10 Sayfa Son Posta'nın tarihi tefrikası: 32 SON POSTA ÜÇ BOZ ATLİ Ziya Şakir Tekirdağlı Hüseyin Londraya gidiyor Deglan, şampiyonumuzun menecerine “Elinde Tekir- d ğlı gibi Lir pehlivan bulunan menecerin Londrada mağlübiyetten korkmasınş şışırıml.ddn (Naci Sadulakı telefo:la yaptığı bir mülâkat ) Tekirdağlı Hüseyinin değerli ve tec - Yazan: — Ârtık boz at, Dilşad Bigiümin kır atına yaklaşmıştı. Şimdiye kadar Liçbir atlıyı — Önüne g: çirmemiş olan mağrur Türk prensi bira-, çılgın bir Lisse kaçıldı, sert bir nazarla Hatay Bahadıira baktı ve elindeki kırbacı hızla kaldırdı Halkım alkışları, çılgınca ieryndlın.|de yörlere kadar eğildi. Ve sonra tek-| — Evet. evet... Allah için söyleriz. semayı ıınâyorhdv. ;3 nm;mkdkıdıbı; rar digızd.k durarak cevab verdi: Yarışı bu delikanlı kazandı. atırlıı üstünde bir demir heyi gi — Özbek noyanlarındanım. Dediler. Üheli Asım dimdik duran D“",'dığa' artık sık sık|- -— Buraya ne zaman geldin?. Kamer Han, son hükmünü verdi: Iıu*w;ı ;;P:'î:ı örü: mmd:k:g_î başını arkasına çeviriyor; dudaklarında | - — Takriben bir saat kadar evvel. — Bu delikanlı yarışr kazandı. Sara» (VC teetoru BUTÜR d tatlı bir tebessümle kendisine gülüm-| — N> işin var? yıma götürün. Mükâfatını alsın. ıı-.— Bi seyen Hatay Bahadıra bakıyordu. VO İ <— Kumet Kayorüke Dedi, "ğu,m Asım Ridvandan evvelâ, Te - boz atın her an bir adım daha yaklaş-| — - Yarica bunun için mi girdin?.. Hatay Bahadır, gözlerini etrafa do- ,, 1 /) Hüseyine sikletinden dört, beş tığını gördükce, çehresindeki endişe ve| - Doğrurunu söyliyeyim, Han haz-| laştırdı. Dilşad ağayı araştırdı. Halbu- kvl'ı ::ı-ybcmr:n sebebleri öğrenmek W heyecan artıyordu. retleri ...A: İki moğruür Türk si ti bir İ n ü Iyü .Ayağımın tozu ile şu yarışa Ki mağ) rk prensesi, vaziyeti temiştim. Bu sualime gülerek şu çevabı Yarış yerinin son noktasına "k"ş"lgir—e“k“ , niçin girdiğimi ben de bilmi- türlü hazmedememiş, babasının orada- vî,:iîr 5P göli $e yorlardı. Çadırdakiler dışarı f'"'m'*ıyoı'-ium ğ lar.. bu emsalsiz yarışın son ve en he-| lecan'ı safhasını daha yakından gör - — Garib şey.- bu yarışta kazanılacak ki yödek atlarından birine binerek, sa- raya kaçmıştı. — Tekirdağlıya beş kilo kaybettiren tam beş sebeb vardı: Çok - siki idınan fazla heyecan mükâfattan haberin yok mu idi?., — Bayır.. yalnız yarış atlarına im- renmiş.. ben de onların arasında köş- mak zevkini kaçırmak — istememi: yapması... Güreşlerden Sarayda, o gece bir ziyafet veri'di. duyması... Buradaki yemekleri sevmedi. Evlenmesi, cidden mühim bir mesele ği için kâfi derecede gıda alamatnası ., teşkil eden Dilşad ağaya artık münasib Porıs havasına tamamen alışamamış bu- — Mmek için, bayrakların yanına toplan- ensesinde şiddetli bir so- . Başını bir daha çevirip baktığı zaman, acı bir çığlık kopara - Tak atının başına şiddetli bir kırbaç in- “dirdı. Faket o anda kulağına Hatay Ba- badırın müstehzi sesi geldi: — — Bigüm!. Atın başına kırbacla vu- Tulmaz. Dilşad, başını çevirmeden cevab ver- dü; - — Beni geçemiyeceksin. Hatay Bahadır, şakrak ve neş'eli bir sesle konuşmasına devam etti: — Sizin. büyük ve şöhretli adınıza, bütün hürmetimi göstermek isterim. İşte, tam o anda, bir Kâşgarlı, bu yarı- bir koca bulunduğu için, herkes sevinç İunması... Ve nihayet memleket hasreti.. şın n :2aksadla yapıldığını söyledi, — (iç'rde idi. Bâhusus Dilşad ağayı tak'bi Haklı bir endişeyle: — Yarışı, sen kazandın delikanlı, — |eden on kız da, kendilerine yetişen sü-ı — Fena, diyorum... Çünkü bu beş se- — EHayır, Han hazretleri... Bigüm ile,| varilerin kucaklarına atılmışlar; onlar beh, Tekirdağlının sırtını yere gelire « berebere kaldık. da kendilerine birer zeve intihab et- bi'ecek kadar mühim! -— Yc000!. Ben, haksızlığı sevmem., | Mişlerdi. Fakat Asım Rıdvan müsterih, ve nik- eğet senin atın, onun atını göğüslemiş | Bu ziyafete, o günün l(ıhrıır.:ıvılzırıl”"ı konuşuyor: olsaydı, belki böyle kabul edilebilirdi. (d« çağzılmışlardı. Hükümdar Kamer! — Kat'iiyyen... diyor.. Anlıyorum, delikanlı. Sen, gerçeklenîllaıîn karşısında kurulan - bir sofraya öyle zannetmiştim. Fakat görüyorum ki, kilerden çok daha mühim olacağı mu kibar ve nazik bir noyansın. Kızımın, oturuuşlardı. Kamer Han sofrasına, | PU sohihler,, Tkki:h!'mm Sade — Bd hatkale Çünk bayüne GÜŞeeti en ÜŞ şeref $e gürürüunü muhafaza etmek is-| yalnız kendi damad namzedi Hatay Ba- yağlarını 4enuyor. Kuvveti, maneviyatı pthlva" rı Aorıdı. F.ıkıl dediğim g tiyorsun Bu, sana aid bir mesele. Fa- | hadır oturmuştu. Mem'eketin âdeti vec-| KATAF yerinde kaldığı için, yağlertaik he Gi üşlestiren göyle NiiEE kakkı muhafaza etmek de bizim'hile sessizce yemek yiyor; hükümdarın lmesi onün kazanma şanslarını artlıı- tanbulda. gördüğünüz — Hindli W yveti: t Asım Ridoan pehlivanları gördükten sonra kararlaf * . Evvelâ ben de tıracağım. Oradaki güreşlerin Paristö a gL vazifemiz. Öyle değil mi, beyler.. ağa-| — Ne demek istiyorsun?.. lar noyanlar.. mollalar?... — Siz nasıl isterseniz, öyle olsun... İstorseniz, attan düşeyim. Kamer Han bu son sözleri, yanında — Hayır.. hileyi sevmem. ve arkasında - bulunanlara söylemişti. — Öyle ise, boz atın dizginlerini çe- ?"““" hepsi bir ağızdan cevab verdi- ez; m—llayır.. hayır... Böyle bir lütuf- kârlığı kabule tenezzül etmem. — E, şu halde? Besi; bir an çılgın bir hisse kapıldı.. :crll bir nazarla Hatay Bahadıra baktı.. e- Tindeki kırbacı havaya kaldırdı. Hatay Bahadır, yalvarır gibi bir sesle Mırıldandı: — — Bigüm'. Sakın vurmayınız. Kır- bac yemiye alısık değilim. Dilşad ağa, çıldırmış gibi bir sesle ba Birdi: — Beni geçeceksin. — Böyle bir fikrim olsa, sizi şimdi a- Yinızın üzerinden çeker alırım. — Hele yav.. kendimi parçalarım. — Şu halde, sulh olalım: — Nusl?.. — Nasıl isterseniz, öyle... Dilşad, cevab vermedi. Daha - hâlâ hovada sallanan kırbacını -Hatay Ba- badırın ihtarına rağmen- bütün şidde- tile kır atın başına İndirdi. Canı yanarı at, birdenbire şahlandı. Gözle takib edi'emiyocek bir şiddetle kendini ileri Binlerce halkın ağzından: — Eyvah.. — Gitti.. — Mahvok'u.., Diye feryad'ar boşandı... Herkes; / Dilşâd Bigüm'ün, atin üzerinden fırlı- yarak parça parça olacağını sanmıştı. —- Halbuki; boz at, ileri fırlamış.. bay- Faklara tam on adım mesafede, o ku- durmuş atın röğsüne dayanmıştı. Hatay Bahadır, bütün bakanları hay- “rette bırakan bir çeviklikle kır atın dizginlerine surr'arak kendi atından at- ladı. Dilşad ağanın önünde yerlere ka- dar eği'erek: — Berabere kaldık, Bigüm. Emrinize tâbiim.. diye, bağırdı. O anda, her taraftan çılgın bir alkış tufarı: buşandı. | Al bayrağın altında duran Kamer Han. ağır ilerledi. Heyecanını güçlük'e zaptetmede çalışan hükümdar, | Mütecessis nazarlarla Hatay Bahadırın| “ çehresini bir an tedkikten geçirdi: — Kizımı. muhakkak bir. ölümden kurtardın. Teseskür ederim, delikanlı... Böyle bakayım. kimsin?. - Hatay Bahadır, Kamer Hanın önün- İ Silkelele hai adıt kusuzları yaki Ka brli gi gğ Bir Doktorun - Arlık boz at, Dilşad Bigümün kır atına yanoşmıştı. İki atlının üzengileri | Günlük v birbirine çarptı:ya başlamıştı. | Kolilarından (ı) Şimdiye kadar hiç bir atlıyı ömlnci EZETE L geçirmemiş olan mağrur Türk pren - | Mekteblerde anormal Çocukların tefriki Sızıflarda gayri tabil vaziyetlerile, bilâ- #beb haylazlık, asabilik, tembellik ve devamsızlık gibi ârâz gösteren çocukları muhakkak bir defa mekteb doktorlarına ve mekteb doktorlarının — gösterecekleri Jüzum üzerine akliye mütehassıslarına muayene ettirmek Jâzımdır. Bin bir türtü Açtimal ve irsi tesirler ile mahmül olan bu tarzdakl çocukların zekâ, kabiliyet dere- telerini ölçmek ve ona göre lâzım gelen tedbirleri almak lâzımdır. Avrupada bu Bİbi çocuklar için dağ ve açık hava mek- tebleri vardır. Tedrisal büsbütün başka tarzda lera edilir. Nazariyattan ziyade a- meli ve kolay şekillerde bütün dersler ve- rilebilir. Bu muayenelerin icrası hem bu gib! çocuklar için, hem de sınıfta oturan diğer normal talebe için faydalıdır. Zira böyle bir tok çocuğun meveudiyeti bü- tön marfin husür ve İntizamını bozmağa kâfidir. Bu gibi çocuklara umumiyetle vaki oldu- Bu gibi hiddet, şiddet ve tehdid ile mua- mele etmemelidir. Onların bu işde hiçbir ©L yaktar, pek bedbahttırlar. — (*) Bu notları kesip saklayınız. yahnd bir albüme yapıştırıp koleksiyon yapınız. Sıkıntı zamanınızda bu notlar bir doktor gibi Imdadınıza yetişebilir. SA Nöbetci Eczaneler Bu gece nöbetci olan eczaneler şunlar- dıir: bol bol içiyordu. önünde sükütunu muhafaza ederek, yalnız sorulan suallere cevab veriyordu. | Kamer Han, pek memnun görünü- yordu. Önündeki elma şarabı dolu altın tası sık sık alıyor; Ve her defasında da — Arkası var — |HADYO| Bugünkü program İSTANBUL 25 - Şubat - 1938 - Cuma Öğle neşriyatı: 12.30; Plâkla 'Türk musikisi. 1250: Hava- dis. 13.06: Plâkla Türk musikisi. 13.30: Muh- telif plâk neşriyatı. Akşam neşriyatı: 18.30: Plâkla dans musikisi. 19: Konferans: AlI Kâml Akyüz (Çocuk Terbiyesii. — 19.30: | Beyeğlu Halkevi gösterit kolu tarafından bir temsil. 19.56: Borsa haberleri. 20: Vedia Ri- zü ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları. 20.30: Hava raporu. 2033: Ömer Rıza tarafından arabaa söylev. 2045: Muzüffer Güler ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, (saat üyarı), | (2115: Mustafa ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları. 21.30: Orkes- tra, 9:45: Ajans haberleri, 23: Plâkla solo- lar, opera ve öperet parçaları. 23.20: Son ha- berler ve ertesi günün progğramı. ANKARA 25 - Şubat - 1938 - Cuma Öğle neşriyatı: 1230: Muhtelif plâk neşriyatı. 12.50: Plâk: Türk musikisi ve halk şarkıları. 13.15: Dahi- İi ve harici haberler. Aksam neyriyatı: 18.20' Plâk neşriyatı. 18.36: İngilizce ders: Azlme İpek. 19: Türk musikisi ve halk şarkı- tarı (Halük Recal ve arkadaşları). 19.30: Sa- at Âyarı ve arabca neşriyat. 19.46: Türk mu- İsikist ve halk şarkıları (Nezihe ve arkadaşla- g. MAS: Konferans: — Parazitolog — Nevzat, 230: Baksöfon sola: Nihad Bsengin. 21: A- fans haberleri. 2115: Karışık plâk neşriyatı. 2155. Yarınkl program ve İstiklâl marşı, I Yeni neşriyat I İstanhul eihetindekiler: Aksarayda: (Barım). Alemdarda: (Sırri Aşmı, Beyazıdda: (Belkıs), Bamatya- da* (Rıdvan). Eminönünde: (Aminasya). Eyübde: (Arif Beşit). Fenerde: (Vitali) Şehremininde: (NAzom), Şehzadebaşın- da: (Hamdi). Karagümrükte: (Suad), Küçükpazarda: (Necati Ahmcd). Bakır- köyünde: (Merkez). Beyolğlu cihetindekiler: İstiklâl caddesinde: (Galatasaray), Tü- nelbaşında: (Matkoviç). Galatı İki- yol). Findiklıda: (Mustafa Nall). Cum- huriyet caddesinde: (Kürkelyan). Kal- yonceda: (Zafiropulos). Firuzağada: (Er- tuğru'). Şişlide: (Asım). Beşiktaşta: (Sü- leyman Receb). Boğaziçi, Kadıköy ve Adalardakiler: Üskürlarda: (Ömer Kenan), Sariyerde: (Osman) Kadıköyünde: — (Sihhat « Rı- fatı, Büyükadada: (Halk), Heybelide: (Halk) Bergisi Göklerde — Füruzan Necdet Kes- telli bu Jaln altında küçük bit roman yaz- mıştır. Şehid Eribeye itbaf edilmiş olan bu esefde tayyarecilerin vazife ve mealek sev. gizini muharrir yakından bildiği için çok güzel ve sade bir Ilsanla anlatıyor. Bu aynl zamanda tayyare ve vazife sevgisine mağlüp “olan temiz bir aşkın yarıda kalan orijinal 'h*lAYuldk. | İstanbul Belediyesinden: Senelik mu- iharnmen kirası 350 lira olan Floryada Havuzlu bahçe ve gazino 939 ve 9d0 ge- | releti şubat sonuna kadar kiraya veril- mek üzere açık arttırmaya konulmuştur. Şartnsmesi Levazım Müdürlüğünde xö- yor. Çünkü fazla yağlari eridikçe, yani kardeçi Duva... Onun şöhreti, ku' sikleli azaldıkça Tekırdağlı, sırtından yük Pa-iste bile dillere destan olmuş. iş gibi hafifliyor. Bu hafifleyiş de ©-| — Yalnız, benim ümidlerimi kuvvetler ” na, şaşırtıcı bir çeviklik veriyor. Sen şim-| diren cihetlerden birisi de, evvelki HÜf di Tekirdağlıyı görsen, şaşarsın. İdman | görüştüğüm Deglanın — sözleri. Bugüür minderi üzerinde, dev gibi cüssesile çe «İ|hemen bütün dünyada pöhlivan ekspifi j kirge gibi oradan oraya sıçrıyor, Âdeta |sayılan sabık dünya şampiyonu nes kahına sığamıyor!.. Duvanın bir kaç güreşini seyretmiş- Bence, saydığım zayıflatıcı sebeblerin | Buna: en mühimmi: İdman... Çünkü havaya,| -— Rıdvan... dedi. Ben, elinde Tekir * muhite, hattâ hasrete yavaş yavaş ul - | dağlı gibi bir pehlivan bulunan bir ift * dukça alıştı... sanın Duvadan ürkmesine şaşarım!. ğ Beni atıl Ürküten de, onu bu hislerin | te-sen, seninle 5000 frank bahse girerli eritmesiydi... Çünkü bu şekilde erimek, ki Tekirdağlı Duvayı yenecektir. , bir insan için içinden çürümek demekti.| Telefonu kapatmadan — önce, dld Binaenaleyh, bu yüzden eksilen bir kilo, ' sordum: idman minderinde kaybedilen siklet gis| — Bu bahse giriştin mi? bi faydah değil, tehlikeliydi. Azım Rıdvan gülüyor: Bugün çok şükür, bu tehlike ortadun| — O sırada cesaretim çıkışmadı a0t — kalkmış bulunuyor. Çünkü Tekirdağ'ıda, |dün gece Tekirdağlının İdmanını görüt — ilk günlerdeki 0 melânkoli eserlerinden |ce beş bin defa pişman oldum! ufacık bir iz bile kalmadı. Naci tdmana gelince, Tekirdağlının bundan görüliğü faydayı tesvir edemem, Tek'rdağlı, Fransız şampiyonu Deg - lanla berabere kalmış olan Bulgar peh - Hizanımı on bir dakikada yenmesini, ezi- €i kudretine olduğu kadar, burada e « dindiği tekniğe de borçludur. Bilhassa, yere yatırdığı hasmının şırti nt minderde tutmakta, yani İstanbulday. ken hiç beceremediği bu işte âdeta ihtısas sahibi oldu. San idmanını, bu akşam, geçen gün Deplanın güçhalle yendiği meşhur Sa - voldi ile yaptı. Ve yeni öğrendiği oyun » larla, onun sırtını bir kaç kere yere ge - İtirdi. İdmandan ter içinde çıkan Savol- di bana: «— Ön saat güreşsem, bu kadar yorul. mazdım! dedi. Ve Tekirdağlıyı gösterip gülerek ilâve etti: — Bit de bununla ciddi güreşecek peh- livanın halini düşünüyorum da, tüyle « rim ürperiyor! Tekirdağlının — Avrupadan — yenilme - Joe Louis Gene galib Nevyork'24 (ALA.) — Joe " haiz olduğu ağır siklet cihan şarrt piyonluğunu Nathaman'a karşı ıll’l; feriyetle müdafaa etmiş ve hasminf defs yere attıktan sonra üçüncü raynl” ta nakavt etmiştir. Galatasaray klibünün ıeşılılll'ı ” Galatasaray Spor Klübü Genel gd retel nden: Klübümüz ve Millt takım güreşci!?” rinden Çoban Mehmede bir yuva terir ni makzadile yapılan müsamerede yâF - mış oldukları kiymetli yardımdan dö ” layı Şehir ve Turan tiyatrosu artistle rile sair sayın zevata klübümüz idâi” hey'eti alenen le_şgk;k_i_lı_ adnr B eu Doyçe Levante Linye | den Göneceği hakkındaki kanaatinin her G.m,b. H İgön biraz daha arttığını bir defa daha HAMBURG tektarhıyar Asım Rıdvan: İN öratane ŞÇ | -— Hem, diyor, ben, yemek meseles'ni Hanbarg A, Kanğury I " Övemea de yavın hallediyorum: Buradaki tale - Hamburg, Brem, — Anvets, ve Karadeniz arasında azimöt V© avdet muntazam vostalar Akka vapuru 23 Şubata doğrü Larissa vapuru 3 Marta doğru. BSmyrna vapuru 8 Marta doğrük Burgaz, Varna, Köstence İçiâ Hmanımızdan hareket vapurlar Akka vapuru 1 Marta doğrü. Yakında Hamburg. Brem, Anvars V€ Roterdam limanları için nareğit edecek vanırlar Morea vapuru 25 Şubata döğrü- |belerimizden birinin annesi de yanın - daymış. Ve insana parmaklarını da yo - direbilecek kadar nefis yemek pişirir - m'ş. Tekirdağlının istediklerini de o pi - şizecek.., Fakat ne yazık ki, bu hanıraı burava gelir gelmez bulamadım, Çünkü burada çok kalmıyacağız. — Demek gidiyorsunuz? — Evet,.. Beklediğimiz müsaade geldi. Öbür gün (bugün) Londraya hareket e- "YorUz. rülebilir. İstekli olanlar 26 lira 25 kus ruşluk ilk teminat mektub veya makbu- İzu ile 25/2/9988 Cuma günü saat 14 de iDılıd Encümende bulunmalıdırlar, — Orada ilk güreş ne zaman? — Onu takarrür eder etmez, Son Pos- taya telgrafla bildireceğim. Fakat he - nüz malüm değil, Ben, oraya gittikten, fakat tanımadığım Larissa vapuru $ Marta doğru- gea Fazta tafsllât için — Galata'da kimyan hanmdı DOYÇE LEVANIZ LİNYE vapur acentalığına