Tarihden sayfalar : * dm e Böz açıp kapıyacak kadar Yazan: K Mi Gaz Antakyalı veya Malatyah » kahramanıdır. (Taberi) ye gö Van İd zamanında hayatta idi. ürü Bizane imparatorluğu henüz idin, devirlerini yaşıyordu. Harun- Ma, , “dularile Bizans imparatorları- Kpr arasinda harbler olduğu gis Bizans ülkesine akın yapan bayi bir adamdı. Maksada varmak Kaş mazlağı yapmaktan çekinmez. Vakit hıristiyan kılığına girer, Üç Bibaz elbisesi giyer, Bizans ülke- İyad. Onun İstanbula girdiğini, de. I geçirdiğini yazarlar. İstanbulu kuşatan Arab ordu- ğu da rivayet edilir. : O Kâdar ki çok ağlıyan veya <p,» Söz dinlemiyen çocukları: Bcliyor! korkuturlardı. €dild ğine göre gene bir Rum u korkutmak istemiş, ka- bağırmış: Baz Battal, bu yaramaz çocuğu azl, tesadüf bu ya, oraya ya- duyar duymaz hemen koş al İdim; alıyorum! arazı soru kaptığı gibi götürmüş, da bakakalmış. Battal Gazinin kahraman. 3 € 5 ” 5 ; v NK harikulâde maceralarını işit |, Bir ün büyük bir sevgi duymuş (“yg onu görmek şerefine de erdi. Kİ Sr, otururken: di,” Battal, demiş, bu kadar yerler yi, nca maceralar geçirdin. Bize bir iki tanesini anlat! — özi iş” ER izi cevab vermiş: k, va lie, sana gerçekten pek garib anlatayım. Böyle bir vak'a da- geçmedi ve kimseden de KN al Maya anlat! Gazi şöyle anlatmış R vr gene kılıcımı kuşanmış, üs- £İ Misi, kaftan giymiş, Rum illerine Kırda gdiyordum. Issız bir i Sekamdan pal sesleri geldi. id 9 a ve bir atlı gördüm. Y a #âhlıydı. Hızlı geliyordu. Yak- v in, çi kuvvetli, genç olduğunu / by mızda birkaç adım kaldı O Si elim verdiz f EM inaleri, YER SYküsselimi ç Rilmedi, bana dönerek sor- ie bip İllerinde bir yiğit varmış. Her. de görünürmüş. Her tarafa Sa, ya (Battal Gazi) imiş. Onu yle baştan ayağa kadar süz- A benimle dövüşmek istiyor- a vermek istedim. Zsten 4 elli kişiden çok olmadıkça Esasen onun halin- kendime bir yakınlık ta N laa Gazi karşındadır. Nidecek- EA 47 Yendi attan indi. Elimi öptü: İl Mep sonra senin yoldaşın ola- tl gzmetini görürüm. Kal dedi- yas öl dediğin yerde ölürüm! Yüy, a m yüzünden okunu- e de en küçük bir yalan ime Bitti ve kabul ettim: Tap, kt, Bibi olsun! Lâkin benim gö- teni gorkula maceralara girerim. Bakr zaman ayrılmakta — 4 Ti By tm de #enin uğruna öleyim! Me <evab verdi. ve — kenarında oturduk. Biraz Main giç ağa başladık. O sırada göründü. Bunlar düş- Hepsi ds tepeden tırna- K 2 bürünmüşlerdi. z Bataypeen doğruldu: . Şakayı İzin ver de şunlara —İ SON POSTA Battal Gazinin hayatı ei anlatıyordu: «Herif beni yere serdi, göğsüme çıktı. «Bil- Öneş lal sensin. Ben de seni arardım, elbet şimdi öldürürüm» çekti. Onu göğsüme veya boğazıma saplaması için t lar da vardı, işte Battal Gazi| Ag lada biriydi. Cesur olduğu ka-İ müştü * * Paslanmasın Bahçenin demir parmaklıkla- bir zaman bile çoktu.» rı boyanıyordu. Bunu gören ço- cuhk babasına sordu: adircan Kaflı — Baba, parmaklıkları niçin — Haydi seni göreyim. Bir hoşça gaza | boyuyorlar? et, Allah yardımcın olsun! — Paslanmasın diye, Arkadaşım atına bindi ve dörtnal slir-| Çocuk düşündü; dü, dört düşmanın ortasına daldı. Arala-| — Baba... — Ne var? İrında çetin bir dövüşme oldu, arkadaşım İiyi silâh kullanıyordu, fakat etrafını s9-| — Annem dudaklarını pas- ron dört kişiyi de haklıyacak kadar de- |lanmasın diye mi boyar? ğildi. Epeyce uğraştıktan sonra bir ara- Zamanında lık onun attan düştüğünü gördün. Ol Kaim, disiciyü bir peaialan uzattı: — Ölen kocamın pantalonu, sen giyersin! Dilenci pantalona baktı, yıre tık pırtıktı. — Kocanız tam zamanında öl. müş bayan! Ne oldu ? yürüdüler. En yiğit olanı önde geliyor. du. Beni de arkadaşım g'bi öldürmek İs- tedikleri hallerinden belliydi. OKılıcımı çektim ve ona dedim ki: — Siz dört kişisiniz. “Fazla olarak atlı- sınız. Ben yayayım. Atlının yaya olana İhüöcum etmesi erlik değildir. Ben de ar- kadaşımın atına bineyim ve öyle savaşa-| — Bir gün bir zarfın üzerine um. «Dünyanın en abdal adamına» Olmaz demeyi yiğitliğine yediremedi. | adresini yazmış, postaya atmış» — Peki, olsun! tım. Dedi. Hemen ata bindim. Yaradana sı-| — Ne oldu? gınarak bir saldırış ettim. Aramızda çe tin bir dövüş oldu, her birini ayrı ayrı sıkıştırarak üçünü tepeledim. En büyük- İsrile karşı karşıya kaldık.O yoldaşlarının intikommı almak için daha sıkı hücüm- İlar yapıyordu. Gerçekten yiğit ve us'a | bir adamdı, savaş uzadıkça uzuyor, br türlü onu haklıyamıyordum. O da bir şey yapamıyordu. Çok yorulunca atlarımızdan iniyor, konuşuyorduk. Sonra tekrar savaşa baş- lıyorduk. Akşam oldü. Birer kenara yat- tık. Lâkin bir kancıklık yapmasın diye dikkatli oldum. Gün ağardı. Tekrar atlarımıza bine- rek kapıştık. Bir aralık onu yere düşür- düm ve göğsü üzerine oturdum. — Bu defalık bağışla! Tekrar dövüşe- bırakmış! | | — Biz budalayız. — İkimizi birden karıştırma, müfred söyle... — Peki, sen bir budalanın! Tim! 7 Deği. Baktı çı Kabul ettim. Bu sefer ben düştüm ve Kız kavalyesine, bükte: o benim göğsüme çıktı. Gene e az ji — İ şalım! Dedim. Razı oldu. Üçüncü defa kapış- tik Herif gerçekten kuvvetli ve usta bir silâhşördü. Epeyce dövüşten sonra beni yere serdi, Başımı kesmek üzere yeniden | göğsüme çıktı. Hırs ve sevinçle bağırsı: — Bildim ki Battal sensin, ben de se ni arardım. Şimdi elbet öldürürüm! Hançerini çekti. Elini kaldırdı, artık bittiğime hükmet. ri dikkat ediyo - rum, dedi, gözün 4 hep Neelâda evvelden boşuma gitmezdin, fakat ona baktıkça sen gözü. me güzel görünüyorsun! On üç — Geçmiş olsun ne oldu? miştim. Hançerin göğsüme veya boğazı- — Karımla kav. zra saplanması için göz açıp kapıyacak | ga ettik, evdeki kadar zaman bile çoktu. ii bütün © tabakları Fakat birdenbire ölü arkadaşım bir | başımda © Berdi; şimşek hızile doğruldu. Göğsüme dizic- bem daha fenası. İrini dayamış olan düşmanımın omuzları — Daha fenası ne? hizasında bir kılıç parıltısı gördüm. Son- ra herifin başı yan tarafa yuvarlandı.| — Başımda kırılan tabakların sayısı on Doğrulduğum zaman ârkadaşımın da üçtü. biraz evvelki gibi ölü yattığını gördüm.» | — Vah vah. işte bu fena, on üç te hiç Battal Gazi Bizans imparaloruna ya- | uğurlu rakam değildir. tah olarak esir düştü. Onu tedavi ettiler, 6 fakat kurtaramadılar. Eskişehir civarın- Niçi 5 da (Seyidgazi) adındaki yerde öldü ve| o Hayât” pall ys lg bu yer onun için bu namı aldı. vi Mİ (Taberi) tarihinin ye pov da gi e a onun diğer birçok vak'aları gibi e sana bi bar . kabilindendir. Çönkü daha ziyade güve- i ai gok nilen tarihlere göre Battal Gazi (723- za 743) seneleri arasında ölmüştür. Harun- çok İsti reşidin saltanatı (765-909) seneleri ara- 5 en İ sında bulunduğuna göre Battal Gaznin | ya. pabahılaştıkça ben onun ceb harçli onun zamanında yaşamasına Ve bittabi Di ENE böyle bir hikâye anlatmasına imkân yok- az z. Fakat Battal Gazinin muhayyel bir şois olmadığı, harikulâde macerslarile ' E'zansta dehşet, islâmda muhabbet bi- raktığı muhakkaktır. Sinan sitesi Süleymaniyede kurulacak Sinan sites sine aid projenin ilk kısmı komisyon ts- rafından hazırlanmış, Vakıflar Umum Müdürlüğüne gönderilmiştir. Projenn bicinci kısmı, 1938 mali senesinde yapı- lacak tamiratı ihtiva etmektedir. Komis- yon mesaisine devam etmekte, muhtelif senelerde yapılacak tamiratı hazırla Yurddaş?. Hergünkü kazancından yarının İçin pay ayır ve bankada dalma namına a- çık bulundurucağın arltırma hesabına yalır, — Bu bir alay kâğıd ne? — Lüzumsuz yere fazla kâğıd sarfe- dilmemesi için bir tamim yayıyorum. — Nefis, mükemmel, harikulâde.. — Sözlerinize inanacağım gelmiyor üstad. — Postacı mektubu bizim eve — İnanın, inanın; hattd modelinizin adresini bile sizden rica edeceğim! Leke Doktor, hastanın karısına döndü: — Kocanızın ciğerinde bir leke vardır. — Ah doktor bilmezsiniz, bu cihetten ben neler çekiyorum. Yalnız ciğerinde olsa mesele değil, hergü talonuru da lekeler, temizliyeyim diye canım çıkar. ceketini, pan — Suyunu değiştirmek güç oluyor, bu yüzden iki günde bir balığı değiş- tiriyorum. — Bu okşam m'safirler gelecek, ona göre yemek pişir. -- Misafirlerin bu akşamdan sonra bir deha gelmelerini mi istiyorsunuz. yoksa gelmemelerini mi, onu da söy- leyiniz! Öyle mi? Bayan, yeni hizmetçisini çağırdı: — Bak sana şunu tembih edeyim, ben ne dersem dinliyecek; söylediklerimin birini bile duymamazlıktan gelirsen kı- zarım, — Demek bayan kapıları da dinleme. me müsaade ediyorsunuz, öyle mi? Peki Bayan Bayan. hizmetçiye darıldı: — Böyle şey istemem, gene mutfağa misafir almışsın, bir daha görmiyeyim. Hizmetçi özür diledi; — Peki bayan bir daha mutfağa mi- safir almam; madem ki müsaade ediyor- sunuz: bundan sonra misafirlerimi saio- na alırım. Termometre Dükkâna girdi: — Ben bir termometre İstiyo rum. Dedi, tezgâhtar bir termo metre çıkardı: — Bu olmaz. — Neye? — Benim istediğim termos metre on beş dereceyi geçme- melidir. Fazla hararete taham- mül edemem de, Milyon — Size bir milyon lira kazan dıracak bir iş teklifine geldim. — Kabul ediyorum. Ne yap mak lâzım. — Kızınızı alacak adama iki milyon lira vereceğinizi söyle mişsiniz. Ben bir milyona razi- yım! Nişanlı — Nişanlın bugün yanında değil. Bir nikâha gitti — Kimin nikâhına? — Kendi nikâbına! — İlk görüşte insan, onu budala zün- nediyor ama. — Ya sonradan? — Zannında yorılmadığım anlıyor. Çocuk gibi — Şu balığa bakın, ne güzel değil mi? — Hakikaten öyle. N — Bu hale ben getirdim, ona hir çocuğummuş gibi baktım. — Çocuğunuz — gibi mi? Emzikle mi süt verdiniz, yoksa meme mi emzirdiniz? Mektublar Ayrılıyorlardı, kadın: — Sana yazdı ğım geri ver! — Neye? — Sen bana hiç mektub yazmamıştın ki! — İşte bu fena. öyleyse istemiyorum, onlar da sende kalsın! o Bilezik Darılmaya hiç hâkkın yok kârı ğım. bak böyle fena mı oldu? Koskoca altın bi- leziği bileğinde ta- şıyacağına oOOnun yerine, ayni kıy. mette olan fakat Nİ z daha zarif, daha kibar görünen, Emniyet Sandığının senedini taşırsın! sin dedesinin resmi... Bana benzediği belki olsun diye gözlüğü sonradan ilâve ettirdim. e a