı “:fk, bir kısmı da kız Öksüzlere tahsis İmek üzere, iki taraflı yapılmıştı. 4 ahat ne yazık ki, mektebin <kızlar Darüşşefakanın diğer tarafı, 15 hazi « Yan 1873 tarihine rastlayan salı günü a - çıldı. Ve o gün, Darüşşelfakada ilk dersi ver- mek şerefi, edini bütün» lâkabile tanı. nan Kayserili Mustafa Paşaya nasib ol- â J_'Onı.m verdiği o tarihf dersin mevzuu da «Malümatı Nafla> idi. İrfan hayatımızdaki zaferlerin en tanınmış bayrakdarı Darüşşefaka, memleketin irfan tari « hinde, bir çok zaferlere bayraktar ol - muştur. Meselâ, memleketin en eski mekteb - leri sırasında bulunan Darüşşefaka, «mu- siki» ye ders şeklinde programlarında ge niş bir yer veren ilk mücssesedir. Ve mektebin ilk musiki hocası da klâ. sik Türk musikisinin lüyemut Üüstadı Zekâ; dededir! Onun Darüşşefaka kürsüsünde bırak - tığı boşluğu da, bügün oğlu Ahmed dol- durmaktadır. Darüşşefaka, tatibdadın şerrine en faz- hazırlanmış, hattâ hocaları bile tayin lm iş elduğu halde, açılamadı. _Ş'nı ü 0 devre hâkim olan softa ve N(M kafalar, bilginin cennetine açılan ka kapılar önünde, iğrenç bir mâni teş- %ellılex. Ve o mânileri yıkarak, kızla- blr:hzı da feyzin nuruna kavuşturmak, %knelıkalıhrın yüreklerinde aziz ve addes bir emel teşkil etti! _f::r onlar, bu gayelerini de tahakkuk B bilselerdi, biz, kızlarımızı mekteb *V'ıl"nınü görmek ssadetini, cumhuriyet fiki hi hanesi» adını taşıyan tarafı, program- Gi S0 38 SA YA G , G e kadar beklemekten kurtulacak - la uğramış, ve sefaletin acısını en çok çekmiş müessesedir, dersek, gene müba. lâğa etmemiş oluruz. Vâkıâ bugün, mem- Jeketin bütün şefkatli yürekleri, bu oca- ğın üzerine titremektedir. Hattâ oraya hanlarını, apartımanları- ni hediye eden, yardımda bulunan iyi ve zengin yürekli znsanlar arasında, Beybil Havsa mensub ecnebiler, Roçild gibi ya- bancılar, ve İran Şahı Muzaffereddin gibi şahlar da vardır. Ve bugün, «Türk Okutma kurumu» &- dını alan eski «Cemiyeti 'Tedrisiyel İslâ- miyer nin fahri reisliği General İsmet İnönünün şerefli ubdesinde bulunuyor. Darüşşafaka 64 Şerefli bir irfan âbidesinin şayanı dik 1929 da Darüş_ş;ıîıî;_m;zunu dört memur arayan bir şirket arzusunu yerine getiremedi, çünkü imtihanlar bitmiş ve mezunlar çoktan paylaşılmıştı Darüş şafaka SON POSTA ç—---AAA..2... yaşına bastı Sayfa 7 ——— — ——— —a kat tarihi Aralarında, Fuad Aral gibi, İstanbul meb'usu Halil Etem gibi, büdce encüme- ni reisi Hasan Saka gibi, profesör Hasan Tahsin Ayni gibi, yataklı vagonlar şir- keti mümessili Hasan Sadık Durukal gi- bi, avukat Hafid gibi, Şirkelihayriye tef- tiş heyeti reisi Mehmed İzzet gibi, İstan. bul Şehir meclisi âzalarından — Mustafa | Aşkın — gibi, —İstanbul — mektubcu - su Osman Nuri gibi, milli saraylar müdürü Sezai Selek, ve gümrük, ve inhi- sarlar müfettişi Vefik gibi güzide zevat da bulunan bu cemiyet, Darüşşefata uğrunda hiç bir fedakârlıktan kaçınmas | , makladır! Bu sayededir ki, Darü ka, memle - kette şefkat ve feyiz mefhumlarının tü- keneceği kıyamet gününe kadar, yolu- na ve vazilesine emniyetle devam etmek imkânına kavuşmuştur. şafakanın on yedi yıllık müdürü Ali Kâ- mi ile konuşuyoruz. nın en yüksek zirvesine metli müdürün önünde duran büyük sarı bir zarfın üzerindeki yazı, olanca dikka- timi çekiyor. Sesimi müdüre duyurabile- cek derecede yüksek çıkararak oküyo- rum: senedle mi terkediliyor üstadım?» ğildir. Ben, bir çocuğun sigara içmesini, ahlâki bakımdan, çay içmesi, süt içmesi | va limonata içmesi kâadâr tabil görü- :;ğ: llı:ı ı“t’:::].ııkîg:rıl;':î:eu':lı"m;;ıc;- duğu Darüşşafakadaki hatıralarını da miye tarafdar Geğilim. garanın, ona bi muzir olduğ D Bu itib risinin sigar yor. Onlar lardan bi Darüşşafakanın on yedi yıllık müdürü Ali Kâmi ile bir mülâkat « Zaman ergeç uzviyetlere galib gelecek. Fakat ben son dakikamda gözlerimi müsterih kapayacağım" Çünkü eminim ki bizimle beraber ölmiyecek olan bir şey var: Darüşşafakalı ruhu ,, Şimdi de, Salih Zekileri, Ahmed Ra- âmleri, İsmail Safaları yetiştiren Darüş- Darüşşafakayı, kendi tarihindeki itilâ- kavuşturan kıy- «— Sigarayı terkedenlerin senedleri'» Soruyorum: <— Sigara da, borç gibi, mülk gibi Kıymetli âlimimiz gülümsiyerek: — Evet!.. diyor, ve izah ediyor: — Sigi mek, ahlâkt bir kusur de- Ali Kâmi mukarririmizle konuşurken Bü, kendi huyasun da kazanacaktı'. Alı Kümiden, vaktile sıralarında okus dinlemek istiyorum: — Ben, diyor, Darüşşafakanın hasveti- ni çekmiye başladığım zaman, henüz se- kiz yaşımdaydım. Ağabeylerim, İsmail Safa ve Ahmed Vefa da orada okuyorlare | gı. Birisi on üç, öbürü an beş yaşlarınday« alar. © vakit Fatihte oturuyorduk. Ben de Fatih askeri rüşdiyesine gidi« yotdum. Ağabeylerim, ayda bir izinli Çı- " |kıp eve geldikleri zaman, hep mektebi anlatırlardı. Ben de onları, bir tek kelle me kaçırmadan can kulağile dinlerdim. | Bu suretle yüzlerini görmediğim birçok 'hocaların, mubassırların, hattâ talebele. rin, isimlerini, huylarını bile öğrenmiş. tim. Bu hikâyeleri, beni Darüşşafakaya öyle bağlamıştı ki, sokaklarda, parlak tokalı, muntazam kıyaletli, ve ağırbaşlı Darüş- şafakalıları gördükce, âdeta tatlı bir ha- yale dalarcasına seyrederdim. Sizin anlı- yacağınız Darüşşafakaya adamakıllı a « bayı yakmıştım. Oturduğumuz evden mekteb görünün dü. Her akşam, karanlık çökerken; bir e pencere önüne yerleşir, Darüşşafakanın v İÇLİĞİRESFERÜND, : esmer bir hüzne gömülen azametli bina- O günden sonra, gücendiğim u'ebvlc—' sını, bır mâbed gibi uzun uzun seyredere rin, benimle bu şekilde barışmaları, beni eline yakışmıyan si- 3 bakımdan la da bittabi şübhem yok! talebelerim arasından bi- içliğini görünce, içim sızlı. e, kendilerine gücendi- | Fakat bir çocu söylüy Bundan bir müdde odama geldi. Elindeki çekine çekine ( « Sayın sigara içerken gördünüz. Bana gücendi- ğinizi söylediniz. Bu sözünüzün hakikat olduğn'nu da, o gündenberi teveccühünüz. den mahrum kalmakla görmekte, anla- maktayım. Şimdi size, bir daha sigara içmiyeceği- me şerelim üzerine söz veriyorum: Eğer içine şerelimi koyduğum bu se- sinde, kaybettiğim teveccühünü- | Tarihdeki acı hat ralar Fakat bugün bu aydınlığa kavuşmuş bulunan Darüşşefakanın tarihi, çok acı, | çok kara hatıralarla Goludur. O acıların hududsuzluğu hakkında bir fikir vere « bilmek, ve Darüşşefakayı Idare eden - lerin, o ocağı tüttürebilmek için neleri göze aldıklarını anlatmak için, mekte - bin bugünkü müdürü tarafından yazılan şu üç dört satırcığı okumak kâflidir:; e— Darüşşelaka, 0 derece sefalet için- de kalmıştı ki, harb zamanının idaresi, öksüz, talihsiz ve biçare talebeleri 1sıt- mak için mekteb binasını yakmak mec- buriyetinde kalmışlardı.» Fskat bu bedbaht günlerden nura ka- vuşan Darüşşefaka, bugün, her bakım - dan, memleketin en mes'ud müessesesi baline girmiş bulunuyor. Çoktan lâyık olduğu — mazhariyetlere kavuşmuş bulunan Darüşşefakada ök - süzlüklerini, kimsesizliklerin! — unutan mes'ud yavruların, tahsil kavgasında ne büyük zaferler kazandıklarını anlamak için de, gene Ali Kâminin yazdığı şu hayret ve takdir verici satırları iktibasla iktifa ediyorum: e— 1929 senesinde, Darüşşefakanın se- kizinci sınıfında okuyan bir talebe, Na - fia Vekâleti tarafından lise mezunları arasında cer mühendisliği için açılan bir imtihanı birincilikle kazanmıştı. Darüşşefakanın tar'hinde, bu kabil mi- sölleri arıyacaklar, hiç zorluk çekme - den, yüzlercesile karşılaşacaklardır. ssis eden bir âdet halini aldı. | - Bütün benliğimi kayrıyan o yetimler h ım talebeler, mukabilinde '“l' yuvasına dikilen gözlerimde, yetim ço- bimi geri almak maksadile, bana böyle | yıuğumun bütün bayranlığı toplanır. BCl er getiriyorlar. d e emin olun ki, sözlerini de tutuyor| — Aşabeylerim, Darüşşafakada zindanlak lar. Çünkü bana söz verenlerin arkalarını | ,, 4; vyakları anlatırlar, yemek yerine ku- uzun müddet, şeytanın aklına gelmiyecek | », ökmek yiyen cez beclan hahanlirili ettim: Aldığım metice, (p . ; 4 sevdadan vazgeçirmeye çabalar « lard: ğ Fakat bunlar, mektebi büsbütün gözü- zerinde epeyce düşünen, sonra pencere-| ,,, gönlüme sokardı. sinden. bahçcdc“ovr:.ş.m yavrularına ba- o'r.ygı karşı duyduğum hasrete, sevgi- kf" değerli müdürün gözleri dolmüş- | / korku ile karışık derin bir hürmet de Z ga dd ehi (ü b Gömellİ Ze | T zama Banburlerim, » “ozuların T Z . im, l S yıf bir çocuktu. Ona, daima ağzında gör- | durmıyanlara verilciğini de söylerler- düğüm sigaradan vazgeçmesini, kaç defa | gi, söylemiştim. Nıhnyşul. Bdi bal gAM Ma0a aa | CŞ S İ OLUTARİLIR ĞAA SUO da baaa e REme D çalışanlara âferinler, yaldızlı mükâfat tiği üzerine söz veriyordu! MELYECILE el de ÖzredleR e Si aa - | Ben de girdiğim takdirde uslu oturacak ak F Diyire ŞarOn. üç gün (afesinler, yaldızlı mükâfatlar alacaktım. e yemin ettiği gençliğine | Pakat acaba bu rüyalar çıkacak mıydı? Ali Kâmi, o uzak günleri yeniden ya- şıyor gibi idi: — Mukaddermiş... - dedi. e 1 İhepsi oldu. Aferinlerini, yaldızlı mükâe Sözü bana da - fatlarını aldım. Hattâ, tuzu, biberi kabi» sade benim kalbimi de- | Jinden ufak tefek cezalarını da tattım. İse eaT S E mall Safanın de , Jâyik oldukları | mekteb bize m; re çoktan kavusmuş bulunduk « | çayei sakafında y n, bu ilân gazetelerde günlerce | — a başubı intişar etti. Ve o iıkpu—,l kendısine Darüöşşetakalı süsü verdiği ane laşılan bir sahtekârdan başka, hiç kimse | Darüşşafaka hakkındaki Fakat ne evvel, o ü dayamıdan y Şimdi, bu senedi, 30 küsur yıllık hocalı- Hımın en hazin hatıraları arasında saklı- yorum' Zavallı yavraum.. Bu ha cvvel verseyd yazıldım.. ği gibi, «Üç öksüz, o oldu., ve «biz, binanın!a.. 11 inci sayfeda) (Devamı Gene ayni senede, meşhur bir şirket, gazetelerle Darüşşefaka mezunu dört me- | İaulurumdan başka ne :lâve edebilirim ki? mür alacağını ilân etmişti. Fakat her taraftan kapışılan kütün a. müracaat etmedi!» 2 J Bla BRDA , GesR LN N ızı'"ı.'.'.!."”s a;"ıiîâ.“â *;;g;w K ımız Naci Sadullah ai “