İİ! Dari SON POSTA l i 237 e ÜRE İY kk AR LE ER SARA, v RA İstanbul hapishanesi | yıkılırken TİNDANLARIN TARİHİ Erzurum Belediye Meclisi Ziya Şakire teşekkür ediyor Erzurumda intişar eden (Doğu) re- mlekette ceza telâkkisi ile adalet mefhumu arasın-| ikimizin son gelen nüshalarında, (Bir geniş mesafeyi kısaltan ilk inkılâb nasıl oldu ? Le başlığı altında şu fıkra yazıl - , mışlır: Yazan: Naci Bizde a kim ya asılır, yahud da yağlı ka ayy oğulurdu. Kayışla boğulması ta- #, ç “den mahküm, Sa, rülürdü. Cellâd, mâhkümun bo- 8, kemend denilen yağlanmış kayışı ME, Ve iyice sıkardı. Yay Mi mütenkip, kayış gevşetilir, ve 0- ia boğazda bıraktığı mor çizgi üzerin- b İlce, kesk'n bir bıçak geçirilirdi. Bu ye Mahkömun teneffüs cihazımı açar, Ş9n hefesini keserdi! tak yani mahıkümün ölümünü mü- .» kelle, baltayla vücüdden tama- “yrır, va ceza tamamlanırdı. da, tina, İevirde; cezalarm veriliş usulleri. İS acaib hususiyetleri vardı. lâ, bir vezirin, bir maznun için: 7 Kaldırın! Veya > Yikıni demesi: y Asınt Veya gi, Soğun! manasına gelirdi. * havatın sona erdirilmesini karar- X *at koca hüküm, bu bir tek kelime- lerin zalim vezirleri, koca nı söndürmek için, vic- rayı, dimağlarını zorla - şünceyi, omuhakeme etmeyi e bir elime söylemeyi Süz, man zahmet, bir Sayarlardı! haine kadar yazdığımı yazılar, hapis- ay rimizin, ve zindanlarımızın, 'Ta: My 7 ne kadar gelen uzun tarihini eimiş oluyor. Hİzn sonra, memlek erza telâk- alet mefhumu arasmdaki bü- iy, esafe, mümkün mertebe kısaltıl- ie, diye tarihimizin kavuştuğu bu inki- büyük Reşid Paşanm eseridir. an imparatorluğunun tarihinde, hag" Süleymandan sonra, ikinci «Ka tay, * sayabileceğimiz Reşid Paşa, adı- büşindaki «büyük» sıfatına bihakkın bir şahsiyettir. Onun yaptığı kanun Ri bazıları, Cumhuriyet devrinde bile Men İ sayılmaktadır. e Abdülhamidin ik e fermanile vücud bulan huku- Mi, e esası, memleketin içtimal ha- İay, tâ çok hayırlı ve büyük bir rol oy- iştir, e İsrmarın çıkışından sonra, ceza sâ- Yetleri de, ceza şekilleri de, ceza ev- ÖR, ceza telâkkileri de değişmiştir. * k ii Paşanın ortaya koyduğu kanun- ğa, «ma'», «ırz» muhafazasını te» y,tmek gayesini gütmüşlerdir. Ne bu sâyededir ki, asırlarca pa- ig Arın, vezirlerin, kaptan paşaların, My kedıların, ağaların emirlerile Sy, Kesilebilen mağdur bicareler, can- iy ırzlarından ve mallarından e bilmek imkâmna kavuşabilmişler, Y *ahatça birer nefes alabilmişlerdir. kaidele-in kuruluşu, ceza- "mak sa'âhiyetini, sade mahkeme- Sermiştir ig bİP maznunun, mahkemeye girmes tap hakeme edilmeden ceza yemesi- İ, >Sân bırakmamak gayesi güdülmüş- Akat maalesef, bütün gayretlere "yy, bu paye, Cumhuriyet devrinden A, Sbakkuk edememiştir. Çünkü, ce- üzmek salâhiyetini kaybeden ma- 2 bulunanlardan birçokları çike- Big, 2 fermana ve kanunlara rağmen, Li SFİĞİ okumaktan yazgeçememiş- Ta ii My çlmatta, telâkkiler, ve Gezalarla ii bittabi, hapishaneler de değişti, A “r, cellâdlar, tomruklar, «öle Ming zlar, alar tarihe karıştı ve Malay; alg leri , resmi devlet hapisha- N 1, Pad, gi *wdi sıra, şu susilerin ce- ye geliyor: Ki tesmi devlet hapishanesi nerede, dan kuruldu? vi Mane ler nasıl idare olunurdu? Mak, De birer teczişe mahalli ol rFtarmak, ve birer terbiye mü- Mai Gekline sokmak fikri evvelâ ne B, ,, * Kimin tarafından ortaya atıldı? cevabları arasında, içinde b Bşapot kullanılmazdı: Ölümf cellâdin önünel (& : İ babanın başından geçen meşhur bir va- Sadullah Büyük Reşid Paşa dersane açılan ilk Türk hapishanesini de lacaj İslim üzere bulunan Umur| mi hapishanede açılan bu dersanenin ilk hocası, Ali Şefik baba idi. «Babas lâkebile anılan, ve memlekete almancadan türkçeye bir de kıymetli i gat kitabı kazandıran bu mübarek ihti- İyar, ömrünün birçok yıllarını, feleğin İsillesini yemiş talihsiz mahkümlara ders vermekle geçirmiştir. ki mp Yukarıya yazdığım Suallerin ce' ,- İC vermiye girişmeden evvel, Ali Şefik kıâyı anlatacağım: İ Şefik baba, içi azılı katiller, sabıkalı İlar, hırsızlar, dolandırıcılarla dolu olan İdersanesindeki bütün mahkümlara kaşı bir baba “alâkası, ve baba şefkati göste- rirmiş. l Dersanesindeki mahküm talebeler ara-| Erzurum Belediye Meclisi, son içti- mamda muharrir (arkadaşımız (Ziya Şakir) e, gazetemize tefrika ettiği «A - ziziye Tabyası» için, şehir namına te-| 9 şekkür etmeye karar vermiştir. Bizim memlekette, her türlü yar - dımdan uzak, çalışma şartları bozuk, kazançları mahdud olan muharrirler i- Sayfa 7 İngiltere, İtalya ve Almanya ile anlaşabilir mi? Almanya ne istiyor? İtalya ne istiyor? talya ve Almanya ile anlaşmak müm- kün müdür? Misir Eden: — İrigillerenin ve Fransanın istedikleri çin böyle manevi taltiflerin büyük kıy- | garantileri almadan evvel bunu düşün » meti vardır. Başka yerlerde, akademiler, muhar- rirler için bir gaye; ve her eser, o ga - yeye yükselten bir basamaktır. Bizde henüz böyle bir müessese ku- rulmamış olduğu için muharrir, efkâ- rı umumiyenin hislerine tercüman O - Jan bu gibi nadir ve mânalı hareket - leri tabiatile, şükranla karşılayacak * tır. cihetini berlaruf edecek olursanız; çe - tin ve tahammül edilmesi güç bir fi - Jkir ameleliğinden başka bir şey olmı- sında bulunan Sadık isminde bir de "kanlı, şiirde ve edebiyatta, Şefik baba- bın nazarı dikkatini celbedecek derece de istidad gösteriyormuş. Basit bir münakaşa asabiyeti içinde, ibir arkadaşını hafifçe yaralıyan, ve 8 ay hapse malıküm olan bu delikanlı, Şefik İhocadan, diğer mahpusları kıskandıracak derecede şefkat ve himaye görüyormuş. Şefik hoca da, bir kaza kurbanı saydı- ğı bu gençte sezdiği geniş ve ümidbahş; İkstitindin inkişafını temin için hiçbir gay» / açınmıyormuş. içer şımaran delikanlı bir gün a: ya demiş, sizden büyük bir is- İtirhamım var... Benim, yeryüzünde 3- İnamdan başka kimseciğim yok. Halbuki, 'atalak bir kadın olan anamın, buraya gelip te beni görebilmesi imkânsız. Va- k:'â arkadaşlarım, onu yardımsız bırak» İmiyorlar, Fakat geçen gün, çok rahatsız | olduğunu öğrendim. Hastalığının ateşi #çinde mütemadiyen beni sayıklayıp dus! beni göremeden ölürse; | lecek. Onu bu arzusundan İrayormuş. Eğ gözü açık gid zUSU! mahrum bırakmek ta, bana ömrümün sdhuna kadar derd olacak! Ziya Şakir İyan kısım kalır. Bu ise, hiç bir varlığı kendisine çekemiyecek kadar kuru, he- yecansız, ve şiirsizdir. Erzurum Belediye oMeclisinin son kararı, yazıcıya karşı belki memleketi- mizde ilk defa kariin alâka duygusu - nu ifade ediyor. Bir yazıcı için en bü - yük istinadgâh ve en büyük kazanç, bu dur, * Matbuat hayatımızda ilk defâ rülen bu şayanı dikkat hâdise, bizi iki şekilde memnun etti, Biri, gazetemizin kir gibi çalışkan o bir arkadaşımızın takdir edilmesi; diğeri ve bundan da - ha mühirnmi ise, bir Şehir Belediyesi - nin, kalem ve fikir sahibleri hakkında gösterdiği bu kıymetli takdir eseri... «Doğu» refikimizin, bu münasebet - samimi yazılarâ tamamile Siz, benim buraya nasıl girdiğimi biiğ- | yorsunuz. Ahlâkım hakkında da, kâfi derecede fikir edinmişsinizdir. Eğer de-| Iğlet ve tekeffül ederseniz, bana birkaç saat izin verebilirler. Benden fena bir;$ > umarlar ve isterlerse, yanıma bir adam da katsınlar. Gidip anamı ya» rım saat görevim, eğer bu istirhamımı ll 2 cağım! innet duyacağı e ir başi gözü açık ölmekten, genç hir insanı bedbaht olmaktan kur- tarmanın büyük sevabını kazanacarsı- Dakika bu umulmadık teklifi, yumuşak yürekli hocayı uzun uzun dü şündürmüş. Mahkümun devam eden i$- rarı ve gözleri üzerine: .— Bakalım! demiş... Hapishane mü- dürile bir görüşeyim! Bir mahzur gör- mezse ne âlâ!,. — Arkası var — Belediye memurlarma yardım cemiyeti kongresi Belediye memurlarına yardım cemiye - ti senelik kongresini akdetmiştir. Kongrede tenehi memleketlerde ve taşrada ölen me - mar aliölerine yapılacak yardım şekilleri iwüzakere edilmiştir. Bundan başka çocuğu olanlara da yardım yapılıp o yapılmaması hakkında etüd yapılmasına karar veri - maitir. etmekle beraber, Erzurum Bele - sinin, matbuata karşı gösterdiği bu a ve nezakete, meslek namina te - ür ederiz. Otomobil kazaları Şoför Mahmudun idaresindeki 3424 nu- tirirseniz, size ömrüm oldukça |maralı otobüs Beyoğlundan geçerken An - Ayni zamanda da,İdon isminde bir şahsım kullandığı motosik- letle çarpışmış, Andon 8ol bacağından ya - ralarmıştır. Unkapanında oturan 5 yaşlarında Ha- san Kminönünden geçerken şoför Cemilin £- doresindekt! 2043 numaralı otomobilin sade- mesine maruz kalarak başından © tehilkeli surette yaralanmıştır. Yaralı Cerrahpaşa hastanesine kaldırmış şolör yakalanmış - tır, k Kazımpaşida oturan İdris köprü üs - tünde bir taraftan diğer tarafa geçerken 1832 numaralı otomobilin sademesine maruz kalarak vücudünün muhtelif yerlerinden ya- larmıştır. Firar eden şoför aranmaktadır. Yangınlar Üsküdarda Hayreddin mahallesinde Ha - ee isminde bir kadının üç katlı ahşap evi ile Cihaügirde 22 numaralı apartımanın | - kinci katında yangın çıkmiş ise etrafa si - raşsilerine meydan verilmeyerek söndürül- müştür. en emekdar tefrika muharriri (Ziya Şa-! mek faydasızdır, demişti. © Mistr Chamberlain: — «Anlaşmak için işe hasmın ne iste- diğini anlamekla başlamak lâzımdır. Ak mânya ne İstiyor, İtalya ne istiyor? Gö- relim» düşüncesinde bulundu. * Roma iki şey istiyor, öyle iki şey ki esasen birbirine bağlıdır. 1 — Habeşistanda teessüs eden fiili va» ziyetin tanınması ve bu memlekette İtal. Zaten yazıcılığın manevi itminanı| yan inkişafına imkân verilmesi, ? — Akdenizde sükün ve huzura mü - teallik bazı teminat tesbit edilmesi Aradaki zineir göze çarpacak derece - de meydandadır. Önce Süveyş kanalının Habeşistana giden yola hâkim olduğunu hatırlayınız. Sonra İtalyanın orada isyun- lar tertib etmek arzusunda bulunanlara İngilterenin müzaheret edebileceğinden korkması ihtimalini düşünebilirsiniz. Ve nihayet uzun zamana mütevakkıf inki - şafları temin edebilecek sermayenin ân- cak Londradan bulunabileceği aşikârdır. Romanın bu yolda bir anlaşmıya mü - sald davranmasının bir başka sebebi de vardır; , — İngiltere Cebelüttarığa, Maltaya ve Süveyşe hâkimdir. «Kâfi kuvvete malik olması şartile», iptidai maddelerden mah- rum ve ahalisini beslemekten âciz olan İtalyayı yarımadasında boğabilir. Bunun içindir ki yarım asır müddetle İngilterenin en sadık müttefiki olmuştu. Acaba tekrar eski hale gelebilir mi? İspanyol meselesi Habeşistan hareketi aşılması imkânsız bir mânia değildir, “hele Cemiyeti Ak - Aşağıda okuyacağınız satırlar Fransanın çok tanınmış siyasi muhar- rirlerinden Saint - Brice tarafından yazılmıştır, tabü Fransız Saint - Brice Evvelâ vasati Avrupada milliyet pren- sibini Alman ittihadı lehine kullanmak hakkını taleh ediyor. Bundan da Avrupa müvâzenesinin sarsılması, ve son kurba- nı İtalya olmiyacak olan bir hâkimiyet doğması ibtimalleri ortaya çıkıyor. Eğer Almanyanın bu talebi is'af edilirse İtal ya tehlikeyi acaba daha iyi anlıyabilir mi? « Sömürgelerin iadesi Almanlar üstelik eski sömürgelerini de istiyorlar. İz da yapılmış olan geniş mikyasta bir fikir âraşlırma hareketi gösterdi ki bir çok İngilizler bu fiata sulhun temin edilebilmesi şartile vam tgeselesi bir kenara konulunca, Fik ye hakık İngiltere bu memleketi dâha 19g3 | Alman talebini kabul etmek arzusundan yılında İtalyanlara teklif etmişti. İspanyol buhranı, eğer İtalyanlar Ak - denizin garb havzasında yeni mevkiler elde etmek niyetinde bulunsülardı anlaş- İ ma yolunda daha elddi bir kaya teşkil e- debilirdi. Fakat böyle bir niyetleri var mıdır? i Sardonyaya, Sicilyaya malik olduk « İtan sonra temenni edebilecekleri bütün stratejik inevkileri ellerinde bulundur - muş sayılmazlar mi? Bu sual bizi bir başka mündeleye götürür: — İtalyanın şimali Afrikada, başka topraklarda, bilhassa Tunusta acaba eiân gözü var mıdır? 1935 kânunusani muahedesi ile mu - vakkâlen hudud harici çıkarılmış olan ı İştiha ancak Fransa büyük bir zâfa düştüğü zaman canlanabilir. Alman talebleri Almanyanın is'af edilmesi İtalyanınki- lerden güç talebleri vardır, Trakyalı Bir göçmenin Acıklı hali Trakya göçmenlerinden Haşan Hasan bize yazdığı mektubda Şu acıklı hüdiseyi anlatıyor: «— Gözenlerde köyden kasabaya gider- ken önüme bir kaç kişi çıktı, yanımdaki «adını almak İstediler, benim mümanaa- Wmi görünce üzerime çullandılar. Bir İ İİ hayli dövdüler, başımı yardılar ve sıvışıp gittiler. Ben yaralı bir halde kasabaya gittim, kaymakam beni bir müzekkere ile dispansere gönderdi. Rükümet doktorunu dispanserde bulamadım. Yaram gittikçe fena bir şeklide tesirini göstermeğe baş- | Isdı, tahammül edemedim, hükümet dok- Wrunun evine gitim, müzekkereyi gös- tererek tedavimi istedim, doktor yararmı yıkadı, temizledi, âçladı ve sardı. Git- mek İztediğim zaman da: «Nereye, dedi, Hani tedavi ve ilâç ücreti? oğlu uzak değillerdir. Buna mukabil toprak statüsünü bozmadan Alman menfaatle » rini koruyacak bir kombinezon buluna- bileceğini düşünenler de vardır. Her iki sistem de vaziyetin en objek tif bir şekilde tahlili esnasında dahi göz- önüne alınması icab eden ayni kayaya çarpıyor; Hiç bir zaman memnun olini- yan. her zaman fazlasını İstiyen Alınan Kârakterinin bu herkesçe malüm olan Nu. susiyetine işaret etmek istiyorum. Bu sonuncu kayda karşı: — «Almanyanın zorla aldığı veya Al manyaya homurdanarak verilmiş müsaa- deler tecrübelerinin yapılmış olmasına mukabil ciddi ve açık kalbii bir alış ve riş pazarlığının ender olarak yapıldığını. iddia edecek olanlar çıkacaktır. Mistr Chamberlain acaba bu usülü mü tecrüte etmek istiyor? Bu takdirde hatırlıyalım ki bu şekilde bir ameliye kuvvetli bir Fransanm vu - cudüne bağlıdır. Ben elimdeki müzekkereyi | gösterdim, parasız olduğumu, soyulduğumu söyle - dim, fakat dinletemedim. Doktor garanti istedi. Soğukta, yağınurda fena vaziyette küldım, ne yapacağımı şaşırdım. Verdi- Bim garantiyi bana gene derle vermişti, henüz belini doğrultamamış bir göçmene bu muamele yapılır mi?» Bu garip bâdisey. yalnız hem de hafıf- leterek yazmakla iktifa ediyoruz. Zavallı göçmenin mektubu sarih adresle beraber nezdimizde mahfuz bulunmaktadır. Sıh- hiye Bakanlığının ve Trakya umumi mü fetâişliğinin nazarı dikkatini celbederiz. Okuyucularımızın sorgularına cevablarımız. Ankarada K. Tungut'a — Mektubunüz müsbet ve sarih dir. Daha açık, isim ve maxam tax: derek yazımız, k